Bugün hâlâ Türkiye Yahudi toplumunda ve Şalom gazetesinde soykırım inkârı ile karşılaşıyoruz. İnkâr edilen soykırım tabii ki bize karşı işlenen ve 6 milyon Yahudi’nin ölümüyle sonuçlanan Holokost değil. İnkâr edilen Ermeni Soykırımı.
Cemaatimizde Türkiye’nin resmi söylemi olan “savaş ortamı vardı, sistematik Ermeni katli olmadı” fikri hüküm sürerken, Şalom’da konusu geçtikçe Ermeni Soykırımından çoğu Türkiye yayınında olduğu gibi “sözde soykırım” diye bahsediliyor.
Kendi toplumu soykırım gibi ciddi bir acıyı taşıyan Yahudiler nasıl böyle yüzsüzce; kardeş, komşu, vatandaş, benzer zorluklar çeken azınlıklar olduğu, Ermeni toplumun en büyük acısını, tarihsel yarasını reddedebiliyor? Eğer Agos’ta veya Ermeni toplumunun genelinde Holokost reddi yaygın olsaydı Yahudiler bunu tabii ki eleştirirdi.
Holokost inkârı en aşağılık antisemit nefret söylemlerden biridir. 6 milyon Yahudi’nin çalışma kamplarında, ölüm kamplarında ve fırınlarda öldürülmediği iddia edildiğinde, aslında söylenen Yahudi toplumun bütünüyle yalancı olduğu, tarihi yeniden yazan bir komplo içinde olduğu, yalanlarıyla dünyadan sempati topladığı, bu yalanlarla Almanya’dan para kopardığı ve daha bir sürü antisemitizmin tabanını oluşturan düşünceler ortaya çıkmakta. Holokost inkârı derin Yahudi nefretine zemin hazırlar.
Şalom “sözde soykırım” dediğinde de Ermeni nefretine aynı şekilde zemin hazırlanıyor. Yüz binlerce Anadolulu Ermeni’nin evlerinden sürüldüğü, aç ve susuz bırakılarak öldürüldüğü, Anadolu’nun her köşesinde nehirlerde boğulduğu, köyleri yakıldığı, toplu mezarlara gömüldüğü, Suriye çöllerinde toplama kamplarına yollandığı inkâr edildiğinde Türkiye Yahudi toplumu ve Şalom ne söylemiş oluyor? Ermenilerin Türkiye aleyhine yalan söylediği, ülkeyi utandırmak için komplo teorisi üretme peşinde olduğu, Türkiye’den para koparmaya çalıştıkları gibi rezil düşüncelere destek çıkmış oluyor. Bu para koparma iftirasını Şalom “Soykırım Endüstrisi” adlı 2008 tarihli makalesiyle de körükledi. Bu fikirlerle Holokost inkârcılarının antisemit düşünceleri arasındaki açık paralelliği görmezden gelmek mümkün değil.
Maalesef Şalom’da Ermenilere yapılana “soykırım demek kesinlikle yanlış” anlatan makaleler sıkça ortaya çıkıyor. Tarihçiler arasında konsensüs oluştuğu halde Şalom yazılarında hâlâ soykırımı inkar eden tarihçiler öne çıkarılıyor, sanki gerçek bir tarihi müzakere varmış gibi davranılıyor. Ermeni soykırımından “iddialar” veya “sözde” diye bahsediliyor.
Türkiye liberal medyasında yaygın olan bu örneklerin üzerine bir de Holokost’un tek büyük felaket ve soykırım olduğuna üsteleyen Yahudi perspektifi biniyor ve başyazar İvo Molinas gibi liberal entellektüeller “1915’e soykırım dersek, Holokost’a ne diyeceğiz?” gibi yersiz açıklamalar yapıyor. Böyle diyerek kendi soykırımızı anmış değil, başka toplumların acısını küçümsemiş oluyoruz. Rwanda’ya, Bosna’ya, Arakanlılara da “soykırım” demeyecek miyiz? Bu kendimizi en ezilen görme çabasından bir yarar olmadığının farkındalığına daha ulaşamamış bir Yahudi toplumunda yaşıyoruz.
Ermenilerin en büyük acısını inkâr edip, toplumda Ermeni nefretini körükleyen yalanlara alet olduktan sonra Türkiye Yahudileri hangi yüzle azınlık dayanışması olarak Ermenilerle yan yana durabilir? Eğer böyle temel bir konuda destek değil, köstek oluyorsak vakıf varlıklarının geri alınmasında, azınlık okullarında yapılan atamalara ya da ibadethanelerinin elektrik faturalarının ödenmesine kadar herhangi bir konuda nasıl birlik ve beraberlik içerisinde olmalarını isteyebiliriz? Türkiye’de bulunan azınlık toplumlarının, tek başlarına, herhangi bir konuda ilerleme kaydetmeleri çok zor, ve giderek daralan ortamda bu azınlık cemaatlerinin birbirleriyle dayanışmaları şart. Ancak bir toplum, diğerine yapılan soykırımı inkâr ederken nasıl bir ortak gelecek hayal edilebilir? Hem cemaat liderleri, hem Şalom yazarları azınlık birlikteliğinden bahsederken, hele de Ermeni toplumuyla ilgili haber yaparken bunları kendine sormak zorundadır.
*Avlaremoz’un resmi bir görüşü yoktur. Yayımlanan yazılar, yazı sahibinin kendi görüşleridir. Çok sesli bir platform olma amacı taşıyan Avlaremoz’da, nefret söylemi içermedikçe, farklı düşünceler kendisine yer bulmaktadır.
[…] http://www.avlaremoz.com/2018/09/22/ayidan-post-inkarcidan-dost-olmaz/ […]
[…] dikkat çekmek amacıyla kurulan Avlaremoz adlı internet sitesinde, 22 Eylül 2018 tarihli ‘Ayıdan Post, İnkârcıdan Dost Olmaz’ başlıklı bir yazı yayımlandı. Nesi Altaras imzasıyla çıkan yazıda Şalom Gazetesi […]
[…] dikkat çekmek amacıyla kurulan Avlaremoz adlı internet sitesinde, 22 Eylül 2018 tarihli ‘Ayıdan Post, İnkârcıdan Dost Olmaz’ başlıklı bir yazı yayımlandı. Nesi Altaras imzasıyla çıkan yazıda Şalom Gazetesi […]
[…] Altaras’ın 22 Eylül 2018 tarihinde Avlaremoz’da yayınlanmış Ayıdan Post İnkarcıdan Dost Olmaz isimli yazısı üzerine pek çok platformda tartışmalar yaşandı. Yazı sosyal medyada kimileri […]
[…] imajını temizleme ve özellikle Ermeni Soykırımı inkarcılığı yapması maalesef münferit bir olay değil. Bu masalların erken modern Osmanlı’dan 2010’lara kadar nasıl […]
[…] imajını temizleme ve özellikle Ermeni Soykırımı inkarcılığı yapması maalesef münferit bir olay değil. Bu masalların erken modern Osmanlı’dan 2010’lara kadar nasıl […]
[…] [2] Şalom gazetesinde süregelen Ermeni Soykırımı inkarı ile ilgili şu makalelere bakınız: https://www.avlaremoz.com/2018/09/22/ayidan-post-inkarcidan-dost-olmaz/https://www.avlaremoz.com/2018/10/04/biriciklik-edebiyati-sona-ermeli-rika-kuriel/https://www.avlaremoz.com/2018/10/02/1915-ve-holokost-tartismasi/ […]
[…] Şalom gazetesinde süregelen Ermeni Soykırımı inkarı ile ilgili şu makalelere bakınız: https://www.avlaremoz.com/2018/09/22/ayidan-post-inkarcidan-dost-olmaz/ https://www.avlaremoz.com/2018/10/04/biriciklik-edebiyati-sona-ermeli-rika-kuriel/ […]