7 Ekim ve Sonrasına Dair: Türkiyeli Yahudiler Anlatıyor Röportajlar

Tina anlatıyor: ‘Türkiye’deki arkadaşlarımı duyarsız buluyorum. Bu olay sonunda fark ettim ki içinde bulunmadıkça kimse kimseyi tam olarak anlayamaz.’ 

İsrail’e yakın dönemde göç etmiş Tina, 60lı yaşlarında. Doğma büyüme Türkiyeli olsa da İsrail’e karşı çocukluktan beri bir bağ hissetmiş, 7 Ekim’in bu bağı daha da güçlendirdiğine inanıyor. Yaşanan saldırıdan duygusal anlamda oldukça etkilenen Tina, bu olay sonrasında insanlığın ve dünyanın çok değiştiğine inanıyor. Bu dönemi “post truth” (hakikat sonrası) kavramı ile değerlendiriyor. 

7 Ekim sonrası İsraillilerin yaşadığı travmayı, geniş toplumun ve uzakta yaşayan diaspora Yahudilerinin yeterince anlamadığını düşünen Tina, artan komplo teorilerinden oldukça rahatsız. Kendisi bu komplo teorilerine sadece sosyal medyada değil, aynı zamanda arkadaşlarının üyesi olduğu Whatsapp gruplarında da maruz kalmış.  

Ropörtajın en sonunda ise Tina, Avlaremoz’a olan eleştirisini paylaşıyor. Yayımlanan içeriklerin zamanlamasının önemli olduğunu vurguluyor ve gençlerin üniversite ve sosyal medyadan fazla etkilendiğini düşünüyor.  

‘Sadece tanık olmama rağmen hala travma geçiriyorum. Yapılanları 4 aydır yazamadım, kalemim yazmıyor, konuşamıyorum. Ben bir başkasına anlatırsam, ona kötülük olacak, gece uyuyamayacak. O kadar kötü şeyler oldu.’ 

Ceki: İlk sormak istediğim soru 7 Ekim günü ne hissetiğinle alakalı. O gün nasıl uyandın ve olaylardan nasıl haberdar oldun? Biraz o günü tasvir edebilir misin? Nasıl etkilendin, seni nasıl düşündürdü, ilk reaksiyonun nasıldı? 

Tina: Ben bu konuda biraz hassasım, kimseyle de pek konuşmadım… O sabah 6’yı 20 geçiyordu ve burada bayramdı. Sukot bitmişti, Simha Tora kutlanacaktı o gün. Bir gece evvel kuzenlerimleriydeyim, ama keyifsizdim. Belki bir şey hissettim… Burada savaş alarmı için çalınan bir siren sesi vardır, ki bu sesi ilk defa 2021’de duymuştum. O sesle birlikte, uyku arasında sığınağa koştum. Ben şanslıyım çünkü benim evimde, sığınak var. İçimden “Herhalde yanlış alarm ama yine de gideyim” dedim. Pencerinin yanında kapattığımız demir bir kapı vardır, uyku sersemliğimden kapattığımı zannettim ama açık bırakmışım. O zaman anladım ki uykudan kalkıp koşmak, böyle bir hismiş. Normal zamanda daha bilinçli olurdum. 

Sonrasında Whatsapp gruplarına baktım, herkes iyi mi diye. Daha sonra Instagram’da karşıma bir video çıktı, silahlı adamlar gördüm. Evlerden çekilmiş, çığlıklar var ve silahlı adamlar ortamı tarıyor. Kapıları kilitleyin, teröristler içeride diye uyaranlar oldu. Bunları da biraz oğlumdan, yani İsrail dışından duydum. Oğlumun çok samimi arkadaşı var, ailesi İsrailli, bir kibbutz’da yaşıyor. Oğlum ondan haber almış, bana dedi ki “çok kötü şeyler oluyor.”  

Bu seferki çok farklıydı çünkü ülkenin içerisinde, sokaklarda insanlar vardı, sadece füzelerden ibaret değildi bu seferki saldırı. O füzeler daha sonra devam etti, hala da devam ediyor. Duygum ise korku oldu. Üzerinden 4 ay geçti, hala insanların başlarına gelenleri öğrenmeye devam ediyoruz… Ben tanığım, bana bir şey olmadı, tanıdıklarıma bir şey olmadı. Oğlumun arkadaşının anne babası yaralandı, çok şükür ölmediler. Çocuklarım burada yaşamıyor, asker değiller. Yani sadece tanık olmama rağmen hala travma geçiriyorum. Yapılanları 4 aydır yazamadım, kalemim yazmıyor, konuşamıyorum. Ben bir başkasına anlatırsam, ona kötülük olacak, gece uyuyamayacak. O kadar kötü şeyler oldu.  

Genel olarak kötülüğün bu denli olabileceğini tahmin edememiştim… İnsanlar, kibbutz’dakiler, Nova Müzik Festivali’ndekiler… En çok barış isteyenler, barış isteyenler! Kibbutzlarda öldürülenler barış yanlısı; Gazze’den sağlık sorunları olan çocukları İsrail’deki hastanelerde tedavi ettiren, iş imkanı sağlayan insanlardı. Nova Festivali barış ve sevgi konuluydu. Bu insanları feci şekilde öldürdüler. Kaçırıldılar. Birazcık ona da isyan ettim. Niye onlara oldu? Çok bakmayaya çalışıyorum aslında ki burada fazla göstermiyorlar videoları. Hisettiğim, insanlara güvenim…(sessizlik) 

C: İnsanlara güvenin mi insanlığa güvenin mi? 

T: İnsanlığa güvenim. Yapılan şeylerin – ki hala bilmiyoruz neler olduğunu – bu kadar kötülüğün olabileceğini düşünemezdim. Ki Holokost küçüklüğümüzden beri bildiğimiz şey… Eskiden daha pozitiftim, insanların iyi yanlarını gören, daha idealist biriydim. 

İnsanları çok duyarsız buluyorum. O da benim içime daha fazla dönmeme sebep oldu. Benim konuştuğum bir kaç insan var, Türkiye’deki arkadaşlarımdan bahsediyorum, bu olay sonunda fark ettim ki içinde bulunmadıkça kimse kimseyi tam olarak anlayamaz. Türkiye’de durup konuşmak kolay ve olayları anlayamazsın. Ben İsrail’deydim ilk dört gün…. Böyle yaşadım ilk günü, hala da yaşıyorum, geçmedi.  

‘İsrail’deki arkadaşlarım ile konuşmayı daha çok tercih ediyorum çünkü birbirimizi anlıyoruz. Neden bahsettiğimizi biliyoruz, aynı kaygılarımız var.’ 

C: Yakınlarınla bu süreçte, ailenle, görüştüğün arkadaşlarınla (hem İsrail’den hem Türkiye’den)? Onlarla nasıl iletişim kurdun, özellikle ilk günler? 

T: İlk olarak kardeşime haber verdim. Oğullarımla daha fazla saat farkım var, “görmemişlerdir, korkutmayayım” dedim. Kardeşim panik olmasın diye sadece iyi olduğumu söyledim. Sonra çocuklarımla konuştum, çocuklarıma bile olanları iyi anlatamadım.  

7 Ekim’den dört gün sonra bir aile yakınımızın düğün vardı, Türkiye’ye düğüne gittim. Galiba şoktaydım, aile çok merak etmiş gelebilecek miyim diye, beni görünce çok sevindiler. Hiçbir şey yokmuş gibi elbisemi yaptırdım, düğüne katıldım, dans ettim. Ailedekiler oğluma demiş ki, “annen ne güzel savaştan geldi ve gayet iyi gözüküyor”. İşin bu boyutu da var, arkadaşlarla buluştum, çaba sarf ettim. Ama herkesle her şeyi konuşamadım. 

Şunu fark ettim. Ailem olarak sadece oğullarım, kardeşim, yeğenlerim ve görümcem var. Annem-babam hayatta değiller. Sadece kardeşim var. Onlarla olmak iyi geldi. İnsanların beni düşünmesi, bana çok iyi geldi. Eninde sonunda evim burası (Tel Aviv) ve buraya dönmek istedim.  

Arkadaşlara gelince kimisi burada olanları daha çok merak ediyor. Buradakiler ile konuşmayı daha çok tercih ediyorum çünkü birbirimizi anlıyoruz. Neden bahsettiğimizi biliyoruz, aynı kaygılarımız var. Burada akrabımın oğlu askerdeydi kaç aydır, o da ayrı bir korkuydu, düşünmemeye çalışıyordum kötü şeyleri. Onların durumu bambaşka.  

‘Bu duygular uzaktan anlaşılmıyormuş, ben de burada yaşamazken anlamazdım. Uzak yerlerden ideolojiler, ulvi fikirleri belirtmek kolay.’ 

Hislerime gelince, belki Avlaremoz da dahil olmak üzere, [bu konular hakkında] çok fazla duyarlı olmak lazım. Senin konuştuğun insan normal halktan biri. Herkes anlaşılmak istiyor. Bir seferinde sığınakta telefonumu kontrol ederken içinde Yahudi olmayanların da bulunduğu bir Whatsapp grubunda komplo teorileri paylaşıldı İsrail hakkında. Bu beni çok rahatsız etti.  

2021’de buraya füzeler düşerken de ben savaş ortamı hakkında duygularımı yazdım. Sosyal medyada yanlış bilgileri düzelttim, özelden tartıştım.. Yazan ve cevap veren biriyim. Bu son olay, hepsinden o kadar değişik ki… Uğraşmaya gücüm yok. İnandırmaya… Post truth diyorlar ya… Gerçekleşen şeye inanılmaması. Kardeşim nasıl ispat edeyim daha fazla, oldu!!!  

Şimdi enerjim yok, kızgın ve şaşkınım. Bu duygular uzaktan anlaşılmıyormuş, ben de burada yaşamazken anlamazdım. Uzak yerlerden ideolojiler, ulvi fikirleri belirtmek kolay.  

‘Herkesin bir olması, yardımlaşma kültürü, ve her şeye rağmen güçlü olmaları beni ülkeye daha çok bağladı. İyi ki buradayım diye düşündüm.’ 

C: Peki kendini şu an Tel Aviv’de güvende hissediyor musun? 

T: Ben her zaman İsrail’i çok severdim, çocukluktan kalan bir şey. Mutlu günlerim oldu, eskiden İsrail daha farklıydı. Burası Yahudiler için en güvenli yer düşüncem vardı, böyle sanırdım. Bu açıdan da hayal kırıklığına uğradım. Şu anda bu konu hiç konuşulmuyor burada, birlik olundu, ne oldu, nasıl oldu, kimse bilmiyor. Ama inanıyorum ki her kimse bu olayların sorumlusu, her kim önlem alamadıysa, hapse girecek.  

İsrailler toplu olarak, Müslümanlar, Hristiyanlar, Dürzüler dahil olmak üzere, birlik halindeler ve bundan çok gurur duyuyorum. İsrail’i toplum olarak çok seviyorum. Bu kadar karışık bir toplum, Yahudilerin içinde de bir sürü grup var. Herkesin bir olması, yardımlaşma kültürü, ve her şeye rağmen güçlü olmaları beni ülkeye daha çok bağladı. İyi ki buradayım diye düşündüm. 

C: Bu süreç ve sonrası aidiyet hissiyatını nasıl değiştirdi? Belki güvenlik konusunda şaşkınlık ve öfke var. Belki biraz ondan bahsedebilirsin. Ama aynı zamanda olanlar seni belki topluma çok bağladı. 

T: Ben buraya belli bir yaşta geldiğim için füzelere çok alışkın değilim. Sokakta füzelere yakalanmaktan korkuyorum. 2021’de tiyatro oyunu izlerken yakalandım ve hemen sığınak yerini gösterdiler çok şükür. Geçenlerde bir alışveriş merkezindeyken tekrar başıma geldi, hemen sola dön dediler. Ama yolun ortasında yakalanırsam, yere yatıp kafamı korumak durumda kalırsam… Böyle şeyler olduğunda güvende hissetmiyorum. 

Çok büyük bir olay oldu… Ama bundan sonra yine inanıyorum koruyacaklarına. Aynı anda Kuzey’de Lübnan’la da savaş var. Bu sebeple hem Kuzey’de yaşayanlar hem de Gazze çevresinde yaşayanlar şu anda Tel Aviv’de otellerde yaşıyor. Bu ülke halkını koruyor, biliyorum. 

Bir de terör korkusu var maalesef. Geçenlerde günbatımında yürüyordum. Eve gelirken çok yakınımdan biri yürüyordu. Birdenbire arkamı döndüm. Genç bir kızmış, ben birden üzerimdeki mont ve şapkayla dönünce, çığlık attı. Kendisi de herhalde tedirgindi, birbirimizden korktuk. Yani böyle şeyler oluyor. O kız da İsrailli biriydi. Bu olaylardan sonra da terör hala devam ediyor. 

Burası bir savaş memleketi, bunu kabul etmek lazım. Ama Yahudi olarak nerede olursan ol, antisemitizm var. Mesela İspanya, pasaport verdiler ama şimdi antisemit vakalarda artış var.  

C: Dünyada antisemit olayların artması hakkında ne hissediyorsun? Yurtdışında farklı yerlede yaşayan ailen ve yakınların var, onlar konusunda endişeli misin? Türkiye’de zaten hep antisemit olaylar var. 

T: Türkiye’den başlayayım. Orada yaşayanları da korkutmak istemiyorum, dışarıdan her şey daha kötü gözüküyor. Savaş dönemi Türkiye’ye gittiğimde protestolar vs. sebebiyle orası da hoş değildi. Benim Yahudi arkadaşlarım korku içindeydi. 

Dünya çok değişti, kafayı yedi gibi geliyor bana… Ben Amerika’da liberal bir üniversitede sosyal bilimler okudum. Kelimeleri kullanırken bile çok dikkat ederdim. Nefret söylemi olmasın, ırkçılık olmasın… Şimdi bırak Türkiye’yi, mezun olduğum ünversite de nefret söylemi var. 

Amerika’da yaşayan oğlum diyor ki, ‘merak etme sosyal medyaya en kötü şeyleri koyuyorlar.’ Ama Yahudilere karşı nefret söylemlerini gördükçe içimden diyorum, ‘Amerika ne hale gelmiş!’ Bu sabah mezun olduğum okuldan bir video izledim, Hillary Clinton konuşuyordu. Kadını konuşturmadılar daha doğrusu. Basbas bağırıyorlar. Tamam çok güzel, demokratik, ama saygı denen bir şey var. O tiplerin bağırdığı şeyler… Sanki kafayı yemişler gibi. Böyle şeyler olmazdı yani. İngiltere’de aynı şey var, polisler bakıyor öyle… Çocuklarım için evet, endişeleniyorum ama onlar ‘merak etme’ diyorlar. Eğer oğlum kipayla dolaşsaydı daha çok endişe ederdim. 

‘Herkese de soruyorlardı ‘Nerelisin?’ diye. Ben ‘İsrail’den geldim,’ diyemedim mesela. ‘Türkiye’den geldim,’ dedim.’ 

C: Görünürlük de mi sence faktör, oğulların görünür bir şekilde Yahudi değil.  

T: Öbür türlü anlamıyorlar ki kim Yahudi kim değil. Ama saldırgan tipler arttı, bütün bunlar gerçek. 7 Ekim’le beraber, her yerde anti-İsrail protestolar başladı. Bu da anormal bir şey. Böyle bir olay oldu bir de sen üstüne protesto yapıyorsun. Belki bugün karamsarım, inşallah düzelecek ama korkunç arttı gibi gözüküyor.  

Portekiz’de bir tura katıldım geçenlerde. Orada bir sürü insan vardı. İlk gün başıma bir şey geldi ve şimdi geriye dönüp bakınca böyle yaptım diye kendime kızıyorum ve kendmi suçluyorum. Şöyle bir şey oldu: grupta bir sürü insan vardı kimin hangi ulustan olduğu belli değil. Herkese de soruyorlar “Nerelisin?” diye. Ben “İsrail’den geldim,” diyemedim mesela. “Türkiye’den geldim,” dedim. “Aaa öyle mi ben de Galata’dan yeni geldim” dedi tur rehberi kadın, “çok hoş,”. 

Lizbon’un merkezinde bir Magen David, bir de Hanuka süslemeleri olan bir duvar vardı. Fotoğraf çektim. Dikkat ettim, bir çift ilgilendi Magen David ile, kadının anlattıklarını dinlediler. Kadın konuşmasına “Biliyorsunuz her yerde Yahudilere bir şeyler oldu, burada da oldu” diye başladı, sonra dedi ki: “Yahudiler kendi ayaklarına kurşun sıktılar çünkü onlar da Nazi zamanı casusluk yaptılar.” Ben böyle bir şey bilmiyorum… Rehber sonunda “biraz da karma” diyerek bitirdi konuşmasını. Orada ilk günümüzdü ve keyfimi kaçırmak istemedim.  

Sonra o çift yanıma geldi, “İstanbul’un neresinden geldin?” diye sordular. Adam “Ben Ukraynalıyım ama büyük babam Yahudi o yüzden de İsrail’de senelerce yaşadım” dedi.

C: Sen Yahudi olduğunu söylemiş miydin o noktada? 

T: O noktada adama söyledim Tel Aviv’den geldiğimi. Sonra Hintli bir başkasına da söyledim. Öbürü de yalan değil, Türkiyeli olduğum yalan değil… Ama bugünlerde diyorum ki ben niye o gün rahatlıkla “Türkiye doğumluyum ama şu an Tel Aviv’de yaşıyorum” demedim? İnsanların, kimin ne olduğu belli değil. Savaş var ve herkesin gözü İsrail’in üstünde ama yine de çekinmemeliydim. 

C: Türkiye’de bir de son zamanlarda artan komplo teorileri var. Bu aslında 7 Ekim’den önceye dayanıyor, covid dönemi dönemi de komplo teorileri vardı veya Münnever Karabulut cinayeti üstüne yorumlar. Şimdi en son benim takip edip şok olduğum şey, Brooklyn’deki sinagog ve tünelin Epstein’e bağlanmasıydı. Takip ediyor musun bu yorumları ve ne hissediyorsun komplo teorileri hakkında? 

T: O tünel çok berbat bir durum oldu. Eskiden komplo teorilerine biraz gülerdim, işte “virüsü Yahudiler yaydı, Holokost olmadı” falan. Ama artık gülemiyorum… Türkiye’deki son olaylar, mesela Üsküdar Amerikan’da Nazi selamı, bütün bunları Tik Tok’tan öğreniyorlarmış.  

C: Tünelin hikayesi, benim anladığım kadarıyla, Hasidik Yahudiler arasında mesih üstünden dini bir tartışma. Komplo teorisi kısmı, bir görsel var, bir tünel var. Aslında dini bir mesela üzerinden bir tartışma varken bir şekilde, Epstein’e, derin devlete evriliyor…  

T: Evet tehlikeli. Her zaman olmuş bu şey, “Yahudiler yaptı.” Alakasız bir konuyu Epstein’e çekmeler… Ayrıca bütün Yahudiler melek mi olmalı? 

Aynı şey İsrail için de geçerli. Dünya da bir sürü olay, bu kadar minnacık bir yere bütün insanların dikkatini vermesi… Uygur Türkleri vb, bir sürü olay varken sadece Yahudiler konu olduğunda insanların ortaya çıkması ve protesto etmesi… Bu tür olaylar beni de rahatsız ediyor. 

Hala Holokost’u reddedenler… Daha nesini ispat etsinler anlamadım yani. 

‘Burası Türkiye… Yazdığın şeyin zamanlaması önemli.’ 

C: Değinmek istediğin bir başka konu var mı? 

T: Avlaremoz hakkında bir eleştirim var. Başta söylediğim gibi insanlar duyarsız diyorum ya. Filistin’i seversin, desteklersin vs. başka bir şey ama zamanlama çok önemli. Ben Avlaremoz editörlerine yazdım, ben onları tanıyorum zaten. Her fikir yazılmalı, kesinlikle böyle düşünüyorum. Fakat burası Türkiye… Yazdığın şeyin zamanlaması önemli. 

Türkiye’deki Yahudileri düşündüğüm için de kızdım Avlaremoz’a, çünkü toplum ayırmıyor İsrail midir, Türkiye’deki Yahudiler midir diye… Benim genel olarak inancım şu ki, üniversitelerde bir etki altında kaldı gençler. Sadece Tik Tok değil, iyi üniversiteler de sorumlu. Tamam güzel ama oturup da Kanada’dan fikir sahibi olmak… Öyle şeyler yazdılar ve öyle zamansız yayımladılar ki. Bilmiyorum yani hoşuma gitmedi.  

“7 Ekim ve Sonrasına Dair: Türkiyeli Yahudiler Anlatıyor” röportaj dizisinin diğer içeriklerine buradan ulaşabilirsiniz.

Avlaremoz’un resmi bir görüşü yoktur. Yayımlanan röportajlar, kişinin kendi görüşleridir. Çok sesli bir platform olma amacı taşıyan Avlaremoz’da, nefret söylemi içermedikçe, farklı düşünceler kendisine yer bulmaktadır.