1960 yılından bu yana düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası’na bu sene taraftar olayları damga vuruyor. Rus ve İngiliz taraftarları arasında yaşanan kavgalar çok konuşuldu ama Almanyalı ve Ukraynalı taraftarlar arasında da kavgalar yaşandı. Kuşkusuz, yaşanan bu olaylar EURO 2016’nın taraftar kavgalarıyla anılmasına ve Avrupa Futbol Şampiyonası tarihindeki yerini böyle almasına neden olacak. Taraflardan birinin Almanya diğerinin ise Ukrayna olduğu bu kavganın yine futbolda ama daha farklı ve daha anlamlısı 1942’de yaşandı.
Kaynak: Utku Gel / Sol
Dinamo Kiev’den FC Start’a
Nazi Almanyası II. Dünya Savaşı’nda, Barbarossa Harekâtı adını verdiğini plân dâhilinde SSCB’ye bağlı Ukrayna’ya saldırır. Bu saldırı, 1927’de Ukrayna’da kurulan ve Sovyet Ligi’nde başarılı bir grafik çizen Dynamo Kiev’i de etkiler. Takımın futbolcuları Sovyet Cepheleri’nde Nazi saldırılarına karşı saf tutar ve bunun sonucunda Dynamo Kiev sportif faaliyetlerine ara vermek zorunda kalır. Cephede saf tutan futbolculardan da kimisi esir alınır, kimisi angarya işlerde çalıştırılır, kimisi de öldürülür. Eylül 1941’de ise Nazi Almanyası Ukrayna’yı tamamen işgal eder.
1942’ye gelindiğinde Dynamo Kievli futbolculardan bazıları esaretten kurtulur ve Kiev’e döner. Bunlardan biri de takımın kalecisi Nikolai Trusevich’dir. Ancak Kiev eski Kiev değildir ve Trusevich yaşamını sürdürebilmesi için çalışması gerekmektedir. Kısa bir zaman sonra Trusevich bir fırında iş bulur. Çalıştığı fırının sahibi Losif Kordik’tir. Bir futbol aşığı olan Kordik, Trusevich’i de tanımaktadır. Kordik’in teşvikleriyle cesaretlenen Trusevich eski takımı Dynamo Kiev’i toplamaya karar verir. Ancak bu kolay olmayacaktır. Çünkü hem kimlerin hayatta olduğu bilinmemektedir hem de Naziler Ukrayna’da kontrolü tamamen ele geçirmiştir ve sıkı bir baskı/denetim uygulamaktadır. Ancak Trusevich kararlıdır ve çabası sonuç verir. İlk bulduğu kişi Makar Goncharenko olur. Sonra Kuzmenko, Svyridovskiy, Klimenko derken takım eksik de olsa 8 kişiyle (Nikolai Trusevych, Aleksey Klimenko, Makar Goncharenko, Mikhail Svyridovskiy, Mikhail Putistin, Nikolai Korotkykh, Fedir Tyutchev, Ivan Kuzmenko) toplanır. Ama takımın maça çıkabilmesi için üç kişiye daha ihtiyaç vardır. Çözüm bulunur, demiryolu işçilerinin kurduğu Lokomotiv’den üç futbolcu (Vladimir Balakin, Mikhail Melnyk, Vasil Sukharev) takıma dâhil edilir. Kısa bir zaman sonra da 1942’in ilkbaharında ‘fırıncılar’ olarak anılan FC Start kurulur. Goncharenko o günleri daha sonra şöyle anlatacaktır: ‘’Kreschatick Sokağı’nda kayınvalidemin evinde kaçak olarak yaşıyordum. Bir gün ansızın geldi ve bana bir futbol takımı kurduğunu söyledi. Diğer çocukları da bulmalıydık. Kuzmenko’yu birkaç defa sokakta görmüştüm. Ona ulaşmak zor olmadı. Daha sonra Svyridovskiy’e ulaştık. O da diğerlerine…’’
Ölüm Maçı: Teslim olmamakta bütün mesele!
Antrenman yapacak saha bulamayan, forma ve ayakkabı bulmakta zorlanan, doğru düzgün beslenemeyen FC Startlı futbolcular bu zorluklara rağmen futbol oynama konusunda kararlıdır. Sonunda FC Start yerel lige girer ve maçlara çıkmaya başlar. Bir müddet sonra önce Macaristan sonra Romanya garnizon takımlarıyla maç yapar ve her ikisini de farklı şekilde mağlup eder. İşgalci Nazi komutanları, önüne geleni yenen FC Start’tan rahatsızlık duymaya başlar. Vali ve general olan Alman Eberhardt, hem ‘büyük Alman ırkının’ gücünü gösterip FC Start’ın galibiyetlerine son vermek hem de işgalci Nazi askerlerinin moralini yüksek tutmak için FC Start’a Nazi ordularıyla maç yapmalarını, bunu kabul ederlerse Zenit Stadyumu’nu kullanabileceklerini söyler. FC Startlı futbolcular da hem maç yapacakları hem de Zenit Stadyumu’nunda antrenman yapabilecekleri için bu teklifi geri çevirmez. Nazi komutanları, ordularını bir bir yenen ve kendilerini sinirlendiren FC Start’a karşı son kozunu oynar: Flakelf.
Bu takım Alman Hava Kuvvetleri’nin yenilmez takımıdır. Tarih, 6 Ağustos 1942’yi gösterdiğinde FC Start ile Flakelf, Zenit Stadyumu’nda karşılaşır. Sonuç Flakelf için hüsrandır. Flakelf, FC Start’a 5-1 yenilir. Nazi komutanları ve yetkilileri bu sonucun duyulmaması için çaba sarf eder. Bununla da yetinmez ve 3 gün sonraya ‘intikam almak’ için rövanş maçı koyar. Bu maçın detaylarına geçmeden kimi kaynaklar 6 Ağustos’ta oynanan maçtan önce FC Startlı futbolcu Nikolai Korotkykh’un komünist parti üyesi olduğu için tutuklandığını yazar. Devam edelim… Naziler duyurular, hazırlıklar yaparak 9 Ağustos’taki maça ilgiyi arttırmayı amaçlar. Çünkü maçı kesin kazanacaklarından emindirler.
Tarih, 9 Ağustos 1942’dir. Maçın hakemi SS subayıdır ve maçın oynanacağı Zenit Stadyumu’nun tribünlerini Nazi askerleri doldurmuştur. Maç başlamadan önce de maçın hakemi olan SS subayı FC Start’ın soyunma odasını giderek takıma seremonide Nazi selamı vermelerini söyler. FC Startlı futbolcular bütün bunların ne anlama geldiğini bilerek sahaya çıkar ve seremonide yerini alır. Flakelf takımı Nazi selamı verip ‘’Heil Hitler’’ diye bağırırken FC Startlı futbolcular Nazi selamı vermez. Bunun yerine Sovyet spor selamı verip ‘’çok yaşa spor’’ dedikleri söylenir. Naziler’de bu şok etkisi yaratır. Hakem Nazilerin bu ‘şok etkisinden’ çıkması için maçı hemen başlatır. Flakelfli futbolcular topa değil, FC Startlı futbolculara vurmakta, onların formalarını parçalamaktadır. Bütün bunlar görmezden gelinir. Sahada FC Start lehine hiçbir şey yoktur. Ama buna rağmen FC Start ilk yarıyı Flakelf karşısında 3-1 önde kapatır. SS subayı hakem devre arasında FC Start’ı yenilmeleri yönünde uyarır. Ancak FC Start cephesi mutludur. Flakelf cephesi ise köpürmüştür. Bu sinirle ikinci yarıya çıkan Flakelf çirkef futbolunun dozajını arttırır. Ama nafile! FC Start 5-3 öndedir. FC Startlı futbolcu Klimenko rakip takımı ipe dizer, kaleciye de bir çalım atar ve gol atmak yerine topu orta sahaya gönderir. Bunu yaparken kahkaha attığı da söylenir. Bu Naziler için utanç ve aşağılanma demektir. Hakem dayanamaz ve maçı erken bitirir. Kazanan 5-3’lük skorla FC Start olur.
FC Startlı futbolcular maçtan 1-2 hafta sonra tutuklanır ve toplama kamplarına götürülür. Burada kimi yapılan işkencelerde ölür, kimi idam edilir, kimi kaçarken öldürülür kiminin de kaçmayı başardığı ileri sürülür. Eduardo Galeano ise ‘Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri’ kitabında bu olaya yer vererek, ‘’Bir uçurumun kıyısında üzerlerinde formalarıyla onları kurşuna dizmişler.’’ der. 9 Ağustos 1942 tarihli bu maç artık ‘’ölüm maçı’’ adıyla anılır olmuştur. Bu tabiri de ilk kez Stalinskoye Plemya gazetesinde kullanıldığı zannedilmektedir. Ancak ilk kez Sovyet yazar Lev Kassil’in kullandığı da ileri sürülmektedir. Öte yandan işgalci Nazi güçlerine karşı ölümü göze alıp maça çıkan ve kazanan FC Startlı futbolcular unutulmamıştır. Futbolcular anısına 1971 yılında bir anıt yapılmış ve anıta şu yazılmıştır: ‘’Kazandığınız zafer unutulmayacak korkusuz kahramanlar.’’
Yeşil sahadan beyaz perdeye
‘’Ölüm Maçı’’ o kadar anlamlıdır ki beyaz perdeye aktarılması kaçınılmaz olur. Birçok yönetmen bu maçtan etkilenir ve film çeker. Ama bunlardan öne çıkan ve spor yazarları tarafından da ilk sıralarda gösterilen film ‘Cehennemde İki Devre’ olur. ‘Cehennemde İki Devre’nin bu maçtan ilham aldığı söylenir. Yönetmenliğini anti-faşist olarak bilinen Zoltan Fabri’nin yaptığı film; Nazilerin, toplama kampında bulunan yahudi ve komünist Macarlardan bir takım kurmasını ve Hitler’in doğum gününde Nazi ordusuyla bir maç yapmasını istemesiyle başlar. Maç günü geldiğinde Macar esirler öleceklerini bildikleri halde sahaya çıkar ve yapmaları gerekeni yapar: Boyun eğmez, teslim olmaz!
1960 yılından bu yana düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası’na bu sene taraftar olayları damga vuruyor. Rus ve İngiliz taraftarları arasında yaşanan kavgalar çok konuşuldu ama Almanyalı ve Ukraynalı taraftarlar arasında da kavgalar yaşandı. Kuşkusuz, yaşanan bu olaylar EURO 2016’nın taraftar kavgalarıyla anılmasına ve Avrupa Futbol Şampiyonası tarihindeki yerini böyle almasına neden olacak. Taraflardan birinin Almanya diğerinin ise Ukrayna olduğu bu kavganın yine futbolda ama daha farklı ve daha anlamlısı 1942’de yaşandı.
Kaynak: Utku Gel / Sol
Dinamo Kiev’den FC Start’a
Nazi Almanyası II. Dünya Savaşı’nda, Barbarossa Harekâtı adını verdiğini plân dâhilinde SSCB’ye bağlı Ukrayna’ya saldırır. Bu saldırı, 1927’de Ukrayna’da kurulan ve Sovyet Ligi’nde başarılı bir grafik çizen Dynamo Kiev’i de etkiler. Takımın futbolcuları Sovyet Cepheleri’nde Nazi saldırılarına karşı saf tutar ve bunun sonucunda Dynamo Kiev sportif faaliyetlerine ara vermek zorunda kalır. Cephede saf tutan futbolculardan da kimisi esir alınır, kimisi angarya işlerde çalıştırılır, kimisi de öldürülür. Eylül 1941’de ise Nazi Almanyası Ukrayna’yı tamamen işgal eder.
1942’ye gelindiğinde Dynamo Kievli futbolculardan bazıları esaretten kurtulur ve Kiev’e döner. Bunlardan biri de takımın kalecisi Nikolai Trusevich’dir. Ancak Kiev eski Kiev değildir ve Trusevich yaşamını sürdürebilmesi için çalışması gerekmektedir. Kısa bir zaman sonra Trusevich bir fırında iş bulur. Çalıştığı fırının sahibi Losif Kordik’tir. Bir futbol aşığı olan Kordik, Trusevich’i de tanımaktadır. Kordik’in teşvikleriyle cesaretlenen Trusevich eski takımı Dynamo Kiev’i toplamaya karar verir. Ancak bu kolay olmayacaktır. Çünkü hem kimlerin hayatta olduğu bilinmemektedir hem de Naziler Ukrayna’da kontrolü tamamen ele geçirmiştir ve sıkı bir baskı/denetim uygulamaktadır. Ancak Trusevich kararlıdır ve çabası sonuç verir. İlk bulduğu kişi Makar Goncharenko olur. Sonra Kuzmenko, Svyridovskiy, Klimenko derken takım eksik de olsa 8 kişiyle (Nikolai Trusevych, Aleksey Klimenko, Makar Goncharenko, Mikhail Svyridovskiy, Mikhail Putistin, Nikolai Korotkykh, Fedir Tyutchev, Ivan Kuzmenko) toplanır. Ama takımın maça çıkabilmesi için üç kişiye daha ihtiyaç vardır. Çözüm bulunur, demiryolu işçilerinin kurduğu Lokomotiv’den üç futbolcu (Vladimir Balakin, Mikhail Melnyk, Vasil Sukharev) takıma dâhil edilir. Kısa bir zaman sonra da 1942’in ilkbaharında ‘fırıncılar’ olarak anılan FC Start kurulur. Goncharenko o günleri daha sonra şöyle anlatacaktır: ‘’Kreschatick Sokağı’nda kayınvalidemin evinde kaçak olarak yaşıyordum. Bir gün ansızın geldi ve bana bir futbol takımı kurduğunu söyledi. Diğer çocukları da bulmalıydık. Kuzmenko’yu birkaç defa sokakta görmüştüm. Ona ulaşmak zor olmadı. Daha sonra Svyridovskiy’e ulaştık. O da diğerlerine…’’
Ölüm Maçı: Teslim olmamakta bütün mesele!
Antrenman yapacak saha bulamayan, forma ve ayakkabı bulmakta zorlanan, doğru düzgün beslenemeyen FC Startlı futbolcular bu zorluklara rağmen futbol oynama konusunda kararlıdır. Sonunda FC Start yerel lige girer ve maçlara çıkmaya başlar. Bir müddet sonra önce Macaristan sonra Romanya garnizon takımlarıyla maç yapar ve her ikisini de farklı şekilde mağlup eder. İşgalci Nazi komutanları, önüne geleni yenen FC Start’tan rahatsızlık duymaya başlar. Vali ve general olan Alman Eberhardt, hem ‘büyük Alman ırkının’ gücünü gösterip FC Start’ın galibiyetlerine son vermek hem de işgalci Nazi askerlerinin moralini yüksek tutmak için FC Start’a Nazi ordularıyla maç yapmalarını, bunu kabul ederlerse Zenit Stadyumu’nu kullanabileceklerini söyler. FC Startlı futbolcular da hem maç yapacakları hem de Zenit Stadyumu’nunda antrenman yapabilecekleri için bu teklifi geri çevirmez. Nazi komutanları, ordularını bir bir yenen ve kendilerini sinirlendiren FC Start’a karşı son kozunu oynar: Flakelf.
Bu takım Alman Hava Kuvvetleri’nin yenilmez takımıdır. Tarih, 6 Ağustos 1942’yi gösterdiğinde FC Start ile Flakelf, Zenit Stadyumu’nda karşılaşır. Sonuç Flakelf için hüsrandır. Flakelf, FC Start’a 5-1 yenilir. Nazi komutanları ve yetkilileri bu sonucun duyulmaması için çaba sarf eder. Bununla da yetinmez ve 3 gün sonraya ‘intikam almak’ için rövanş maçı koyar. Bu maçın detaylarına geçmeden kimi kaynaklar 6 Ağustos’ta oynanan maçtan önce FC Startlı futbolcu Nikolai Korotkykh’un komünist parti üyesi olduğu için tutuklandığını yazar. Devam edelim… Naziler duyurular, hazırlıklar yaparak 9 Ağustos’taki maça ilgiyi arttırmayı amaçlar. Çünkü maçı kesin kazanacaklarından emindirler.
Tarih, 9 Ağustos 1942’dir. Maçın hakemi SS subayıdır ve maçın oynanacağı Zenit Stadyumu’nun tribünlerini Nazi askerleri doldurmuştur. Maç başlamadan önce de maçın hakemi olan SS subayı FC Start’ın soyunma odasını giderek takıma seremonide Nazi selamı vermelerini söyler. FC Startlı futbolcular bütün bunların ne anlama geldiğini bilerek sahaya çıkar ve seremonide yerini alır. Flakelf takımı Nazi selamı verip ‘’Heil Hitler’’ diye bağırırken FC Startlı futbolcular Nazi selamı vermez. Bunun yerine Sovyet spor selamı verip ‘’çok yaşa spor’’ dedikleri söylenir. Naziler’de bu şok etkisi yaratır. Hakem Nazilerin bu ‘şok etkisinden’ çıkması için maçı hemen başlatır. Flakelfli futbolcular topa değil, FC Startlı futbolculara vurmakta, onların formalarını parçalamaktadır. Bütün bunlar görmezden gelinir. Sahada FC Start lehine hiçbir şey yoktur. Ama buna rağmen FC Start ilk yarıyı Flakelf karşısında 3-1 önde kapatır. SS subayı hakem devre arasında FC Start’ı yenilmeleri yönünde uyarır. Ancak FC Start cephesi mutludur. Flakelf cephesi ise köpürmüştür. Bu sinirle ikinci yarıya çıkan Flakelf çirkef futbolunun dozajını arttırır. Ama nafile! FC Start 5-3 öndedir. FC Startlı futbolcu Klimenko rakip takımı ipe dizer, kaleciye de bir çalım atar ve gol atmak yerine topu orta sahaya gönderir. Bunu yaparken kahkaha attığı da söylenir. Bu Naziler için utanç ve aşağılanma demektir. Hakem dayanamaz ve maçı erken bitirir. Kazanan 5-3’lük skorla FC Start olur.
FC Startlı futbolcular maçtan 1-2 hafta sonra tutuklanır ve toplama kamplarına götürülür. Burada kimi yapılan işkencelerde ölür, kimi idam edilir, kimi kaçarken öldürülür kiminin de kaçmayı başardığı ileri sürülür. Eduardo Galeano ise ‘Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri’ kitabında bu olaya yer vererek, ‘’Bir uçurumun kıyısında üzerlerinde formalarıyla onları kurşuna dizmişler.’’ der. 9 Ağustos 1942 tarihli bu maç artık ‘’ölüm maçı’’ adıyla anılır olmuştur. Bu tabiri de ilk kez Stalinskoye Plemya gazetesinde kullanıldığı zannedilmektedir. Ancak ilk kez Sovyet yazar Lev Kassil’in kullandığı da ileri sürülmektedir. Öte yandan işgalci Nazi güçlerine karşı ölümü göze alıp maça çıkan ve kazanan FC Startlı futbolcular unutulmamıştır. Futbolcular anısına 1971 yılında bir anıt yapılmış ve anıta şu yazılmıştır: ‘’Kazandığınız zafer unutulmayacak korkusuz kahramanlar.’’
Yeşil sahadan beyaz perdeye
‘’Ölüm Maçı’’ o kadar anlamlıdır ki beyaz perdeye aktarılması kaçınılmaz olur. Birçok yönetmen bu maçtan etkilenir ve film çeker. Ama bunlardan öne çıkan ve spor yazarları tarafından da ilk sıralarda gösterilen film ‘Cehennemde İki Devre’ olur. ‘Cehennemde İki Devre’nin bu maçtan ilham aldığı söylenir. Yönetmenliğini anti-faşist olarak bilinen Zoltan Fabri’nin yaptığı film; Nazilerin, toplama kampında bulunan yahudi ve komünist Macarlardan bir takım kurmasını ve Hitler’in doğum gününde Nazi ordusuyla bir maç yapmasını istemesiyle başlar. Maç günü geldiğinde Macar esirler öleceklerini bildikleri halde sahaya çıkar ve yapmaları gerekeni yapar: Boyun eğmez, teslim olmaz!
Paylaş: