Edirne’de yüz yıl önce sayıları yirmi binleri bulan Yahudiler’in hatıraları, Büyük Sinagog’un hemen arkasındaki Vakıf Binası’nda, Sefarad yemeklerinin tadıldığı gösterişli bir sofrada canlandı. Şef İvet Acu anlatıyor...
22 Ocak Cumartesi, Tamar Taşçıoğlu ve Engin Aymete’nin öncülük ettiği “Sofralar Dile Gelse” oluşumuyla beraber bir gece düzenledik. Gece boyunca sofrayı paylaşan farklı inançlardan misafirler birbirinden lezzetli Sefarad yemeklerini tattılar.
Zamanın yıkıcı etkisine yenilmiş olan Büyük Sinagog kapsamlı bir restorasyon çalışması sonrasında 2015 tarihinde görkemli bir açılışla kapılarını açmıştı. Bugün Yahudi toplumunun bulunmadığı Edirne’deki Büyük Sinagog müze kimliği ile ziyaretçilerini ağırlamakta. Edirneliler’in gönlünde eski Yahudi komşularının hatıraları ise yaşamaya devam ediyor. Yahudi kültürünün şehre hediyesi olan badem ezmesi ve bademli kurabiye Edirne’ye gelenlerin tatmadan dönmediği lezzetler.
Sofralar Dile Gelse Edirne Gezisine katılanlar, Edirne Belediyesi turizm danışmanı ve aynı zamanda “Edirne Yahudi Yemekleri” kitabının yazarlarından olan Aydemir Ay’dan sokak sokak, eski Yahudi dükkanlarını, evlerini, sahiplerinin hatıralarıyla dinleme imkanı buldular.
Akşam gerçekleşen yemekte ise duygulu anlar yaşandı. Şef İvet Acu Sofralar Dile Gelse ekibimizin Hayim Behmoaras’ın desteği ile hazırladığı yemekler konukların damaklarında bayram havası yarattı. Geceye katılan Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Edirne’nin çok kültürlü yapısını vurgularken, Yahudi kültürünün kent kültürüne katkılarını dile getirdi.
Geceye ayrıca bölgenin inanç önderlerinden Dede Mustafa Akın, Bulgar Ortodoks Kilisesi rahibi Aleksander Çıkırık, Edirne Cem Evi başkanı Akın Çetin, Bahai Diplomatik İlişkiler Koordinatörü Şemsettin Öztürk de katılarak misafirlerle sohbet etti. Sefarad yemeklerinin başrolde olduğu bu özel gece, ailesi Edirne kökenli Albert De Aziz ve kızı Tracy De Aziz’in seslendirdiği Ladino müzikleri ile daha da renklendi.
Sofralar Dile Gelse Projesi
2021’in başında, evlere hapis olduğumuz günlerde, Tamar Taşçıoğlu ve Engin Aymete “Sofralar Dile Gelse” adıyla bir oluşumu hayata geçirdiler. Ekip, yemeğin, kültürel mirası geçmişten geleceğe taşıyan en önemli unsurların başında geldiğine olan inançla her gün biraz daha birbirimize yabancılaştığımız bu dönemde yemeğin birleştirici gücüne inanıyor.
Yemekli sohbetleri özleyenler için ülkemizdeki farklı kültürlere ait yemeklerin, ait oldukları kültürlere dair sohbetler eşliğinde tadıldığı yemekli Zoom toplantıları ile ilk buluşmalar gerçekleşti. Toplantıya katılanlar, evlerine gönderilen yemekleri, ekran karşısında hem konuşmacıları dinleyerek, hem de merak ettiklerini sorarak yeme imkanı buldular.
Bu şekilde katılımcılar sırasıyla Ermeni, Yahudi (Sefarad), Rum, Süryani ve Gürcü sofralarında, Takuhi Tovmasyan, Karen Gerson Şarhon, Meri Çevik Simyonidis, Ari Çokana, Hülya Özkınacı, Uğur Zuboğlu gibi birbirinden değerli konukların sohbetleri ile o kültürler hakkındaki bilgilerini pekiştirirken bir yandan da lezzetlerini tadabildiler.
Hayatın göreceli olarak normalleşmesi üzerine bu kez de yakın geçmişe kadar etkin bir Yahudi kültürünün yaşandığı Edirne’de sofralar dile geldi. Bu etkinlik için yaşadığım Stockholm’den yola çıktım.
“Sofralar Dile Gelse” ülkemizin dört bir yanında bulunan kadim kültürleri, sofraları üzerinden yarınlara taşımak için renkli organizasyonlar yapmaya, lezzetli sofralar kurmaya devam edecek.
[…] Gelse’ oluşumunun kurucuları Tamar Taşçıoğlu ve Engin Aymete bu atölyeyi daha önce ‘Edirne Sefarad Kültürü Gezisi’nde de birlikte çalıştıkları İvet Acu ile birlikte […]