Arşiv

Bu Ülkede Yine Pogrom Oldu

11 Ağustos gecesi bir Türk gencin öldürülmesi üzerine Ankara’nın Altındağ semtinde kalabalık bir Türk grup Suriyelilerin ev ve dükkanlarına saldırdı. Saldırılarda evler taşlandı, dükkanlar yağmalandı. Taşlamalar sırasında başı yarılan bir çocuğun kanlı fotoğrafı sosyal medyada ses getirdi.

Geçtiğimiz gün Altındağ’da yaşanan bir pogromdur. Çoğunlukla Müslüman Suriyelileri hedef alsalar da tekbirler eşliğinde yapılan bu saldırılar hızlıca akla Türkiye’nin en iyi bilinen pogromu 6-7 Eylül İstanbul Pogromu’nu getirdi.

İki pogrom arasındaki benzerlikler oldukça aşikar. Uzun süredir kamusal alanda yer edinen bir öteki nefreti hızlıca organize saldırılara dönüşüyor ve polis büyük oranda olaylara seyirci kalıyor.

Paylaşılan bir videoda korku ile oturan çocukların hali de birçok 6-7 Eylül anlatılarında evlerinin camlarından, balkonlarından güruha bakan gayrimüslim çocukların anılarını hatırlatıyor. Amacı nefret edilen gruba terör saçmak olan pogromlarda yalnız fiziksel saldırıya uğrayan değil, herkes hedeftir. Gözdağı verilen ancak şiddete uğramadan geceyi geçirenler sıklıkla çareyi pogrom bölgesinden kaçmakta bulur. Bu tehdit sonrası kaçış 1934 Pogromu sonrası Trakya’nın Yahudilerden boşaltılmasında, 1955 sonrasındaki gayrimüslim göç dalgasında ve tabii pogrom kelimesini gündelik kullanıma sokan Doğu Avrupa’daki antisemit saldırılarda görülmüştür. Bu nedenle bir pogromun etkisi yalnız katledilenlerin sayısıyla ölçülemez. Buna bir de terörize edilen, istenmediğini, nefret edildiğini şüphesizce hissedenlerin sayısı eklenmeli.

İstanbul Pogromu’na bir diğer benzerlik de önceden AKP, yakın zamanda DEVA Milletvekili olan Mustafa Yeneroğlu’nun bayrak açıklamasıydı. Suriyeli olmadığının sinyalini vermek isteyen Türk mahallelilerin ev ve dükkan camlarına Türk bayrağı astığı görülmüş. Bu bayrak asma 6-7 Eylül’de insanların canını ve malını kurtaran bir sembol olmuştu.

11 Ağustos gecesi Altındağ’da gerçekleşen olay Türkiye’de artarak büyüyen Suriyeli nefretinin sadece son pogromudur. 2019’da İstanbul İkitelli’de, ve ondan önce farklı il ve ilçelerde gerçekleşen daha küçük çaplı saldırılar bu pogromun habercisiydi. Avlaremoz‘da o zaman da bu saldırıların pogrom olduğunu, Türkiye’de daha önce görülmüş bir şiddet biçiminin devamı olduğunu ve sessiz kalınırsa artık devam edeceğini söylemiştik.

Sessizlik şöyle dursun, 2019’dan bu yana her türlü alanda ve neredeyse tüm partilerden siyasi ve sosyal elitlerin Suriyelilere ve genel olarak göçmen ve mültecilere karşı nefreti desteklediğini gördük. Bu nefret söylemi devam ettikçe maalesef bu toplu saldırılar ancak artabilir. Yabancılara karşı başlayan bu nefret dalgası mutlaka büyüyecek, vatandaş ‘ötekilerin’ hayatını da öyle veya böyle daha zor hale getirecektir. Bugün tek yapabileceğimiz saldırı altındaki vatandaş olmayan komşularımıza destek olmak, dayanışma göstermektir.