Haberler Holokost

İber Yarımadası’ndaki ilk Holokost müzesi Porto’da açılıyor

The Jerusalem Post ve JWeekly’nin haberine göre 20 Ocak Çarşamba günü açılışı yapılacak olan Holokost müzesi, İber Yarımadası’nda bulunan ilk Holokost müzesi olacak. Aralarında aile üyeleri Holokost kurbanı olan Porto Yahudi cemaati, böyle bir fikri hayata geçirme kararı aldı.

Portekiz’in ikinci en büyük şehri Porto’da halka açılacak olan müze, Holokost eğitimi için tarihi bir önem taşıyor. 20 Ocak tarihindeki açılış törenini, Porto Yahudi cemaati başkanı Dias Ben Zion ve belediye başkanı Rui Moreira başlatacak. İsrail ve 2. Dünya Savaşı’na katılan bazı ülkelerin elçileri de açılış törenine teşrif edecek.

Birçok açıdan büyük önem taşıyan Holokost müzesinin asıl amacı halkı eğitmek ve Avrupa’nın Nazi işgalinden önceki hayatlarını, Holokost’u, Nazizm’i, gettoları, savaş sonrası Yahudi nüfusunu, toplama ve imha kampları gibi ana temaları sergilemek.

Müze yalnızca sergi ile de sınırlı kalmıyor, eğitimcileri yetiştirmek; araştırmaları teşvik etme ve desteklemek gibi misyonları da var. Müzenin içerisinde çalışma merkezi, sinema, konferans salonu, yıkım öncesi; esnası ve sonrası gerçek görüntüleri gösteren ekranlar da bulunacak. Müze aynı zamanda, Porto Katolik Piskoposluk bölgesi ile gerçekleştirilen dinler arası proje kapsamında engizisyon konusu dâhil olmak üzere tarihsel filmler üretti.

Açılış töreninden bir hafta sonra, Porto bölgesindeki okullardan birçok öğrenci, Uluslararası Holokost Kurbanlarını Anma Günü nedeniyle müzeyi ziyaret edecek. Pandemiye bağlı kısıtlamalar kalkınca yılda 10.000 ziyaretçi almayı ümit ediyorlar.

Porto Holokost Müzesi, Moskova’daki Yahudi Müzesi ve Hoşgörü Merkezi ve diğer kurumlarla işbirliği içinde geliştirildi. Müze ayrıca Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nin yanı sıra Hong Kong ve Rusya gibi diğer ülkelerdeki diğer Holokost müzeleriyle işbirliği ortaklıkları geliştirecek. Bu ortaklıklar, Holokost’ta ebeveynlerini ve/veya büyükanne ve büyükbabasını kaybeden Porto Yahudi cemaatinin üyelerinin desteğiyle yapılacaktır.

Porto Holokost Müzesi, gösterim videosu:

Tarihsel bir bakış açısını da değerlendirecek olursak, 1492’de İspanya’da başlayan bir dini zulüm kampanyası olan Engizisyon, 1536’da Portekiz’de de uygulandı. Yüzbinlerce Sefarad Yahudisinin her iki ülkeden de kaçışıyla Porto ve bölge genelinde Yahudi yaşamı son buldu. Kalanlar Yahudiliği gizlice uyguladılar (torunları bnei anusim olarak bilinir) ya da din değiştirdiler.

Porto’daki organize Yahudi yaşamı, 1920’lerde, bnei anusim’in soyundan gelen ve Porto’da ve çevresinde Yahudi yaşamını geliştirmeye yardımcı olan ordu kaptanı Artur Carlos de Barros Basto sayesinde yeniden ortaya çıktı. Antisemit komplo teorilerinden güç alarak yalan suçlamalara ve pedofili etiketlerine maruz kalan Artur ordudan atıldı. Onun çöküşüyle Porto’daki Yahudi hayatı yeniden bir aksilik yaşadı.

Hatta 2019 yapımı “Sefarad” adlı film de Portekiz’deki bu kahramanı konu almaktadır. Yüzyıllar boyunca “yasak” olan Yahudiliğin bir nevi yeniden doğuşu, umut; inanç; insaniyet gibi temalarla harmanlanıyor.

Sefarad fragman: https://fb.watch/35EjPTo6ht/

1940’larda, Avrupa’nın daha doğusundan gelen binlerce Yahudi mülteci, II.Dünya Savaşı sırasında tarafsız olan Portekiz’den geçti ve oradan Amerika Birleşik Devletleri’ne ve devlet öncesi İsrail’e kaçtı. Fransa’da görev yapan eski bir Portekiz Başkonsolosu olan Aristides de Sousa Mendes, Nazi işgali altındaki Avrupa’dan kaçan binlerce Yahudiye hayat kurtaran vize verdi.

2000’lerin başlarında, Porto’dan birçok bnei anusim, topluluğun eski lideri Jose Ferrao Filipe de dâhil olmak üzere Ortodoks Yahudiliğe geçişlerini tamamladılar.

Londra merkezli Yahudi Politika Araştırmaları Enstitüsü’nün Avrupa’daki Yahudi demografisi hakkındaki 2020 raporuna göre, bugün Portekiz’de kendini Yahudi olarak tanımlayan yaklaşık 3.100 kişi var – 2001’e göre yüzde 75’lik bir artış gözlemleniyor. Porto Yahudi Cemaati, on yıl önceki birkaç düzine ile karşılaştırıldığında şu anda yaklaşık 400 üyesi olduğunu söylüyor. Porto’nun toplamda yaklaşık 200.000 sakini vardır.

Sefarad Yahudilerinin Portekiz vatandaşlık başvurularından gelen gelirlerle on yıl önce çatlak sinagog tavanını bile tamir etmenin mümkün olmadığı ya da cemaatlerine bir Rabi dahi sağlayamayan Porto topluluğu, son yıllarda sinagogunu yeniledi, tam zamanlı bir Rabi atadı, bir Yahudi müzesi açtı ve geçen yıl 1 milyon dolarlık bir belgesel çekti.

Tarihten öğrenecek çok şeyimiz var! Ama belki de en önemli ders, tarihi nasıl tekerrür olma kaderine bırakmayıp olumlu yöne çevirdiğimizdir…