Holokost zamanı yaratmaya devam edebilen sanatçıların kendi deyimiyle çarpıcı öyküleri ve eserleri hakkında bilgi veren sanatçı Renan Koen bu konudaki görüşlerini, yaşam amacını ve amacıyla bağlantılı olan heyecan verici bir başka projesini BirGün Pazar’a anlattı
Kaynak: BirGün Pazar / Suzi Sabaner
Piyanist, besteci, soprano ve müzik terapisti Renan Koen, geçtiğimiz ekim ayında OREL Vakfı’nın davetlisi olarak ilk kez Amerika’ya giderek Los Angeles’ta Colburn School’da gerçekleştirilen bir sempozyuma katıldı. Sanatçımız, “Recovered Voices” adı altında Holokost zamanında üretilen eserler hakkında araştırma yapan ve son dört senedir bu konuda eğitim veren vakfın ikinci uluslararası sempozyumuna Amerika dışından davet edilen iki kişiden biri oldu. Koen, iki Yahudi bestecinin, Viktor Ullmann ve Gideon Klein’ın eserlerini seslendirmeden önce o şartlarda beste yapılabilmesini müzik terapisti yaklaşımıyla anlattığı bir konuşma yaptı.
Renan Koen, Çekoslovakya’nın Terezin şehrindeki toplama kampında yaşamak zorunda kalan bestecilerin eserlerini Türkiye’de seslendiren ilk sanatçımız. 2015 yılında İstanbul’da ve İzmir’de geniş topluma açık konserlerde Schul, Klein, Haas ve Ullmann’ın eserlerini seslendirdi. 2016 yılında Romanya’nın Bükreş kentindeki Türk Büyükelçiliği’nde Holokost’u anma etkinliğe davet edilerek aynı bestecilerin eserlerini seslendirdi.
Holokost zamanı yaratmaya devam edebilen sanatçıların kendi deyimiyle çarpıcı öyküleri ve eserleri hakkında bilgi veren sanatçımız bu konudaki görüşlerini, yaşam amacını ve amacıyla bağlantılı olan heyecan verici bir başka projesini BirGün Pazar’a anlattı:
“Seneler önce İkinci Dünya Savaşı’nda kurulan toplama kamplarından biri olan Terezin’de bestecilerin eserler vermeye devam ettiklerini öğrendiğim zaman çok etkilendim. Sanatçıların manipüle edilmemiş biyografilerini ve eserlerini araştırmaya giriştim. Elime geçen notaları okudukça, seslendirdikçe eserlerin içinde anlatılmak istenenleri keşfetmeye başladım.
Bu bestecilerin ne yaptığını merakla, saygıyla ve kendimi aradan çıkararak anlamaya çalıştım, onların hakkını vermek istedim.”
‘Onları çok etkiledi’
“Bu konuda akademik çalışan OREL Vakfı’na rastladım. İstanbul’daki konserimi vermeden önce bestecilerin biyografilerini onların sitelerinden alıp konserimde anlatabilmek kullanmak için izin aldım. Albümümü çıkarmadan evvel albüme dahil olan kitapta, bestecilerin biyografisini yayımlamak için tekrar izinlerini istedim. Nerede kullanılacağını bilmek istiyorlar, bestecilerin biyografilerini korumaya alıyorlar, çünkü değişime uğramasını istemiyorlar. “Uykudan Önce” isimli albümüm çıktıktan sonra albüme dahil olan CD, DVD ile dört dilde yazılan kitapçığı New York Üniversitesi müzik profesörüne ve vakfa yolladım. Türkiye’den olmam onları çok etkiledi, o kadar ki vakıf ile işbirliği içinde olan New YorkÜniversitesi’nden bir profesör sadece albümüm hakkında konuşmak için Los Angeles’a gitti.”
Terezin Toplama Kampı
Hitler, Yahudiler için savaşın stresinden uzak ve güvenli bir yer kurduğunu açıklayarak Çekoslovakya’dan başka sekiz ayrı ülkeden çoğunluğu müzisyen, yazar ressam olan 200 bine yakın Yahudi’yi başkent Prag’ın kuzeybatısında bulunan Terezin’e sürdü. Bu sözde güvenli yeri tanıtmak için bir film de yapıldı. Kızıl Haç bölgeye geldiğinde olduğundan çok daha iyi şartlardaymış gibi gösterildiğinden, Terezin hakkında iyi raporu verildi! Terezin’de diğer toplama kamplarında olduğu gibi gaz odaları yoktu, ama kapasitenin çok üstünde insan olduğu için ölümler açlık ve hastalıklar yüzünden oldu. Hayatta kalabilenler bir süre sonra doğuya, Auschwitz Toplama Kampı’na ölüme yollandılar. Çek Yahudilerinin 97.000’den daha fazlası öldü, bu sayının 15.000’i çocuktu. Ölenlerin arasında pek çok müzisyen vardı. Kâğıt ve başka malzemeler çalmak zorunda kalanlar hapse atıldı. Yine de bu kâğıtları kullanarak oradaki yasamı anlatabildiler, ayrıca çocuklar da bu sayede gizlice yaratıcılıklarını kullanabildiler. Savaştan sonra 6.000 saklanılmış çizim bulundu. Avrupa ve Amerika’da müzisyenlerin ortaya çıkarılan eserleri seslendirildi.
Renan Koen’in anlatımıyla toplama kampında “Pozitif Direnç”* gösteren besteciler
“Okuduklarım ve eserleri söylüyor ki iki besteci; en başta Ulmann ve Klein kamptaki dayanışmayı sağlayarak diğer sanatçıların ayakta kalmaları için epey uğraş verdiler. Pavel Haas bunalıma girdiğinde Ulmann sayesinde ayağa kalkıyor. Diğer sanatçılarla da dayanışma içerisindeydiler. Ullmann liderdi. Birbirleriyle dayanışma içinde oldukları bestelerden anlaşılıyor. Ulmann’ın bir eseri ile Kleine’in eseri aynı notayla bitiyor. Ullmann askeri bir marş olan “Alla Marcia”da iki treni vurgulamış; Terezin’e insanları getiren tren ve Terezin’den Auschwitz Toplama Kampı’na giden tren. İkisini betimlemiş. Nazilerle ilgili bölümleri ayrı şekillerde anlatıp aynı nota ile bitirmişler.”
‘Her şeyimi alabilirsiniz müziğimi asla…’
Ulmann’ın bir eserinin içinde Kleizmer/ Aşkenaz müziğinden İbrani ezgileri fark edince araştırdım. Halk müziği ile birlikte dini Misheberach makamı olduğunu öğrendim. Bu bir şifa makamıymış, yani biri hastaysa bu dua ile kişiye şifa yollanır. Misheberach aynı zamanda toplu acılar için edilen dualarda kullanılan bir makam. O bölümde sanki Terezin’de olanlar anlatılıyor, zaten Ullmann el yazılarında, bu Sonat için ‘Terezin Karalama Defteri’ yazmış. Ben bunu ilk başta bilmememe rağmen, müzikten olduğu gibi bunun bir tarihi bir aktarım olduğunu anladım, sonra okuyunca hiç sürpriz olmadı. Çek halk şarkısından oluşan tema ve varyasyonlarından oluşurken, teatral ve bariz bir şekilde oradaki acıları anlatıyor. Varyasyonlar bitince füg geliyor. Hiç susmayacağım, her şeyimi alabilirsin ama müziğimi asla gibi bir manifestasyon var. Bu bölümü konserlerimde seslendirdim..”
Müzik terapi bakış açısı…
Toplama kampında müzik sanatçılarının beste yapabilmeleri onlar hakkında bir çok duygu uyandırabilir. Saygı, hayranlık, merak gibi. Nasıl oluyor da üretebiliyorlardı o şartlarda? Renan Koen müzik terapi bakış açısıyla anlatıyor:
“ Yaratıcılık sürecinde, yapılan şeye saf olarak yaklaşılıyor. Beyinde yeni bir bölüm açılıyor. Şartlar kolaylıkla değiştirilebiliyor zihinde. Yaratıcı kişiler hayatlarını da istedikleri gibi yaratabiliyorlar. Bu iki besteci üretime böyle devam edebildiler. Aldıkları eğitim ve buna bağlı disiplinle yaratıcılıklarını orada da sürdürebildiler. Ortamla hemen yüzleşebildiler, reddetmediler. Orada olanları gözlemleyip, kabullenip üretime geçtiler. Başkalarına da destek olup bunalımdan çıkmalarını sağladılar. Üretirken yasak olmasına rağmen nota yazdılar. Çoğunu çalamadılar, kafalarında duyup yazdılar. Bir ara oraya gizli bir piyano taşındığını bir kurtulanın anılarından biliyoruz. Terezin’de gaz odası yoktu belki, ama 30 kişilik odada 100 kişi kalıyordu. İlaç kullanmanın cezası ölümdü. Zulüm orada da vardı. Böylesine bir yerde fiziksel olarak dayanıklı kalmalarını yaratıcılıklarına bağlayıp buna pozitif direnç diyorum. Ullmann, Terezin’de yazdığı makalesinde, burada olmak müziğe yeni bir form katmam için bir araç oldu diyor.”
Ben varım, ve direniyorum mesajı
“ Los Angeles’ta Ulmann’ın sözünü ettiğim eserini seslendirdikten sonra, Şef James Conlon çaldığım bölümün orkestra için düzenlendiğini belirtti. Ben bunu bilmeden sanki orkestra ile çalıyormuşum gibi, orkestral düşünüyordum. Conlon, bir keresinde bu eseri orkestra ile seslendirdiklerinden sonra yanlarına bir hanımın gelerek “Ben yanlış mı duyuyorum? delirdim mi ?” diye sormuş. Conlon, “ hayır kesinlikle delirmedin, duyduğun doğru” diye cevap vermiş. Terezin’den kurtulan annesinin evde bu şarkıyı söylediğini ve bu parçanın temasının bir Çek halk şarkısı olduğunu belirten hanım şarkının sözlerini İngilizce ’ye çevirdi: Ben varım ve direniyorum.
Ben bunu hiç bilmediğim halde bu mesajı müzikten okuyabiliyordum. Müzikle bu mesajı direkt olarak verebildikleri için yine çok duygulandım ve heyecanlandım. Ben bunları hiç bilmeden müzikte okudum. Notaların üstünde aldığım notlarımda ‘Ben varım buradayım ben direniyorum’ yazmışım…”
İlk defa gittiği Amerika’da kendisi gibi müziğe ve Holokost zamanı bestecilerine gönül vermiş değerli sanatçıları ve araştırmacıları kendine hayran bırakan Renan Koen, sempozyumun kapanış konuşmasında kendisinin örnek olarak anlatıldığını, bir kaç kere fikirlerinin referans olarak gösterildiğini belirtti. Sanatçının albümünde yer alan bestecilerin biyografilerinin Türkçeye de çevrilmiş olması memnunluk uyandırdı. Bir de çok değerli bir hediye aldı Renan Koen: Orada çalmış olduğu Ullmann notalarının el yazması.
Düşünceler ve yeni bir proje
“Bu bestecilerin örneğinden, yani yaratıcılık, dayanıklılık ve pozitif direnç örneğinden toplumların çok ileriye gidebileceğini düşünüyorum. Yaratıcılıkla neler yapılabileceğini bilmek bana umut veriyor. Yetenekler güçlenirse pozitif direnç artıyor. Hepimizin kendine özgü yetenekleri olduğunu düşünüyorum. Kişinin gücünü yeteneklerinden aldığını düşünüyorum. Genç neslin toplumun dayadığından çok kendi özleriyle beraber öz güçlerinde kalmaları için bu mesajların önemli olduğunu düşünüyorum. Kişiler pozitif direnç taraflarını yetenekleriyle güçlendirirlerse zülüm, haset, kıskançlık kalmıyor. Herkes kendisiyle barışık olduğu zaman ilişkilerde de barış olabiliyor. Kimsenin kimseden eksiği ya da fazlası olmuyor. Kişinin en büyük acısı kendini özünü keşfetmemesi ya da keşfettiği halde gerçekleştirmemesi olduğunu düşünüyorum. İlişkisel ve toplumsal savaşların bu yüzden çıktığını düşünüyorum. O yüzden özün keşfedilip gerçekleştirilmesinden yanayım .Bu bestecilere çok değer veriyorum. Eminim onlar da toplumun bu şekilde ilerlemesini isterdi. Ullmann makalesinde, “Terezin benim müzik için yeni bir form bulmamda bana okul oldu, yeni nesiller bizim nota kağıdı bulup bulmamamızla ilgilenmeyecek” sözleriyle, acıya odaklanmayın üretime odaklanın diyor.”
Bu fikirlerle bağlantılı olan ve yakında gerçekleşmesi beklenen projesine gelince, onu da şöyle anlatıyor:
“Holokost’u anlamak , kişiler arasındaki zulmü engellemek ve farkındalık sağlamak için Şişli Belediyesi’nin işbirliği ile yeni bir programa başlıyoruz. Belediyenin bünyesindeki kültür merkezinde gerçekleştireceğimiz müzik terapi yöntemleriyle 14-18 yaş gençlerimizin özgüçlerini ortaya çıkarıp kullanmalarını sağlayacağız. Ayrıca gerçeklerle yüzleşme ve pozitif direnç kavramlarını işleyeceğiz.”
Kaynaklar
http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/Holocaust/terezin.html
Holokost’u Anma “Uykudan Önce” Albümü, Renan Koen 2015
* Renan Koen’in yaşanılan zorluklara karşı yaratıcılıkla direnç gösterilmesini anlatmak için kullandığı terimdir.
Holokost zamanı yaratmaya devam edebilen sanatçıların kendi deyimiyle çarpıcı öyküleri ve eserleri hakkında bilgi veren sanatçı Renan Koen bu konudaki görüşlerini, yaşam amacını ve amacıyla bağlantılı olan heyecan verici bir başka projesini BirGün Pazar’a anlattı
Kaynak: BirGün Pazar / Suzi Sabaner
Piyanist, besteci, soprano ve müzik terapisti Renan Koen, geçtiğimiz ekim ayında OREL Vakfı’nın davetlisi olarak ilk kez Amerika’ya giderek Los Angeles’ta Colburn School’da gerçekleştirilen bir sempozyuma katıldı. Sanatçımız, “Recovered Voices” adı altında Holokost zamanında üretilen eserler hakkında araştırma yapan ve son dört senedir bu konuda eğitim veren vakfın ikinci uluslararası sempozyumuna Amerika dışından davet edilen iki kişiden biri oldu. Koen, iki Yahudi bestecinin, Viktor Ullmann ve Gideon Klein’ın eserlerini seslendirmeden önce o şartlarda beste yapılabilmesini müzik terapisti yaklaşımıyla anlattığı bir konuşma yaptı.
Renan Koen, Çekoslovakya’nın Terezin şehrindeki toplama kampında yaşamak zorunda kalan bestecilerin eserlerini Türkiye’de seslendiren ilk sanatçımız. 2015 yılında İstanbul’da ve İzmir’de geniş topluma açık konserlerde Schul, Klein, Haas ve Ullmann’ın eserlerini seslendirdi. 2016 yılında Romanya’nın Bükreş kentindeki Türk Büyükelçiliği’nde Holokost’u anma etkinliğe davet edilerek aynı bestecilerin eserlerini seslendirdi.
Holokost zamanı yaratmaya devam edebilen sanatçıların kendi deyimiyle çarpıcı öyküleri ve eserleri hakkında bilgi veren sanatçımız bu konudaki görüşlerini, yaşam amacını ve amacıyla bağlantılı olan heyecan verici bir başka projesini BirGün Pazar’a anlattı:
“Seneler önce İkinci Dünya Savaşı’nda kurulan toplama kamplarından biri olan Terezin’de bestecilerin eserler vermeye devam ettiklerini öğrendiğim zaman çok etkilendim. Sanatçıların manipüle edilmemiş biyografilerini ve eserlerini araştırmaya giriştim. Elime geçen notaları okudukça, seslendirdikçe eserlerin içinde anlatılmak istenenleri keşfetmeye başladım.
Bu bestecilerin ne yaptığını merakla, saygıyla ve kendimi aradan çıkararak anlamaya çalıştım, onların hakkını vermek istedim.”
‘Onları çok etkiledi’
“Bu konuda akademik çalışan OREL Vakfı’na rastladım. İstanbul’daki konserimi vermeden önce bestecilerin biyografilerini onların sitelerinden alıp konserimde anlatabilmek kullanmak için izin aldım. Albümümü çıkarmadan evvel albüme dahil olan kitapta, bestecilerin biyografisini yayımlamak için tekrar izinlerini istedim. Nerede kullanılacağını bilmek istiyorlar, bestecilerin biyografilerini korumaya alıyorlar, çünkü değişime uğramasını istemiyorlar. “Uykudan Önce” isimli albümüm çıktıktan sonra albüme dahil olan CD, DVD ile dört dilde yazılan kitapçığı New York Üniversitesi müzik profesörüne ve vakfa yolladım. Türkiye’den olmam onları çok etkiledi, o kadar ki vakıf ile işbirliği içinde olan New YorkÜniversitesi’nden bir profesör sadece albümüm hakkında konuşmak için Los Angeles’a gitti.”
Terezin Toplama Kampı
Hitler, Yahudiler için savaşın stresinden uzak ve güvenli bir yer kurduğunu açıklayarak Çekoslovakya’dan başka sekiz ayrı ülkeden çoğunluğu müzisyen, yazar ressam olan 200 bine yakın Yahudi’yi başkent Prag’ın kuzeybatısında bulunan Terezin’e sürdü. Bu sözde güvenli yeri tanıtmak için bir film de yapıldı. Kızıl Haç bölgeye geldiğinde olduğundan çok daha iyi şartlardaymış gibi gösterildiğinden, Terezin hakkında iyi raporu verildi! Terezin’de diğer toplama kamplarında olduğu gibi gaz odaları yoktu, ama kapasitenin çok üstünde insan olduğu için ölümler açlık ve hastalıklar yüzünden oldu. Hayatta kalabilenler bir süre sonra doğuya, Auschwitz Toplama Kampı’na ölüme yollandılar. Çek Yahudilerinin 97.000’den daha fazlası öldü, bu sayının 15.000’i çocuktu. Ölenlerin arasında pek çok müzisyen vardı. Kâğıt ve başka malzemeler çalmak zorunda kalanlar hapse atıldı. Yine de bu kâğıtları kullanarak oradaki yasamı anlatabildiler, ayrıca çocuklar da bu sayede gizlice yaratıcılıklarını kullanabildiler. Savaştan sonra 6.000 saklanılmış çizim bulundu. Avrupa ve Amerika’da müzisyenlerin ortaya çıkarılan eserleri seslendirildi.
Renan Koen’in anlatımıyla toplama kampında “Pozitif Direnç”* gösteren besteciler
“Okuduklarım ve eserleri söylüyor ki iki besteci; en başta Ulmann ve Klein kamptaki dayanışmayı sağlayarak diğer sanatçıların ayakta kalmaları için epey uğraş verdiler. Pavel Haas bunalıma girdiğinde Ulmann sayesinde ayağa kalkıyor. Diğer sanatçılarla da dayanışma içerisindeydiler. Ullmann liderdi. Birbirleriyle dayanışma içinde oldukları bestelerden anlaşılıyor. Ulmann’ın bir eseri ile Kleine’in eseri aynı notayla bitiyor. Ullmann askeri bir marş olan “Alla Marcia”da iki treni vurgulamış; Terezin’e insanları getiren tren ve Terezin’den Auschwitz Toplama Kampı’na giden tren. İkisini betimlemiş. Nazilerle ilgili bölümleri ayrı şekillerde anlatıp aynı nota ile bitirmişler.”
‘Her şeyimi alabilirsiniz müziğimi asla…’
Ulmann’ın bir eserinin içinde Kleizmer/ Aşkenaz müziğinden İbrani ezgileri fark edince araştırdım. Halk müziği ile birlikte dini Misheberach makamı olduğunu öğrendim. Bu bir şifa makamıymış, yani biri hastaysa bu dua ile kişiye şifa yollanır. Misheberach aynı zamanda toplu acılar için edilen dualarda kullanılan bir makam. O bölümde sanki Terezin’de olanlar anlatılıyor, zaten Ullmann el yazılarında, bu Sonat için ‘Terezin Karalama Defteri’ yazmış. Ben bunu ilk başta bilmememe rağmen, müzikten olduğu gibi bunun bir tarihi bir aktarım olduğunu anladım, sonra okuyunca hiç sürpriz olmadı. Çek halk şarkısından oluşan tema ve varyasyonlarından oluşurken, teatral ve bariz bir şekilde oradaki acıları anlatıyor. Varyasyonlar bitince füg geliyor. Hiç susmayacağım, her şeyimi alabilirsin ama müziğimi asla gibi bir manifestasyon var. Bu bölümü konserlerimde seslendirdim..”
Müzik terapi bakış açısı…
Toplama kampında müzik sanatçılarının beste yapabilmeleri onlar hakkında bir çok duygu uyandırabilir. Saygı, hayranlık, merak gibi. Nasıl oluyor da üretebiliyorlardı o şartlarda? Renan Koen müzik terapi bakış açısıyla anlatıyor:
“ Yaratıcılık sürecinde, yapılan şeye saf olarak yaklaşılıyor. Beyinde yeni bir bölüm açılıyor. Şartlar kolaylıkla değiştirilebiliyor zihinde. Yaratıcı kişiler hayatlarını da istedikleri gibi yaratabiliyorlar. Bu iki besteci üretime böyle devam edebildiler. Aldıkları eğitim ve buna bağlı disiplinle yaratıcılıklarını orada da sürdürebildiler. Ortamla hemen yüzleşebildiler, reddetmediler. Orada olanları gözlemleyip, kabullenip üretime geçtiler. Başkalarına da destek olup bunalımdan çıkmalarını sağladılar. Üretirken yasak olmasına rağmen nota yazdılar. Çoğunu çalamadılar, kafalarında duyup yazdılar. Bir ara oraya gizli bir piyano taşındığını bir kurtulanın anılarından biliyoruz. Terezin’de gaz odası yoktu belki, ama 30 kişilik odada 100 kişi kalıyordu. İlaç kullanmanın cezası ölümdü. Zulüm orada da vardı. Böylesine bir yerde fiziksel olarak dayanıklı kalmalarını yaratıcılıklarına bağlayıp buna pozitif direnç diyorum. Ullmann, Terezin’de yazdığı makalesinde, burada olmak müziğe yeni bir form katmam için bir araç oldu diyor.”
Ben varım, ve direniyorum mesajı
“ Los Angeles’ta Ulmann’ın sözünü ettiğim eserini seslendirdikten sonra, Şef James Conlon çaldığım bölümün orkestra için düzenlendiğini belirtti. Ben bunu bilmeden sanki orkestra ile çalıyormuşum gibi, orkestral düşünüyordum. Conlon, bir keresinde bu eseri orkestra ile seslendirdiklerinden sonra yanlarına bir hanımın gelerek “Ben yanlış mı duyuyorum? delirdim mi ?” diye sormuş. Conlon, “ hayır kesinlikle delirmedin, duyduğun doğru” diye cevap vermiş. Terezin’den kurtulan annesinin evde bu şarkıyı söylediğini ve bu parçanın temasının bir Çek halk şarkısı olduğunu belirten hanım şarkının sözlerini İngilizce ’ye çevirdi: Ben varım ve direniyorum.
Ben bunu hiç bilmediğim halde bu mesajı müzikten okuyabiliyordum. Müzikle bu mesajı direkt olarak verebildikleri için yine çok duygulandım ve heyecanlandım. Ben bunları hiç bilmeden müzikte okudum. Notaların üstünde aldığım notlarımda ‘Ben varım buradayım ben direniyorum’ yazmışım…”
İlk defa gittiği Amerika’da kendisi gibi müziğe ve Holokost zamanı bestecilerine gönül vermiş değerli sanatçıları ve araştırmacıları kendine hayran bırakan Renan Koen, sempozyumun kapanış konuşmasında kendisinin örnek olarak anlatıldığını, bir kaç kere fikirlerinin referans olarak gösterildiğini belirtti. Sanatçının albümünde yer alan bestecilerin biyografilerinin Türkçeye de çevrilmiş olması memnunluk uyandırdı. Bir de çok değerli bir hediye aldı Renan Koen: Orada çalmış olduğu Ullmann notalarının el yazması.
Düşünceler ve yeni bir proje
“Bu bestecilerin örneğinden, yani yaratıcılık, dayanıklılık ve pozitif direnç örneğinden toplumların çok ileriye gidebileceğini düşünüyorum. Yaratıcılıkla neler yapılabileceğini bilmek bana umut veriyor. Yetenekler güçlenirse pozitif direnç artıyor. Hepimizin kendine özgü yetenekleri olduğunu düşünüyorum. Kişinin gücünü yeteneklerinden aldığını düşünüyorum. Genç neslin toplumun dayadığından çok kendi özleriyle beraber öz güçlerinde kalmaları için bu mesajların önemli olduğunu düşünüyorum. Kişiler pozitif direnç taraflarını yetenekleriyle güçlendirirlerse zülüm, haset, kıskançlık kalmıyor. Herkes kendisiyle barışık olduğu zaman ilişkilerde de barış olabiliyor. Kimsenin kimseden eksiği ya da fazlası olmuyor. Kişinin en büyük acısı kendini özünü keşfetmemesi ya da keşfettiği halde gerçekleştirmemesi olduğunu düşünüyorum. İlişkisel ve toplumsal savaşların bu yüzden çıktığını düşünüyorum. O yüzden özün keşfedilip gerçekleştirilmesinden yanayım .Bu bestecilere çok değer veriyorum. Eminim onlar da toplumun bu şekilde ilerlemesini isterdi. Ullmann makalesinde, “Terezin benim müzik için yeni bir form bulmamda bana okul oldu, yeni nesiller bizim nota kağıdı bulup bulmamamızla ilgilenmeyecek” sözleriyle, acıya odaklanmayın üretime odaklanın diyor.”
Bu fikirlerle bağlantılı olan ve yakında gerçekleşmesi beklenen projesine gelince, onu da şöyle anlatıyor:
“Holokost’u anlamak , kişiler arasındaki zulmü engellemek ve farkındalık sağlamak için Şişli Belediyesi’nin işbirliği ile yeni bir programa başlıyoruz. Belediyenin bünyesindeki kültür merkezinde gerçekleştireceğimiz müzik terapi yöntemleriyle 14-18 yaş gençlerimizin özgüçlerini ortaya çıkarıp kullanmalarını sağlayacağız. Ayrıca gerçeklerle yüzleşme ve pozitif direnç kavramlarını işleyeceğiz.”
Kaynaklar
http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/Holocaust/terezin.html
Holokost’u Anma “Uykudan Önce” Albümü, Renan Koen 2015
* Renan Koen’in yaşanılan zorluklara karşı yaratıcılıkla direnç gösterilmesini anlatmak için kullandığı terimdir.
Paylaş: