Makaleler

Trakyalı Yahudi Mülteciler İstanbul’da – Emre Yavuz

Dedesi Manastır, babaannesi Kırklareli Yahudisi olan ABD’li bir tanıdığım Balkan Savaşı yıllarında ailesinin yaşadıklarını merak etmiş ve bu konuda bir araştırma yapmamı istemişti. Alliance israélite universelle arşivlerini incelemeye başladığımda spesifik olarak aileye ilişkin ilginç bir hikaye bulmayı umut ederken tarihi açıdan dikkat çekici ve nadir bir belgeye denk geleceğimden habersizdim. Balkan Savaşları tüm şiddetiyle sürerken Hahambaşı Haim Nahum Efendi’nin Alyans başkanına hitaben yazdığı 13 Aralık 1912 tarihli mektup ve ekleri daha önce savaşla ilgili çok konuşulmayan bir vakayı ele alıyordu: İstanbul’daki Trakyalı Yahudi mültecileri…

Kaynak: Alliance israélite universelle arşivi — Turquie II C 8.09

Söz konusu mektupta Hahambaşı Haim Nahum Efendi, Trakya kentlerindeki savaş ortamından kaçıp İstanbul’a gelen Yahudi mültecilerin sayısının 3 bine ulaştığını ve bu sayının her geçen gün arttığını belirtirken göçmenlerin konaklama ve bakım masraflarının 36 bin frankı bulmasından ötürü yaşanan finansal zorluklara çözüm olarak yurtdışındaki din kardeşlerinden maddi destek talep ediyordu. Ayrıca Haim Nahum, savaş koşullarında kentlerini terk etmek zorunda kalan Yahudilere dair daha ayrıntılı bilgiler içeren altı sütunluk bir gazete haberini mektubuna iliştirmiş ve Paris’e göndermişti.

1909-1919 yılları arasında İstanbul’da faaliyet gösteren ve haftalık yayım yapan L’Aurore isimli Fransızca gazeteye ait olan bu küpürler mültecilerin geldikleri yerler ve İstanbul’da yerleştirildikleri semtler hakkında sayısal verilere ek olarak mültecilerin İstanbul’daki yaşam koşullarına da değiniyor.

1- Trakyalı Yahudi mülteciler hangi şehirlerden gelmiştir?

Aşağıdaki görselde yer alan kentlerin Türkçe adları sırasıyla; Edirne, Babaeski, Vize, Burgaz, Tekirdağ, Evros, Silivri, Kırklareli, Çorlu, Mustafa Paşa, Pavloköy, Çatalca ve diğer yerleşim yerleri şeklindedir.

Kaynak: Alliance israélite universelle arşivi — Turquie II C 8.09

Aslen, başkanlığını Haim Nahum’un yaptığı “Yahudi Mülteciler için Yardım Komisyonu”nun haftalık oturumunda okunan ve kabul edilen faaliyet raporunun Fransızca çevirisi olan bu yazı Komisyon’un sekreteri Lucien Sciuto’nun -aynı zamanda gazetenin sahibi- imzasını taşıyor. Yazının kaleme alındığı 13 Aralık 1912 tarihinde göç dalgasının durduğu belirtilirken savaşın başlangıcından 7 Aralık 1912 tarihine kadar geçen sürede Trakya kentlerinden İstanbul’a gelen Yahudilerin sayısı ise 2590 olarak kayda geçirilmiştir.

2- Trakyalı Yahudi mülteciler İstanbul’da hangi semtlerde kalmıştır?

Trakyalı 584 Yahudi aile Galata, Paşabahçe, Hasköy, Balat, Sirkeci, Haydarpaşa, Ortaköy, Maltepe, Kuzguncuk semtlerine yerleştirilmiştir.

Kaynak: Alliance israélite universelle arşivi — Turquie II C 8.09

Diğer sütunda ise 2590 mültecinin yerleştirildikleri semtler listenilirken konaklamanın nasıl organize edildiğine ilişkin bilgilere yer veriliyor. Buna göre en sıkıntılı sorun olarak görülen konaklama, mültecilerin özellikle şehrin çeperlerinde bulunan semtlerdeki Yahudi aileler tarafından gönüllük esasıyla ağırlanması ile ilk bakışta çözülmüş gibidir. Yakınları İstanbul’un çeşitli semtlerinde yaşayan bazı mültecilerse daha şanslıdır; daha ilk günlerden rahat bir şekilde başlarını sokacak bir yer bulmuşlardır.

Cemaat üyelerinin tüm bu misafirperverliğine rağmen sığınmacıların büyük çoğunluğunun sorumluluğu savaşın şartlarının derinleşmesi ile Komisyon’a kalmıştır. Örneğin Balat’ta 85 aile (381 kişi) Maccabi Spor Kulübü’nün tesislerine yerleştirilirken, Modiano Camcılık ve Paşabahçe Şirketinin (Cie de Pacha-Bagtché) geniş lojmanları ise en yüksek hijyen şartlarında 371 kişiye ev sahipliği yapmıştır. Ortaköy’e gönderilen 104 kişi için uygun bir lojman bulunamayınca kiraları belediye tarafından ödenmek üzere iki ev kiralanmıştır. Haydarpaşa’da da aynı usulle bir ev kiralanmıştır. Yazıda diğer semtlerdeki konaklama organizasyonu hakkında ise hiçbir bilgi verilmemiş olup yalnızca hastalık ve ölüm istatistikleri paylaşılmıştır.

Kaynak: Alliance israélite universelle arşivi — Turquie II C 8.09

Buna göre, Galata’da kolera şüphesi taşıyan bir vaka iyileşirken Paşabahçe’de iyi huylu dizanteriye yakalanan birkaç kişiden 72 yaşında ihtiyar bir adam yaşamını yitirmiştir. Hasköy’de iki kolera vakası ölümle sonuçlansa da semtteki durum iyiye gitmektedir. Balat’ta 14 ateşli tifoid vakasının ikisi iyileşirken, üç vaka iyileşme safhasındadır ve 11 kişinin ise tedavileri devam etmektedir. Yine Balat’ta ortaya çıkan bir menenjit vakası da evde tedavi altında bulunmaktadır. Kuzguncuk’ta ateşli tifoide yakalan bir mülteci Or-Ahaim Hastanesi’nde vefat ederken kızıl, loğusa humması ve dizanteriye yakalanan üç kişi de hastalıklarını atlatmıştır. Sirkeci’de on kolera vakasından üçü ölümle sonuçlanırken iki ateşli tifoid vakası ise iyileşme aşamasındadır. Ortaköy’de tespit edilen bir zatürre vakasının durumu da iyiye gitmektedir.

Rapor 7 Aralık 1912 tarihine kadar olan verileri baz almasına karşın Komisyon’un faaliyetlerinin bu ilk rapordan sonra da aylarca devam ettiği Alyans arşivlerinde bulunan finansal raporların varlığından anlaşılmaktadır. 5 Mart 1913’e kadar haftalık olarak Alyans ile paylaşılan bu Komisyon raporlarında mülteci sayısı hakkında ayrıntılı bir bilgi yer almazken sadece mültecilere ev sahipliği yapan semtlerin gider kalemleri ve bağış(çı)lar listelenmiştir.

Sonuç olarak, mültecilerin tek tek isimlerine ya da hikayelerine odaklanmasa da söz konusu belge Yahudi mülteci grubunun niceliği ve niteliği hakkında genel bilgileri ortaya koyuyor. Ayrıca İstanbul Yahudi Toplumu’nun çeşitli semtlerdeki misafirperverliğine ve özverili çalışmalarına da ışık tutuyor. Aynı yazıda Lucien Sciuto dokuz semtte kurulan yerel komisyonların mültecilere yönelik aktivitelerini detaylandıracağını duyurmasına rağmen bu raporların L’Aurore gazetesinin sonraki sayılarında yayımlanıp yayımlanmadığı ise ne yazık ki bilmiyoruz. Günümüzde L’Aurore içeriklerine İsrail Milli Kütüphanesi’nden çevrimiçi ulaşmak mümkün olsa da gazetenin Balkan Savaşlarına da denk gelen tarihlerdeki (1911 Aralık — 1914 Kasım arası) sayılarına erişim sağlanamadığından Alyans arşivindeki bu keşfin tarihi önemi ve değeri artıyor. Böylece Trakya Yahudileri açısından önemli sayılacak bilgiler Alyans arşivinin tozlu raflarından çıkıp ilk kez dijital bir platformda okuyucusuyla buluşuyor.