Makaleler

İspanya’nın Sefarad Yasası ‘Başarısız’ Mı Oldu?

1 Ekim 2015’te yürürlüğe giren bir kanun ile İspanya devleti 1492 yılında topraklarından kovulan Sefarad Yahudileri’nin ardıllarından özür dileme ve vatandaşlık vermeye başladı. Yasanın söylenen amacı ‘tarihi bir hatayı düzeltmekti. Ancak bazılarına göre vatandaşlığa koyulan engeller yüzünden bu yasa amacına ulaşmadı.

2015 yılı öncesinde de az sayıda Sefarad Yahudisi uzun yıllar bekleyerek İspanya vatandaşı olabilmişti. Yasanın geçmesiyle beraber zaten sırada olanlara otomatik olarak hak verilmiş, yeni başvuracak olanlar içinse düzenli ve belirli bir prosedür belirlenmişti. Türkiyeli Sefaradlar için Avrupa Birliği vatandaşlığı özellikle vizesiz seyahat açısından önemli bir avantaj olarak değerlendirildi.

Yasa bir de kapanış tarihi ile yürürlüğe girdi. 1 Ekim 2019’a kadar başvurular kabul edildi ancak bu tarihten itibaren vatandaşlık hakkı sonlandırıldı. Eğer amaç özür dilemekse neden bir son tarih konulduğu ise birçok grup tarafından sorgulandı.

Dil Konusu ve Sınav

Belirlenen bu 4 senelik sürede başvuruların nasıl yapılacağı da açıklandı. Ancak süreçte bir sürü engel başvuru hakkı olanların bürokratik beklemelerle süründürülerek bıkıp pes etmesine sebep oldu. Bu engellerin en önemlisi İspanyolca dil yeterlilik sınavıydı. Başvuru için Avrupa diller ölçeği ile belirlenen A2 seviyesini geçmek gerekiyordu. Katılım ücreti hiç de ucuz olmayan sınav bazı aylarda İspanyol kültür kurumu Instituto Cervantes’de yapılıyor. Vatandaşlık başvurusu yapacakların Sefarad olduklarını kanıtlamaları gerekiyor ve bunun en kolay yollarından biri de Sefaradların dili olan Ladino’yu anlamak ve konuşmak. Ancak İstanbul Sefarad Merkezi’nin başı Karen Şarhon’un söylediği gibi kendi İspanya kökenli dilini korumuş Sefaradların da A2 Kastilya İspanyolcası sınavını vermesi gerekiyor. Şarhon’a göre “Ladinoyu mükemmel konuşan biri zaten İspanyolca’yı anlar ama sınavı geçemez çünkü yazılı ve sözlü dil arasında büyük farklar var.” Bir yandan Ladino konuşmak başvuruda Sefaradlığın kanıtı olarak yeterliyken başvurunun dil kısmı için yetersiz bulunuyor.

İstanbul’da Taksim’de bulunan Cervantes ayrıca başvurunun diğer bir gerekliliğinin de adresi: vatandaşlık sınavı. Senede sadece birkaç defa yapılan bu sınav da tabi ki ücretli. Adı aslında ‘sosyo-tarih’ sınavı olan bu badirede 3 cevaplı çoktan seçmeli sorularla Sefaradların İspanya’nın yakın tarihi, kültürü ve coğrafyasıyla ilgili bilgisi sorgulanıyor. Javier Bardem’in kim olduğundan İspanya’nın TRT muadilinin adına, en yüksek tepesinden, anayasada sendikal hakların garanti edilip edilmediğine birbirinden lüzumsuz sorular içeren sınav akla bir soru getiriyor: Eğer bu vatandaşlık hakkı bir özürse neden önce Felipe II’nin ne zaman kral olduğunu bilmek gerekiyor?

Süreç Uzadıkça Uzuyor

Bunların üstüne bir de istenen bir sürü evrak, bunların İspanyolca’ya tercümesi ve noterden apostillenmesi geliyor. Bütün bu masraflardan sonra bir de başvuran kişinin İspanya’ya gitmesi (bu vatandaşlık ziyareti için şayet Türkiye vatandaşı ise vize alması) ve orada bir noterle buluşması gerekiyor. Noterle randevulaşmak ve çalışmak için birçok kişi mecburen avukat veya aracı tutuyor. Bu masrafın üstüne bir de o İspanyol notere sayfa başına ve Euro olarak ödenen ücret ekleniyor. Kısacası bu ‘tarihi özürü’ elde etmek için bin bir türlü engel atlatılıyor ve masraflar katlana katlana artıyor.

Ancak İspanya’daki noterle imzaları atıp binlerce lira harcadıktan sonra da hala sonuca ulaşılmıyor. Hatta bu noktada hala vatandaşlık verileceği garanti edilmiyor. Bu noktadan sonra uzun bir bekleme süreci başlıyor. Noter onaylı başvuru İçişleri Bakanlığı’na gönderiliyor ve bakanlık aylar sonra bir gün size onaylandığınız müjdesini veriyor. Ancak süreç burada da sona ermiş değil.

Bu sefer krala bağlılık yemini için en yakın İspanya temsilciliğinden randevu alınıyor. Başvuranların çok olduğu İstanbul’da konsolosluktaki yemin sırası hayli uzun çünkü konsolosluk sadece yarım gün insan kabul ediyor. Sıklıkla aylar sonra bir güne randevu veriyorlar. Bunların üstüne İstanbul’daki konsolosluk çalışanları başvuru yapan ve özür dilenen taraf olan Sefaradlara tabiri caizse yardımcı olmamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Türkçe veya İngilizce yazılan mailleri umursamayıp sadece İspanyolca maillere cevap verme durumu birçok kişi için sorun yaratıyor. Yine birden fazla kişinin deneyimine göre arayıp soru soranların yüzüne telefon kapattıkları dahi oluyor. İşin sonunda konsolosluk bir ‘doğum belgesi’ üretiyor ve yemin etmeye gidiliyor. Biri şeref üzerine (laik), biri Tanrı’ya olan yeminlerden biri tekrar edilip imzaladıktan sonra nihayet vatandaş olunuyor. Yalnız hala son değil. Bir de pasaport başvurusu yapılması, ardından bunun basılması ve teslim alınması gerekiyor. Bu süreç birçok kişi için bir yıldan uzun sürüyor. (Bu yazarın sınavlara girmesinden pasaportuna ulaşması 2 yıldan fazla sürdü)

İlk İki Senede Sadece 400 Vatandaş

Bütün bu engeller göz önüne alındığında ilk iki yıl boyunca sadece 400 Sefarad‘ın İspanya vatandaşı olması hiç de şaşırtıcı değil. Bu durum yasasının işlevsizliğini ortaya koyunca 70 yaş üstü başvurucular için sınav engelleri kaldırılıyor, fakat bu da büyük bir değişiklik yaratmıyor.

Yasanın süresi dolduğunda 10 binin altında Sefarad’ın İspanya vatandaşı olduğu görülüyor. Başvuru hakkına teknik olarak sahip olan 3 buçuk milyon kişi olduğu düşünülünce 10 binden az vatandaş özrün ne kadar küçük bir grubu kapsadığını gösteriyor. El Pais gazetesine göre vatandaşlık alanların üç bine yakını Türkiyelilerden oluşturuyor. Ancak önemli bir nokta bu 10 binden az kişinin sadece 3,843’ünün yeni yasa ve bu karmaşık prosedürle vatandaş oluşu. Diğer 7 bine yakın yeni vatandaş zaten sırada olan ve eski yasalar altında sınavsız ve notersiz vatandaş olan Sefaradlardan oluşuyor.

İspanya hükümeti yasayı geçirdiği zaman bu sayede 500 bin kişinin vatandaş olacağını öngörmüştü: gerçek ise bunun yüzde 1’inde bile az. 50 binden az kişiyle AB’nin, özellikle nüfusuna nazaran, en küçük Yahudi toplumlarından biri olan İspanya’da bu sayıda büyük bir değişiklik olmadı. Yasanın etkisizliği ve başvuru sürecinin zorluğu birçok muhalelet siyasetçisi tarafından da dile getirildi.

Portekiz Neyi Farklı Yaptı?

İspanya’dan kısa bir zaman önce benzer bir özür yasası geçiren diğer Engizisyon ülkesi Portekiz ise İspanya’nın başarısızlığına kıyasla çok daha fazla insana vatandaşlık veriyor. Sadece 2018 yılında 1,141 Türkiyeli Portekize vatandaşlık başvurusu yapmış. 2019 ortasında Portekiz on binlerce başvuru almış ve 11 binin üstünde kişiye vatandaşlık vermişti.

Portekiz’in bu kadar ağırlıklı olarak tercih edilmesinin sebebi o ülkeye hissedilen bağlılık değil sürecin göreceli kolaylığıydı. Portekiz, dil yeterliliği gibi bir beklentide bulunmadı. Üstüne Portekiz’e seyahat etmeden de sürecin tamamlanabileceği bir sistem kurdu. Durum böyleyken 15 bin kişi civarında olan Türkiyeli Yahudilerin üçte ikisi gibi büyük bir kısmının Portekiz vatandaşlığına başvurduğu söyleniyor. Portekiz yasasına bir bitiş tarihi koymayarak hala başvuru çekmeye devam ediyor.

Portekiz’in bu sonuçlarına kıyasla İspanya’nın yasasının beklenen sonuca ulaşmadığı, öngörülen ilginin hayli altında kaldığı ve olası binlerce vatandaşı geri teptiği söylenebilir. İspanya’nın ‘özrü’ masada bırakılırken Türkiyeliler’in de içinde olduğu Sefarad nüfusu Portekiz’inkini kabul etti ve etmeye devam ediyor.

2 comments on “İspanya’nın Sefarad Yasası ‘Başarısız’ Mı Oldu?

  1. […] 2015’te benzer bir kanun ile o ülkeden kovulan Yahudilere vatandaşlık yolu açıldığı belirtilmiştir. Türkiyeli Yahudiler’in daha da dikkatini çeken bu yasayla binlerce Türkiye Yahudisi […]

  2. […] geliyor. Türkiye’nin neredeyse tüm gençleri yurtdışında yaşamak istediğini söylerken İspanya-Portekiz vatandaşlıkları sayesinde AB’de veya aliyah yaparak İsrail’de yeni bir hayata […]

Comments are closed.