1960 yılının Ocak ayının gündem maddeleri arasında gamalı haç simgesinin yeniden ortaya çıkışı vardı. İlginç olansa dünya genelinde pek çok ülkede duvarlara çizilen bu simge Nazizm’in yeniden yükselişi olarak yorumlansa da, Türkiye basınına göre İzmir ve Ankara’da çizilen gamalı haçlar sadece “çocuk işi”ydi.
1960 yılının ilk gününde gazetelerde “Batı Almanya’da Gamalı Haç Salgını” başlıklı bir haber yer alıyordu. Habere göre, Yahudi aleyhtarlığı Batı Almanya’da yayılmakta ve İngiltere’ye de sirayet etmekteydi. Bavyera bölgesindeki muhtelif şehirlerde ev ve dükkanların duvarlarına, Nurenberg mahkemesinin kapısına, Gersenkirschen şehrinde sinagogun duvarlarına Hitler’in gamalı haçı resmediliyor ve Yahudi aleyhtarı ibareler yazılıyordu. Gamalı haçların çizildiği yerler arasında ağaçlar ve elektrik direkleri de vardı. Salgın Londra’ya da sıçramış, bir sinagogun kapısına da üç tane gamalı haç çizilerek “Yahudiler defolun” cümlesi yazılmıştı.
Bir başka haber gamalı haç simgesinin sadece Avrupa ülkeleri ile sınırlı kalmadığını da ortaya koyuyordu: “İsrael’de başaşçısı olarak istihdam edilen İsviçreli Hans Lupech, yamağının beyaz gömleği üzerine gamalı haç çizmekle suçlandırılmış ve hakkında soruşturmaya başlanmıştır. Hadise İsrael’de büyük ölçüde heyecan uyandırmıştır”
4 Ocak’ın gazetelerinde de “gamalı haç salgını” takip ediliyordu. Çünkü İtalya, Norveç, Avusturya ve Birleşik Amerika’da da bu simge kullanılmaya başlanmıştı. O dönem 30 bin Yahudi’nin yaşamakta olduğu Batı Almanya’da ise Musevi aleyhtarlığını önlemek için polis Almanya çapında harekete geçmişti. Polis duvarlara gamalı haç çizerken yakalananların sayısının beşe yükseldiğini duyuruyordu.
6 Ocak’ın gazetelerinde “Almanya’da Nazizim Hortluyor” deniliyordu. Berlin’de bir grup, ellerinde Nazi bayrakları ile Hitler’in gençlik teşkilatının öğrettiği marşları söyleyerek sokaklarda eylem yapmaya çalışmışlardı. Polis tutukladığı kişilerin evinde “Kavgam” kitapları, üzerinde “Kan ve Namus” kelimeleri yazılı hançerler, Nazi bayrakları ve Hitler ile diğer Nazi Almanyası’nın önde gelen isimlerinin savaş dönemindeki nutuklarına ait kayıtları buluyordu. Haberde, yapılan tetkiklerde her 10 Alman’dan birinin Yahudi aleyhtarı olduğu bilgisi yer alıyordu. Araştırmaya göre Almanya’da antisemitizm 45-65 yaşları arasında daha da yaygındı.
ANKARA VE İZMİR’DE ÇİZİLEN GAMALI HAÇLAR
8 Ocak’ta gamalı haçların Güney Amerika’da, Kolombiya’nın başkenti Bogota’da bir sinagog ve Yahudilere ait iki binaya daha çizildiği duyurulurken, 14 Ocak’ta sıra Türkiye’ye geliyordu. İlk haber Ankara’dandı:
“Bahçelievler semtinde bir İsrael inşaat firması tarafından inşa edilen binaların duvarlarına bazı meçhul kimseler tarafından gamalı haçların çizilmesi üzerine polis faaliyete geçmiştir.”
Ancak bu kez yaşananın arkasından antisemitizm çıkmayacaktı. En azından Türkiye medyasına göre. Sorumlu “haşarı çocuklardı”:
“Bir gün bir gece süren tetkikler sonunda gamalı haçların bazı haşarı çocuklar tarafından çizildiği kanaatine varılmış, tahkikatın bu yönden yürütülmesine başlanmıştır.”
3 gün sonra 17 Ocak’ta ise benzeri bir haber İzmir’den geliyordu:
“Bugün Asansör semtindeki Musevi Havrasına 10 metre mesafedeki bir evin duvarlarına gamalı haç resmedildiği tesbit edilmiştir.”
Ve haberde “zanlı” hızlıca bulunuyordu. Üstelik tahmin yolu ile… Yine fatura “çocuk muzipliği”ne çıkartılacaktı:
“Hadisenin bir çocuğun muzipliğinden ibaret olduğu tahmin edilmekle beraber polis gerekli takibata girişmiştir.”
Ankara ve İzmir’den gelen bu iki haber ardından, bir ay boyunca geniş yer verilen “gamalı haç salgını” haberleri aniden kesilecek, yıl boyu birkaç takip haberi dışında gazetelerde eskisi yer bulamayacaktı.
1960 yılının Ocak ayının gündem maddeleri arasında gamalı haç simgesinin yeniden ortaya çıkışı vardı. İlginç olansa dünya genelinde pek çok ülkede duvarlara çizilen bu simge Nazizm’in yeniden yükselişi olarak yorumlansa da, Türkiye basınına göre İzmir ve Ankara’da çizilen gamalı haçlar sadece “çocuk işi”ydi.
1960 yılının ilk gününde gazetelerde “Batı Almanya’da Gamalı Haç Salgını” başlıklı bir haber yer alıyordu. Habere göre, Yahudi aleyhtarlığı Batı Almanya’da yayılmakta ve İngiltere’ye de sirayet etmekteydi. Bavyera bölgesindeki muhtelif şehirlerde ev ve dükkanların duvarlarına, Nurenberg mahkemesinin kapısına, Gersenkirschen şehrinde sinagogun duvarlarına Hitler’in gamalı haçı resmediliyor ve Yahudi aleyhtarı ibareler yazılıyordu. Gamalı haçların çizildiği yerler arasında ağaçlar ve elektrik direkleri de vardı. Salgın Londra’ya da sıçramış, bir sinagogun kapısına da üç tane gamalı haç çizilerek “Yahudiler defolun” cümlesi yazılmıştı.
Bir başka haber gamalı haç simgesinin sadece Avrupa ülkeleri ile sınırlı kalmadığını da ortaya koyuyordu: “İsrael’de başaşçısı olarak istihdam edilen İsviçreli Hans Lupech, yamağının beyaz gömleği üzerine gamalı haç çizmekle suçlandırılmış ve hakkında soruşturmaya başlanmıştır. Hadise İsrael’de büyük ölçüde heyecan uyandırmıştır”
4 Ocak’ın gazetelerinde de “gamalı haç salgını” takip ediliyordu. Çünkü İtalya, Norveç, Avusturya ve Birleşik Amerika’da da bu simge kullanılmaya başlanmıştı. O dönem 30 bin Yahudi’nin yaşamakta olduğu Batı Almanya’da ise Musevi aleyhtarlığını önlemek için polis Almanya çapında harekete geçmişti. Polis duvarlara gamalı haç çizerken yakalananların sayısının beşe yükseldiğini duyuruyordu.
6 Ocak’ın gazetelerinde “Almanya’da Nazizim Hortluyor” deniliyordu. Berlin’de bir grup, ellerinde Nazi bayrakları ile Hitler’in gençlik teşkilatının öğrettiği marşları söyleyerek sokaklarda eylem yapmaya çalışmışlardı. Polis tutukladığı kişilerin evinde “Kavgam” kitapları, üzerinde “Kan ve Namus” kelimeleri yazılı hançerler, Nazi bayrakları ve Hitler ile diğer Nazi Almanyası’nın önde gelen isimlerinin savaş dönemindeki nutuklarına ait kayıtları buluyordu. Haberde, yapılan tetkiklerde her 10 Alman’dan birinin Yahudi aleyhtarı olduğu bilgisi yer alıyordu. Araştırmaya göre Almanya’da antisemitizm 45-65 yaşları arasında daha da yaygındı.
ANKARA VE İZMİR’DE ÇİZİLEN GAMALI HAÇLAR
8 Ocak’ta gamalı haçların Güney Amerika’da, Kolombiya’nın başkenti Bogota’da bir sinagog ve Yahudilere ait iki binaya daha çizildiği duyurulurken, 14 Ocak’ta sıra Türkiye’ye geliyordu. İlk haber Ankara’dandı:
“Bahçelievler semtinde bir İsrael inşaat firması tarafından inşa edilen binaların duvarlarına bazı meçhul kimseler tarafından gamalı haçların çizilmesi üzerine polis faaliyete geçmiştir.”
Ancak bu kez yaşananın arkasından antisemitizm çıkmayacaktı. En azından Türkiye medyasına göre. Sorumlu “haşarı çocuklardı”:
“Bir gün bir gece süren tetkikler sonunda gamalı haçların bazı haşarı çocuklar tarafından çizildiği kanaatine varılmış, tahkikatın bu yönden yürütülmesine başlanmıştır.”
3 gün sonra 17 Ocak’ta ise benzeri bir haber İzmir’den geliyordu:
“Bugün Asansör semtindeki Musevi Havrasına 10 metre mesafedeki bir evin duvarlarına gamalı haç resmedildiği tesbit edilmiştir.”
Ve haberde “zanlı” hızlıca bulunuyordu. Üstelik tahmin yolu ile… Yine fatura “çocuk muzipliği”ne çıkartılacaktı:
“Hadisenin bir çocuğun muzipliğinden ibaret olduğu tahmin edilmekle beraber polis gerekli takibata girişmiştir.”
Ankara ve İzmir’den gelen bu iki haber ardından, bir ay boyunca geniş yer verilen “gamalı haç salgını” haberleri aniden kesilecek, yıl boyu birkaç takip haberi dışında gazetelerde eskisi yer bulamayacaktı.
Paylaş: