Ada

Heybeliada Şehirleşmedi ama Kan Kaybetti – Albi Abuvaf

Hepimizin küçüklüğünün, çocukluğunun, gençlik anılarının geçtiği yerdir aslında ada. Ne kadar eski çekiciliğini kimileri için kaybetmiş olsa bile, hala insanların adımını attığında geçmişini hatırlayabildiği bir yerdir aslında ada. 

Ben Heybeliadalıyım. Çocukluğum, gençliğim ve yeni yeni deneyimlemeye başladığım yetişkinlik hayatım da adada geçti, geçiyor. Ben bu adada büyüdüm, beni bu ada büyüttü. Aslında herkesin yaşadığı yer kendisine göre en güzeldir, dolayısıyla bana göre en huzurlu yer de bu ada.  

Geriye dönüp baktığımda geçmişte sokaklarda geçirdiğimiz vakitlerin ne kadar değerli olduğunu şimdi anlıyorum. Maalesef bizim adada geçirdiğimiz çocukluğu artık günümüz çocukları pek yaşayamıyor. Sokaklarında rahatlıkla gezip dolaştığımız yerler otoban misali akülü araç trafiğinin aktığı yerlere dönüşmüş durumda. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Heybeliada’nın Büyükada gibi şehirleşmemesine seviniyorum. Büyük market zincirlerinin, ünlü kahvecilerin ve herkesin bildiği pizzacıların yer almadığı bir yer olarak hala daha yerli, daha sakin ve daha yavaş şekilde hayat akışına devam eden Heybeliada`da vakit geçirebilmekten hala keyif alıyorum ve muhtemelen her zaman da keyif almaya devam edeceğim. 

Bir diğer önemli nokta ise Heybeliada’daki Yahudi toplumunun seneler içerisindeki demografik değişimi elbette. Geçmişte Yahudi toplumundan çok daha fazla ailenin tercih ettiği Heybeliada’da artık Yahudi aile sayısı yok denecek kadar az noktaya geldi.  

Heybeliada’daki Yahudi cemaati özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinden itibaren adada çok sayıda sosyal ve dini etkinlik gerçekleştirmiştir. Fakat 20. yüzyılın ortalarından itibaren tıpkı Türkiye’nin genelinde olduğu gibi Heybeliada’da da Yahudi cemaati nüfus kaybına uğramıştır. Adada bulunan Yahudi nüfusu çoğunlukla Büyükada’ya ve Burgazada’ya taşınmıştır. Şu an ben ve ailem ile toplamda yaklaşık 10-12 aile Heybeliada’da Yahudi varlığını sürdürmekte.  

Bununla birlikte 1952 yılında o zamanki Yahudi cemaatinin kültürel ve dini ihtiyaçlarını karşılamak üzere inşa izinleri alınan Bet Yaakov Sinagogu’muz da hala aktif bir şekilde misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. Sinagog, 1997 yılına kadar yaz aylarında her gün sabah ve akşam duaları için açılıyordu, buna adadaki Yahudi nüfusu el veriyordu. Ancak 1997’den sonra adadaki Yahudi yazlıkçı sayısının azalması sonucu sinagog sadece belirli gün ve saatlerde ibadete açık hale getirildi. Son yıllarda Şabat günlerinde minyan sağlanabilmesi için kimi zaman diğer adalardan toplumumuza mensup bireylerin gelmesiyle sinagogumuzu açabiliyoruz.  

1997’ye dek sinagogda çocukların eğitimi için faaliyet gösteren Talmud Tora faaliyetleri de devam ediyordu. Fakat nüfusun azalması bu eğitim faaliyetlerini de etkiledi. 1997 itibariyle eğitime devam etmek isteyen çocukların haftada iki Büyükada’daki eğitime katılmaları gerekti.  

Heybeliada her haliyle güzel olsa da Yahudi hayatının gerilediğini görmek üzücü. Diğer adalarda bu gerilemeyi görmek daha zor olsa da Kaşer kasapların kapanması, Kaşer restoranların azalması, Yıldırımspor’a veya Yahudilerin gittikleri diğer deniz kulüplerine giden kişilerin sayısındaki düşüşü ve de Sinagog’a giden kişilerin sayısının azalmasını takip ederek bu gerilemeyi anlamak maalesef mümkün.  

Adalar değişiyor, toplumumuz değişiyor… Biz çocukluğumuzu adada bir şekilde bulmayı başararak günü idare ediyoruz.  

Kapak görseli: Betsy Penso, Heybeliada Bet Yaakov Sinagogu’nun demir kapı ardından görüntüsü