Yahudilerin 1970’lere kadar yaşadığı Van Başkale’de onlardan geriye ne kaldı?
Geçtiğimiz hafta Van’a gittiğimde belki de en çok yapmak istediğim şey Başkale’yi ziyaret etmekti. Van’ın İran sınırında bulunan bu ilçesi turistik gezilerde önce düşünülmüyor ancak çevresinde peri bacalarından travertenlere birçok doğal zenginlik var.
Benim buraya olan ilgimse Kürdistan’daki Yahudi nüfusun uzun süre yaşadığı yerlerden biri olmasından kaynaklı. Türkiye’de Neo-Aramice (Lişan Didan) konuşanların geldiği yerler Siverek, Yüksekova ve Başkale. Kürtçe ismi Elbâk olan Başkale’de Birinci Dünya Savaşı öncesi 2000’e yakın Yahudi yaşıyordu. Bu nüfusun Babil Sürgünü’nden 20. yüzyıla kadar, yani 2500 seneden fazla burada yaşadığı düşünülüyor. 1970’lerde son Yahudi aile Başkale’den İstanbul’a taşınmış. Bugün İstanbul’daki Vanlı Yahudi sayısı bilinmiyor ancak Sefaradlarla evlenen çoğunlukta olduğu için özel bir ‘Doğulu Yahudi’ kimliği oluşmadığı ortada.
Elbâk nüfusu bugün tamamen Kürtlerden oluşuyor ve 50,000 kadar kişinin yaşadığı kentte çoğunlukla Kürtçe konuşuluyor. Yahudiler de burada yaşadıkları dönemde kendi dilleri Lişan Didan (bu dilde bizim dil demek) dışında Kürtçe de konuşurlardı.
Yahudi Mahallesi – Mehelle Cihûyane
2011 yılında çoğunlukla Vanlı Yahudilerden oluşan 100 kişilik bir grup Elbâk ilçesini ziyarete gitmişti. Bu ziyaretten dolayı orada bir sinagog, Yahudi mezarlığı ve eski bir Yahudi mahallesi olduğunu biliyordum ancak bunların kentin neresinde olduğunu bilmiyordum ve bunları belirten herhangi bir tabela yoktu.
Beni Van’daki tanıdklarım aracılığıyla Nedim Bey şehirde gezdirdi. Elbâk bir dağ eteğine kurulmuştu yani tamamen yokuş üstünde. Bir ana diklikten yanlara doğru yollar var. Nedim Bey’e göre buradaki Yahudileri herkes hatırlarmış. En son aileler 1970 gibi gittiği için birçok insanın hala hatırındaymış. Dik yokuşlu yolu çıkarken bunları anlattı, sonra da sağa doğru, Duran Sokak’a saptı. Bu sokağın çevresine, yani şehrin en tepesine bugün de yaşayanlar Mehelle Cihûyane yani Kürtçe Yahudi Mahallesi diyorlarmış. Buraya daha sonra Türkçe olarak Kale Mahallesi ismi verilmiş. Buradaki evlerde bugün farklı insanlar yaşıyor.
(Nedim Bey’in söylediğine göre, Kürtçe Yahudi anlamına gelen Cihû kelimesi Türkçe Çıfıt gibi korkak anlamında da kullanılıyor. Ancak baktığım farklı Kürtçe sözlüklerin hiçbirinde bu kelimenin korkak anlamında kullanıldığına rastlamadım. Van ve Bitlis’in diğer yerlerinde Kürtçe konuşan başka insanlar da bu kelimeyi duymamıştı. Bu kullanım, sadece yakın geçmişte Yahudi nüfusu olan Elbâk Kürtlerine has olabilir.)
Sinagogu Ev Oldu
Bu sokaktaki evlerden bir tanesi, eskiden sinagog olan 9 numara. Kürtçe knişta denen sinagogun hangi ev olduğunu herkes bilirmiş. Ziyaretimden önceki hafta bu evde yangın çıktığı için ev sahipleri başka yerdeydi, kapı kilitli ve içerisi boştu. Dışarısından sinagog olduğunu belli edecek hiçbir iz yoktu. Evin önünde kenarları yanmış bazı yorganlar vardı. Bu binanın uzun süre Yahudi ibadethanesi olarak kullanıldığını canlandırmak zordu.
Nedim Bey’e göre buralarda oturan Yahudiler genelde ticaretle uğraşırlarmış, her evin önündeki ufak ahırlardan görüldüğü gibi küçükbaş hayvancılık da yaygınmış. Genelde Yahudiler sakin, etliye sütlüye karışmayan komşularmış. Knişta’da ziyaretimizi tamamlayınca, yokuşu çıktık ve yolun sonuna geldik. Oradan dağın eteğini çıkmaya başladık. Yolun bittiği yerde Müslüman mezarlığı vardı. Bizse oradan daha da yukarıya devam ettik. Mor dikenli bitkilerle kaplı bu dağ eteği eskiden Yahudi mezarlığının konumlandığı yermiş. Tüm mezar taşları çalınmış veya kırılmış.
Yok Olan Mezar ve Çeşme
Biraz daha çıktıktan sonra Nedim Bey’e önümdeki düzlüğü gösterip mezarlığın burası olup olmadığını sordum. Ona da mezarlığın sadece o ufak alan değil, neredeyse tüm etek olduğunu açıkladı. Uzun bir Yahudi varlığı olan bu kasabadaki mezarlığın büyük olması da mantıklıydı. Tepeyi yürüdükçe yer yer çukurlar fark ettim. Bunlar mezarların kendileri değil definecilerin ‘Yahudi altını’ veya benzer şeyler ararken yarattıkları hasardı. Knişta’nın etrafında da kazı yapanlar olmuş. Hatta altın bulduğunu iddia edenler bile olmuş. Anadolu’nun tüm gayrimüslim yerleşimlerinde olduğu gibi definecilik burada da varmış. Mezarlık olan etekten sola bakınca Elbâk (Başkale), sağa bakınca da bir köy görünüyor. Bu köy eskiden Sorhaç (Kırmızı Haç) adıyla anılan bir Ermeni köyüymüş. Dağın sağ tarafında, uzak bir köşede ise Haham Çeşmesi denilen bir çeşme varmış.
2011’de Yahudiler burayı ziyaret ettiklerinde Nedim Bey onlara bu mezarlığın çevresine tel veya çit gibi bir şey konmasını ve içine de burada kimlerin yattığına dair bir anıt dikilmesini söylemiş. Buradaki insanlar hayvanlarını mezar olduğu için bu etekte otlamaya çıkarmazlarmış. Fakat bazen yine de buraya hayvan giriyormuş. Çit yapılsa bu önlenirmiş. Nedim Bey bu çiti benim yaptırmam için ciddi bir telkinde bulundu. Buradan bir yol geçmesi de planlanmış ancak mezar olduğu için bu plana belediye karşı çıkmış ve yol planı iptal edilmiş.
Mezarlıktaki defineci çukurlarından birinin kenarına birkaç taş bıraktım. Yahudi geleneğinde mezarlara çiçek bırakılmaz, taş bırakılır. Çünkü çiçek solup bozulurken taş sağlamdır, zamana dayanır, var olmaya devam eder. Aynı bizim zamana dayandığımız, var olmaya devam ettiğimiz gibi.
Bugün 50 bin kişinin yaşadığı bu kentte yüz sene kadar önce 12 bin kişi yaşıyormuş. O dönemde Yahudi nüfus 2 bine yakındı. Bütün bu Yahudiler birden kaybolmadı. Birçoğu, çocukları, torunları bugün İstanbul’da, İsrail’de ve birçok başka yerde. Ben de bunlardan biriyim.
[…] var olan ve yıkılmaya yüz tutmuş sinagogları restore etme ilgisi artıyor. Bergama’dan Başkale’ye Yahudi kültür mirasına ilginin artması restorasyon çalışmaları açısından umut […]
[…] var olan ve yıkılmaya yüz tutmuş sinagogları restore etme ilgisi artıyor. Bergama’dan Başkale’ye Yahudi kültür mirasına ilginin artması restorasyon çalışmaları açısından umut […]
[…] dil’ demek. Konuşanlara da Naş Didan (Bizim İnsanlar) denir. Türkiye’de Cizre, Elbak (Türkçe Başkale) ve Gawar (Türkçe Yüksekova) Aramit Yahudilerinin nüfus merkezleriydi ve ağırlıklı olarak […]
[…] dil’ demek. Konuşanlara da Naş Didan (Bizim İnsanlar) denir. Türkiye’de Cizre, Elbak (Türkçe Başkale) ve Gawar (Türkçe Yüksekova) Aramit Yahudilerinin nüfus merkezleriydi ve ağırlıklı olarak […]
[…] Dünya Savaşı öncesi Yahudi nüfusu zirve yapan bu şehrin Yahudileri de Başkale (Van) ve Gawar (Hakkari) Yahudileri gibi Lişan Didan (Kuzey Neo-Aramice) […]
[…] başladığı 1988’de zaten nüfusu kalmamış ve mezar taşları harap olmuş olan Başkale, Diyarbakır, Mardin, Tokat gibi Yahudi toplumlarının mezarlıkları ise kayıt altında […]
[…] bir tüccar ailenin çocuğu olarak doğan Siranuş Simoni Tütüncüyan, Yahudi tüccarların Van Başkale’deki varlığını hatırlıyor ve babası ile ticari ilişkilerini anılarında […]
[…] denmiyordu.’ (69) Bu kibar ismin üzerine bir de Kürtçe Cehü ekleniyor (korkak anlamında bazı bölgelerde hala kullanılan bir kelime) ve ‘Biz Hıristiyanlar ise Yahudilere ‘Moşe’ diyorduk.’ (69) […]
[…] gelirdi. Babamın mağazasının Trabzon ve Erzurum’da da şubeleri vardı. Yahudi tüccarlar Başkale’den gelerek mal […]
[…] eşlik ediyor. Kendisi İstanbullu bir Yahudi ve Kanada McGill Üniversitesi’nde Yahudi tarihi, Van Yahudileri, kimlik siyaseti, Türkiyelilik gibi konular üzerine çalışan bir yüksek lisans […]
[…] başka, bizim Gürcü olarak tabir ettiğimiz Vanlı Yahudiler var, biraz güneye gidersek Çermik’te, Diyarbakır’da, Nusaybin’de, Kamışlı’da, […]
[…] ve Hakkari’ye bağlı kasabalarda ve köylerde, özellikle Başkale (Elbak), Çermik ve Yüksekova’da (Gawar/Gever) Yahudi toplumları yüzyıllarca yaşadı. Bu […]