“Dışlanmadığım için kendimi şanslı hissediyorum. Fakat her an bir haksızlık ya da dışlanma yaşayacağım korkusuyla da yaşıyorum.”
Gila, 2012 Yazında İstanbul’da kendisiyle görüşme yaptığım sırada 22 yaşında bir Üniversite öğrencisiydi. Diğer gençler gibi, O da Ladino’nun artık konuşulmamasından, dine ve kültüre verilen önemin azalmasından şikâyetçi, Türkiye’de Yahudi kimliğinin erimekte olmasından kaygılı. Öte yandan, hâlâ toplumun bir parçası olarak görülmemekten de rahatsız. Gila, Türkiye’deki Yahudilerin durumu hakkındaki görüşlerini özetle şöyle aktarıyor: “Yahudileri topluma entegre olmuş görmüyorum. Kendilerinden kaynaklanan bir şey değil bence bu durum. Bizleri tanımayıp, görmeyip, bilmek istemeyenler yüzünden… Bugün, baskılar yüzünden bence Yahudiler toplumla iyi geçinmeye çalışıyorlar. Ve dolayısıyla maalesef hâlâ saklanıyorlar, dikkat çekmemeye çalışıyorlar.”
Şimdi sözü kendisine veriyorum…
Yahudileri toplumun içinde nerede görüyorsunuz? Sizce Yahudilerin, toplumu oluşturan diğer unsurlardan farkı var mıdır? Varsa nedir/nelerdir?
Türk toplumu içinde azınlık statüsündeki insanlar hep aynı kefeye konuluyor, “azınlık”, başka bir şey değil. Bence çoğu kişi azınlıkları kendi içinde ayırmaya bile çalışmıyor, ne olduklarını bilmeden konuşuyorlar. Hepimizi tek bir gruba sokarak… İçlerinde farklılıklar, mezhepler varken aynı görüyorlar. Tanımaya, görmeye, çalışmadan hüküm giydiriyorlar diyebilirim.
Yahudileri ve diğer gayrimüslim azınlık gruplarını topluma entegre olmuş görmüyorum. Kendilerinden kaynaklanan bir şey değil bence bu durum. İşte az önce bahsettiğim şey; bizleri tanımayıp, görmeyip, bilmek istemeyenler yüzünden… Bence bütün azınlıklar eşit şekilde dışlanıyorlar. Bugün, baskılar yüzünden bence Yahudiler toplumla iyi geçinmeye çalışıyorlar. Ve bence maalesef hâlâ saklanıyorlar, dikkat çekmemeye çalışıyorlar.
Ben İstanbul’da yaşadım hep, çok fazla dışlanma gibi bir şey görmedim belki bu nedenle. Ama eminim ki büyük şehirler dışındaki yerlerde çok farklı düşünceler vardır, oralarda olan Yahudiler dışlanıyorlardır.
Sizce günümüz Yahudi kimliği neye/nelere dayanmaktadır? (Örneğin dilin, dinin, kültürün önemi nedir?) Sizce bu kimlik modernleşme sürecinde değişmiş midir? Değiştiğini düşünüyorsanız bu değişimi nasıl yorumluyorsunuz? Sizin Yahudi kimliğiniz neye, nelere dayanmaktadır?
İnanç, git gide azalıyor. Benim gördüğüm kadarıyla, sadece kültürel etkinliklerle birlik beraberlik sağlamaya çalışan belli bir kesim bunu devam ettirmeye çalışıyor.
Dil de git gide yok oluyor. Bir önceki nesil gibi Ladino kullanmıyoruz biz. Ben İspanyolca bildiğim için Ladino biraz anlıyorum, çok da fazla büyüklerimi anlayamıyorum tabii.
Zamanla Yahudi kimliğimiz köreliyor. Her şey azalıyor, karışık evliliklerle git gide azalıyor kültür ve inanç da. Ben karma evliliklere karşı değilim ama karma evlilik olunca kültürün ve dine inancın gerilediği de açık.
Ben, Ladinoyu anlıyorum ama çok kullanamıyorum. Daha çok kültüre dayanıyor benim Musevi kimliğim. Mesela bir gün Kipur orucu tutuyorum. Daha çok bayramları kutluyoruz aslında. 10 üzerinden 6 derecede Musevi din inancı var belki bende.
Sizce Yahudiler arasında, Yahudi kimliğine bakış konusunda, kuşaklar arasında farklar var mıdır? Varsa bu farklılıklar nedir? Nedenleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Fark var tabii ki de. Bir kere önceki kuşaklar daha inançlıydılar. Karma evlilikler, toplumsal baskı Museviliği yaşamayı azalttı ve azaltıyor da. Bana göre biraz daha inançlı Yahudiler, daha dikkatliler kimlik konusunda.
Bir de modern yaşamın getirdiği şeyler var. Çalışma hayatına ayak uydurma, okula ayak uydurma gibi… Bu yüzden de bazen istesek de uygulayamadığımız şeyler oluyor. Mesela, Bayram günümüzde okula gitmek zorunda olmamızdan dolayı bayramı kutlayamamak gibi modern yaşamın getirdiği zorunluluklar oluyor.
Bana ulusum sorulunca “Türküm” derim. Yahudilik; zaten bir inanç, din… O yüzden, hangi ülkeye ait hissediyorsan onu söylemelisin.
Yahudi kimliğinizden ötürü hiç dışlandığınızı düşündünüz mü, kurum ya da kişilerden baskı gördünüz mü? Bu konularda sizden önceki kuşaklardan daha şanslı mı, daha şanssız mı olduğunuzu düşünüyorsunuz? Yoksa zamanla değişen bir şey olmadığını mı düşünüyorsunuz?
Şu anda yaşadığım şehir dolayısıyla bir dışlanma yaşamadım. Ama yaşamadığım için kendimi şanslı hissediyorum. Fakat her an bir haksızlık ya da dışlanma yaşayacağım korkusuyla yaşıyorum. Gönlüm çok ferah değil, hiçbir zaman yaşamam demiyorum. Başıma şu ana kadar bir şey gelmedi, zaten şivem de bozuk değildir, çok fazla dış görünüşümden de Yahudi olduğumu belli etmediğim için somut olarak başıma bir şey gelmedi.
Benden önceki kuşaklardan daha şanssız olduğumu düşünüyorum. Eskiden küçük yerleşim birimlerinde yaşanırmış ve daha bir birlik beraberlik, dostluk komşuluk varmış, şu anda büyük kent yaşamıyla beraber daha şanssızım bu konuda. İnsanlar daha kolay kibirlenebiliyorlar, daha kolay sinirlenebiliyorlar. Ve dolayısıyla daha çok dışlanma korkusu yaşanabiliyor.
Yahudi kimliğinin yaşanması ve aktarılması konularında eksiklikler/sorunlar var mıdır? Var olduğunu düşünüyorsanız bu sorunları kimler ve nasıl çözebilir?
İbadethanelere gidişte azalma olduğunu ve başka şehirlerdeki sinagogların kapatıldığını biliyoruz. Buna bağlı olarak da inancın azaldığını da somut olarak görebiliriz. Bu bir sorun. Aileler çözebilir bu sorunu bugün. Yapabilen aileler çocuklarına aktarıyor Yahudi kimliklerini.
Ben, çocukken kulüplere gidiyordum. Orada benim zamanımda Yahudilikle ilgili eğitim verilmiyordu çok, sadece birlik beraberlik için gidiyorduk, arkadaşlık için…
Ladino dilini konuşuyor musunuz? Yahudi edebiyatından eserler okuyor musunuz? Yahudi tarihi ve dünyadaki Yahudi toplulukları hakkında okuyor, film, belgesel izliyor musunuz? Türkçe, İngilizce, Fransızca vs. dillerde yazan Yahudi yazarları takip ediyor musunuz? Yahudi müziği dinliyor musunuz (kimler, türler) ?
Ladinoyu çok az konuşabiliyorum ama genelde anlıyorum. Kimse öğretmedi bana, kulak dolgunluğu var. Babaannem, anneannem, annem, babam evde konuşurlar ara sıra. Türkçe konuşuruz evde tabii ki de, çok çok nadir Ladino konuşuruz.
İkinci Dünya Savaşı ve kamplarla ilgili çok sayıda film ve belgesel izledim. Onunla ilgili çok fazla doküman da okudum. Kendi ilgimden dolayı. Tarihle ilgili belgesel seyretmeyi seviyorum, ayrıca Yahudi olmanın da elbette katkısı vardır bunda. Yahudi yazarları da takip ediyorum. Marc Levi’yi takip ediyordum bir ara. Yahudi müziği ise dinlemiyorum, İbranice de düğünlerde falan dinliyoruz sadece.
Yahudi kurumlarının kültürel faaliyetlerine katılıyor musunuz? Sizce bu faaliyetler gençlere hitap ediyor mu? Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Çok nadir katılıyorum. Bayram olduğunda birinin evinde bir kutlama oluyor ya da bir yer kiralanıyor bunun için. Parti oluyor, yemek yenip içki içiliyor.
Bekârları tanıştırmak için falan kültürel faaliyetler var ama ben gitmedim. Benim ailem de benim bir Yahudi ile evlenmemi ister tabii.
Yahudi eğitim kurumlarında eğitim gördünüz mü? (Bunlardan birinde öğrenim görmemiş olsanız bile) bu kurumların Yahudiler arasındaki ilişki ve Yahudi kimliğinin aktarılmasında oynadığı rol hakkında ne düşünüyorsanız?
Hayır, hiç Yahudi eğitim kurumunda eğitim görmedim. Tabii ki de rol oynuyor Yahudi kimliğinin aktarılmasında, çünkü orda eğitim görmüş kişilerin inancı ve arkadaşlıkları daha sağlam oluyor. Kesinlikle öyle.
Ama öte taraftan da, yuvadan Musevi okuluna girip de lise sondan çıkılmasına karşıyım. Çünkü Türkiye gerçeğinin farkında olmadan okuyorlar orda, çok iç içe… Türkiye’de okuyor gibi bir okul hayatları olmuyor. Dolayısıyla biraz zorlanıyorlar bence üniversitede. İyi eğitim alıyorlar ama insan ilişkileri açısından sonra zorlanıyorlar.
Sizin için Sinagog neyi temsil ediyor? Sizce Yahudi dini kurumlarının ve faaliyetlerinin Türkiye’de Yahudi kimliğinin yaşatılmasındaki rolü nedir?
Sinagog; ibadethane, dua edilen yer. Sünnet törenleri oluyor, mevlüd duaları oluyor… Ben de arada gidiyorum. İyi günde kötü günde her zaman gidebileceğimiz bir yer sonuçta Sinagog. Yahudi kimliğinin yaşatılmasında tabii rolü var. Hatta en büyük rolü olan şeylerin başında geliyor.
500 yıl, 500. Yıl Vakfı ve müzesi hakkında düşünceleriniz nedir?
Örneğin bu 500 yıl, ‘nerelisin’ dendiğinde rahatlıkla ‘Türküm’ diyebilmem için yeterli bence. Türkiye’deki pek çok kişiden daha çok Türk olduğuma inanıyorum. Din ve milletin ayrılabileceğini düşünecek kadar eğitim sahibi olmalı insanlar
500. Yıl Vakfına gittim, müzesini gezdim. Dünyada çok gördüm Yahudilik üzerine böyle yerleri, örneğin Kudüs’de. Kudüs’e üç kere gittim. Tabii Türkiye’de daha önceleri böyle bir yerin olmaması bir eksiklikti, ama burası biraz daha geliştirilebilir.
e-mail: [email protected]
“Dışlanmadığım için kendimi şanslı hissediyorum. Fakat her an bir haksızlık ya da dışlanma yaşayacağım korkusuyla da yaşıyorum.”
Gila, 2012 Yazında İstanbul’da kendisiyle görüşme yaptığım sırada 22 yaşında bir Üniversite öğrencisiydi. Diğer gençler gibi, O da Ladino’nun artık konuşulmamasından, dine ve kültüre verilen önemin azalmasından şikâyetçi, Türkiye’de Yahudi kimliğinin erimekte olmasından kaygılı. Öte yandan, hâlâ toplumun bir parçası olarak görülmemekten de rahatsız. Gila, Türkiye’deki Yahudilerin durumu hakkındaki görüşlerini özetle şöyle aktarıyor: “Yahudileri topluma entegre olmuş görmüyorum. Kendilerinden kaynaklanan bir şey değil bence bu durum. Bizleri tanımayıp, görmeyip, bilmek istemeyenler yüzünden… Bugün, baskılar yüzünden bence Yahudiler toplumla iyi geçinmeye çalışıyorlar. Ve dolayısıyla maalesef hâlâ saklanıyorlar, dikkat çekmemeye çalışıyorlar.”
Şimdi sözü kendisine veriyorum…
Yahudileri toplumun içinde nerede görüyorsunuz? Sizce Yahudilerin, toplumu oluşturan diğer unsurlardan farkı var mıdır? Varsa nedir/nelerdir?
Türk toplumu içinde azınlık statüsündeki insanlar hep aynı kefeye konuluyor, “azınlık”, başka bir şey değil. Bence çoğu kişi azınlıkları kendi içinde ayırmaya bile çalışmıyor, ne olduklarını bilmeden konuşuyorlar. Hepimizi tek bir gruba sokarak… İçlerinde farklılıklar, mezhepler varken aynı görüyorlar. Tanımaya, görmeye, çalışmadan hüküm giydiriyorlar diyebilirim.
Yahudileri ve diğer gayrimüslim azınlık gruplarını topluma entegre olmuş görmüyorum. Kendilerinden kaynaklanan bir şey değil bence bu durum. İşte az önce bahsettiğim şey; bizleri tanımayıp, görmeyip, bilmek istemeyenler yüzünden… Bence bütün azınlıklar eşit şekilde dışlanıyorlar. Bugün, baskılar yüzünden bence Yahudiler toplumla iyi geçinmeye çalışıyorlar. Ve bence maalesef hâlâ saklanıyorlar, dikkat çekmemeye çalışıyorlar.
Ben İstanbul’da yaşadım hep, çok fazla dışlanma gibi bir şey görmedim belki bu nedenle. Ama eminim ki büyük şehirler dışındaki yerlerde çok farklı düşünceler vardır, oralarda olan Yahudiler dışlanıyorlardır.
Sizce günümüz Yahudi kimliği neye/nelere dayanmaktadır? (Örneğin dilin, dinin, kültürün önemi nedir?) Sizce bu kimlik modernleşme sürecinde değişmiş midir? Değiştiğini düşünüyorsanız bu değişimi nasıl yorumluyorsunuz? Sizin Yahudi kimliğiniz neye, nelere dayanmaktadır?
İnanç, git gide azalıyor. Benim gördüğüm kadarıyla, sadece kültürel etkinliklerle birlik beraberlik sağlamaya çalışan belli bir kesim bunu devam ettirmeye çalışıyor.
Dil de git gide yok oluyor. Bir önceki nesil gibi Ladino kullanmıyoruz biz. Ben İspanyolca bildiğim için Ladino biraz anlıyorum, çok da fazla büyüklerimi anlayamıyorum tabii.
Zamanla Yahudi kimliğimiz köreliyor. Her şey azalıyor, karışık evliliklerle git gide azalıyor kültür ve inanç da. Ben karma evliliklere karşı değilim ama karma evlilik olunca kültürün ve dine inancın gerilediği de açık.
Ben, Ladinoyu anlıyorum ama çok kullanamıyorum. Daha çok kültüre dayanıyor benim Musevi kimliğim. Mesela bir gün Kipur orucu tutuyorum. Daha çok bayramları kutluyoruz aslında. 10 üzerinden 6 derecede Musevi din inancı var belki bende.
Sizce Yahudiler arasında, Yahudi kimliğine bakış konusunda, kuşaklar arasında farklar var mıdır? Varsa bu farklılıklar nedir? Nedenleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Fark var tabii ki de. Bir kere önceki kuşaklar daha inançlıydılar. Karma evlilikler, toplumsal baskı Museviliği yaşamayı azalttı ve azaltıyor da. Bana göre biraz daha inançlı Yahudiler, daha dikkatliler kimlik konusunda.
Bir de modern yaşamın getirdiği şeyler var. Çalışma hayatına ayak uydurma, okula ayak uydurma gibi… Bu yüzden de bazen istesek de uygulayamadığımız şeyler oluyor. Mesela, Bayram günümüzde okula gitmek zorunda olmamızdan dolayı bayramı kutlayamamak gibi modern yaşamın getirdiği zorunluluklar oluyor.
Bana ulusum sorulunca “Türküm” derim. Yahudilik; zaten bir inanç, din… O yüzden, hangi ülkeye ait hissediyorsan onu söylemelisin.
Yahudi kimliğinizden ötürü hiç dışlandığınızı düşündünüz mü, kurum ya da kişilerden baskı gördünüz mü? Bu konularda sizden önceki kuşaklardan daha şanslı mı, daha şanssız mı olduğunuzu düşünüyorsunuz? Yoksa zamanla değişen bir şey olmadığını mı düşünüyorsunuz?
Şu anda yaşadığım şehir dolayısıyla bir dışlanma yaşamadım. Ama yaşamadığım için kendimi şanslı hissediyorum. Fakat her an bir haksızlık ya da dışlanma yaşayacağım korkusuyla yaşıyorum. Gönlüm çok ferah değil, hiçbir zaman yaşamam demiyorum. Başıma şu ana kadar bir şey gelmedi, zaten şivem de bozuk değildir, çok fazla dış görünüşümden de Yahudi olduğumu belli etmediğim için somut olarak başıma bir şey gelmedi.
Benden önceki kuşaklardan daha şanssız olduğumu düşünüyorum. Eskiden küçük yerleşim birimlerinde yaşanırmış ve daha bir birlik beraberlik, dostluk komşuluk varmış, şu anda büyük kent yaşamıyla beraber daha şanssızım bu konuda. İnsanlar daha kolay kibirlenebiliyorlar, daha kolay sinirlenebiliyorlar. Ve dolayısıyla daha çok dışlanma korkusu yaşanabiliyor.
Yahudi kimliğinin yaşanması ve aktarılması konularında eksiklikler/sorunlar var mıdır? Var olduğunu düşünüyorsanız bu sorunları kimler ve nasıl çözebilir?
İbadethanelere gidişte azalma olduğunu ve başka şehirlerdeki sinagogların kapatıldığını biliyoruz. Buna bağlı olarak da inancın azaldığını da somut olarak görebiliriz. Bu bir sorun. Aileler çözebilir bu sorunu bugün. Yapabilen aileler çocuklarına aktarıyor Yahudi kimliklerini.
Ben, çocukken kulüplere gidiyordum. Orada benim zamanımda Yahudilikle ilgili eğitim verilmiyordu çok, sadece birlik beraberlik için gidiyorduk, arkadaşlık için…
Ladino dilini konuşuyor musunuz? Yahudi edebiyatından eserler okuyor musunuz? Yahudi tarihi ve dünyadaki Yahudi toplulukları hakkında okuyor, film, belgesel izliyor musunuz? Türkçe, İngilizce, Fransızca vs. dillerde yazan Yahudi yazarları takip ediyor musunuz? Yahudi müziği dinliyor musunuz (kimler, türler) ?
Ladinoyu çok az konuşabiliyorum ama genelde anlıyorum. Kimse öğretmedi bana, kulak dolgunluğu var. Babaannem, anneannem, annem, babam evde konuşurlar ara sıra. Türkçe konuşuruz evde tabii ki de, çok çok nadir Ladino konuşuruz.
İkinci Dünya Savaşı ve kamplarla ilgili çok sayıda film ve belgesel izledim. Onunla ilgili çok fazla doküman da okudum. Kendi ilgimden dolayı. Tarihle ilgili belgesel seyretmeyi seviyorum, ayrıca Yahudi olmanın da elbette katkısı vardır bunda. Yahudi yazarları da takip ediyorum. Marc Levi’yi takip ediyordum bir ara. Yahudi müziği ise dinlemiyorum, İbranice de düğünlerde falan dinliyoruz sadece.
Yahudi kurumlarının kültürel faaliyetlerine katılıyor musunuz? Sizce bu faaliyetler gençlere hitap ediyor mu? Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Çok nadir katılıyorum. Bayram olduğunda birinin evinde bir kutlama oluyor ya da bir yer kiralanıyor bunun için. Parti oluyor, yemek yenip içki içiliyor.
Bekârları tanıştırmak için falan kültürel faaliyetler var ama ben gitmedim. Benim ailem de benim bir Yahudi ile evlenmemi ister tabii.
Yahudi eğitim kurumlarında eğitim gördünüz mü? (Bunlardan birinde öğrenim görmemiş olsanız bile) bu kurumların Yahudiler arasındaki ilişki ve Yahudi kimliğinin aktarılmasında oynadığı rol hakkında ne düşünüyorsanız?
Hayır, hiç Yahudi eğitim kurumunda eğitim görmedim. Tabii ki de rol oynuyor Yahudi kimliğinin aktarılmasında, çünkü orda eğitim görmüş kişilerin inancı ve arkadaşlıkları daha sağlam oluyor. Kesinlikle öyle.
Ama öte taraftan da, yuvadan Musevi okuluna girip de lise sondan çıkılmasına karşıyım. Çünkü Türkiye gerçeğinin farkında olmadan okuyorlar orda, çok iç içe… Türkiye’de okuyor gibi bir okul hayatları olmuyor. Dolayısıyla biraz zorlanıyorlar bence üniversitede. İyi eğitim alıyorlar ama insan ilişkileri açısından sonra zorlanıyorlar.
Sizin için Sinagog neyi temsil ediyor? Sizce Yahudi dini kurumlarının ve faaliyetlerinin Türkiye’de Yahudi kimliğinin yaşatılmasındaki rolü nedir?
Sinagog; ibadethane, dua edilen yer. Sünnet törenleri oluyor, mevlüd duaları oluyor… Ben de arada gidiyorum. İyi günde kötü günde her zaman gidebileceğimiz bir yer sonuçta Sinagog. Yahudi kimliğinin yaşatılmasında tabii rolü var. Hatta en büyük rolü olan şeylerin başında geliyor.
500 yıl, 500. Yıl Vakfı ve müzesi hakkında düşünceleriniz nedir?
Örneğin bu 500 yıl, ‘nerelisin’ dendiğinde rahatlıkla ‘Türküm’ diyebilmem için yeterli bence. Türkiye’deki pek çok kişiden daha çok Türk olduğuma inanıyorum. Din ve milletin ayrılabileceğini düşünecek kadar eğitim sahibi olmalı insanlar
500. Yıl Vakfına gittim, müzesini gezdim. Dünyada çok gördüm Yahudilik üzerine böyle yerleri, örneğin Kudüs’de. Kudüs’e üç kere gittim. Tabii Türkiye’de daha önceleri böyle bir yerin olmaması bir eksiklikti, ama burası biraz daha geliştirilebilir.
e-mail: [email protected]
Paylaş: