Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) İsrail’in 7 Ekim sonrası ilişkili politikalarına dair son kararı, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarındaki politikalarını ve savaş suçları iddialarını soruşturma yönündeki çabaların önemli bir adımı olarak değerlendiriliyor.
UCM Kararı ve Arka Plan
UCM, geçtiğimiz günlerde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant’a yönelik olası savaş suçları nedeniyle tutuklama kararları çıkarılabileceğini belirtti. Mahkeme, İsrail’in 1967’den beri işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında insan hakları ihlalleri ve uluslararası hukuku ihlal eden faaliyetlerle suçlandığı iddialarını inceliyor. Özellikle Gazze’deki sivillere yönelik saldırılar, yasa dışı yerleşim faaliyetleri ve zorla tahliye uygulamaları, insanlığa karşı suçlar kapsamında temel suçlamalar arasında yer alıyor.
UCM, İsrail hükümetinin mahkemenin yargı yetkisini tanımadığı yönündeki itirazlarını da reddetti. Bu karar, Filistin’in 2015 yılında UCM’ye taraf devlet olarak katılımını tanıyan ve işlenen savaş suçlarının yargılanabileceğini belirten önceki bir kararın devamı niteliğinde. İsrail, mahkemeyi tanımadığını ve bu kararların geçersiz olduğunu savunuyor. Ancak UCM’ye taraf olan ülkelerdeki yargı süreçleri, Netanyahu ve Gallant gibi savaş suçluları için ciddi bir uluslararası hukuk riski oluşturuyor.
İsrail ve Destekçileri Tepkili
Netanyahu, bu süreci “adaletsizlik ve İsrail’e yönelik çifte standart” olarak nitelendirdi ve tabii Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni “antisemit” ilan etti. Ancak dünya genelinde insan hakları savunucuları ve birçok hukukçu bu adımı, Filistin halkının yıllardır maruz kaldığı sistematik ihlallerin görünür hale gelmesi için önemli bir adım ve Filistin’deki kurbanların adalet arayışı için bir umut ışığı olarak görüyor.
Netanyahu ve Gallant İçin Hukuki Riskler
UCM kararına göre, Netanyahu ve Gallant mahkemeye taraf olan 124 ülkeden herhangi birine giriş yaptıkları takdirde tutuklanabilirler. Savaş suçları sebebiyle arandıkları için Avrupa Birliği üyeleri, bazı Afrika ülkeleri ve Güney Amerika’yı ziyaret edemeyecekler.
UCM’nin bu adımı, sadece Netanyahu ve Gallant için değil, aynı zamanda İsrail ordusunun üst düzey komutanları ve yetkilileri için de bir uyarı niteliği taşıyor. İsrail’in işgal altındaki topraklarda uluslararası hukuku ihlal ettiği yönündeki güçlü kanıtlar, uzun süredir uluslararası kuruluşların ve sivil toplum örgütlerinin raporlarında yer alıyordu. Şimdi ise bu suçlamalar, somut bir hukuki süreçle sonuçlanma yolunda ilerliyor.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) İsrail’in 7 Ekim sonrası ilişkili politikalarına dair son kararı, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarındaki politikalarını ve savaş suçları iddialarını soruşturma yönündeki çabaların önemli bir adımı olarak değerlendiriliyor.
UCM Kararı ve Arka Plan
UCM, geçtiğimiz günlerde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant’a yönelik olası savaş suçları nedeniyle tutuklama kararları çıkarılabileceğini belirtti. Mahkeme, İsrail’in 1967’den beri işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında insan hakları ihlalleri ve uluslararası hukuku ihlal eden faaliyetlerle suçlandığı iddialarını inceliyor. Özellikle Gazze’deki sivillere yönelik saldırılar, yasa dışı yerleşim faaliyetleri ve zorla tahliye uygulamaları, insanlığa karşı suçlar kapsamında temel suçlamalar arasında yer alıyor.
UCM, İsrail hükümetinin mahkemenin yargı yetkisini tanımadığı yönündeki itirazlarını da reddetti. Bu karar, Filistin’in 2015 yılında UCM’ye taraf devlet olarak katılımını tanıyan ve işlenen savaş suçlarının yargılanabileceğini belirten önceki bir kararın devamı niteliğinde. İsrail, mahkemeyi tanımadığını ve bu kararların geçersiz olduğunu savunuyor. Ancak UCM’ye taraf olan ülkelerdeki yargı süreçleri, Netanyahu ve Gallant gibi savaş suçluları için ciddi bir uluslararası hukuk riski oluşturuyor.
İsrail ve Destekçileri Tepkili
Netanyahu, bu süreci “adaletsizlik ve İsrail’e yönelik çifte standart” olarak nitelendirdi ve tabii Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni “antisemit” ilan etti. Ancak dünya genelinde insan hakları savunucuları ve birçok hukukçu bu adımı, Filistin halkının yıllardır maruz kaldığı sistematik ihlallerin görünür hale gelmesi için önemli bir adım ve Filistin’deki kurbanların adalet arayışı için bir umut ışığı olarak görüyor.
Netanyahu ve Gallant İçin Hukuki Riskler
UCM kararına göre, Netanyahu ve Gallant mahkemeye taraf olan 124 ülkeden herhangi birine giriş yaptıkları takdirde tutuklanabilirler. Savaş suçları sebebiyle arandıkları için Avrupa Birliği üyeleri, bazı Afrika ülkeleri ve Güney Amerika’yı ziyaret edemeyecekler.
UCM’nin bu adımı, sadece Netanyahu ve Gallant için değil, aynı zamanda İsrail ordusunun üst düzey komutanları ve yetkilileri için de bir uyarı niteliği taşıyor. İsrail’in işgal altındaki topraklarda uluslararası hukuku ihlal ettiği yönündeki güçlü kanıtlar, uzun süredir uluslararası kuruluşların ve sivil toplum örgütlerinin raporlarında yer alıyordu. Şimdi ise bu suçlamalar, somut bir hukuki süreçle sonuçlanma yolunda ilerliyor.
Paylaş: