Antifaşist mücadele veren direnişçilerin fotoğrafları genellikle İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden sonra çekilmiştir. Faye ise savaş sürerken Partizanların ormandaki yaşantısını fotoğraflayabilmiş, bilinen tek fotoğrafçıdır. Şöyle ki, Polonya ormanlarında Nazilere karşı direnirken yanından ayırmadığı iki kıymetli eşyası vardır: Yaralanan yoldaşları için ilk yardım seti ve fotoğraf makinesi.
Faye Schulman’ın hikâyesi şüphesiz ki Holokost’un içinden geçerken cesaretli ve kural tanımayan tarafıyla ayakta kalmayı başarabilmiş bir hikâyedir. Zira 1940’larda kimse sık sık kadın fotoğrafçılara rastlamıyordu.
Antifaşist mücadele veren direnişçilerin fotoğrafları genellikle İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden sonra çekilmiştir. Faye ise savaş sürerken Partizanların ormandaki yaşantısını fotoğraflayabilmiş, bilinen tek fotoğrafçıdır. Şöyle ki, Polonya ormanlarında Nazilere karşı direnirken yanından ayırmadığı iki kıymetli eşyası vardır: Yaralanan yoldaşları için ilk yardım seti ve fotoğraf makinesi. Hemşirelik yapmadığı diğer zamanlarda uygun bir yer bulup tripod’unu kuran, tüm dikkati ile fotoğraf makinesini tripod’a yerleştiren ve ormandaki yaşamlarını kareleyen Faye direnişe dair ender bulunan fotoğrafların günümüze ulaşmasını sağlamıştır.
Faye Schulman 1919 yılında şimdi Belarus topraklarında kalan küçük bir şehirde doğmuştu. 1939 yılında Polonya ikiye ayrılınca onun küçük şehri – şehrin adı Lenin’dir- Sovyet denetimine tâbi olur. Aslında ailedeki ilk fotoğrafçı Faye’nin ağabeyidir. Faye fotoğraf çekmek, karanlık odada çalışmak, fotoğrafı basmak gibi detayların hepsini ondan öğrenmiştir. Önce ona asistanlık yapar, ağabeyi başka bir şehre taşınınca Faye, Lenin’de kendi fotoğraf atölyesini kurar. Genç yaşına rağmen burayı tek başına çekip çevirir. Savaş sırasında yaralı iyileştirmek için yaptığı hemşireliği de ilaçları iyi tanımasına borçludur, üvey ağabeyinin doktor olması buna vesile olmuştur.
1941 yılında Nazi istilasıyla Lenin’de yaşayan 1800 Yahudi zorla gettolara yerleştirildiğinde sadece birkaç kişi “Yararlı Yahudi” statüsüyle kenarda bırakılmıştır. Bu birkaç kişinin arasında terziler, marangozlar ve bir de fotoğrafçı olan Faye vardır. SS’ler kendilerinin ve sevgililerinin portrelerini ona çektirir.
Bir gün, Nazilerin toplama kampında çektiği fotoğrafları basarken bir toplu mezar fotoğrafı ile karşılaşır. Fotoğrafı dikkatle incelemeye başlar ve ölülerin arasında ailesinin de olduğunu görür. Fotoğrafın negatifini gizlice küçük bir kutuya saklar ve içindeki öfkeyle oradan kaçmaya karar verir.
Niyeti Naziler tarafından alıkonmadan önce Lenin’de tanıştığı Partizanlara ulaşmaktır. Çoğunluğu erkek olan ve içlerinde çok fazla Yahudi bulunmayan Molotava Birliğine katılır Faye. Birlikteki ilk eyleminde işgal altındaki küçük şehrine baskına gider, fotoğraf makinesini ve ekipmanlarını kurtarır.
Savaşın kalan kısmı ilaç yaparak, yaralıları iyileştirerek ve direnişi fotoğraf makinesiyle belgeleyerek geçer. 2 yıl boyunca ormanda Molotava Partizanları ile yaşar. Yeni fotoğraf atölyesini ormanda kurmuştur, yere serdiği battaniyelerden karanlık oda yapar ve fotoğraflarını güneşte kurutur. Kendisini de fotoğraflayan Faye’nin zor şartlar altında, içindeki hüzne ve öfkeye rağmen gülümsemesini kaybetmediğini görürüz.
Savaş bittikten uzun yıllar sonra yaşadıklarını kronolojik olarak anlattığı bir anı kitabı yazan Faye Schulman, kitabında insanlara direnişin varlığını fotoğraflarla kanıtlamaktan duyduğu mutluluğu da anlatır. “Yahudilerin kuzu kuzu ölüme gitmediklerini, mücadele verdiklerini kanıtlamak için fotoğraf çekiyordum ve bu bana umut veriyordu der.” hatıralarını aktarırken.
Direnişin kadın fotoğrafçısı Faye Schulman şimdi 97 yaşında ve Kanada’da yaşıyor. Çektiği fotoğraflar ise pek çok müzede sergilendi ve sergilenmeye devam ediyor.
Okuma Önerisi: Faye Schulman, A Partisan’s Memoir: Woman of the Holocaust, Second Story Press, 1995.
Antifaşist mücadele veren direnişçilerin fotoğrafları genellikle İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden sonra çekilmiştir. Faye ise savaş sürerken Partizanların ormandaki yaşantısını fotoğraflayabilmiş, bilinen tek fotoğrafçıdır. Şöyle ki, Polonya ormanlarında Nazilere karşı direnirken yanından ayırmadığı iki kıymetli eşyası vardır: Yaralanan yoldaşları için ilk yardım seti ve fotoğraf makinesi.
Faye Schulman’ın hikâyesi şüphesiz ki Holokost’un içinden geçerken cesaretli ve kural tanımayan tarafıyla ayakta kalmayı başarabilmiş bir hikâyedir. Zira 1940’larda kimse sık sık kadın fotoğrafçılara rastlamıyordu.
Antifaşist mücadele veren direnişçilerin fotoğrafları genellikle İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden sonra çekilmiştir. Faye ise savaş sürerken Partizanların ormandaki yaşantısını fotoğraflayabilmiş, bilinen tek fotoğrafçıdır. Şöyle ki, Polonya ormanlarında Nazilere karşı direnirken yanından ayırmadığı iki kıymetli eşyası vardır: Yaralanan yoldaşları için ilk yardım seti ve fotoğraf makinesi. Hemşirelik yapmadığı diğer zamanlarda uygun bir yer bulup tripod’unu kuran, tüm dikkati ile fotoğraf makinesini tripod’a yerleştiren ve ormandaki yaşamlarını kareleyen Faye direnişe dair ender bulunan fotoğrafların günümüze ulaşmasını sağlamıştır.
Faye Schulman 1919 yılında şimdi Belarus topraklarında kalan küçük bir şehirde doğmuştu. 1939 yılında Polonya ikiye ayrılınca onun küçük şehri – şehrin adı Lenin’dir- Sovyet denetimine tâbi olur. Aslında ailedeki ilk fotoğrafçı Faye’nin ağabeyidir. Faye fotoğraf çekmek, karanlık odada çalışmak, fotoğrafı basmak gibi detayların hepsini ondan öğrenmiştir. Önce ona asistanlık yapar, ağabeyi başka bir şehre taşınınca Faye, Lenin’de kendi fotoğraf atölyesini kurar. Genç yaşına rağmen burayı tek başına çekip çevirir. Savaş sırasında yaralı iyileştirmek için yaptığı hemşireliği de ilaçları iyi tanımasına borçludur, üvey ağabeyinin doktor olması buna vesile olmuştur.
1941 yılında Nazi istilasıyla Lenin’de yaşayan 1800 Yahudi zorla gettolara yerleştirildiğinde sadece birkaç kişi “Yararlı Yahudi” statüsüyle kenarda bırakılmıştır. Bu birkaç kişinin arasında terziler, marangozlar ve bir de fotoğrafçı olan Faye vardır. SS’ler kendilerinin ve sevgililerinin portrelerini ona çektirir.
Bir gün, Nazilerin toplama kampında çektiği fotoğrafları basarken bir toplu mezar fotoğrafı ile karşılaşır. Fotoğrafı dikkatle incelemeye başlar ve ölülerin arasında ailesinin de olduğunu görür. Fotoğrafın negatifini gizlice küçük bir kutuya saklar ve içindeki öfkeyle oradan kaçmaya karar verir.
Niyeti Naziler tarafından alıkonmadan önce Lenin’de tanıştığı Partizanlara ulaşmaktır. Çoğunluğu erkek olan ve içlerinde çok fazla Yahudi bulunmayan Molotava Birliğine katılır Faye. Birlikteki ilk eyleminde işgal altındaki küçük şehrine baskına gider, fotoğraf makinesini ve ekipmanlarını kurtarır.
Savaşın kalan kısmı ilaç yaparak, yaralıları iyileştirerek ve direnişi fotoğraf makinesiyle belgeleyerek geçer. 2 yıl boyunca ormanda Molotava Partizanları ile yaşar. Yeni fotoğraf atölyesini ormanda kurmuştur, yere serdiği battaniyelerden karanlık oda yapar ve fotoğraflarını güneşte kurutur. Kendisini de fotoğraflayan Faye’nin zor şartlar altında, içindeki hüzne ve öfkeye rağmen gülümsemesini kaybetmediğini görürüz.
Savaş bittikten uzun yıllar sonra yaşadıklarını kronolojik olarak anlattığı bir anı kitabı yazan Faye Schulman, kitabında insanlara direnişin varlığını fotoğraflarla kanıtlamaktan duyduğu mutluluğu da anlatır. “Yahudilerin kuzu kuzu ölüme gitmediklerini, mücadele verdiklerini kanıtlamak için fotoğraf çekiyordum ve bu bana umut veriyordu der.” hatıralarını aktarırken.
Direnişin kadın fotoğrafçısı Faye Schulman şimdi 97 yaşında ve Kanada’da yaşıyor. Çektiği fotoğraflar ise pek çok müzede sergilendi ve sergilenmeye devam ediyor.
Okuma Önerisi: Faye Schulman, A Partisan’s Memoir: Woman of the Holocaust, Second Story Press, 1995.
Paylaş: