” [Recep Tayyip Erdoğan] asla düşmanlığı körüklemiyor. O yünden biz çok müsterihiz, çok da mutluyuz.”
Geçtiğimiz hafta Whatsapp aracılığıyla farklı arkadaşlarımdan ısrarla aynı videoyu aldım. Video AHaber ana haber bülteninden bir bölüm: Şişli Camii’nin önünden geçen bir semt sakini, muhabir tarafından durdurulur ve şu çok önemli soruya maruz kalır; “31 Mart yerel seçiminde kime oy vereceksiniz?”
Vatandaşın cevabı hazırdır. Kendisi senelerdir Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (‘AKP‘) oy vermekte ve Recep Tayyip Erdoğan’a (‘RTE‘) yakın duygular beslemektedir. Bunları son derece süslü ve havuz medyasının izleyicisinin hoşuna gidecek bir biçimde formüle etmekten de çekinmez. Kayıt esnasında bu beyefendi, Şişli Belediyesi’nin problemlerinin ancak ve ancak AKP tarafından çözülebileceğini, şu anda görev yapmakta olan belediye başkanıyla temasa geçmişse de problemlerin bir türlü çözülemediğinin altını çizerken, bir takım organizasyonlardan da bizi ancak AKP ve RTE’nin koruyabileceğini söylüyor.
Elbette bir kimseyi siyasi düşünceleri ve tercihleri sebebiyle alenen yargılayacak değilim. Ancak gelin görün ki, bu vatandaş ne sandığınız kadar sıradan biri ne de sadece kendi adına konuşacak kadar naif.
“Bizim sayın başkanımızın yanında olmamız son derece normal.”
Zat-ı muhterem Doğan Kasadolu bu cümleleri sarf eden kişi. Veya belki siz onu David Kazado ismiyle tanıyorsunuzdur, kim bilir? Kendisinin kırdığı cevizler kırkı aştığı için, şimdi kimdir, ne yapar-ne eder anlatmak istemiyorum. Tanımayanlar, merak edenler, kutsal bilgi kaynağına bakabilir veya Google’layabilir; bolca bilgi mevcut. Yine de dayanamayıp bir kaç örnek vereyim: kendisi 17-25 Aralık’ın Yahudi lobisinin işi olduğunu savunur; İsrail’i her şeyiyle her zaman kınadığı için havuz medyası tarafından pek sevilen bir avukattır.
Peki. Ona da peki. Ancak muhabirin “Neden cemaat olarak AKP’ye oy veriyorsunuz?” sorusuna verdiği cevabı kabul etmek ne mümkün…
Öncelikle belirtmek gerekiyor ki, muhabirin böylesine yönlendirici bir soru sormasına zemin hazırlayan Doğan Kasadolu’dur. Hatta belki de bu sorunun kendisine yöneltilmesi konusunda muhabire işaret bile veriyordur. Soru geldiğinde ise normal bir seçmenin söylemesi gereken şeylerden çok uzak açıklamalarda bulunuyor. Biz bekleriz ki, bir hukukçu, her seçmenin oyunun birbirinden farklı olabileceğini, aynı partiye oy veren iki kişinin bile birbirinden farklı saiklerle oy verdiğini, toplumlardaki bireylerin birbirinden bağımsız olduğunu ve herkesin hür bir şekilde hiç bir baskı altında kalmaksızın kendi istediği partiye (veya bağımsız adaya) oy verebileceğini söylesin. Oysa Doğan Kasadolu şöyle demeyi tercih ediyor:
“[RTE] Yahudi vatandaşları olarak bizlere son derece değer veriyor, son derece Kuran’dan ve İslam’dan gelen bir kültürle bizi kucaklıyor. Dolayısıyla bizim sayın başkanımızın yanında olmamız son derece normal bir davranış şeklidir…. [RTE] asla düşmanlığı körüklemiyor. O yönden biz çok müsterihiz, çok da mutluyuz.“
Doğan Kasadolu beklediğimiz cevap bir yana, tüm Yahudilerin AKP’ye oy verdiğini inkar etmiyor. Hem de bu hususta hiçbir soru işareti uyandırmadan, Yahudi toplumunun neden AKP ve RTE’ye oy verdiğini de kendince açıklıyor. Bize son derece değer veren, bizi kucaklayan başkanımız daha Aralık ayında katıldığı bir konferansta gençlere Yahudi gibi olmama tavsiyesinde bulunmuştu. Pek çok zaman, sevmediği kişilerin Yahudi olduklarını özellikle vurgulamış, pek çok olayın arkasında Yahudiler olduğunun altını çizmişti.
Hal böyleyken, belirtmekte yarar var: Türkiye Yahudi toplumunun bir kısmı AKP’ye oy vermiyor. AKP’ye oy veren de varmış belli ki, televizyona açıklama bile yapıyor… Diğerleri de canının istediğine, kendisine daha yakın gördüğü partiye veya bağımsız adaya oy veriyor. İçiniz rahat olsun…
*Avlaremoz’un resmi bir görüşü yoktur. Yayımlanan yazılar, yazı sahibinin kendi görüşleridir. Çok sesli bir platform olma amacı taşıyan Avlaremoz’da, nefret söylemi içermedikçe, farklı düşünceler kendisine yer bulmaktadır.
” [Recep Tayyip Erdoğan] asla düşmanlığı körüklemiyor. O yünden biz çok müsterihiz, çok da mutluyuz.”
Geçtiğimiz hafta Whatsapp aracılığıyla farklı arkadaşlarımdan ısrarla aynı videoyu aldım. Video AHaber ana haber bülteninden bir bölüm: Şişli Camii’nin önünden geçen bir semt sakini, muhabir tarafından durdurulur ve şu çok önemli soruya maruz kalır; “31 Mart yerel seçiminde kime oy vereceksiniz?”
Vatandaşın cevabı hazırdır. Kendisi senelerdir Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (‘AKP‘) oy vermekte ve Recep Tayyip Erdoğan’a (‘RTE‘) yakın duygular beslemektedir. Bunları son derece süslü ve havuz medyasının izleyicisinin hoşuna gidecek bir biçimde formüle etmekten de çekinmez. Kayıt esnasında bu beyefendi, Şişli Belediyesi’nin problemlerinin ancak ve ancak AKP tarafından çözülebileceğini, şu anda görev yapmakta olan belediye başkanıyla temasa geçmişse de problemlerin bir türlü çözülemediğinin altını çizerken, bir takım organizasyonlardan da bizi ancak AKP ve RTE’nin koruyabileceğini söylüyor.
Elbette bir kimseyi siyasi düşünceleri ve tercihleri sebebiyle alenen yargılayacak değilim. Ancak gelin görün ki, bu vatandaş ne sandığınız kadar sıradan biri ne de sadece kendi adına konuşacak kadar naif.
“Bizim sayın başkanımızın yanında olmamız son derece normal.”
Zat-ı muhterem Doğan Kasadolu bu cümleleri sarf eden kişi. Veya belki siz onu David Kazado ismiyle tanıyorsunuzdur, kim bilir? Kendisinin kırdığı cevizler kırkı aştığı için, şimdi kimdir, ne yapar-ne eder anlatmak istemiyorum. Tanımayanlar, merak edenler, kutsal bilgi kaynağına bakabilir veya Google’layabilir; bolca bilgi mevcut. Yine de dayanamayıp bir kaç örnek vereyim: kendisi 17-25 Aralık’ın Yahudi lobisinin işi olduğunu savunur; İsrail’i her şeyiyle her zaman kınadığı için havuz medyası tarafından pek sevilen bir avukattır.
Peki. Ona da peki. Ancak muhabirin “Neden cemaat olarak AKP’ye oy veriyorsunuz?” sorusuna verdiği cevabı kabul etmek ne mümkün…
Öncelikle belirtmek gerekiyor ki, muhabirin böylesine yönlendirici bir soru sormasına zemin hazırlayan Doğan Kasadolu’dur. Hatta belki de bu sorunun kendisine yöneltilmesi konusunda muhabire işaret bile veriyordur. Soru geldiğinde ise normal bir seçmenin söylemesi gereken şeylerden çok uzak açıklamalarda bulunuyor. Biz bekleriz ki, bir hukukçu, her seçmenin oyunun birbirinden farklı olabileceğini, aynı partiye oy veren iki kişinin bile birbirinden farklı saiklerle oy verdiğini, toplumlardaki bireylerin birbirinden bağımsız olduğunu ve herkesin hür bir şekilde hiç bir baskı altında kalmaksızın kendi istediği partiye (veya bağımsız adaya) oy verebileceğini söylesin. Oysa Doğan Kasadolu şöyle demeyi tercih ediyor:
“[RTE] Yahudi vatandaşları olarak bizlere son derece değer veriyor, son derece Kuran’dan ve İslam’dan gelen bir kültürle bizi kucaklıyor. Dolayısıyla bizim sayın başkanımızın yanında olmamız son derece normal bir davranış şeklidir…. [RTE] asla düşmanlığı körüklemiyor. O yönden biz çok müsterihiz, çok da mutluyuz.“
Doğan Kasadolu beklediğimiz cevap bir yana, tüm Yahudilerin AKP’ye oy verdiğini inkar etmiyor. Hem de bu hususta hiçbir soru işareti uyandırmadan, Yahudi toplumunun neden AKP ve RTE’ye oy verdiğini de kendince açıklıyor. Bize son derece değer veren, bizi kucaklayan başkanımız daha Aralık ayında katıldığı bir konferansta gençlere Yahudi gibi olmama tavsiyesinde bulunmuştu. Pek çok zaman, sevmediği kişilerin Yahudi olduklarını özellikle vurgulamış, pek çok olayın arkasında Yahudiler olduğunun altını çizmişti.
Hal böyleyken, belirtmekte yarar var: Türkiye Yahudi toplumunun bir kısmı AKP’ye oy vermiyor. AKP’ye oy veren de varmış belli ki, televizyona açıklama bile yapıyor… Diğerleri de canının istediğine, kendisine daha yakın gördüğü partiye veya bağımsız adaya oy veriyor. İçiniz rahat olsun…
*Avlaremoz’un resmi bir görüşü yoktur. Yayımlanan yazılar, yazı sahibinin kendi görüşleridir. Çok sesli bir platform olma amacı taşıyan Avlaremoz’da, nefret söylemi içermedikçe, farklı düşünceler kendisine yer bulmaktadır.
Paylaş: