Din adamı Papazyan 1915-1916 yılları arasında öldürülen Ermenilerin kemiklerine bakarken / Bodil Biørn arşivi
Ermeni Soykırımı hatıratlarında genel kanının aksine Yahudiler sıkça yer alıyor. Bu anılardan soykırım öncesine ait olanlarda, Osmanlı İmparatorluğu’nun geneli içinde Ermeniler ile Yahudiler arasında bazen komşuluk bazense ticaret bağı görülüyor. Soykırım sürecindeki hatıralarda öne çıkansa Yahudilerin ölüm yürüyüşündeki Ermenilere yaptıkları yardımlar üzerine…
Prof. Verjine Svazlian tarafından toplanan, görgü tanıklarının Ermeni Soykırımı anılarında Yahudiler, ilk olarak 1915 öncesi dönemde sosyal hayat içinde yer alıyor. Ama sadece İstanbul, Selanik, Edirne, İzmir gibi Batı’daki merkezlerde değil. Nedeni ise Yahudilerin Osmanlı topraklarında sadece Sefarad yani İspanya’dan gelen nüfustan oluşmaması. Binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan Yahudiler, Ermenilerin yoğun yaşadığı bölgelerde de yerleşim yerlerine sahipti.
1906 yılında Vanlı zengin bir tüccar ailenin çocuğu olarak doğan Siranuş Simoni Tütüncüyan, Yahudi tüccarların Van Başkale’deki varlığını hatırlıyor ve babası ile ticari ilişkilerini anılarında anlatıyordu:
“Van’da birkaç pazar yeri vardı. Babamın dükkanı Khaçpoğan’daydı. Babamın dükkanı büyüktü; önde camlı yazıhane vardı; orada babam oturur ve gazete okurdu. Dükkanına en iyi kalite İngiliz kumaşı, Rus basması ve patiska gelirdi. Babamın mağazasının Trabzon ve Erzurum’da da şubeleri vardı. Yahudi tüccarlar Başkale’den gelerek mal alırlardı”
1900’lerin başında Yeruşalayim / Kudüs
“JANDARMA YAHUDİLER’İ GÖTÜRÜYORDU”
Soykırım sürecinin vurduğu yerlerden, bugün Suriye içinde kalan, Türkiye sınırındaki Kesab’dan 1904 doğumlu Hovhannes Boynmışakyan da Yahudiler ile karşılaşıyordu. Ancak onun bu süreç sürgün yoldaşlığı üzerindendi. Kendisi Halep’e doğru kaçarken Yahudi yerleşimlerinde göçe şahit oluyordu:
“Yahudi Köyü’ne vardık. (…) Günün birinde jandarmaların bir sürü insanı önlerine katmış götürmekte olduklarını gördüm. Birine sordum: “Nereye götürüyorlar?
– Biz Yahudi’yiz; bizi Kudüs’e götürüyorlar.
Ben onların arasına karıştım; Arap’ın yanından kaçtım.”
Musul © ABD Kongre Kütüphanesi
“ADANA’DAKİ BABAMI BULMAM İÇİN PARA VERDİ”
1904 Adana doğumlu Mikayel Keşişyan’ın Yahudiler ile yolu ise soykırımdan kaçarak sığındığı Musul’da kesişiyordu.
“Ben bir dondurma satıcısının yanında garsonluk yapmaya başladım. (…) Orada, çok zengin bir Yahudi beni gördü. Ben de artık 14-15 yaşlarındaydım. Bu Yahudi beni dondurmacıdan istemiş; kim bilir, satın mı almış ne yapmış, bilmiyorum. O çok zengin bir Yahudi’ydi. O bana dedi ki: ‘Seni evimize götüreceğim; orada rahat edeceksin.’ Ben o adamla birlikte onun evine gittim. Saray gibi bir evdi. Bir de karısı vardı. Onların evinde hizmetkar oldum. Orada bir mahzen vardı; üstünde yelpaze gibi bir şey vardı. Hanım uyuduğunda ben o aleti çekip onu serinletiyordum; zira o zamanlar elektrik yoktu. Sonra yazın beni yazlığa götürdüler. Dört hizmetkarları vardı; ben de beşincisiydim; o hizmetkarlardan birisi aşçı, birisi çamaşırcı, birisi çocuk bakıcısı, bir diğeri de temizlikçiydi; ben de sofrayı kurup kaldırıyordum. O şekilde uzun bir süre yaşadım. Bakuba Ermenileri farklı yerlere dağıldılar. Adana’ya gidecek olan ve benim tanıdığım bir aile geldi ve bana: “Baban hayatta, Adana’da yaşıyor. Biz oraya gideceğiz; bizimle gelmek ister misin?” diye sordu.
Yahudi sahibimin yanına gittim; ona: “Babam yaşıyormuş; Adana’ya gidip onu bulacağım” dedim. Yahudi, Manda arabasına bineyim diye bana para verdi.”
Selanik 1917 – The Jewish Museum of Greece
TÜRK-YUNAN SAVAŞI’NDAN SELANİK’E KAÇANLAR
Bazı Ermeniler içinse felaket, soykırım süreci ile sınırlı kalmıyordu. Türkiye’de “Kurtuluş Savaşı”, Yunanistan’da “Küçük Asya Faciası” olarak geçen Türk-Yunan Savaşı ile devam ediyordu. Yahudi nüfusun en yoğun yaşadığı şehirlerden Selanik, Batı Anadolu’daki Ermenilerin kaçtıkları şehirlerin başında geliyordu. Onlara yardım edenler arasında yine Yahudiler yer alıyordu. 1909 Afyonkarahisar doğumlu Sımbül Berberyan’ın anlatımındaki gibi.
“Beni bir Yahudi’nin evine götürdüler. Onlar çok zengindi. Küçük bir çocukları vardı. Ben o çocuğu arabayla dolaştırıyor, bulaşık yıkıyor, evin tozunu alıyordum. Günün birinde ev sahibesi bana şöyle dedi: “Seni bir Yahudi okuluna koysak gider misin?”
“Hayır; ben Ermeni’yim” dedim. Gece vakti onların yanından da kaçtım…”
Bu kararı belki de Berberyan’ın hayatta kalmasını sağladı. Çünkü Selanik Yahudileri’nin büyük bölümü Yunanistan’ın Nazi işgali altına girmesi ile toplama kamplarında öldürülecekti.
Din adamı Papazyan 1915-1916 yılları arasında öldürülen Ermenilerin kemiklerine bakarken / Bodil Biørn arşivi
Ermeni Soykırımı hatıratlarında genel kanının aksine Yahudiler sıkça yer alıyor. Bu anılardan soykırım öncesine ait olanlarda, Osmanlı İmparatorluğu’nun geneli içinde Ermeniler ile Yahudiler arasında bazen komşuluk bazense ticaret bağı görülüyor. Soykırım sürecindeki hatıralarda öne çıkansa Yahudilerin ölüm yürüyüşündeki Ermenilere yaptıkları yardımlar üzerine…
Prof. Verjine Svazlian tarafından toplanan, görgü tanıklarının Ermeni Soykırımı anılarında Yahudiler, ilk olarak 1915 öncesi dönemde sosyal hayat içinde yer alıyor. Ama sadece İstanbul, Selanik, Edirne, İzmir gibi Batı’daki merkezlerde değil. Nedeni ise Yahudilerin Osmanlı topraklarında sadece Sefarad yani İspanya’dan gelen nüfustan oluşmaması. Binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan Yahudiler, Ermenilerin yoğun yaşadığı bölgelerde de yerleşim yerlerine sahipti.
1906 yılında Vanlı zengin bir tüccar ailenin çocuğu olarak doğan Siranuş Simoni Tütüncüyan, Yahudi tüccarların Van Başkale’deki varlığını hatırlıyor ve babası ile ticari ilişkilerini anılarında anlatıyordu:
“Van’da birkaç pazar yeri vardı. Babamın dükkanı Khaçpoğan’daydı. Babamın dükkanı büyüktü; önde camlı yazıhane vardı; orada babam oturur ve gazete okurdu. Dükkanına en iyi kalite İngiliz kumaşı, Rus basması ve patiska gelirdi. Babamın mağazasının Trabzon ve Erzurum’da da şubeleri vardı. Yahudi tüccarlar Başkale’den gelerek mal alırlardı”
1900’lerin başında Yeruşalayim / Kudüs
“JANDARMA YAHUDİLER’İ GÖTÜRÜYORDU”
Soykırım sürecinin vurduğu yerlerden, bugün Suriye içinde kalan, Türkiye sınırındaki Kesab’dan 1904 doğumlu Hovhannes Boynmışakyan da Yahudiler ile karşılaşıyordu. Ancak onun bu süreç sürgün yoldaşlığı üzerindendi. Kendisi Halep’e doğru kaçarken Yahudi yerleşimlerinde göçe şahit oluyordu:
“Yahudi Köyü’ne vardık. (…) Günün birinde jandarmaların bir sürü insanı önlerine katmış götürmekte olduklarını gördüm. Birine sordum: “Nereye götürüyorlar?
– Biz Yahudi’yiz; bizi Kudüs’e götürüyorlar.
Ben onların arasına karıştım; Arap’ın yanından kaçtım.”
Musul © ABD Kongre Kütüphanesi
“ADANA’DAKİ BABAMI BULMAM İÇİN PARA VERDİ”
1904 Adana doğumlu Mikayel Keşişyan’ın Yahudiler ile yolu ise soykırımdan kaçarak sığındığı Musul’da kesişiyordu.
“Ben bir dondurma satıcısının yanında garsonluk yapmaya başladım. (…) Orada, çok zengin bir Yahudi beni gördü. Ben de artık 14-15 yaşlarındaydım. Bu Yahudi beni dondurmacıdan istemiş; kim bilir, satın mı almış ne yapmış, bilmiyorum. O çok zengin bir Yahudi’ydi. O bana dedi ki: ‘Seni evimize götüreceğim; orada rahat edeceksin.’ Ben o adamla birlikte onun evine gittim. Saray gibi bir evdi. Bir de karısı vardı. Onların evinde hizmetkar oldum. Orada bir mahzen vardı; üstünde yelpaze gibi bir şey vardı. Hanım uyuduğunda ben o aleti çekip onu serinletiyordum; zira o zamanlar elektrik yoktu. Sonra yazın beni yazlığa götürdüler. Dört hizmetkarları vardı; ben de beşincisiydim; o hizmetkarlardan birisi aşçı, birisi çamaşırcı, birisi çocuk bakıcısı, bir diğeri de temizlikçiydi; ben de sofrayı kurup kaldırıyordum. O şekilde uzun bir süre yaşadım. Bakuba Ermenileri farklı yerlere dağıldılar. Adana’ya gidecek olan ve benim tanıdığım bir aile geldi ve bana: “Baban hayatta, Adana’da yaşıyor. Biz oraya gideceğiz; bizimle gelmek ister misin?” diye sordu.
Yahudi sahibimin yanına gittim; ona: “Babam yaşıyormuş; Adana’ya gidip onu bulacağım” dedim. Yahudi, Manda arabasına bineyim diye bana para verdi.”
Selanik 1917 – The Jewish Museum of Greece
TÜRK-YUNAN SAVAŞI’NDAN SELANİK’E KAÇANLAR
Bazı Ermeniler içinse felaket, soykırım süreci ile sınırlı kalmıyordu. Türkiye’de “Kurtuluş Savaşı”, Yunanistan’da “Küçük Asya Faciası” olarak geçen Türk-Yunan Savaşı ile devam ediyordu. Yahudi nüfusun en yoğun yaşadığı şehirlerden Selanik, Batı Anadolu’daki Ermenilerin kaçtıkları şehirlerin başında geliyordu. Onlara yardım edenler arasında yine Yahudiler yer alıyordu. 1909 Afyonkarahisar doğumlu Sımbül Berberyan’ın anlatımındaki gibi.
“Beni bir Yahudi’nin evine götürdüler. Onlar çok zengindi. Küçük bir çocukları vardı. Ben o çocuğu arabayla dolaştırıyor, bulaşık yıkıyor, evin tozunu alıyordum. Günün birinde ev sahibesi bana şöyle dedi: “Seni bir Yahudi okuluna koysak gider misin?”
“Hayır; ben Ermeni’yim” dedim. Gece vakti onların yanından da kaçtım…”
Bu kararı belki de Berberyan’ın hayatta kalmasını sağladı. Çünkü Selanik Yahudileri’nin büyük bölümü Yunanistan’ın Nazi işgali altına girmesi ile toplama kamplarında öldürülecekti.
Paylaş: