Ada

Fayton: Yavaş yaşamın belirleyicisi, sit statüsünün garantisi – Selin Çağlayan 

Fayton sesi ilk anılarımdan biri olmalı. Bir yaz sabahı odamın açık penceresinden uykumun arasında duyduğum at nallarının Arnavut kaldırımı döşeli yollarda çıkardığı ses, koşumların tıngırtısı, kampana sesi, faytoncunun “heyyop” narası. Bütün bunlara karışan çocukluğumun mahallesindeki Yahudi kadınların karşıdan karşıya cumbalı balkonlardan, evlerinin güzelim bahçelerinden yaptıkları Ladino sohbetler. Kesif bir yasemin kokusu. Faytonla fuara gidişimiz… Çok gerilerde kalan bu masal kenti İzmir’e dair çocukluk anılarımı hep derin bir hüzünle hatırladım. Ta ki, oldukça maceralı ve yorucu bir gazetecilik hayatının sonunda özellikle Tel Aviv-Ramallah merkezli olarak Ortadoğu’da 5 yıl görev yaptıktan sonra 2008’de Burgazada’ya yerleşme kararı alıncaya kadar.  

Burgazada’da yine bir yaz sabahı uykumun arasında açık penceremden duyduğum fayton sesleri, kesif yasemin kokusu, aynı sokakta oturduğumuz yaşlı Yahudi kadınların sabah erken saatlerde Ladino sohbetleri beni tekrar çocukluğuma götürdü.  

Faytonlar 2019’da ıslah edilmek, denetlenmek yerine yasaklanıncaya kadar bu çocukluk cennetinde yaşadım. Burgazada’da faytoncular atlarına çok iyi baktıkları için bu konuda da bir sorun yoktu.  

Sonra fayton seslerinin yerini elektrik motorlu araçların zırıltısı aldı. Trafik levhaları, yollara çizilen trafik çizgileri, duraklar Adaların bütün büyüsünü yok etti. Bir süredir Ladino konuşan yaşlı kadınlar da, bu manzaralara yürekleri dayanmadığından olsa gerek gelmez oldular.  

Faytonun kaldırılma sürecinde ve daha sonrasında fayton yasağının kaldırılması için arkadaşlarla birlikte “Faytonu İstiyoruz” grubunu kurduk. Bu mücadele için neden bu kadar çabaladığımı merak edenlere şöyle cevap veriyorum: “Çünkü ikinci kez kaybettiğim çocukluğumu geri getirmek istiyorum!” Binlerce Adalı benzer çocukluk anılarına sahip ve onları kaybetmekten dolayı derin bir hüzün içinde, tıpkı benim gibi.  

Kuşkusuz artık Adalar’da faytonlarımızın olmamasının yarattığı durum sadece nostaljik bir üzüntüden ibaret değil.  

Adaların yüz yıllardır oluşmuş kültürünün, geniş tarihinin, ekolojik, mimari değeri olan yapısının geri dönüştürülemez bir şekilde yok edilmesi söz konusu. 

Faytonlar Adalar’daki yavaş yaşamın ritmini belirliyordu. Sit statüsünün sigortasıydı.  

Adalar’a sit statüsü veren Koruma Kurulu kararlarına göre yasal ulaşım araçları fayton ve bisiklettir. Yani şu anda hala Adalar’a faytonların yerine getirilen elektrik motorlu araçlar yasadışı, fakat yasaklanan faytonlar yasal. Biraz karmaşık ama bu gibi gariplikler artık ülkemiz için olağanlaşmış durumda maalesef.  

Faytonlar, adalıların görüşü alınmaksızın, sorulmadan, karar ve yasalar by-pass edilerek hukuka aykırı olarak yasaklandı. Bu süreçte adalılar tarafından pek çok dava açıldı. Davada İstanbul Valiliği’nin Aralık 2019’da aldığı karantina ve faytona at bağlama yasağı kararının iptali istendi. Bu hukuka aykırı kararın üzerine İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi de faytonları kaldırma kararı almıştı, yani davaya konu kararın iptali bu kararı da etkilemeliydi. Davayı inceleyen İstanbul 4. İdare Mahkemesi 2021/412E. sayılı dosyayı, Mart 2021’de kararı hukuki dayanaktan yoksun bulundu. Dava daha sonra istinaf mahkemesinde tekrar incelendi ve İBB’nin bu kararının hukuki dayanaktan yoksun olduğu onandı. Fakat bu durum adalet önünde her ne kadar ispat edildiyse de karar alıcıların kararını değiştirmeye yetmedi. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan faytonların kalkması gerektiğini söyleyen ilk kişi olmuş ve ardından İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, hayvan haklarını savunan sivil toplum kuruluşlarıyla faytonun kaldıracağına yönelik mutabakatlar imzalamıştı.  

Davaları açan avukatlardan biri olan Orhan Aker, “İBB ve İstanbul Valiliği Adalar’dan hukuka ve yasalara aykırı bir şekilde tek yasal ulaşım aracı olan faytonları kaldırdılar. Mahkeme kararlarıyla da bu durum sabit” dedi.   

Faytonların yerine ise elektrik motorlu araçlar getirildi. Ancak bu karar da tıpkı yukarıda bahsettiğim gibi hukuka aykırı olarak gerçekleşti.  

Ulaşım Koordinasyon Müdürlüğü’nün (‘UKOME’) hangi adaya kaç adet elektrikli araç getirileceğine ilişkin 06.02.2020 tarihli 2020/1-5 sayılı kararına karşı 2020 Şubat’ta açılan dava İstanbul 13. İdare Mahkemesi tarafından esastan reddedildi. Karar istinafa taşındı ve İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. İdare Dava Dairesi 4.1.2022’de kararda İBB Başkanı’nın imzası olmadığı için hiç yürürlüğe girmemiş olarak kabul ederek yok hükmünde olduğuna karar verdi.   

Ancak bu mahkeme kararı da karar alıcıların Adalar’a elektrik motorlu araçları çıkarmasına engel olamadı. Böylece Adalar’ın koruma kalkanı olan sit statüsünde büyük bir gedik açıldı. O günden beri faytonu savunanlar olarak bu keyfi ve hukuksuz uygulamaların sadece başlangıç olduğu, hedeflenenin Adaların sit statüsünü etkisizleştirerek Adaları imara açmak olduğu konusunda pek çok uyarıda bulunduk. Nitekim, elektrik motorlu araçlar ve onların gelişi ile birlikte virüs gibi çoğalan özel akülü araçların varlığı faytonların erişemediği Adaların en ücra köşelerindeki arazilere değer kazandırdı.  

Temmuz 2023’te askıya çıkan imar planları da maalesef bütün endişelerimizi haklı çıkardı. Planlarda, Adalar’ın sit statüsü fiilen düşürülüyor ve 1. Derece Doğal Sit Alanları dahi imara açılıyor. Eğer durdurmayı başaramazsak bu bildiğimiz haliyle Adaların sonu olacaktır. Adalar, tedricen Yassıadalaştırılacaktır.  

Dolayısıyla faytonu yasaklayan, adalarımızı dünyanın sayılı mekanlarından biriyken her nevi motorlu aracın trafik terörüne teslim ederek bir üçüncü dünya ülkesine dönüştüren, karar bir dönüm noktasıydı.  

Konunun elbette bir hayvan hakları açısı da vardı. “Atlara eziyet ediliyordu, yine de iyi oldu yasaklandığı.” diyebilirsiniz. 

Burada problem sadece Büyükada’daki sistemdeydi. Oradaki bazı faytonculara tanınan 10 yıl süren denetimsizlik hakkı(!), ehil olmayan atı bilmeyen kişilere sürücü olma izni verilmesi, bunu yasaklayan fayton yönetmeliğinin uygulanmaması gibi yönetimsel hatalar yapılmıştı. Ayrıca Büyükada’ya gelen ziyaretçi sayısının aşırı artması da bu hataları yapmaya önayak olmuştu. Bunu asla savunmuyoruz.  

Biz bu mücadeleyi verirken, sorumlu kurumların denetim yapmasını talep eden vatandaşların ve faytoncuların girişimlerinin hiçbir etkisi olmadı. Sadece fayton yönetmeliği dahi doğru şekilde ve usulüne uygun olarak uygulansaydı faytonlarla ilgili pek çok sorun çözülebilirdi. Üstelik çok acı olarak faytonun yasaklanmasıyla ‘işsiz kalan’ en az 1800 at, sıkıştırıldıkları ahırlarda hareketsizlikten kıvranarak ya da denetimsiz gönderildikleri yerlerde kasapların eline düşerek can verdiler. Yani fayton yasaklanınca hayvan hakları savunucularının talep ettikleri şekilde, o atlar kurtulmadı tam tersine ekonomik değerlerini kaybettikleri için ölüme mahkum edildiler. Biz onun için “Fayton gelsin atlar ölmesin. Fayton gelsin atlar hayatımızdan çıkmasın” diyoruz. Biz atlarımızı seviyoruz.  

Adalar’ın dokusuna, doğasına, kültürüne en uygun, en çevreci ulaşım aracı olan faytonlarımızı geri istiyoruz.  

Faytonu ve eski Adalarımızı istemeyi sürdürürken Adalarımızın yapılaşmasını ve şehirleşmesini önlemek için de mücadele edeceğiz.  

Çocukluğuma bir kez daha geri dönmek dileğiyle… 

Kapak görseli: Betsy Penso, Büyükada