Makaleler

Forum: ‘Türkiye Siyasetinde Ermeni Algısı’na Yorum – Doğan Gürpınar

Türkay Salim Nefes’in Türkiye’de 1960-1980 arası (Cumhuriyet Senatosu dahil) parlamento zabıtlarındaki Ermeni kullanımlarına dair makalesinde “Ermeni” ifadesinin kullanımlarını mercek altına aldı. Nefes makalesinde tüm Ermeni kullanımlarını esasen iki noktada yoğunlaştığını saptamaktadır: (1) güvenlik tehditleri ile ilgili tartışmalarda siyasi partilerin Ermeniler hakkında olumsuz ifadeleri oransal olarak artmakta; (2) bu konuşmalarda milletvekilleri Ermenileri düşman bir dış grup olarak tanımlamaktadır.

Bu yazının cevap verdiği makale

Bu gözlemler ışığında gözlemler olarak denebilir ki; aniden SSCB’nin dağılmasıyla bağımsız bir Ermenistan’ın ortaya çıkışına kadar Ermenilik vatansızdır. Hatta tarihsel olarak da devletsizdi. Ermeni prenslikleri, Kilikya krallığı vs. bu bakımlardan asla bu tür siyasi yapılar değillerdi.  Devleti olmayan Ermeniler bu sebeple algıda da millet, hatta tam olarak etnisite bile değildir. Az biraz Türkiye’de, onun dışında dünyanın dört tarafında ufak cemaatler olarak yaşamaktadırlar. Bu bakımdan pekala Avrupa’daki wandering Jew/der Ewige Jude’nin modern Türk karşılığıdır. Aynı köksüzlüğü, hiçbir yere aitsizliği ve tekinsizliği yansıtmaktadır.

1991 Öncesi Ermenilik İle Wandering Jew/der Ewige Jude Benzetmesi

En basitinden Ermeni kendi başına kullanıldığında negatif çınlamaktadır (ki kendi başına Bulgar!, Macar! Gibi kullanımlara göre Ermeni! kullanımı duygu yüklüdür, tıpkı Yahudi! gibi). Zira tam olarak Türklükle negatif ilişki içinde olduğu düşünülen bir etnisite olarak bile algılanmamaktadır. Bugün de “Ermeni yalanı”, “Ermeni ihaneti”, “Ermeni mihrakları” gibi kullanımlar bu çağrışımı yansıtmaktadır. Bunun dışında bir aktör olmak da millet olamadığından çok tanınamadığından Ermeni soykırımı iddiaları da uluslararası jeopolitik bağlamlara ve hesaplara yerleştirilir. Bazense dost ve müttefik ABD’yi bir iç politika malzemesi olarak senato üzerinden yanıltan bir mihraktır. Pekala parlamento zabıtlarından da bu yorumları doğrulayacak manalar ve ifadeler çıkmaktadır.

‘Tüm kullanımlarda Ermenilere dair bilgisizlik ve haberdarsızlık da dikkat çekicidir’

Bununla beraber Nefes makalesinde Ermeni ifadesinin pozitif kullanımları da mercek altına alır. Genelde Ermeni ifadesinin daha pozitif kullanımlarında ise genelde iradesiz bir güruh olarak onlara gösterilen hoşgörü ve karşılığında geçmişte kalmış dostça ve kardeşçe yaşam hatırlatılır. Balyanlar, Ermeni doktorlar vs. de bir tarihsel miras olarak bazen pozitif olarak anılır. Zaten kültürel alana daraltıldığı sürece Ermeni’nin pozitif kullanımı da geçerlidir. Elbette rutin olarak Ermeni diasporasına yönelik sert ithamlardan sonra Türkiye’deki Ermeniler tenzih edilir ve onlar farklı ve dostça hisler beslenen bir grup olarak tanımlanır. Tüm bu kullanımların ortak noktası ise Ermenilerin bir kimlik, cemaat ve etnisite olarak tanımlanmasından imtina etmesidir. Tüm bu kullanımlarda ise Ermenilere dair bilgisizlik ve haberdarsızlık da dikkat çekicidir. Genel geçer sıfatlar ve nitelemeler negatif kullanımlar kadar dikkat çeker. Bu bakımdan adeta hafızasızlaşmış bir nitelik taşır.

Bu bakımlardan Ermeni kullanımlarını sadece inkarcılıkla sınırlamak meselenin çetrefilliğini gözden kaçırmak anlamına gelecektir.  Zira inkarcılık gücünü de bu hafızasızlıktan ve genel geçer kullanımlardan almakta ve kendini benimsetebilmektedir. Nefes’in makalesini bu bakımdan da okumak ve düşünmek gerekmektedir.

***

Doğan Gürpınar tarihçi ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesidir. Türkiye’de Komplo Teoriler: Komplo Millet (Conspiracy Theories in Turkey: Conspiracy Nation) adlı kitabın yazarıdır.