Aşırı sağcı, İsrail destekli bir kampanya olan Stop Antisemitism, 16 Eylül’de İsveçli iklim adaleti aktivisti Greta Thunberg’i haftanın anti-Semiti olarak seçti. Üstelik de şöyle bir metinle birlikte:
“Ne yazık ki Greta’nın dünyanın tek Yahudi ulusuna duyduğu nefret, çevreye duyduğu sevgiyi gölgede bırakıyor.”
Hemen altında da kampanya icra müdürü Liora Rez’in açıklaması var:
“İsrail iklim felaketleriyle mücadelede küresel bir lider olmasına ve dünya çapındaki krizlerde yardıma koşmasına rağmen, Greta onların katil terörist düşmanlarının yanında yer alıyor.”
Greta’nın anti-Semit ilan edilmesinin sebebi Kopenhag Üniversitesi’nde öğrencilerin üniversite yönetimini İsrailli kurumları boykot ederek ilişkilerini kesmeye davet etmeleri. İsrail ve destekçileri bu 11 ayda kimleri anti-Semit ilan etmedi ki zaten; UNRWA, Uluslararası Adalet Divanı, Yahudi yazar Masha Gessen, İsrailli yönetmen Yuval Abraham ve daha niceleri. İsrail’in dostlarını ise biraz sonra anlatacağım.
Stop Antisemitism platformunun Greta’yı anti-Semit ilan eden bu zavallıca suçlamanın hemen bir hafta sonrasında Greta, Stockholm’de düzenlenen bir Filistin eyleminin slogancısı olarak ortaya çıktı. Ondan birkaç gün sonra da sosyal medya hesabından Gazze’nin işgali ile iklim değişimi arasındaki ilişkiyi anlatan bir video paylaştı. Videoda şunu söylüyor Greta Thunberg:
“Filistin’de ve dünyanın dört bir yanında sömürgeciliğe karşı mücadele ile şirketlerin gezegeni yok etmesi birbiriyle bağlantılıdır. Chevron’a bir bakın. Herkes Chevron’un dünyanın en büyük suçlularından biri olduğunu biliyor, ancak bu petrol devi aynı zamanda İsrail’in Filistin’deki soykırımını da destekliyor. İsrail Gazze’deki hastaneleri, evleri ve okulları bombalarken, Chevron Akdeniz’de İsrail’e ait olduğu iddia edilen iki gaz sahası aracılığıyla bu yıkıma enerji sağlıyor. Bu süreçte milyonlarca dolar kazanıyor. İsrail’in Gazze’deki soykırımını ve İsrail Apartheid’ını sona erdirmek bir iklim adaleti meselesidir. İsrail, Filistinlilerin yaşamlarını yok etmekle kalmıyor, aynı zamanda çevreyi kirleten ve yok eden savaş ve endüstrisiyle Filistin topraklarını ve kaynaklarını da yok ediyor.”
Görüleceği üzere, Greta Yahudiliğe yönelik nefretinden dolayı İsrail’i eleştiriyor değil, iklim adaletini bütüncül bir mesele olarak gördüğü için savaşa, ırkçılığa ve işgallere karşı tavır alıyor.
Bu Greta’nın ilk anti-Semit ilan edilişi değil
Tabii, bu suçlama ilk değil. 7 ekim saldırısından iki hafta sonra, İsrail Gazze’de soykırımcı işgaline başladığı sırada Filistinle dayanışma mesajı paylaşmıştı. Paylaştığı fotoğrafta ahtapot oyuncağı da koltukta görünüyordu. Acar Siyonistler hemen bu subliminal mesajı fark ederek dünyayı bu 20 yaşındaki aktivistin 1940’lara ait anti-Semitizm simgesi bir karikatüre gönderme yapmakta olduğunu ilan ettiler!
İkinci dünya Savaşı dönemini hatırlamayan çok genç bir iklim aktivisti kuşağı ve bizzat Greta’nın kendisi, hatta 40 yaş altı kuşaklar da bu simgeyi böylece öğrenmiş oldu. Ama Siyonistler, bunun bilinmemesini mümkün olmadığına inanıyorlar olsa gerek. Tabii o zaman bu oyuncağı üreten ve dünyaya yayan şirkete de söyleyecek sözleri olmalıydı…
Greta, sonraki aylarda Hollanda’da katıldığı bir iklim adaleti yürüyüşünde savaşa karşı tavır aldığında da “işgal altında iklim adaleti olmaz” demişti. Bir kez daha anti-Semit ilan edilmişti.
Aynı Greta, Ukrayna işgali başladığında Rusya’ya karşı ve Rusya’nın fosil yakıtlarla olan ilişkisine dair paylaşımlar da yapmıştı. Ama o zaman Batı medyasında büyük takdir topluyordu tabii. Şimdi işler değişti!
Üstelik fosil yakıt devletlerinin tamamını boykot ederek bu ülkelerin rejimlerini sert şekilde eleştiriyor; Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, İran, Irak, Suriye, Rusya. Greta, İsrail gibi bu ülkelerin de hedefinde. İsrail, Greta düşmanlığında kendi düşmanlarıyla ortaklaşıyor.
Siyonizm bugünü: Yahudi üstünlükçülük
1900’lerin başlarında Yahudilerin güvenlik arayışına yanıt verme amacı güden ama bunu dönemin emperyalist ülkelerinin desteğiyle yapılabileceğine inanan Siyonizm ile bugün İsrail’in güvenlik ihtiyacına yanıt verme amacı güden ve bunu yine Batı emperyalizminin desteğiyle, veya Yahudi faşizmi açısından o destekten de bağımsız şekilde, sağlanabileceğine inanan günümüz Siyonizm’i artık farklı hedeflere yönelmiş durumda. Avrupa’da ırkçı saldırılar sebebiyle aşağılanan ve alt sınıf olarak görülen Yahudileri biraraya getirmeye çalışan dönemin Siyonizmi, bugün tamamen ırkçı, üstünlükçü bir ideoloji haline gelmiş durumda.
Dolayısıyla açıkça söylemek lazım, bugün Siyonist olmak demek Yahudi üstünlükçülük ve ırkçılık demek. Bugün anti-siyonist olmak demek ise ırkçılık karşıtı olmak, işgal karşıtı olmak ve savaş karşıtı olmak demek.
Greta Thunberg, daha ilk okul grevinden beri meseleye bütüncül bakıyordu. İklim adaleti derken hep küresel güneye yönelik adaletsizlikleri dile getirdi. İsveç yerlilerine karşı yapılan ırkçılığı, ABD’deki Siyahların Hayatı Önemlidir hareketine destek vererek beyaz üstünlükçülüğü, Davos zirvesi sırasında çektirdiği fotoğrafta Afrikalı aktivist Vanessa Nakate’nin resimden silinmesine karşı basındaki ırkçılığı hedef aldı. Ukrayna’nın işgaline, Kürdistan’da bölge devletlerinin Kürt halkına yönelik baskılarına karşı tavır aldı. Şimdi de Yahudi üstünlükçü bir Apartheid rejimi olan İsrail’e karşı barışı ve Filistinlilerin özgürlüğünü savunuyor.
İsrail ve iklim liderliği mi?
Greta’ya anti-Semit diyen grup, İsrail’in iklim değişimiyle mücadelede lider ülke olduğunu da söylüyor. Gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar. İsrail son 20 yılda özellikle Akdeniz’de çıkarmakta olduğu doğalgazı, AB ülkelerine bir boru hattı projesiyle satmaya çalışıyor.
Gazze ve Batı Şeria’da Filistinlilerin kullandığı güneş panellerini askeri hedef olarak yok ediyor. Ayrıca İsrail’in işgali bugün Gazze’nin tüm ekolojisine yönelik bir eko-kırıma da dönüşmüş durumda. Gazze’nin ormanları, tarlaları, bahçeleri, park alanları hepsi yok ediliyor. Yük taşıyan eşeklere kadar İsrail askerleri her şeye ateş ederek yok ediyor.
Bölge ülkeleriyle yaptığı anlaşmalarda su ve güneş enerjisi teknolojilerine yönelik işbirlikleri de Hamza Hamouchene, Katie Sandwell ve Manal Shaqir gibi akademisyenler tarafından Yeşil Sömürgecilik/Kolonyalizm olarak adlandırılıyor.
İsrail’in/Siyonistler’in aşırı sağ ve faşist partilerle ilişkileri
İsrail iklim aktivistlerini, ırkçılık karşıtlarını ve de anti-Siyonist Yahudileri anti-Semitizmle suçlayadursun kendisi dünyanın otoriter rejimleri, aşırı sağcı partileri ve hatta faşist partileriyle yakın ilişki içerisinde.
İsrail, Azerbaycan’a yıllardır silah satıyor ki Azerbaycan bu destek sayesinde Karabağ’daki 100 bin Ermeni’yi göç etmeye zorlayan bir etnik temizlik gerçekleştirmişti. Hindistan’ın aşırı sağcı Modi yönetimiyle de çok sıkı bir ekonomik ve askeri işbirliği içerisinde.
19 Mayıs tarihinde Madrid’de, aşırı sağcı Vox Partisi tarafından biraraya getirilen aşırı sağ partiler konferansında İsrail’in Diaspora Bakanı da katılarak bir konuşma yaptı. Vox Partisi, iktidardaki sol koalisyonun Filistin’i tanımasına sert bir şekilde karşı çıkan göçmen düşmanı, ırkçı bir parti. Europa Viva adıyla birkaç yıldır yapılmakta olan konferansa Arjantin aşırı sağcı başkanı Javier Milei, Fransa’dan faşist Ulusal Birlik lideri Marine Le Pen, Portekiz’in aşırı sağcı partisi Chega’nın lideri Andre Ventura, İtalya’nın faşist partisi İtalya’nın Kardeşleri lideri ve Başbakan Giorgia Meloni, Macaristan Başbakanı Victor Orban gibi isimler katıldı. Bir de İsrail Diaspora İşleri Bakanı Amichai Chikli konferansta yer aldı! Bol alkışlı bir konuşma yaptı binlerce aşırı sağcının önünde.
Hollanda’nın ırkçı partisi Özgürlük Partisi liderliğinde kurulan yeni koalisyon hükümeti, 15 Mayıs’ta diğer partilerle bir anlaşmaya vararak İsrail’deki Hollanda Büyükelçiliği’nin Tel Aviv’den Kudüs’e taşınmasında uzlaştı.
European Coalition for Israel isimli lobi grubunun yaptığı bir araştırma 2019-2024 arasında AB Parlamentosu’nda hangi partilerin en fazla İsrail yanlısı kararlara onay verdiğini, hangilerinin karşı çıktığını raporladı. Bu rapora göre İsrail yanlısı kararlara yüzde 90’ın üzerinde evet diyen partilerin çoğunluğu aşırı sağcı. İlk sırada aşırı sağcı Vox, ikinci sırada Çekya’dan AB karşıtı muhafazakar parti Civil Demokratik Parti, üçüncü sırada İsveç’in kökenleri Nazizme uzanan faşist partisi İsveç Demokratları var. İlk 10 içerisinde İtalyan ve Yunan aşırı sağ partileri de var. İsrail yanlısı taslaklara en fazla hayır diyen partilerin de hepsi sol/sosyalist partiler.[1]
ABD’de faşist ve aşırı sağcı gruplar aslında anti-Semit olsalar da güçlü birer İsrail taraftarı durumundalar. Bunun en iyi örneği Steve Bannon. Bannon, Trump’ın başkan seçildiği dönem seçim kampanyasının başındaydı. Sağı Birleştir isimli bir büyük buluşmada ABD’nin birçok faşist, paramiliter örgütünü bir araya getirmişti. Anti-semit sloganların da atıldığı buluşma, binlerce antifaşist tarafından protesto edilmişti. Bir faşist, arabasıyla kalabalığın arasına dalarak protestoculardan biri öldürmüştü. Bannon bu nedenle görevinden atıldı. Daha sonra Meksika duvarı yapılması için toplanan paralarda yolsuzluk yapmaktan yargılandı ve suçlu bulundu. Bu yılın Temmuz ayında hapse girmeden bir süre önce verdiği röportajda şöyle demişti: “Biz bulabileceğiniz en büyük İsrail ve Yahudi yanlısı grubuz. Sadece İsrail’in değil, Amerikalı Yahudilerin geleceğinin, sadece güvenliklerinin değil, bu ülkede sahip oldukları gibi gelişip zenginleşebilmelerinin de tek bir şeye bağlı olduğunu söylüyorum. Hıristiyan milliyetçiliği ile sıkı bir şekilde birleşmelerine.”
Bannon’ın danışmanlığı döneminde, 2017’de, Trump, uluslararası statüdeki Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımış ve ABD Büyükelçiliği’ni de Tel Aviv’den Kudüs’e taşımıştı. Şimdi de Netanyahu hükümetinin, ateşkes müzakerelerini yokuşa sürerek ABD Başkanlık seçimlerini Trump’ın kazanmasını beklediği söyleniyor. Bu sayede Trump’ın vereceği tam destekle soykırımı tamamlayabilmeyi umuyor.
Özetle, anti-Semit olmakla suçlanan Greta Thunberg’in, Fransız veya Britanya solunun, Yahudileri katletmek isteyen nefret grupları olduğunu söyleyen Siyonistler’in; İsrail dostu gördükleri faşist, Nazi ve aşırı sağcı partiler ve siyasetçilerle olan ilişkilerindeki çelişkiyi anlatma zahmetini kendilerine bırakalım. Greta’dan aldığımız ilhamla kapitalizme, emperyalizme, savaşlara ve ırkçılığa karşı mücadele etmeye devam edelim.
[1] EP Israel ranking, https://ec4i.org/initiatives/ep-israel-ranking/
Fotoğraf: İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg, 4 Eylül 2024 tarihinde Danimarka’nın başkenti Kopenhag’daki Kopenhag Üniversitesi Şehir Kampüsü’nden Vor Frue Meydanı’na yürüyen “İşgale Karşı Öğrenciler” tarafından düzenlenen “Akademik Boykot Şimdi!” gösterisi sırasında görülüyor [EMIL NICOLAI HELMS/Ritzau Scanpix/AFP via Getty Images]
Aşırı sağcı, İsrail destekli bir kampanya olan Stop Antisemitism, 16 Eylül’de İsveçli iklim adaleti aktivisti Greta Thunberg’i haftanın anti-Semiti olarak seçti. Üstelik de şöyle bir metinle birlikte:
“Ne yazık ki Greta’nın dünyanın tek Yahudi ulusuna duyduğu nefret, çevreye duyduğu sevgiyi gölgede bırakıyor.”
Hemen altında da kampanya icra müdürü Liora Rez’in açıklaması var:
“İsrail iklim felaketleriyle mücadelede küresel bir lider olmasına ve dünya çapındaki krizlerde yardıma koşmasına rağmen, Greta onların katil terörist düşmanlarının yanında yer alıyor.”
Greta’nın anti-Semit ilan edilmesinin sebebi Kopenhag Üniversitesi’nde öğrencilerin üniversite yönetimini İsrailli kurumları boykot ederek ilişkilerini kesmeye davet etmeleri. İsrail ve destekçileri bu 11 ayda kimleri anti-Semit ilan etmedi ki zaten; UNRWA, Uluslararası Adalet Divanı, Yahudi yazar Masha Gessen, İsrailli yönetmen Yuval Abraham ve daha niceleri. İsrail’in dostlarını ise biraz sonra anlatacağım.
Stop Antisemitism platformunun Greta’yı anti-Semit ilan eden bu zavallıca suçlamanın hemen bir hafta sonrasında Greta, Stockholm’de düzenlenen bir Filistin eyleminin slogancısı olarak ortaya çıktı. Ondan birkaç gün sonra da sosyal medya hesabından Gazze’nin işgali ile iklim değişimi arasındaki ilişkiyi anlatan bir video paylaştı. Videoda şunu söylüyor Greta Thunberg:
“Filistin’de ve dünyanın dört bir yanında sömürgeciliğe karşı mücadele ile şirketlerin gezegeni yok etmesi birbiriyle bağlantılıdır. Chevron’a bir bakın. Herkes Chevron’un dünyanın en büyük suçlularından biri olduğunu biliyor, ancak bu petrol devi aynı zamanda İsrail’in Filistin’deki soykırımını da destekliyor. İsrail Gazze’deki hastaneleri, evleri ve okulları bombalarken, Chevron Akdeniz’de İsrail’e ait olduğu iddia edilen iki gaz sahası aracılığıyla bu yıkıma enerji sağlıyor. Bu süreçte milyonlarca dolar kazanıyor. İsrail’in Gazze’deki soykırımını ve İsrail Apartheid’ını sona erdirmek bir iklim adaleti meselesidir. İsrail, Filistinlilerin yaşamlarını yok etmekle kalmıyor, aynı zamanda çevreyi kirleten ve yok eden savaş ve endüstrisiyle Filistin topraklarını ve kaynaklarını da yok ediyor.”
Görüleceği üzere, Greta Yahudiliğe yönelik nefretinden dolayı İsrail’i eleştiriyor değil, iklim adaletini bütüncül bir mesele olarak gördüğü için savaşa, ırkçılığa ve işgallere karşı tavır alıyor.
Bu Greta’nın ilk anti-Semit ilan edilişi değil
Tabii, bu suçlama ilk değil. 7 ekim saldırısından iki hafta sonra, İsrail Gazze’de soykırımcı işgaline başladığı sırada Filistinle dayanışma mesajı paylaşmıştı. Paylaştığı fotoğrafta ahtapot oyuncağı da koltukta görünüyordu. Acar Siyonistler hemen bu subliminal mesajı fark ederek dünyayı bu 20 yaşındaki aktivistin 1940’lara ait anti-Semitizm simgesi bir karikatüre gönderme yapmakta olduğunu ilan ettiler!
İkinci dünya Savaşı dönemini hatırlamayan çok genç bir iklim aktivisti kuşağı ve bizzat Greta’nın kendisi, hatta 40 yaş altı kuşaklar da bu simgeyi böylece öğrenmiş oldu. Ama Siyonistler, bunun bilinmemesini mümkün olmadığına inanıyorlar olsa gerek. Tabii o zaman bu oyuncağı üreten ve dünyaya yayan şirkete de söyleyecek sözleri olmalıydı…
Greta, sonraki aylarda Hollanda’da katıldığı bir iklim adaleti yürüyüşünde savaşa karşı tavır aldığında da “işgal altında iklim adaleti olmaz” demişti. Bir kez daha anti-Semit ilan edilmişti.
Aynı Greta, Ukrayna işgali başladığında Rusya’ya karşı ve Rusya’nın fosil yakıtlarla olan ilişkisine dair paylaşımlar da yapmıştı. Ama o zaman Batı medyasında büyük takdir topluyordu tabii. Şimdi işler değişti!
Üstelik fosil yakıt devletlerinin tamamını boykot ederek bu ülkelerin rejimlerini sert şekilde eleştiriyor; Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, İran, Irak, Suriye, Rusya. Greta, İsrail gibi bu ülkelerin de hedefinde. İsrail, Greta düşmanlığında kendi düşmanlarıyla ortaklaşıyor.
Siyonizm bugünü: Yahudi üstünlükçülük
1900’lerin başlarında Yahudilerin güvenlik arayışına yanıt verme amacı güden ama bunu dönemin emperyalist ülkelerinin desteğiyle yapılabileceğine inanan Siyonizm ile bugün İsrail’in güvenlik ihtiyacına yanıt verme amacı güden ve bunu yine Batı emperyalizminin desteğiyle, veya Yahudi faşizmi açısından o destekten de bağımsız şekilde, sağlanabileceğine inanan günümüz Siyonizm’i artık farklı hedeflere yönelmiş durumda. Avrupa’da ırkçı saldırılar sebebiyle aşağılanan ve alt sınıf olarak görülen Yahudileri biraraya getirmeye çalışan dönemin Siyonizmi, bugün tamamen ırkçı, üstünlükçü bir ideoloji haline gelmiş durumda.
Dolayısıyla açıkça söylemek lazım, bugün Siyonist olmak demek Yahudi üstünlükçülük ve ırkçılık demek. Bugün anti-siyonist olmak demek ise ırkçılık karşıtı olmak, işgal karşıtı olmak ve savaş karşıtı olmak demek.
Greta Thunberg, daha ilk okul grevinden beri meseleye bütüncül bakıyordu. İklim adaleti derken hep küresel güneye yönelik adaletsizlikleri dile getirdi. İsveç yerlilerine karşı yapılan ırkçılığı, ABD’deki Siyahların Hayatı Önemlidir hareketine destek vererek beyaz üstünlükçülüğü, Davos zirvesi sırasında çektirdiği fotoğrafta Afrikalı aktivist Vanessa Nakate’nin resimden silinmesine karşı basındaki ırkçılığı hedef aldı. Ukrayna’nın işgaline, Kürdistan’da bölge devletlerinin Kürt halkına yönelik baskılarına karşı tavır aldı. Şimdi de Yahudi üstünlükçü bir Apartheid rejimi olan İsrail’e karşı barışı ve Filistinlilerin özgürlüğünü savunuyor.
İsrail ve iklim liderliği mi?
Greta’ya anti-Semit diyen grup, İsrail’in iklim değişimiyle mücadelede lider ülke olduğunu da söylüyor. Gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar. İsrail son 20 yılda özellikle Akdeniz’de çıkarmakta olduğu doğalgazı, AB ülkelerine bir boru hattı projesiyle satmaya çalışıyor.
Gazze ve Batı Şeria’da Filistinlilerin kullandığı güneş panellerini askeri hedef olarak yok ediyor. Ayrıca İsrail’in işgali bugün Gazze’nin tüm ekolojisine yönelik bir eko-kırıma da dönüşmüş durumda. Gazze’nin ormanları, tarlaları, bahçeleri, park alanları hepsi yok ediliyor. Yük taşıyan eşeklere kadar İsrail askerleri her şeye ateş ederek yok ediyor.
Bölge ülkeleriyle yaptığı anlaşmalarda su ve güneş enerjisi teknolojilerine yönelik işbirlikleri de Hamza Hamouchene, Katie Sandwell ve Manal Shaqir gibi akademisyenler tarafından Yeşil Sömürgecilik/Kolonyalizm olarak adlandırılıyor.
İsrail’in/Siyonistler’in aşırı sağ ve faşist partilerle ilişkileri
İsrail iklim aktivistlerini, ırkçılık karşıtlarını ve de anti-Siyonist Yahudileri anti-Semitizmle suçlayadursun kendisi dünyanın otoriter rejimleri, aşırı sağcı partileri ve hatta faşist partileriyle yakın ilişki içerisinde.
İsrail, Azerbaycan’a yıllardır silah satıyor ki Azerbaycan bu destek sayesinde Karabağ’daki 100 bin Ermeni’yi göç etmeye zorlayan bir etnik temizlik gerçekleştirmişti. Hindistan’ın aşırı sağcı Modi yönetimiyle de çok sıkı bir ekonomik ve askeri işbirliği içerisinde.
19 Mayıs tarihinde Madrid’de, aşırı sağcı Vox Partisi tarafından biraraya getirilen aşırı sağ partiler konferansında İsrail’in Diaspora Bakanı da katılarak bir konuşma yaptı. Vox Partisi, iktidardaki sol koalisyonun Filistin’i tanımasına sert bir şekilde karşı çıkan göçmen düşmanı, ırkçı bir parti. Europa Viva adıyla birkaç yıldır yapılmakta olan konferansa Arjantin aşırı sağcı başkanı Javier Milei, Fransa’dan faşist Ulusal Birlik lideri Marine Le Pen, Portekiz’in aşırı sağcı partisi Chega’nın lideri Andre Ventura, İtalya’nın faşist partisi İtalya’nın Kardeşleri lideri ve Başbakan Giorgia Meloni, Macaristan Başbakanı Victor Orban gibi isimler katıldı. Bir de İsrail Diaspora İşleri Bakanı Amichai Chikli konferansta yer aldı! Bol alkışlı bir konuşma yaptı binlerce aşırı sağcının önünde.
Hollanda’nın ırkçı partisi Özgürlük Partisi liderliğinde kurulan yeni koalisyon hükümeti, 15 Mayıs’ta diğer partilerle bir anlaşmaya vararak İsrail’deki Hollanda Büyükelçiliği’nin Tel Aviv’den Kudüs’e taşınmasında uzlaştı.
European Coalition for Israel isimli lobi grubunun yaptığı bir araştırma 2019-2024 arasında AB Parlamentosu’nda hangi partilerin en fazla İsrail yanlısı kararlara onay verdiğini, hangilerinin karşı çıktığını raporladı. Bu rapora göre İsrail yanlısı kararlara yüzde 90’ın üzerinde evet diyen partilerin çoğunluğu aşırı sağcı. İlk sırada aşırı sağcı Vox, ikinci sırada Çekya’dan AB karşıtı muhafazakar parti Civil Demokratik Parti, üçüncü sırada İsveç’in kökenleri Nazizme uzanan faşist partisi İsveç Demokratları var. İlk 10 içerisinde İtalyan ve Yunan aşırı sağ partileri de var. İsrail yanlısı taslaklara en fazla hayır diyen partilerin de hepsi sol/sosyalist partiler.[1]
ABD’de faşist ve aşırı sağcı gruplar aslında anti-Semit olsalar da güçlü birer İsrail taraftarı durumundalar. Bunun en iyi örneği Steve Bannon. Bannon, Trump’ın başkan seçildiği dönem seçim kampanyasının başındaydı. Sağı Birleştir isimli bir büyük buluşmada ABD’nin birçok faşist, paramiliter örgütünü bir araya getirmişti. Anti-semit sloganların da atıldığı buluşma, binlerce antifaşist tarafından protesto edilmişti. Bir faşist, arabasıyla kalabalığın arasına dalarak protestoculardan biri öldürmüştü. Bannon bu nedenle görevinden atıldı. Daha sonra Meksika duvarı yapılması için toplanan paralarda yolsuzluk yapmaktan yargılandı ve suçlu bulundu. Bu yılın Temmuz ayında hapse girmeden bir süre önce verdiği röportajda şöyle demişti: “Biz bulabileceğiniz en büyük İsrail ve Yahudi yanlısı grubuz. Sadece İsrail’in değil, Amerikalı Yahudilerin geleceğinin, sadece güvenliklerinin değil, bu ülkede sahip oldukları gibi gelişip zenginleşebilmelerinin de tek bir şeye bağlı olduğunu söylüyorum. Hıristiyan milliyetçiliği ile sıkı bir şekilde birleşmelerine.”
Bannon’ın danışmanlığı döneminde, 2017’de, Trump, uluslararası statüdeki Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımış ve ABD Büyükelçiliği’ni de Tel Aviv’den Kudüs’e taşımıştı. Şimdi de Netanyahu hükümetinin, ateşkes müzakerelerini yokuşa sürerek ABD Başkanlık seçimlerini Trump’ın kazanmasını beklediği söyleniyor. Bu sayede Trump’ın vereceği tam destekle soykırımı tamamlayabilmeyi umuyor.
Özetle, anti-Semit olmakla suçlanan Greta Thunberg’in, Fransız veya Britanya solunun, Yahudileri katletmek isteyen nefret grupları olduğunu söyleyen Siyonistler’in; İsrail dostu gördükleri faşist, Nazi ve aşırı sağcı partiler ve siyasetçilerle olan ilişkilerindeki çelişkiyi anlatma zahmetini kendilerine bırakalım. Greta’dan aldığımız ilhamla kapitalizme, emperyalizme, savaşlara ve ırkçılığa karşı mücadele etmeye devam edelim.
[1] EP Israel ranking, https://ec4i.org/initiatives/ep-israel-ranking/
Fotoğraf: İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg, 4 Eylül 2024 tarihinde Danimarka’nın başkenti Kopenhag’daki Kopenhag Üniversitesi Şehir Kampüsü’nden Vor Frue Meydanı’na yürüyen “İşgale Karşı Öğrenciler” tarafından düzenlenen “Akademik Boykot Şimdi!” gösterisi sırasında görülüyor [EMIL NICOLAI HELMS/Ritzau Scanpix/AFP via Getty Images]
Paylaş: