Arşiv Haberler

Elie Wiesel’in Hayat Hikâyesi

İnsan hakları aktivisti ve yazar olan Wiesel, hayatını Holokost’un anılarının yaşatılmasına adamıştı.

EWiesel3

Kaynak: Ronen Shnidman – Haaretz

Çeviri: Henri Çiprut

Holokost’tan kurtulan, Nobel ödüllü üretken bir yazar ve aktivist olan Elie Wiesel 87 yaşında hayata veda etti. Wiesel, en çok Holokost eğitimi hakkındaki çalışmaları ve Auschwitz toplama kampında bir çocuk olarak kendi deneyimine dayanan Gece adlı eseri ile tanınıyordu.

Eiezer “Elie” Wiesel, 30 eylül 1928’de Romanya’da Sighet kasabasında doğdu. Büyük babası Dodye Feig, Vishnitz hasidik tarikatına mensuptu, bunun güçlü etkileri ilerideki bazı yazılarında görülecekti. Wiesel, Sighet’te geleneksel dini bir eğitim aldı. Buraya uzun bir süre sonra 2002’de büyüdüğü evin Elie Wiesel Müzesi olarak açılışı için geri dönecekti.

Wiesel ailesinin hayatı 1940 ta Macaristan’ın Sighet’i ilhak etmesi ve bütün Yahudileri iki gettodan birine göçe zorlanması ile değişti. 1944 Mayısında Naziler, Macaristan’ın da onayı ile Sighet’in Yahudi cemaatini Auschwitz-Birkenau toplama kampına sürdüler. Genç Wiesel, babası Shlomo ile birlikte Auschwitz -3 Monowitz’in bir alt birimi olan Buna Werke çalışma kampına gönderildi. Burada 8 ay boyunca zorunlu çalışmadan sonra, savaşın sonlarına doğru başka toplama kamplarına transfer edildiler.

Dizanteri hastası olan abası Shlomo Wiesel, bir Alman askerinin dayağı sonucunda 29 Ocak 1945’te öldü. Bundan birkaç hafta önce Elie Wiezel, Buchenwald kampına doğru zorunlu yürüyüşe gönderilmişti. Annesi Sarah, ve küçük kızkardeşi Tzipora’da Holokost’ta öldüler. Wiesel bu olayları 1955 yılında yayınlanan anıları “Gece” de anlattı.

Savaştan sonra Wiesel, diğer genç Holokost kurtulanları ile birlikte Fransa’daki bir yetimhaneye gönderildi. Burada birkaç yıl geçirdikten sonra, ailesinden hayatta kalan son iki kişi ile, ablaları Beatrice ve Hilda ile buluştu.

1948’de 20 yaşında, Sorbonne üniversitesinde edebiyat, felsefe ve psikoloji eğitimi aldı ancak tamamlamadan bıraktı. Bu sırada İbranice öğretmenliği gibi çeşitli işlerde çalıştı, ancak neredeyse tüm eserlerini Fransızca yazdı. Sonunda meslek olarak gazeteciliği seçti, Fransız ve İsrail yayınları için çalıştı. 1949’da yeni kurulan İsrail’e Fransız gazetesi L’arche’ın muhabiri olarak gitti. Ardından İsrail’de yayınlanan Yedioth Aharonoth gazetesinin Paris muhabiri oldu. 1961 yılında Nazi savaş Suçlusu Adolf Eichmann’ın İsrail’deki mahkemesini New York’ta Yidiş dilinde yayınlanan gazete, The Forward için izledi.

Paris’teki yıllarında Monsieur Chouchani adıyla bilinen gizemli ve ünlü bir Yahudi bilim adamı ile sinagogta tanıştı ve birlikte çalıştı. Yedioth Aharonoth’taki bir makalesinde ondan “ modern bir efsane” olarak söz etti. Ölümünden sonra Uruguay Montevideo’daki mezar taşını yaptırdı ve kitabesine “ Hatırası kutsal olan Bilge Rabi Chouchani. Doğumu ve hayatı bir muamma ile mühürlü” yazdırdı.

Holokost’un hayatındaki travmatik etkisinden ötürü ya da buna rağmen Wiesel, bu deneyimini Nobel edebiyat ödüllü Fransız yazar François Mauriac’ın bir sohbet sırasında onu cesaretlendirmesine kadar yazmadı. 1954 yılında Yidiş dilinde yazdığı anıları 800 sayfaydı. Wiesel buna “Un di velt hot geshvign” (Ve Dünya Sesiz Kaldı) başlığını vermişti. Kısaltılmış versiyonunu Fransızca olarak 1958’de yazdı, “La Nuit” (Gece) başlığı ile yayınlandı. Kitap iki yıl sonra İngilizce olarak “Night” adıyla yayınlandı. Ününe rağmen kitap ilk 18 ay içinde ABD’de sadece 2000 adet satıldı. Eleştirmenlerin keşfi ile bu sayı daha sonra 6 milyon adedi aşacaktı. Bu kitap günümüzde 30 dile tercüme edilmiştir.

Night, Holokost anılarını kapsayan bir üçlemenin ilk kitabıydı. Bunu “Dawn” (Şafak) ve ”Day” (Gündüz) izledi. Wiesel, gerçek ve kurgu eserlerden oluşan 40’tan fazla eser üretti. Bunların arasında “A Passover Haggaddah” (Bir Pesah Agadası) ve “Wise Men and Their Tales: Portraits of Biblical, Talmudic, and Hasidic Masters” (Bilgeler ve Hikâyeleri: Tevrat, Talmud ve Hasidizm Ustalarının Portreleleri) vardır.

1955 yılında Wiesel Birleşmiş Milletler muhabiri olarak New York’a taşındı. Burada bir tafik kazsının ardından hastanede uzun bir nekahet dönemi geçirdi. İyileştikten sonra ABD vatandaşlığına başvurdu ve 1963’te aldı. Bu Holokost nedeniyle vatansız kalmasından sonra edindiği ilk vatandaşlıktı.

Uzun süre bekâr kaldıktan sonra, New York’ta tanıştığı kendisi de bir Holokost kurtulanı olan Marion Rose ile 1969 yılında Kudüs’te evlendi. Marion, Wiesel’in İngilizce yayınlanan kitaplarının çevirilerini yaptı.

Wiesel, hayatı boyunca birçok ödül ve unvan aldı. Bunların arasında ABD başkanlığı tarafından verilen Özgürlük ödülü, Fransız Legion d’Honneur, İngiltere Krallığı tarafından verilen Şövalyelik ünvanı sayılabilir. Ancak bütün bunları arasında en üstünü şiddet baskı ve ırkçılığa karşı söylemi ile aldığı 1986 Nobel Barış ödülüdür. 100’den fazla fahri doktoranın yanı sıra 1968’de Altı Gün Savaşından sonra Kudüs’ün birleşmesine bir Yahudi cevabı olarak tanımladığı kitabı “A Beggar in Jerusalem” (Kudüs’te bir dilenci) ile Fransa’nın saygın edebiyat ödülü Prix Medicis’nin de sahibi oldu.

2007’de dönemin İsrail Başbakanı olan Ehud Olmert’in partisi Kadima adına İsrail Devlet Başkanlığına adaylık teklif ettiği ancak Wiesel’in teklifi reddettiği söylenir. Olmert daha sonra Shimon Peres’i aday gösterdi. 2013 yılında Peres, Wiesel’e İsrail Devlet Nişanı’nı verdi.

Hayattaki tecrübelerine rağmen Wiesel, mizah duygusunu da yitirmemişti. Bunu 2013 yılında Dünya Yahudi Kongresi’nin Theodore Herzl ödülünü dönemin ABD Dışişler Bakanı Hillary Clinton’dan alırken gösterdi. The Forward’a göre Clinton’un bu törendeki “Avrupa’da o dönemde iki büyük adam vardı Herzl Freud” şeklindeki konuşmasına cevaben, Wiesel, “Bu ikisinin tanışmadıkları için şanslıyız. Herzl’in Dr. Freud’a bir rüyam var dediğini düşünün; Dr. Freud’un yanıtı uzanın ve bana annenizi anlatın olurdu!” demiştir.

Wiesel’in yazarlığının yan sıra akademik kariyeri de oldu. New York, Boston, Yale ve Columbia üniversitelerinde dersler verdi.

Bununla birlikte Wiesel’in en çok bilinen yönü, Holokost’un hatırasnı canlı tutmak ve Holokost eğitimi konusundaki çalışmalarıdır. Yıllar boyunca bu konularda dünyanın her yerinde sayısız konferanslar vermiştir.

1978’de ABD Başkanı Jimmy Carter, Wiesel’i Holokost ABD Başkanlık Komisyon’nun başkanı olarak atadı. (Bu komisyon daha sonra U.S. Holocaust Memorial Council olarak yeniden adlandırılacaktı.) 1986 yılına kadar bu görevde kalan Wiesel, Washngton DC deki US Holocaust Memorial Muesum’un kurulmasındaki en etkin kişi olacaktı. Müzenin girişindeki kitabede bulunan, “ Ölenler ve yaşayanlar için, tanıklık etmeliyiz” sözleri ona aittir.

EWiesel4

1986’da Nobel Barış Ödülünü aldıktan sonra eşi ile birlikte Elie Wiesel Foundation for Humanity adlı vakfı kurdu. Vakfın amacı, diyalog ve gençlik programları aracılığı ile dünyadaki hoşgörüsüzlük ve adaletsizlik ile mücadele etmekti. İzleyen yılda, savaş suçlusu Klaus Barbie’nin Lyon’da görülen davasında tanık oldu ve Auschwitz’deki acı tecrübelerini paylaştı.

2003 yılında Romanya Devlet Başkanı Ion Ilıescu, tarafından Romanya’daki Holokost Araştırmaları Uluslararası Komisyonunun başkanlığına atandı. Daha sonraları Wiesel Komisyonu olarak anılacak olan bu komisyonun görevi Romanya’nın faşist rejiminin Holokost sırasındaki Yahudilere ve Romanlara uyguladığı vahşetin kayıt altına alınması idi. Komisyon raporunda 2. Dünya Savaşı sırasında 280.000 ile 380.000 arasında Yahudi ile 11.000 Roman’ın ölümünden Romen makamlarının sorumluluğunu tespit etti. Romanya hükümeti komisyonun bulgularını tanıdı.

Romanya hükümeti ayrıca 9 Ekim gününü ( Romanya Yahudilerinin getto ve çalışma kamplarına gönderilmeye başladıkları gün) ülkenin resmi Holokost anma günü olarak belirledi.

2012 yılında Macaristan’ın ülkede Holokost sırasında yaşanan trajik suç niteliğindeki olayları örtbas etmesini protesto ederek bu ülkeden 2009 yılında aldığı devlet nişanını iade etti.

2006 yılında, Gece’nin yeniden basımı vesilesi ile Amerikalı ünlü TV sunucusu Oprah Winfrey’e Auschwitz’i ziyaretinde eşlik etti. Üç yıl sonra da ABD başkanı Barack Obama ve Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile birlikte Buchenwald toplama kampını ziyaret etti.

Hayatının son yıllarında Elie Wiesel tamamen ilgisiz bir konu nedeniyle yine gazete başlıklarındaydı. Wall Street’te patlayan Bernard Madoff dolandırıcılık skandalında Elie Wiesel vakfı 15,2 milyon dolar ve Wiesel çifti de bütün birikimleri olan yaklaşık 1 milyon doları yitirdiler. Vakıf sonradan kaybının üçte birini tekrar bağışlarla toplamayı başardı ve çalışmaya devam edebildi. Wiesel daha sonraları New York Times muhabirinin Madoff hakkındaki sorusu üzerine “Psikopat, onu tarif etmek için çok nazik bir kelime olacaktır” diyecekti.

Elie Wiesel, hayatı boyunca edindiği ününü Holokost’un hatırasının yanı sıra diğer siyasi konularda fikir beyan etmek için de kullandı. Özelikle dünyanın her yerindeki soykırım ile ilgili konularla ilgilendi. Eylül 2006 ‘da ünlü aktör George Clooney ile bilrlikte Darfur’daki insani kriz üzerine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde bir konuşma yaptı. 2007 yılında Elie Wiesel vakfının Ermeni Soykırımının inkârını eleştiren mektubunu Wiesel’in yanı sıra 52 Nobel ödülü sahibi imzaladı.

Wiesel, genel olarak insan hakları konuları ile ilgilendi ve Uluslararası insan Hakları Vakfı konseyinde, Güney Afrika’daki Apartheid, Arjantin’in kaybetme politikası ve Yugoslavya’daki iç savaş sırasındaki Boşnakların uğradığı soykırım hakkında görüş beyan etti. 2010 yılında Netanyahu hükümetinin 400 göçmen işçi çocuğunu ülkeden gönderme kararına açıkça karşı durdu. Wiesel, Yahudiler ile ilgili konularda ve özellikle İsrail’in keskin bir savunucusu idi.

1965 yılında Sovyetler Birliğine yaptığı bir ziyaretin ardından Sovyetler Birliği’nde yaşayan Yahudilerin içinde bulunduğu kötü durumu anlatan “The Jews of Silence” (Sessizliğin Yahudileri) adlı kitabını yayınladı. Sovyet Yahudilerinin göç etme çabalarını destekledi. Wiesel ayrıca Etiyopya Yahudilerinin İsrail’e göçüne de güçlü bir destek verdi.

2010 Nisanında, Doğu Kudüs’ün Yahudi mahallerindeki inşaatlar konusunda Netanyahu hükümetine baskı uygulayan Obama yönetimini eleştiren ilanlar verdi. Aynı taktiği 2013 yılında da New York Times’da tam sayfa bir ilan ile uyguladı. Bu seferki konusu İsrail’in yok edilmesi için çağrıda bulunan İran’ın tüm nükleer kapasitesinin yok edilmesini ABD hükümetinden talep etmekti.

2012 yılında Haaretz ‘e verdiği bir mülakatta, tüm arşivini uzun yıllar ders verdiği Boston Üniversitesine bağışlayacağını söylemişti. Wiesel, ardında dul eşi Marion’un yanı sıra oğlu Shlomo Elisha, üvey kızı Jennifer ve iki torun bıraktı.