Adanın en yüksek tepesine Aya Yorgi Kudunas Manastırı hakimdir. Kuzey rüzgarlarından korunmuş, kocayemişlerin, zeytin ağaçlarının ve fundalıkların arasında, gri renkte koskoca kayalıkların tepesine tünemiş, çepeçevre deniz manzarasına hakim konumdadır.
Aya Yorgi’nin sık ormanlık yamaçları gittikçe alçalarak dikey yar ve yer yer sarp uçurumlarla Marmara Denizi’ne kavuşur. Yöre, sık maki koca yemiş ve yabani zeytinliklerle kaplıdır.
Paliambelo olarak bilinen bu bölgede manastırın eskiden beri üzüm bağları ve deniz kenarında kiraya verilen taş ocakları bulunurdu. Birkaç yüz metre ileride ise manzaraya Kurşunburnu (Molyvofasa) kayalıkları hakimdi. Rivayete göre bu yöre eski zamanlarda pek çok haydut ve kaçakçının barınağıymış.
Aya Yorgi Manastırı’nın Tarihçesi
963 senesinde imparator Nikiforos Fakas zamanında inşa edilmişti. Yaygın inanca göre Aya Yorgi’nin mucizeler yaratan ikonası inşaat sırasında Büyük Kadınlar Manastırı rahibeleri tarafından hediye edilmişti.
Patrik II. Serafim’in yayınladığı sifilliumda şunlar yazılıdır:
‘Halkidona* Metropolitliği’nde Büyükada denen adanın uç kısmında, ıssız ve sarp bir noktada kırsal bir masa yıkıntısı bulundu; bu buluntu nedeniyle pek çok kimse orada, çok eskiden bir kilisenin varolduğu sonucuna vardı. Yerliler bu kilisenin ya zamanla yıpranarak ya da başka sebeplerle yıkılmış olduğuna inanırlar ve oraya Kudunas Aya Yorgi derler.’
Bu tarihi yöreyi ziyaret eden bütün seyyahlar, manastırın içinde ve dışında, dağınık bir şekilde Bizans devrinden kalma antika bina yıkıntıları gördüklerini kaydetmişlerdi.
İstanbul 1204 yılında Haçlılar tarafından işgal edildiğinde Adalarda ve manastırlarda korkunç bir talan gerçekleşmişti.
Aya Yorgi’ye İthaf
Aya Yorgi hakkında ilk bilgileri aktaran Senior Momars, Manastırın 1751-1752 arasında kurulduğunu iddia etmişti. Patrik Serafim’in 1770’te yayımlanan bir belgesinde Aya Yorgi Kudunas olarak bildikleri Ada’nın ıssız sarp ve kayalık bir merkezinde İsaias adında bir keşiş Tanrısal bir şevkle, kutsal bir manastır inşa etmeyi ve aziz, çilekeş Aya Yorgi’ye ithaf etmeyi aklına koyduğu yazıyordu.
İsaias sekiz yıl boyunca süren zahmetleri ve yapılan büyük masraflar sonucunda amacına ulaşmış ve bu kutsal manastırın kurulmasını sağlamıştı.
Biri manastırın içinde diğeri ona yakın olmak üzere iki kilise inşa edildi. Keşiş, manastırın içindekini Aya Yorgi’ye onun bitişiğindekini ise Meryem Ana’ya ithaf etti.
Ayrıca inziva odaları inşa edildi, manastır adaklar ve kutsal eşyalarla zenginleştirildi.
Etrafındaki tüm manzaraya hakim olan ve 1986’ya dek kullanılmış ancak o tarihte yanarak yok olmuş olan inziva odalarını ise 1814’e kadar başrahiplik yapan Arsenios yaptırmıştır.
Atlı Aziz
Aya Yorgi Kudunas Manastırı Arsenios’un zamanından günümüze kadar Penelopez’deki Aya Lavrna Manastırı’nın yetkisi altında kalsa da Patrikhane’yle bağını kaybetmemişti.
Aya Yorgi Kudunas ikonalarda atlı bir aziz olarak resmedilmişti. Atlı Aziz’in mucizeleri çoktu. O yıllarda İstanbul’da hakim olan inanca göre ruhi dengelerini kaybedenler ve epilepsililer hasta olarak kabul edilmez, ruhlarını cinlerin ele geçirdiği kişiler olarak görülürdü. Bu zavallı kişiler ancak kötü cinler içlerinden defedilerek tedavi edilebilirdi. Din adamları dualar, perhizler ve kiliselerde yapılan özel ayinlerle bu tedavilerle sonuç almaya uğraşırlardı.
Eskiden ‘Bu delidir’ yerine ‘Bu Kudunas’a göredir’ deyişi yaygındı.
19. Yüzyılın Sonunda Aya Yorgi için Yeni Dönem
1894’te büyük depremde manastırın binaları zarar görmüştü. Bir yıl sonra Lavrna Manastırı keşişleri tarafından Kudunas’a Dionisios Paykopulos başkeşiş olarak tayin edildi ve manastır tarihinde yeni bir dönem başladı. Depremden bir yıl sonra, kilisenin temelden yeniden inşa edilmesi düşünülmeye başlanmıştı.
Yeni kilisenin açılışı 10 Eylül 1908’de büyük bir törenle yapıldı.
İstanbul Rumları Aya Yorgi Manastırını hem gezinti hem eğlence hem de ibadet maksadıyla ziyaret ederlerdi. Her Rum ailesi hiç olmazsa yılda bir kere azize dua etmek, ayazma suyuyla yıkanmak ve bu kutsal suyu kötü günlerde kullanmak üzere şişelere doldurmak için manastıra çıkardı.
Dionisios Paykopulos 1936’ın Kasım ayında vefat etti. İnşa ettiği kiliselerdeki apsisin arka tarafına defnedildi. Adalılar aziz mertebesine yükseldiğine inandılar. O ölünce yerine yardımcısı geçti ve 1969’da çok ileri bir yaşta vefat etti.
Aya Yorgi’nin Mucizeleri
Adalılar at üzerindeki bu azize tapıyorlardı çünkü gerçekleştirdiği mucizeler sayılamayacak kadar çoktu. Kah ikonasının mucizeleri, kah kutsal suyu, kah huşu içinde izlenen ayinler ve dualar, kah keşişlerin ikonadaki atın boynuna asmış oldukları o çıngıraklı kutsal zincirin çınlamaları sayesinde iyileşmiş hastaların hesabını tutmak mümkün değildi.
1912’de karşı sahillerdeki köy ve kasabalarda veba salgınının yayıldığı bir dönemde, köylerin ileri gelenleri manastıra çıkıp azizden kendilerini hastalıktan kurtarmasını rica etmişlerdi. Papaz Hrisanthos da ikonayı bir mavnaya yükleyerek karşı taraftaki köylerde gezdirmiş, ikonayı bütün evlerde dolaştırmış, dualar etmişti.
Büyük Panayır
Manastırın büyük panayırı 25 Nisan’da düzenlenirdi. Azizin yortu gününde bu panayıra İstanbul’dan büyük bir kalabalık katılırdı. Ziyaretçilerin çoğu niyet eder, manastır yolunu yalın ayak katederlerdi.
Ağustos 1986 yılında Aya Yorgi Tepesi ve manastırın tarihi binaları bir yangına kurban oldu. Birkaç ay sonra Ocak 1987’de karşıdan gelen eşkıyalar, yanmış binanın enkazından sızarak tarihi kilisenin ikonalarını çalıp götürmüşlerdi.
Aya Yorgi Kudunas’ın kısa tarihçesi bundan ibarettir. Adalardaki en yüksek tepede kurulmuş bu manastır Büyükadalıları onurlandırıyordu. Ada Rumları karşı sahillere bakan bu tepede, kendi adına bir kilise inşa edilmesini talep eden, at üzerindeki bu azize taptılar çünkü halkın unutamadığı mucizeleri sayılamayacak kadar çoktu.
Adanın en yüksek tepesine Aya Yorgi Kudunas Manastırı hakimdir. Kuzey rüzgarlarından korunmuş, kocayemişlerin, zeytin ağaçlarının ve fundalıkların arasında, gri renkte koskoca kayalıkların tepesine tünemiş, çepeçevre deniz manzarasına hakim konumdadır.
Aya Yorgi’nin sık ormanlık yamaçları gittikçe alçalarak dikey yar ve yer yer sarp uçurumlarla Marmara Denizi’ne kavuşur. Yöre, sık maki koca yemiş ve yabani zeytinliklerle kaplıdır.
Paliambelo olarak bilinen bu bölgede manastırın eskiden beri üzüm bağları ve deniz kenarında kiraya verilen taş ocakları bulunurdu. Birkaç yüz metre ileride ise manzaraya Kurşunburnu (Molyvofasa) kayalıkları hakimdi. Rivayete göre bu yöre eski zamanlarda pek çok haydut ve kaçakçının barınağıymış.
Aya Yorgi Manastırı’nın Tarihçesi
963 senesinde imparator Nikiforos Fakas zamanında inşa edilmişti. Yaygın inanca göre Aya Yorgi’nin mucizeler yaratan ikonası inşaat sırasında Büyük Kadınlar Manastırı rahibeleri tarafından hediye edilmişti.
Patrik II. Serafim’in yayınladığı sifilliumda şunlar yazılıdır:
‘Halkidona* Metropolitliği’nde Büyükada denen adanın uç kısmında, ıssız ve sarp bir noktada kırsal bir masa yıkıntısı bulundu; bu buluntu nedeniyle pek çok kimse orada, çok eskiden bir kilisenin varolduğu sonucuna vardı. Yerliler bu kilisenin ya zamanla yıpranarak ya da başka sebeplerle yıkılmış olduğuna inanırlar ve oraya Kudunas Aya Yorgi derler.’
Bu tarihi yöreyi ziyaret eden bütün seyyahlar, manastırın içinde ve dışında, dağınık bir şekilde Bizans devrinden kalma antika bina yıkıntıları gördüklerini kaydetmişlerdi.
İstanbul 1204 yılında Haçlılar tarafından işgal edildiğinde Adalarda ve manastırlarda korkunç bir talan gerçekleşmişti.
Aya Yorgi’ye İthaf
Aya Yorgi hakkında ilk bilgileri aktaran Senior Momars, Manastırın 1751-1752 arasında kurulduğunu iddia etmişti. Patrik Serafim’in 1770’te yayımlanan bir belgesinde Aya Yorgi Kudunas olarak bildikleri Ada’nın ıssız sarp ve kayalık bir merkezinde İsaias adında bir keşiş Tanrısal bir şevkle, kutsal bir manastır inşa etmeyi ve aziz, çilekeş Aya Yorgi’ye ithaf etmeyi aklına koyduğu yazıyordu.
İsaias sekiz yıl boyunca süren zahmetleri ve yapılan büyük masraflar sonucunda amacına ulaşmış ve bu kutsal manastırın kurulmasını sağlamıştı.
Biri manastırın içinde diğeri ona yakın olmak üzere iki kilise inşa edildi. Keşiş, manastırın içindekini Aya Yorgi’ye onun bitişiğindekini ise Meryem Ana’ya ithaf etti.
Ayrıca inziva odaları inşa edildi, manastır adaklar ve kutsal eşyalarla zenginleştirildi.
Etrafındaki tüm manzaraya hakim olan ve 1986’ya dek kullanılmış ancak o tarihte yanarak yok olmuş olan inziva odalarını ise 1814’e kadar başrahiplik yapan Arsenios yaptırmıştır.
Atlı Aziz
Aya Yorgi Kudunas Manastırı Arsenios’un zamanından günümüze kadar Penelopez’deki Aya Lavrna Manastırı’nın yetkisi altında kalsa da Patrikhane’yle bağını kaybetmemişti.
Aya Yorgi Kudunas ikonalarda atlı bir aziz olarak resmedilmişti. Atlı Aziz’in mucizeleri çoktu. O yıllarda İstanbul’da hakim olan inanca göre ruhi dengelerini kaybedenler ve epilepsililer hasta olarak kabul edilmez, ruhlarını cinlerin ele geçirdiği kişiler olarak görülürdü. Bu zavallı kişiler ancak kötü cinler içlerinden defedilerek tedavi edilebilirdi. Din adamları dualar, perhizler ve kiliselerde yapılan özel ayinlerle bu tedavilerle sonuç almaya uğraşırlardı.
Eskiden ‘Bu delidir’ yerine ‘Bu Kudunas’a göredir’ deyişi yaygındı.
19. Yüzyılın Sonunda Aya Yorgi için Yeni Dönem
1894’te büyük depremde manastırın binaları zarar görmüştü. Bir yıl sonra Lavrna Manastırı keşişleri tarafından Kudunas’a Dionisios Paykopulos başkeşiş olarak tayin edildi ve manastır tarihinde yeni bir dönem başladı. Depremden bir yıl sonra, kilisenin temelden yeniden inşa edilmesi düşünülmeye başlanmıştı.
Yeni kilisenin açılışı 10 Eylül 1908’de büyük bir törenle yapıldı.
İstanbul Rumları Aya Yorgi Manastırını hem gezinti hem eğlence hem de ibadet maksadıyla ziyaret ederlerdi. Her Rum ailesi hiç olmazsa yılda bir kere azize dua etmek, ayazma suyuyla yıkanmak ve bu kutsal suyu kötü günlerde kullanmak üzere şişelere doldurmak için manastıra çıkardı.
Dionisios Paykopulos 1936’ın Kasım ayında vefat etti. İnşa ettiği kiliselerdeki apsisin arka tarafına defnedildi. Adalılar aziz mertebesine yükseldiğine inandılar. O ölünce yerine yardımcısı geçti ve 1969’da çok ileri bir yaşta vefat etti.
Aya Yorgi’nin Mucizeleri
Adalılar at üzerindeki bu azize tapıyorlardı çünkü gerçekleştirdiği mucizeler sayılamayacak kadar çoktu. Kah ikonasının mucizeleri, kah kutsal suyu, kah huşu içinde izlenen ayinler ve dualar, kah keşişlerin ikonadaki atın boynuna asmış oldukları o çıngıraklı kutsal zincirin çınlamaları sayesinde iyileşmiş hastaların hesabını tutmak mümkün değildi.
1912’de karşı sahillerdeki köy ve kasabalarda veba salgınının yayıldığı bir dönemde, köylerin ileri gelenleri manastıra çıkıp azizden kendilerini hastalıktan kurtarmasını rica etmişlerdi. Papaz Hrisanthos da ikonayı bir mavnaya yükleyerek karşı taraftaki köylerde gezdirmiş, ikonayı bütün evlerde dolaştırmış, dualar etmişti.
Büyük Panayır
Manastırın büyük panayırı 25 Nisan’da düzenlenirdi. Azizin yortu gününde bu panayıra İstanbul’dan büyük bir kalabalık katılırdı. Ziyaretçilerin çoğu niyet eder, manastır yolunu yalın ayak katederlerdi.
Ağustos 1986 yılında Aya Yorgi Tepesi ve manastırın tarihi binaları bir yangına kurban oldu. Birkaç ay sonra Ocak 1987’de karşıdan gelen eşkıyalar, yanmış binanın enkazından sızarak tarihi kilisenin ikonalarını çalıp götürmüşlerdi.
Aya Yorgi Kudunas’ın kısa tarihçesi bundan ibarettir. Adalardaki en yüksek tepede kurulmuş bu manastır Büyükadalıları onurlandırıyordu. Ada Rumları karşı sahillere bakan bu tepede, kendi adına bir kilise inşa edilmesini talep eden, at üzerindeki bu azize taptılar çünkü halkın unutamadığı mucizeleri sayılamayacak kadar çoktu.
Kapak görseli: Betsy Penso, Aya Yorgi Kilisesi
*Halkidona: Kadıköy
Kaynak: Akillas Millas, Büyükada, Prinkipo, Ada-i Kebir
Paylaş: