Kaynak: Euronews, Dilek Gül
6-7 Eylül olayları üzerinden 64 yıl geçti. Tartışmaları halen gündemde….1955 İstanbul’unda yaşanan ve başta Rumlar olmak üzere azınlıklara yapılanlar sadece bazı yağmalama olaylarından mı ibaretti?
Gazeteci yazar Serdar Korucu, 11 kişinin yaşamını yitirdiği, 200 kadının tecavüze uğradığı, ev ve ibadethanelerin tahrip edilip yakıldığı bu olayların görünen ötesinde bir boyutta olduğu görüşünde. Korucu, o dönemde Patrikhane’de fotoğrafçı olarak çalışan Dimitrios Kalumenos’un ‘6-7 Eylül pogromu’na ait fotoğraflarını derleyerek bu olayların karanlık kalan yüzüne ışık tutuyor.
Serdar Korucu 50’li yıllarda yüz binleri bulan Rum nüfusunun şimdilerdey bin 500 civarına kadar düştüğüne dikkati çekerek, günümüz hükümetlerinin bu nüfusu geri getirmek için bir şeyler yapması gerektiğini söylüyor.
Her şey bir yalan haberle başladı. Türk basınında “Ata’mızın evi bombalandı” manşeti ile yapılan haberde Yunanistan’ın Selanik şehrindeki Atatürk’ün evine Yunanlılar tarafından bomba atıldığı yazıldı.
Bu haberle galeyana gelen kitleler ellerinde kazma, balta ve sopalarla sokaklara döküldü. Kıbrıs Türktür Cemiyeti’nin öncülüğünde gençlik örgütleri, Demokrat Parti teşkilatı, İstanbul Beyoğlu’ndaki bazı yerel kişiler ve İstanbul’a dışarıdan getirildiği iddia edilen çok sayıda kişi, 6 Eylül akşamı şimdiye kadar hiç yaşanmamış bir yağma ve yıkımı gerçekleştirdi.
11 kişi öldü, kiliseler ateşe verildi, Rum kadınlara tecavüz edildi
Resmi kaynaklara göre 4 bin 214 ev, 1.004 işyeri, 1 sinagog, 2 manastır, 26 okul ve 73 Rum Ortodoks kilisesi yakıldı ve tahrip edildi. Özellikle kiliselerin içindeki kutsal eşyalara zarar verildi. Ve yine resmi rakamlara göre 11 kişi de yaşamını yitirdi. Bugün hiç konuşulmasa da yaklaşık 200’e yakın kadın cinsel istismara uğradı.
Türkiye futbolunun efsane isimlerinden aslen Rum olan Lefter Küçük Andonyanis de, mağdurlar arasında yer aldı. Lefter, o günleri şöyle anlatmıştı:
“15 gün önce gol attığımda omuzlardaydım. O gün ise kayalar ve boya tenekeleri ile karşılaştım. En kötüsü harçlık verdiğim çocuklar evime saldırdı. Kızlarım küçüktü, onları öldürmeye kalktılar. Sonra çok sordular kim yaptı diye, ama o gün de söylemedim, bugün de söylemeyeceğim.”
Her ne kadar olayların sadece Beyoğlu’nda yaşandığına dair bir hafızamız olsa Rumların yoğun olarak yaşadığı Şişli, Kurtuluş, Nişantaşı, Eminönü gibi pek çok ilçede yaşayanların da bu saldırılardan nasibini aldığı biliniyor.
Yargılamalardan ceza çıkmadı
Başbakan Adnan Menderes’in iktidar olduğu bu dönemde olayların kontrol edilememesi üzerine hızlıca sıkıyönetim ilan edildi. Olayla ilgili 5 bin 104 kişi tutuklandı. Ancak yargılamalardan elle tutulur bir sonuç çıkmadı.
Patriklik fotoğrafçısı Dimitrios Kalumenos’un 6-7 Eylül pogromuna ait fotoğraflarını derleyen Gazeteci-Yazar Serdar Korucu’ya göre o günlerle ilgili cezasızlık süreci yaşandı. Bu cezasızlığın ardından Türkiye’de yaşayan binlerce Rum Türkiye’den göç etmek zorunda kaldı. Nüfus mübadelesi sonucunda 1925 yılında yaklaşık 100.000’e düşen İstanbul’daki Rum nüfus, 2006 yılında 2.500 kişiye kadar düştü. Korucu, şimdilerde ise bu sayının 1.500 civarında olduğunu belirtiyor.
Korucu: 6-7 eylül olayları basit bir yağma değil, Rum cemaati Türkiye’ye dönmeli
Korucu, o gün yakılan kiliselerin, yapılan yağmaların ya da açılan mezarların fotoğraflarının görülmemesi 6-7 Eylül olaylarının sadece basit bir yağmalama olarak bilinmesine neden olduğunu ifade ediyor. Ancak o gün yaşananların yağma ile sınırlı kalmadığını, tecavüz, taciz, zorunlu göç ve ölüm yaşandığını da sözlerine ekliyor.
Özellikle Rum cemaatinin demografik yapısının değişmesi gerektiğine dikkat çeken Korucu, Yunanistan’dan gelen Rumlara Türkiye vatandaşlığı vererek Rum cemaatinin sayısının artırılması gerektiğini anlatıyor. Bir diğer adım ise devletin zararı tazmin etmesi… Gazeteci-Yazar Serdar Korucu, küçük bir meblağ da olsa şimdiye kadar yağmalanan mallarla ilgili tazminatın ödendiğini ancak bunu yeterli olmadığını söylüyor. Korucu, bu konuda da kontrollü olarak ilerletilen ‘6-7 Eylül pogromu’nun ne olduğunu anlatmaya daha büyük ihtiyacımız olduğunu vurguluyor.
Kaynak: Euronews, Dilek Gül
6-7 Eylül olayları üzerinden 64 yıl geçti. Tartışmaları halen gündemde….1955 İstanbul’unda yaşanan ve başta Rumlar olmak üzere azınlıklara yapılanlar sadece bazı yağmalama olaylarından mı ibaretti?
Gazeteci yazar Serdar Korucu, 11 kişinin yaşamını yitirdiği, 200 kadının tecavüze uğradığı, ev ve ibadethanelerin tahrip edilip yakıldığı bu olayların görünen ötesinde bir boyutta olduğu görüşünde. Korucu, o dönemde Patrikhane’de fotoğrafçı olarak çalışan Dimitrios Kalumenos’un ‘6-7 Eylül pogromu’na ait fotoğraflarını derleyerek bu olayların karanlık kalan yüzüne ışık tutuyor.
Serdar Korucu 50’li yıllarda yüz binleri bulan Rum nüfusunun şimdilerdey bin 500 civarına kadar düştüğüne dikkati çekerek, günümüz hükümetlerinin bu nüfusu geri getirmek için bir şeyler yapması gerektiğini söylüyor.
Her şey bir yalan haberle başladı. Türk basınında “Ata’mızın evi bombalandı” manşeti ile yapılan haberde Yunanistan’ın Selanik şehrindeki Atatürk’ün evine Yunanlılar tarafından bomba atıldığı yazıldı.
Bu haberle galeyana gelen kitleler ellerinde kazma, balta ve sopalarla sokaklara döküldü. Kıbrıs Türktür Cemiyeti’nin öncülüğünde gençlik örgütleri, Demokrat Parti teşkilatı, İstanbul Beyoğlu’ndaki bazı yerel kişiler ve İstanbul’a dışarıdan getirildiği iddia edilen çok sayıda kişi, 6 Eylül akşamı şimdiye kadar hiç yaşanmamış bir yağma ve yıkımı gerçekleştirdi.
11 kişi öldü, kiliseler ateşe verildi, Rum kadınlara tecavüz edildi
Resmi kaynaklara göre 4 bin 214 ev, 1.004 işyeri, 1 sinagog, 2 manastır, 26 okul ve 73 Rum Ortodoks kilisesi yakıldı ve tahrip edildi. Özellikle kiliselerin içindeki kutsal eşyalara zarar verildi. Ve yine resmi rakamlara göre 11 kişi de yaşamını yitirdi. Bugün hiç konuşulmasa da yaklaşık 200’e yakın kadın cinsel istismara uğradı.
Türkiye futbolunun efsane isimlerinden aslen Rum olan Lefter Küçük Andonyanis de, mağdurlar arasında yer aldı. Lefter, o günleri şöyle anlatmıştı:
“15 gün önce gol attığımda omuzlardaydım. O gün ise kayalar ve boya tenekeleri ile karşılaştım. En kötüsü harçlık verdiğim çocuklar evime saldırdı. Kızlarım küçüktü, onları öldürmeye kalktılar. Sonra çok sordular kim yaptı diye, ama o gün de söylemedim, bugün de söylemeyeceğim.”
Her ne kadar olayların sadece Beyoğlu’nda yaşandığına dair bir hafızamız olsa Rumların yoğun olarak yaşadığı Şişli, Kurtuluş, Nişantaşı, Eminönü gibi pek çok ilçede yaşayanların da bu saldırılardan nasibini aldığı biliniyor.
Yargılamalardan ceza çıkmadı
Başbakan Adnan Menderes’in iktidar olduğu bu dönemde olayların kontrol edilememesi üzerine hızlıca sıkıyönetim ilan edildi. Olayla ilgili 5 bin 104 kişi tutuklandı. Ancak yargılamalardan elle tutulur bir sonuç çıkmadı.
Patriklik fotoğrafçısı Dimitrios Kalumenos’un 6-7 Eylül pogromuna ait fotoğraflarını derleyen Gazeteci-Yazar Serdar Korucu’ya göre o günlerle ilgili cezasızlık süreci yaşandı. Bu cezasızlığın ardından Türkiye’de yaşayan binlerce Rum Türkiye’den göç etmek zorunda kaldı. Nüfus mübadelesi sonucunda 1925 yılında yaklaşık 100.000’e düşen İstanbul’daki Rum nüfus, 2006 yılında 2.500 kişiye kadar düştü. Korucu, şimdilerde ise bu sayının 1.500 civarında olduğunu belirtiyor.
Korucu: 6-7 eylül olayları basit bir yağma değil, Rum cemaati Türkiye’ye dönmeli
Korucu, o gün yakılan kiliselerin, yapılan yağmaların ya da açılan mezarların fotoğraflarının görülmemesi 6-7 Eylül olaylarının sadece basit bir yağmalama olarak bilinmesine neden olduğunu ifade ediyor. Ancak o gün yaşananların yağma ile sınırlı kalmadığını, tecavüz, taciz, zorunlu göç ve ölüm yaşandığını da sözlerine ekliyor.
Özellikle Rum cemaatinin demografik yapısının değişmesi gerektiğine dikkat çeken Korucu, Yunanistan’dan gelen Rumlara Türkiye vatandaşlığı vererek Rum cemaatinin sayısının artırılması gerektiğini anlatıyor. Bir diğer adım ise devletin zararı tazmin etmesi… Gazeteci-Yazar Serdar Korucu, küçük bir meblağ da olsa şimdiye kadar yağmalanan mallarla ilgili tazminatın ödendiğini ancak bunu yeterli olmadığını söylüyor. Korucu, bu konuda da kontrollü olarak ilerletilen ‘6-7 Eylül pogromu’nun ne olduğunu anlatmaya daha büyük ihtiyacımız olduğunu vurguluyor.
Paylaş: