Serinin ilk bölümünde Hasidizm ve Hasidik cemaatler hakkında genel bir giriş yapmış ve bu alanda yazılmış bazı tarihsel ve sosyolojik kitaplardan kısa bilgiler aktarmıştım. Bu bölümde ise Hasidik gruplar arasında en görünür hareket olan Chabad Lubavitch’i (Habad Lubaviç) ele alacağım.
Öncelikle, hareketin isminin nasıl yazıldığı ve okunduğuna değinmek istiyorum. Türkiye’de, bazı kişilerin Chabad hareketini anlatırken “H” sesi yerine “Ş” sesiyle “Şabad” şeklinde telaffuz ettiklerini gözlemledim. Bu tercihin sebebini tam olarak bilmiyorum. Başka dillerde de benzer durumlar olabiliyor. Örneğin Fransa’da da “H” sesi yerine “Ş” sesiyle telaffuz ettiklerini biliyorum. Benim kişisel tercih ve alışkanlığım, pek çok kişi gibi “Chabad” olarak yazıp “Habad” olarak okumaktır.
Bu ufak detayın ardından Lubavitch (Lubaviç) kelimesine de açıklık getirmekte fayda var. Hasidik cemaatler, genellikle ilk çıktıkları köy veya kasabanın ismiyle anılırlar. Lubavitch, bu bağlamda, Rusya‘nın Smolensk bölgesinde bulunan bir köyün adıdır. Lubavitch kelimesi, Slav dillerinde “sevgi” anlamına gelen “lubov” kelimesinden türetilmiştir ve bu nedenle “sevgi” köyü olarak da bilinir. Chabad hareketi, 19. yüzyılın başlarında Lubavitch köyünde merkezi bir hale gelmiş ve buradan yayılarak dünya çapında bilinir hale gelmiştir. Hareketin merkezi 1930’larda Rusya’dan Polonya’ya, 2. Dünya Savaşıyla birlikte de ABD’ye taşınmıştır.
Diğer Hasidik gruplardan farklı olarak, seküler Yahudilere yönelik dışa açılım konusunda gerek coğrafi kapsayıcılık gerek fiziki ve dijital mecraların yenilikçi kullanımı açısından özgün bir konumda olan Chabad ile ilgili internette çok sayıda kaynak mevcut. Aynı durum hareket hakkındaki İngilizce kitapların niceliği ve çeşitliliği için de geçerli.
Yaklaşık 250 yıllık tarihiyle Chabad hareketinin tarihçesi ve genel organizasyonel yapısına dair bilgi sahibi olmak için ilk yazıda da önerdiğim bazı kitaplardaki ilgili bölümler yeterli gelebilir. Özellikle Samuel Heilman’ın “Who Will Lead Us?” kitabının 6. bölümündeki 46 sayfalık “Chabad” anlatısı, hareket hakkında iyi bir özet niteliği taşımaktadır.
Başlamadan önce bir uyarıda bulunmak istiyorum. Chabad hareketinde “Rebbe” olarak adlandırılan yedi lider vardır ve bu liderlerin isimleri bazen benzer veya aynı olabilir. Bu durum karışıklığa neden olabileceği için, dönemlerine dikkat etmenizde fayda var.
Doğduğu Yer
Öldüğü Yer
1
Rabbi Shneur Zalman of Liadi (1745-1812)
Liozna, Beyaz Rusya (Bugünkü Belarus)
Peyena, Rusya
2
Rabbi Dovber Schneuri (1773-1827)
Liozna, Beyaz Rusya (Bugünkü Belarus)
Nizhyn, Ukrayna
3
Rabbi Menachem Mendel Schneersohn (1789-1866)
Liozna, Beyaz Rusya (Bugünkü Belarus)
Lubavitch, Rusya (Belarus)
4
Rabbi Shmuel Schneersohn (1834-1882)
Lubavitch, Rusya (Bugünkü Belarus)
Lubavitch, Rusya (Belarus)
5
Rabbi Sholom Dovber Schneersohn (1860-1920)
Lubavitch, Rusya (Bugünkü Belarus)
Rostov-on-Don, Rusya
6
Rabbi Yosef Yitzchak Schneersohn (1880-1950)
Lubavitch, Rusya (Bugünkü Belarus)
New York, ABD
7
Rabbi Menachem Mendel Schneerson (1902-1994)
Mykolaiv, Ukrayna
New York, ABD
İlk kitabımız, Pesach Glaser‘ın yazdığı “Rabbi Schneur Zalman of Liadi – The Alter Rebbe: The First Lubavitcher Rebbe – History of Chabad” başlıklı eserdir. Bu kitap, Chabad hareketinin kurucusu Schneur Zalman’ın hayatını ve Chabad hareketinin ilk yıllarını detaylı bir şekilde ele almaktadır. Kitabın yazarı Pesach Glaser, “baal teshuvah” olarak da adlandırılan, seküler bir Yahudi olarak büyüyüp sonradan Ortodoks Yahudiliğe geçmiş bir Chabad hahamıdır. Glaser, Yahudi tarihi ve özellikle Chabad hareketi konusunda uzmanlaşmış bir yazardır. Kitap, Rabbi Schneur Zalman’ın vizyonunu, öğretilerini ve Chabad hareketini nasıl şekillendirdiğini anlatan derinlemesine bir biyografidir. Ayrıca, Schneur Zalman’ın karşılaştığı zorluklar ve bunlara nasıl cevap verdiği ayrıntılı bir şekilde ele alınmaktadır.
Yeri gelmişken Shneur Zalman tarafından yazılan ve ilk kez 1797 yılında yayımlanan Chabad hareketinin temel öğretilerini de içeren “Tanya” adlı kitaptan da bahsetmeden geçmeyelim. Tanya, Chabad Hasidizmi’nin felsefi ve manevi öğretilerinin özünü temsil eder. Bu kitap özelinde Avlaremoz’da da 2020 yılında paylaşılan, Dr. Hakan Altıok’un bir yazısı mevcut: Rebe Şneor Zalman’ın Gizde Kalan Hazinesi: Tanya.
Erken dönem Chabad Lubavitch hareketi ve temel felsefesi üzerine başka kitaplar da mevcut, fakat bu konuları derinlemesine incelemediğimden ve yorum yapacak bilgiye sahip olmadığım için, daha yakın zamanları kapsayan biyografi ve sosyoloji içerikli kitapları listeme ekledim.
Listemdeki ikinci kitap, İkinci Dünya Savaşı dönemiyle ilgili…
“Hitler’s Jewish Soldiers” (Hitler’in Yahudi Askerleri) kitabıyla da tanınan tarihçi Mark Bryan Rigg‘in yazdığı “The Rabbi Saved by Hitler’s Soldiers: Rebbe Joseph Isaac Schneersohn and His Astonishing Rescue” (Hitler’in Askerleri Tarafından Kurtarılan Rabbi: Rebbe Joseph Isaac Schneersohn ve Onun Şaşırtıcı Kurtarılışı) adlı eser, Chabad-Lubavitch hareketinin altıncı lideri Rebbe Joseph Isaac Schneersohn’un (Yosef Yitzchak Schneersohn) İkinci Dünya Savaşı sırasındaki kurtarılma hikayesini anlatıyor.
1 Eylül 1939’da Nazi Almanyası Polonya’yı işgal ettiğinde, Schneersohn ve takipçileri Varşova’da büyük bir tehlike altındaydı. Amerika’daki destekçileri, özellikle Agudath Israel of America ve American Jewish Joint Distribution Committee (JDC) gibi kurumlar vasıtasıyla, onun kurtarılması için acil diplomatik girişimlere başladı. Amerikan hükümeti, Nazi Almanyası’na diplomatik baskı uygulayarak 6. Rebbe ve ailesinin kurtarılmasını talep etti. Bu baskılar sonucunda, bazı yüksek rütbeli Alman subayları ve Nazi bürokrasisindeki yetkililer, Schneersohn’un kurtarılması için işbirliği yaptı.
Aralık 1939’da Rebbe Schneersohn, ailesi ve yakın takipçileri, karmaşık bir diplomatik ve lojistik operasyon sonucunda Nazi işgali altındaki Polonya’dan kurtarıldı. Nazi subayları, Rebbe’yi ve ailesini Varşova’dan Berlin’e, oradan da Letonya’nın başkenti Riga’ya taşıdı. Aile, Riga’dan İsveç’e geçerek oradan ABD’ye ulaştı. Kitap, Rebbe’nin Amerika’ya yerleşmesini ve Chabad hareketinin burada nasıl yeniden canlandığını da ele alıyor. 19 Mart 1940’ta New York’a vardığında büyük bir kalabalık tarafından karşılanan Y. Schneersohn’un liderliği, Chabad’ın modern dönemdeki büyümesinde önemli bir rol oynadı.
Seçkideki diğer sekiz kitap ise uzun yıllardır kişisel ilgimin olduğu ve üzerine yapılan akademik çalışmaları yakından takip ettiğim Chabad hareketinin ABD’ye geçerek Brooklyn merkezli uluslararası bir ağa dönüştüğü son dönemi mercek altına alıyor. Bu kitaplar, Chabad’ın etkisini genişletme sürecini derinlemesine inceliyor.
Bunlar arasında üç kitap, Chabad hareketinin yedinci ve son ruhani lideri Menachem Mendel Schneerson üzerine yoğunlaşıyor. “The Rebbe” olarak da hitap edilen Mendel Schneerson’un liderliği altında hareketin nasıl evrildiğini, onun vizyonunu, felsefesini ve dünya çapındaki Yahudi toplulukları üzerindeki etkisini ayrıntılı bir şekilde ele alıyor. Bu eserler, Rebbe’nin karizmatik liderliğini ve Chabad’ın dışa açılma faaliyetlerini anlamak adına da önemli kaynaklar sunuyor.
Samuel Heilman (1946 – ) ve Menachem Friedman‘ın (1936-2020) birlikte kaleme aldığı, 2010’da Princeton University Press tarafından yayımlanan “The Rebbe: The Life and Afterlife of Menachem Mendel Schneerson” adlı kitap, Schneerson’un hayatını ve liderliğini derinlemesine analiz ederek, onun etkilerini ve mirasını objektif bir bakış açısıyla değerlendirmeye çalışıyor. Samuel Heilman ve Menachem Friedman, Schneerson’un karizmatik liderlik tarzının Lubavitch hareketi üzerindeki etkilerini, mistik ve mesihçi beklentilerini, moderniteyle olan çatışmasını ve hem içsel hem de dışsal eleştirileri akademik bir çalışma titizliğiyle ele alıyor. Ayrıca, Rebbe’nin ölümünden sonra hareketin geleceği hakkındaki belirsizlikler ve liderlik yapısının sürdürülebilirliği konusundaki soru işaretlerine de kitapta yer verilmiş. Kitabın akademik ve eleştirel yaklaşımı, Chabad hareketi içindeki bazı yazarlar ve üyeler tarafından pek de olumlu karşılanmamış ve kitaptaki bazı bilgilerin geçerliliği tartışma konusu olmuştur.
Chaim Miller‘ın (1970 – ) “Turning Judaism Outward: A Biography of Rabbi Menachem Mendel Schneerson” adlı kitabı, 2014 yılında yayımlanmış olup Schneerson’un dini liderliğine ve Yahudiliği nasıl dışa dönük bir şekilde yeniden tanımladığına odaklanıyor. Chabad hareketine bağlı bir haham olan Miller, Schneerson’un vizyonunu ve liderliğini öne çıkararak, okuyuculara onun felsefi ve teolojik katkılarını kapsamlı bir şekilde açıklıyor. Kitap, eleştirel bir yaklaşımdan ziyade, Schneerson’un öğretilerine ve Chabad hareketinin dünya çapında yayılmasına dair ayrıntılı bilgiler arayanlar için uygun.
2014 yılında yayımlanan bir başka eser ise Joseph Telushkin‘in (1948-) “Rebbe: The Life and Teachings of Menachem M. Schneerson, the Most Influential Rabbi in Modern History” adlı kitabı. Telushkin, bu kitapta Schneerson’un yaşamını ve öğretilerini daha popüler bir dille işlemektedir. Schneerson’un kişisel hikayelerini, öğretilerini ve dünya üzerindeki etkilerini vurgulayan yazar, okuyuculara onun insani yönünü ve liderlik tarzını tanıtmaktadır. Kitap, Schneerson’un hayatından ilham verici anekdotlar sunarak, onun Yahudi toplumu üzerindeki geniş etkisini gözler önüne sermektedir. Bu eser de eleştirel bir yaklaşım yerine, Schneerson’un olumlu yönlerini ve başarılarını vurguluyor.
Listedeki son beş kitaba bakacak olursak…
Bu kitapların, ilk beş kitaptan benim açımdan en önemli farkı, kişisel ilgi ve akademik araştırma alanıma doğrudan girmeleri.
İlk olarak, Sue Fishkoff‘un “The Rebbe’s Army: Inside the World of Chabad-Lubavitch” (Rebbe’nin Ordusu: Chabad-Lubavitch’in Dünyasının İçerisinde) adlı eseriyle başlayalım. Bu kitap, Chabad-Lubavitch hareketinin küreselleşen ağını kapsamlı ele alan ilk çalışmalardan biri olmasıyla ön plana çıkıyor. 2000’li yılların başında yazılan ve 2003 yılında yayımlanan kitap, özellikle 90’larda Schneerson’un vefatından önce ve sonrasını ele alarak dönemin dinamiklerini ortaya koyuyor.
Fishkoff, ABD’li seküler bir Yahudi gazeteci olarak, Chabad hareketini hem içeriden hem de dışarıdan bir perspektifle sunuyor. Kitabın odağı, Chabad’ın ABD’deki faaliyetleri olsa da, Fishkoff hareketin merkezi olan Brooklyn’deki Crown Heights’tan dünyanın diğer noktalarına giden “shluchim” (emissaries, elçiler) adı verilen Chabad elçileri olan çiftleri de daha yakından anlamamızı sağlıyor. Yazar, bu çiftlerin hayatlarını ve misyonlarını belgeliyor; kendini adamış bireylerin Yahudi bilincini ve dini gözlemi teşvik etmek için gösterdikleri çabaları detaylı bir şekilde ele alıyor. Kitap, onların karşılaştıkları kişisel ve profesyonel zorlukları ve Yahudi yaşamı ve kimliği üzerindeki derin etkilerini inceliyor.
Sıradaki kitap, Buenos Aires’teki Chabad hareketini vaka olarak ele alan bir saha çalışması. Latin Amerika edebiyatı üzerine doktora çalışmalarını yakın zamanda Toronto Üniversitesi’nde tamamlayan ve halen Toronto’da yaşayan Alejandro Soifer (1983 – ), Arjantinli seküler bir Yahudi ailede büyümüştür. 2008 yılında Buenos Aires’te Chabad hareketine bağlı kişilerle tanışmasının ardından, deneyimlerini ve harekete dair gözlem ve araştırmalarını “Inside Chabad Lubavitch: Who are the Explosively Growing Branch of Orthodox Jews? What do They Want? How are They Getting It? A Case Study in Argentina” (Chabad Lubavitch’in İç Dünyası: Ortodoks Yahudilerin Bu Hızla Büyüyen Kolu Kimlerdir? Amaçları Nedir? Bunu Nasıl Gerçekleştiriyorlar? Arjantin’de Bir Vaka Çalışması) adlı kitabında ele alıyor. Kitap, Soifer’in bir yıllık saha çalışmasının sonucu olup ilk olarak 2009’da İspanyolca olarak yayımlandıktan sonra, geçtiğimiz yıl İngilizceye çevrildi.
Soifer, kitabında Chabad hareketinin Arjantin’deki hızlı büyümesini ve bu hareketin motivasyonlarını, hedeflerini ve stratejilerini inceleyerek, Chabad’ın küresel genişlemesinin bir mikrokozmosunu sunmaktadır. Kitap, Chabad’ın Güney Amerika’da karşılaştığı benzersiz zorlukları ve fırsatları ele alarak, angajman yöntemleri, topluluk oluşturma ve dini eğitim konularında derinlemesine içgörüler sağlar. Soifer, Chabad hareketine katılanların kişisel dönüşüm hikayelerine ve hareketten ayrılanların görüşlerine de yer vermektedir. Bu perspektif, okuyuculara Chabad hareketinin etkilerini ve dinamiklerini daha geniş bir açıdan değerlendirme imkanı sunuyor.
İsrail’deki Bar İlan Üniversitesi’nde akademik çalışmalarını sürdüren Maya Balakirsky Katz‘ın “The Visual Culture of Chabad” (Chabad’ın Görsel Kültürü) kitabı, 2010 yılında Cambridge University Press tarafından yayımlanmış olup, Chabad-Lubavitch hareketinin zengin ve çeşitli görsel yönlerini inceliyor. Katz, Chabad’ın mesajını iletmek, kimliğini güçlendirmek ve hem üyelerini hem de daha geniş kamuoyunu etkilemek için görsel medyayı nasıl kullandığını araştırıyor. Kitap, geleneksel dini sanattan modern medyaya kadar çeşitli görsel temsil biçimlerini analiz ederek, bu görsel unsurların eğitim, misyonerlik ve Chabad’ın benzersiz Yahudilik anlayışının pekiştirilmesi için nasıl araçlar olarak hizmet ettiğini vurguluyor.
Örneğin, Katz, Chabad’ın son dini lideri Rebbe Menachem Mendel Schneerson’un portrelerinin, sadece bir liderin imajı olmanın ötesinde, bir ikon olarak topluluğun manevi rehberliğini nasıl temsil ettiğini inceliyor. Ayrıca, Chabad’ın halka açık yerlerdeki devasa Hanukiya mum yakma törenleri gibi etkinlikleri de mercek altına alıyor. Katz’ın çalışması, görsel kültürün Chabad hareketinin yaşamında ve büyümesinde nasıl kritik bir rol oynadığını kapsamlı bir şekilde ortaya koyan detaylı bir araştırmadır.
Kudüs İbrani Üniversitesi’nde uzun yıllar çalışmış olan Yoram Bilu‘nun (1942 – ) 2020 yılında Stanford University Press’ten çıkan “With Us More Than Ever: Making the Absent Rebbe Present in Messianic Chabad” (Bizimle Daha Fazla: Mesihçi Chabad’da Yok Olan Rebbe’yi Mevcut Kılmak) adlı kitabı, Chabad’ın son lideri Rabbi Menachem Mendel Schneerson’un ölümünden sonra bile hareket içinde nasıl kalıcı bir varlık olarak kabul edildiğini araştırıyor. Bilu, antropolojik bir yaklaşımla, Chabad’ın mesihçi coşkusunu ve son Rebbe olan Schneerson’un takipçileri arasındaki ruhani varlığına olan inancı derinlemesine inceliyor. Ritüeller, anlatılar ve uygulamalar üzerinden Schneerson’un mirasını canlı tutma çabalarını ele alarak, Chabad’ın mesihçi beklentilerini nasıl sürdürdüğünü ve bu beklentilerin hareketin kimliğinde nasıl merkezi bir rol oynadığını ortaya koyuyor.
Diğer yandan, Chabad hareketinin içinden gelen David Eliezrie‘nin (1950 – ) “The Secret of Chabad: Inside the World’s Most Successful Jewish Movement” (Chabad’ın Sırrı: Dünyanın En Başarılı Yahudi Hareketinin İç Yüzü) adlı kitabı, Chabad hareketinin organizasyonel yapısı ve stratejileri üzerine odaklanıyor. Eliezrie, Chabad’ın misyonerlik metodolojilerini ve topluluk oluşturma taktiklerini detaylandırarak, hareketin başarıya ulaşmasında bu stratejilerin nasıl kritik bir rol oynadığını gösteriyor. Eliezrie, Chabad’ın yenilikçi Yahudi angajman yaklaşımlarının farklı nüfuslarla nasıl rezonansa girdiğini ve hareketi çağdaş Yahudilikte dinamik bir güç haline getirdiğini vurguluyor. Eliezrie’nin anlatımı, Chabad’ın dikkat çekici büyümesi ve etkisinin ardındaki prensipleri ve uygulamaları gözler önüne seriyor.
Bu iki eser, Chabad-Lubavitch hareketinin farklı ancak birbirini tamamlayan yönlerini ele alarak, hareketin bütüncül bir anlayışını sunuyor. Bilu’nun eseri, Rebbe’nin ölümünden sonraki ruhani varlığı ve mesihçi inançlar üzerine yoğunlaşırken, Eliezrie’nin eseri, Chabad’ın organizasyonel yapısı ve topluluk oluşturma stratejilerine odaklanıyor. Her iki kitap da, Chabad’ın modern Yahudilikteki yerini ve etkisini anlamak isteyenler için önemli kaynaklar olarak öne çıkıyor. Bilu’nun derinlemesine antropolojik analizi ile Eliezrie’nin stratejik ve organizasyonel bakış açısı, Chabad hareketinin karmaşıklığını ve başarısını farklı açılardan ele alarak okuyuculara kapsamlı bir perspektif sunuyor.
Türkiye’deyse, hareketin uzun yıllardır temsilcisi olan Mendy Chitrik ile yine Avlaremoz’da söyleşiler mevcut. Mendy Chitrik’in 2012’de Gözlem Gazetecilik’ten basılan kitabı “On Yıldır Türkçe Konuşuyorum”, kendisinin yapmış olduğu konuşmaların, yazdığı mektup ve makalelerin bir derlemesi niteliğinde.
Avlaremoz’da konuyla ilgili paylaşılan diğer önemli yazılar arasında, Nesi Altaras’ın “Dışarıdan Etkiler” (3 Aralık 2017) ve Liora Morhayim’in “Külliyede ‘Normalleşme‘” (10 Ocak 2022) başlıklı makaleleri yer alıyor. Bu yazılar, Türkiye Yahudi toplumu ile Chabad hareketi arasındaki ilişkilere odaklansa da, dünyanın birbirinden çok uzak noktalarındaki Yahudi topluluklarında da Chabad ile ilgili benzer tartışmalar mevcut.
Bu yazıda bahsi geçen birçok kitapta da belirtildiği üzere, seveni ile sevmeyeni bol olan Chabad hareketinin özellikle son 30-40 yıllık süreçte dünyadaki Yahudilerin üzerindeki etkisinin boyutu araştırmaya, incelemeye değer kılıyor. Bu bölümde hareketin iç yapısına ve dış dünyaya etkisine dair ufak bir giriş yapmış olduk. Başka kitap serilerinde özellikle Amerika Yahudileri ve diaspora Yahudilerinde günümüzde ne gibi çalışmalar ve çatışmalar olduğunu anlatan başka kitapları aktarırken Chabad Lubavitch hareketinden de bahsetmeye devam edeceğim.
Sıradaki Bölüm
Gelecek bölümde, Hasidizm hakkında kitap önerileri serisinin üçüncü ve son kitap listesini sunacağım. Bu seçkide, Hasidik topluluklar içinde büyüyüp bu cemaatlerden ayrılan ya da ayrılmaya çalışan bireylerin etkileyici hikayelerine odaklanan eserleri bulacaksınız. Bu kitaplar, sadece kişisel mücadeleleri ve özgürlük arayışlarını değil, aynı zamanda toplumun ve inancın birey üzerindeki derin etkilerini de kapsamlı bir şekilde ele alıyor. Okurlara entelektüel olduğu kadar duygusal da bir yolculuk vaat eden bu eserler, Hasidim dünyasının farklı yüzlerini bizlere açarak kapalı kapıların ardındaki hayatları keşfetmemize olanak tanıyor.
Bu Bölümdeki Kitapların Listesi
Balakirsky Katz, Maya. The Visual Culture of Chabad. Cambridge: Cambridge University Press, 2010.
Bilu, Yoram. With Us More Than Ever: Making the Absent Rebbe Present in Messianic Chabad. Stanford: Stanford University Press, 2020.
Eliezrie, David. The Secret of Chabad: Inside the World’s Most Successful Jewish Movement. New York: The Toby Press, 2015.
Glaser, Pesach. Rabbi Schneur Zalman of Liadi – The Alter Rebbe: The First Lubavitcher Rebbe – History of Chabad. Brooklyn: Merkos L’Inyonei Chinuch, 2017.
Heilman, Samuel, and Menachem Friedman. The Rebbe: The Life and Afterlife of Menachem Mendel Schneerson. Princeton: Princeton University Press, 2010.
Miller, Chaim. Turning Judaism Outward: A Biography of Rabbi Menachem Mendel Schneerson. Brooklyn: Kol Menachem, 2014.
Rigg, Bryan Mark. The Rabbi Saved by Hitler’s Soldiers: Rebbe Joseph Isaac Schneersohn and His Astonishing Rescue. Kansas City: Bryan Mark Rigg Publishing, 2016.
Soifer, A.J. Inside Chabad Lubavitch: Who are the Explosively Growing Branch of Orthodox Jews? What do They Want? How are They Getting It? A Case Study in Argentina. Undercover Books, 2023.
Telushkin, Joseph. Rebbe: The Life and Teachings of Menachem M. Schneerson, the Most Influential Rabbi in Modern History. New York: HarperWave, 2014.
Fishkoff, Sue. The Rebbe’s Army: Inside the World of Chabad-Lubavitch. New York: Schocken, 2003.
Ceki Hazan’ın hazırladığı kitap önerileri serisinin diğer bölümlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Serinin ilk bölümünde Hasidizm ve Hasidik cemaatler hakkında genel bir giriş yapmış ve bu alanda yazılmış bazı tarihsel ve sosyolojik kitaplardan kısa bilgiler aktarmıştım. Bu bölümde ise Hasidik gruplar arasında en görünür hareket olan Chabad Lubavitch’i (Habad Lubaviç) ele alacağım.
Öncelikle, hareketin isminin nasıl yazıldığı ve okunduğuna değinmek istiyorum. Türkiye’de, bazı kişilerin Chabad hareketini anlatırken “H” sesi yerine “Ş” sesiyle “Şabad” şeklinde telaffuz ettiklerini gözlemledim. Bu tercihin sebebini tam olarak bilmiyorum. Başka dillerde de benzer durumlar olabiliyor. Örneğin Fransa’da da “H” sesi yerine “Ş” sesiyle telaffuz ettiklerini biliyorum. Benim kişisel tercih ve alışkanlığım, pek çok kişi gibi “Chabad” olarak yazıp “Habad” olarak okumaktır.
Bu ufak detayın ardından Lubavitch (Lubaviç) kelimesine de açıklık getirmekte fayda var. Hasidik cemaatler, genellikle ilk çıktıkları köy veya kasabanın ismiyle anılırlar. Lubavitch, bu bağlamda, Rusya‘nın Smolensk bölgesinde bulunan bir köyün adıdır. Lubavitch kelimesi, Slav dillerinde “sevgi” anlamına gelen “lubov” kelimesinden türetilmiştir ve bu nedenle “sevgi” köyü olarak da bilinir. Chabad hareketi, 19. yüzyılın başlarında Lubavitch köyünde merkezi bir hale gelmiş ve buradan yayılarak dünya çapında bilinir hale gelmiştir. Hareketin merkezi 1930’larda Rusya’dan Polonya’ya, 2. Dünya Savaşıyla birlikte de ABD’ye taşınmıştır.
Diğer Hasidik gruplardan farklı olarak, seküler Yahudilere yönelik dışa açılım konusunda gerek coğrafi kapsayıcılık gerek fiziki ve dijital mecraların yenilikçi kullanımı açısından özgün bir konumda olan Chabad ile ilgili internette çok sayıda kaynak mevcut. Aynı durum hareket hakkındaki İngilizce kitapların niceliği ve çeşitliliği için de geçerli.
Yaklaşık 250 yıllık tarihiyle Chabad hareketinin tarihçesi ve genel organizasyonel yapısına dair bilgi sahibi olmak için ilk yazıda da önerdiğim bazı kitaplardaki ilgili bölümler yeterli gelebilir. Özellikle Samuel Heilman’ın “Who Will Lead Us?” kitabının 6. bölümündeki 46 sayfalık “Chabad” anlatısı, hareket hakkında iyi bir özet niteliği taşımaktadır.
Başlamadan önce bir uyarıda bulunmak istiyorum. Chabad hareketinde “Rebbe” olarak adlandırılan yedi lider vardır ve bu liderlerin isimleri bazen benzer veya aynı olabilir. Bu durum karışıklığa neden olabileceği için, dönemlerine dikkat etmenizde fayda var.
(1773-1827)
İlk kitabımız, Pesach Glaser‘ın yazdığı “Rabbi Schneur Zalman of Liadi – The Alter Rebbe: The First Lubavitcher Rebbe – History of Chabad” başlıklı eserdir. Bu kitap, Chabad hareketinin kurucusu Schneur Zalman’ın hayatını ve Chabad hareketinin ilk yıllarını detaylı bir şekilde ele almaktadır. Kitabın yazarı Pesach Glaser, “baal teshuvah” olarak da adlandırılan, seküler bir Yahudi olarak büyüyüp sonradan Ortodoks Yahudiliğe geçmiş bir Chabad hahamıdır. Glaser, Yahudi tarihi ve özellikle Chabad hareketi konusunda uzmanlaşmış bir yazardır. Kitap, Rabbi Schneur Zalman’ın vizyonunu, öğretilerini ve Chabad hareketini nasıl şekillendirdiğini anlatan derinlemesine bir biyografidir. Ayrıca, Schneur Zalman’ın karşılaştığı zorluklar ve bunlara nasıl cevap verdiği ayrıntılı bir şekilde ele alınmaktadır.
Yeri gelmişken Shneur Zalman tarafından yazılan ve ilk kez 1797 yılında yayımlanan Chabad hareketinin temel öğretilerini de içeren “Tanya” adlı kitaptan da bahsetmeden geçmeyelim. Tanya, Chabad Hasidizmi’nin felsefi ve manevi öğretilerinin özünü temsil eder. Bu kitap özelinde Avlaremoz’da da 2020 yılında paylaşılan, Dr. Hakan Altıok’un bir yazısı mevcut: Rebe Şneor Zalman’ın Gizde Kalan Hazinesi: Tanya.
Erken dönem Chabad Lubavitch hareketi ve temel felsefesi üzerine başka kitaplar da mevcut, fakat bu konuları derinlemesine incelemediğimden ve yorum yapacak bilgiye sahip olmadığım için, daha yakın zamanları kapsayan biyografi ve sosyoloji içerikli kitapları listeme ekledim.
Listemdeki ikinci kitap, İkinci Dünya Savaşı dönemiyle ilgili…
“Hitler’s Jewish Soldiers” (Hitler’in Yahudi Askerleri) kitabıyla da tanınan tarihçi Mark Bryan Rigg‘in yazdığı “The Rabbi Saved by Hitler’s Soldiers: Rebbe Joseph Isaac Schneersohn and His Astonishing Rescue” (Hitler’in Askerleri Tarafından Kurtarılan Rabbi: Rebbe Joseph Isaac Schneersohn ve Onun Şaşırtıcı Kurtarılışı) adlı eser, Chabad-Lubavitch hareketinin altıncı lideri Rebbe Joseph Isaac Schneersohn’un (Yosef Yitzchak Schneersohn) İkinci Dünya Savaşı sırasındaki kurtarılma hikayesini anlatıyor.
1 Eylül 1939’da Nazi Almanyası Polonya’yı işgal ettiğinde, Schneersohn ve takipçileri Varşova’da büyük bir tehlike altındaydı. Amerika’daki destekçileri, özellikle Agudath Israel of America ve American Jewish Joint Distribution Committee (JDC) gibi kurumlar vasıtasıyla, onun kurtarılması için acil diplomatik girişimlere başladı. Amerikan hükümeti, Nazi Almanyası’na diplomatik baskı uygulayarak 6. Rebbe ve ailesinin kurtarılmasını talep etti. Bu baskılar sonucunda, bazı yüksek rütbeli Alman subayları ve Nazi bürokrasisindeki yetkililer, Schneersohn’un kurtarılması için işbirliği yaptı.
Aralık 1939’da Rebbe Schneersohn, ailesi ve yakın takipçileri, karmaşık bir diplomatik ve lojistik operasyon sonucunda Nazi işgali altındaki Polonya’dan kurtarıldı. Nazi subayları, Rebbe’yi ve ailesini Varşova’dan Berlin’e, oradan da Letonya’nın başkenti Riga’ya taşıdı. Aile, Riga’dan İsveç’e geçerek oradan ABD’ye ulaştı. Kitap, Rebbe’nin Amerika’ya yerleşmesini ve Chabad hareketinin burada nasıl yeniden canlandığını da ele alıyor. 19 Mart 1940’ta New York’a vardığında büyük bir kalabalık tarafından karşılanan Y. Schneersohn’un liderliği, Chabad’ın modern dönemdeki büyümesinde önemli bir rol oynadı.
Seçkideki diğer sekiz kitap ise uzun yıllardır kişisel ilgimin olduğu ve üzerine yapılan akademik çalışmaları yakından takip ettiğim Chabad hareketinin ABD’ye geçerek Brooklyn merkezli uluslararası bir ağa dönüştüğü son dönemi mercek altına alıyor. Bu kitaplar, Chabad’ın etkisini genişletme sürecini derinlemesine inceliyor.
Bunlar arasında üç kitap, Chabad hareketinin yedinci ve son ruhani lideri Menachem Mendel Schneerson üzerine yoğunlaşıyor. “The Rebbe” olarak da hitap edilen Mendel Schneerson’un liderliği altında hareketin nasıl evrildiğini, onun vizyonunu, felsefesini ve dünya çapındaki Yahudi toplulukları üzerindeki etkisini ayrıntılı bir şekilde ele alıyor. Bu eserler, Rebbe’nin karizmatik liderliğini ve Chabad’ın dışa açılma faaliyetlerini anlamak adına da önemli kaynaklar sunuyor.
Samuel Heilman (1946 – ) ve Menachem Friedman‘ın (1936-2020) birlikte kaleme aldığı, 2010’da Princeton University Press tarafından yayımlanan “The Rebbe: The Life and Afterlife of Menachem Mendel Schneerson” adlı kitap, Schneerson’un hayatını ve liderliğini derinlemesine analiz ederek, onun etkilerini ve mirasını objektif bir bakış açısıyla değerlendirmeye çalışıyor. Samuel Heilman ve Menachem Friedman, Schneerson’un karizmatik liderlik tarzının Lubavitch hareketi üzerindeki etkilerini, mistik ve mesihçi beklentilerini, moderniteyle olan çatışmasını ve hem içsel hem de dışsal eleştirileri akademik bir çalışma titizliğiyle ele alıyor. Ayrıca, Rebbe’nin ölümünden sonra hareketin geleceği hakkındaki belirsizlikler ve liderlik yapısının sürdürülebilirliği konusundaki soru işaretlerine de kitapta yer verilmiş. Kitabın akademik ve eleştirel yaklaşımı, Chabad hareketi içindeki bazı yazarlar ve üyeler tarafından pek de olumlu karşılanmamış ve kitaptaki bazı bilgilerin geçerliliği tartışma konusu olmuştur.
Chaim Miller‘ın (1970 – ) “Turning Judaism Outward: A Biography of Rabbi Menachem Mendel Schneerson” adlı kitabı, 2014 yılında yayımlanmış olup Schneerson’un dini liderliğine ve Yahudiliği nasıl dışa dönük bir şekilde yeniden tanımladığına odaklanıyor. Chabad hareketine bağlı bir haham olan Miller, Schneerson’un vizyonunu ve liderliğini öne çıkararak, okuyuculara onun felsefi ve teolojik katkılarını kapsamlı bir şekilde açıklıyor. Kitap, eleştirel bir yaklaşımdan ziyade, Schneerson’un öğretilerine ve Chabad hareketinin dünya çapında yayılmasına dair ayrıntılı bilgiler arayanlar için uygun.
2014 yılında yayımlanan bir başka eser ise Joseph Telushkin‘in (1948-) “Rebbe: The Life and Teachings of Menachem M. Schneerson, the Most Influential Rabbi in Modern History” adlı kitabı. Telushkin, bu kitapta Schneerson’un yaşamını ve öğretilerini daha popüler bir dille işlemektedir. Schneerson’un kişisel hikayelerini, öğretilerini ve dünya üzerindeki etkilerini vurgulayan yazar, okuyuculara onun insani yönünü ve liderlik tarzını tanıtmaktadır. Kitap, Schneerson’un hayatından ilham verici anekdotlar sunarak, onun Yahudi toplumu üzerindeki geniş etkisini gözler önüne sermektedir. Bu eser de eleştirel bir yaklaşım yerine, Schneerson’un olumlu yönlerini ve başarılarını vurguluyor.
Listedeki son beş kitaba bakacak olursak…
Bu kitapların, ilk beş kitaptan benim açımdan en önemli farkı, kişisel ilgi ve akademik araştırma alanıma doğrudan girmeleri.
İlk olarak, Sue Fishkoff‘un “The Rebbe’s Army: Inside the World of Chabad-Lubavitch” (Rebbe’nin Ordusu: Chabad-Lubavitch’in Dünyasının İçerisinde) adlı eseriyle başlayalım. Bu kitap, Chabad-Lubavitch hareketinin küreselleşen ağını kapsamlı ele alan ilk çalışmalardan biri olmasıyla ön plana çıkıyor. 2000’li yılların başında yazılan ve 2003 yılında yayımlanan kitap, özellikle 90’larda Schneerson’un vefatından önce ve sonrasını ele alarak dönemin dinamiklerini ortaya koyuyor.
Fishkoff, ABD’li seküler bir Yahudi gazeteci olarak, Chabad hareketini hem içeriden hem de dışarıdan bir perspektifle sunuyor. Kitabın odağı, Chabad’ın ABD’deki faaliyetleri olsa da, Fishkoff hareketin merkezi olan Brooklyn’deki Crown Heights’tan dünyanın diğer noktalarına giden “shluchim” (emissaries, elçiler) adı verilen Chabad elçileri olan çiftleri de daha yakından anlamamızı sağlıyor. Yazar, bu çiftlerin hayatlarını ve misyonlarını belgeliyor; kendini adamış bireylerin Yahudi bilincini ve dini gözlemi teşvik etmek için gösterdikleri çabaları detaylı bir şekilde ele alıyor. Kitap, onların karşılaştıkları kişisel ve profesyonel zorlukları ve Yahudi yaşamı ve kimliği üzerindeki derin etkilerini inceliyor.
Sıradaki kitap, Buenos Aires’teki Chabad hareketini vaka olarak ele alan bir saha çalışması. Latin Amerika edebiyatı üzerine doktora çalışmalarını yakın zamanda Toronto Üniversitesi’nde tamamlayan ve halen Toronto’da yaşayan Alejandro Soifer (1983 – ), Arjantinli seküler bir Yahudi ailede büyümüştür. 2008 yılında Buenos Aires’te Chabad hareketine bağlı kişilerle tanışmasının ardından, deneyimlerini ve harekete dair gözlem ve araştırmalarını “Inside Chabad Lubavitch: Who are the Explosively Growing Branch of Orthodox Jews? What do They Want? How are They Getting It? A Case Study in Argentina” (Chabad Lubavitch’in İç Dünyası: Ortodoks Yahudilerin Bu Hızla Büyüyen Kolu Kimlerdir? Amaçları Nedir? Bunu Nasıl Gerçekleştiriyorlar? Arjantin’de Bir Vaka Çalışması) adlı kitabında ele alıyor. Kitap, Soifer’in bir yıllık saha çalışmasının sonucu olup ilk olarak 2009’da İspanyolca olarak yayımlandıktan sonra, geçtiğimiz yıl İngilizceye çevrildi.
Soifer, kitabında Chabad hareketinin Arjantin’deki hızlı büyümesini ve bu hareketin motivasyonlarını, hedeflerini ve stratejilerini inceleyerek, Chabad’ın küresel genişlemesinin bir mikrokozmosunu sunmaktadır. Kitap, Chabad’ın Güney Amerika’da karşılaştığı benzersiz zorlukları ve fırsatları ele alarak, angajman yöntemleri, topluluk oluşturma ve dini eğitim konularında derinlemesine içgörüler sağlar. Soifer, Chabad hareketine katılanların kişisel dönüşüm hikayelerine ve hareketten ayrılanların görüşlerine de yer vermektedir. Bu perspektif, okuyuculara Chabad hareketinin etkilerini ve dinamiklerini daha geniş bir açıdan değerlendirme imkanı sunuyor.
İsrail’deki Bar İlan Üniversitesi’nde akademik çalışmalarını sürdüren Maya Balakirsky Katz‘ın “The Visual Culture of Chabad” (Chabad’ın Görsel Kültürü) kitabı, 2010 yılında Cambridge University Press tarafından yayımlanmış olup, Chabad-Lubavitch hareketinin zengin ve çeşitli görsel yönlerini inceliyor. Katz, Chabad’ın mesajını iletmek, kimliğini güçlendirmek ve hem üyelerini hem de daha geniş kamuoyunu etkilemek için görsel medyayı nasıl kullandığını araştırıyor. Kitap, geleneksel dini sanattan modern medyaya kadar çeşitli görsel temsil biçimlerini analiz ederek, bu görsel unsurların eğitim, misyonerlik ve Chabad’ın benzersiz Yahudilik anlayışının pekiştirilmesi için nasıl araçlar olarak hizmet ettiğini vurguluyor.
Örneğin, Katz, Chabad’ın son dini lideri Rebbe Menachem Mendel Schneerson’un portrelerinin, sadece bir liderin imajı olmanın ötesinde, bir ikon olarak topluluğun manevi rehberliğini nasıl temsil ettiğini inceliyor. Ayrıca, Chabad’ın halka açık yerlerdeki devasa Hanukiya mum yakma törenleri gibi etkinlikleri de mercek altına alıyor. Katz’ın çalışması, görsel kültürün Chabad hareketinin yaşamında ve büyümesinde nasıl kritik bir rol oynadığını kapsamlı bir şekilde ortaya koyan detaylı bir araştırmadır.
Kudüs İbrani Üniversitesi’nde uzun yıllar çalışmış olan Yoram Bilu‘nun (1942 – ) 2020 yılında Stanford University Press’ten çıkan “With Us More Than Ever: Making the Absent Rebbe Present in Messianic Chabad” (Bizimle Daha Fazla: Mesihçi Chabad’da Yok Olan Rebbe’yi Mevcut Kılmak) adlı kitabı, Chabad’ın son lideri Rabbi Menachem Mendel Schneerson’un ölümünden sonra bile hareket içinde nasıl kalıcı bir varlık olarak kabul edildiğini araştırıyor. Bilu, antropolojik bir yaklaşımla, Chabad’ın mesihçi coşkusunu ve son Rebbe olan Schneerson’un takipçileri arasındaki ruhani varlığına olan inancı derinlemesine inceliyor. Ritüeller, anlatılar ve uygulamalar üzerinden Schneerson’un mirasını canlı tutma çabalarını ele alarak, Chabad’ın mesihçi beklentilerini nasıl sürdürdüğünü ve bu beklentilerin hareketin kimliğinde nasıl merkezi bir rol oynadığını ortaya koyuyor.
Diğer yandan, Chabad hareketinin içinden gelen David Eliezrie‘nin (1950 – ) “The Secret of Chabad: Inside the World’s Most Successful Jewish Movement” (Chabad’ın Sırrı: Dünyanın En Başarılı Yahudi Hareketinin İç Yüzü) adlı kitabı, Chabad hareketinin organizasyonel yapısı ve stratejileri üzerine odaklanıyor. Eliezrie, Chabad’ın misyonerlik metodolojilerini ve topluluk oluşturma taktiklerini detaylandırarak, hareketin başarıya ulaşmasında bu stratejilerin nasıl kritik bir rol oynadığını gösteriyor. Eliezrie, Chabad’ın yenilikçi Yahudi angajman yaklaşımlarının farklı nüfuslarla nasıl rezonansa girdiğini ve hareketi çağdaş Yahudilikte dinamik bir güç haline getirdiğini vurguluyor. Eliezrie’nin anlatımı, Chabad’ın dikkat çekici büyümesi ve etkisinin ardındaki prensipleri ve uygulamaları gözler önüne seriyor.
Bu iki eser, Chabad-Lubavitch hareketinin farklı ancak birbirini tamamlayan yönlerini ele alarak, hareketin bütüncül bir anlayışını sunuyor. Bilu’nun eseri, Rebbe’nin ölümünden sonraki ruhani varlığı ve mesihçi inançlar üzerine yoğunlaşırken, Eliezrie’nin eseri, Chabad’ın organizasyonel yapısı ve topluluk oluşturma stratejilerine odaklanıyor. Her iki kitap da, Chabad’ın modern Yahudilikteki yerini ve etkisini anlamak isteyenler için önemli kaynaklar olarak öne çıkıyor. Bilu’nun derinlemesine antropolojik analizi ile Eliezrie’nin stratejik ve organizasyonel bakış açısı, Chabad hareketinin karmaşıklığını ve başarısını farklı açılardan ele alarak okuyuculara kapsamlı bir perspektif sunuyor.
Türkçe Yazılar
Türkçe olarak bir önceki yazıda belirttiğim Dr. Fatih Memiç’in makalesinin dışında, geçtiğimiz aylarda Avlaremoz’da da paylaşılan Yunus Emre Erdölen’in Serbestiyet’teki “New York’un Ortasında Mesih Kavgası: Ortodoks Haredi Yahudileri Neden Sinagogun Altında Gizli Tünel Kazdı?” başlıklı yazısı da detaylı bilgiler sunuyor.
Türkiye’deyse, hareketin uzun yıllardır temsilcisi olan Mendy Chitrik ile yine Avlaremoz’da söyleşiler mevcut. Mendy Chitrik’in 2012’de Gözlem Gazetecilik’ten basılan kitabı “On Yıldır Türkçe Konuşuyorum”, kendisinin yapmış olduğu konuşmaların, yazdığı mektup ve makalelerin bir derlemesi niteliğinde.
Avlaremoz’da konuyla ilgili paylaşılan diğer önemli yazılar arasında, Nesi Altaras’ın “Dışarıdan Etkiler” (3 Aralık 2017) ve Liora Morhayim’in “Külliyede ‘Normalleşme‘” (10 Ocak 2022) başlıklı makaleleri yer alıyor. Bu yazılar, Türkiye Yahudi toplumu ile Chabad hareketi arasındaki ilişkilere odaklansa da, dünyanın birbirinden çok uzak noktalarındaki Yahudi topluluklarında da Chabad ile ilgili benzer tartışmalar mevcut.
Bu yazıda bahsi geçen birçok kitapta da belirtildiği üzere, seveni ile sevmeyeni bol olan Chabad hareketinin özellikle son 30-40 yıllık süreçte dünyadaki Yahudilerin üzerindeki etkisinin boyutu araştırmaya, incelemeye değer kılıyor. Bu bölümde hareketin iç yapısına ve dış dünyaya etkisine dair ufak bir giriş yapmış olduk. Başka kitap serilerinde özellikle Amerika Yahudileri ve diaspora Yahudilerinde günümüzde ne gibi çalışmalar ve çatışmalar olduğunu anlatan başka kitapları aktarırken Chabad Lubavitch hareketinden de bahsetmeye devam edeceğim.
Sıradaki Bölüm
Gelecek bölümde, Hasidizm hakkında kitap önerileri serisinin üçüncü ve son kitap listesini sunacağım. Bu seçkide, Hasidik topluluklar içinde büyüyüp bu cemaatlerden ayrılan ya da ayrılmaya çalışan bireylerin etkileyici hikayelerine odaklanan eserleri bulacaksınız. Bu kitaplar, sadece kişisel mücadeleleri ve özgürlük arayışlarını değil, aynı zamanda toplumun ve inancın birey üzerindeki derin etkilerini de kapsamlı bir şekilde ele alıyor. Okurlara entelektüel olduğu kadar duygusal da bir yolculuk vaat eden bu eserler, Hasidim dünyasının farklı yüzlerini bizlere açarak kapalı kapıların ardındaki hayatları keşfetmemize olanak tanıyor.
Bu Bölümdeki Kitapların Listesi
Balakirsky Katz, Maya. The Visual Culture of Chabad. Cambridge: Cambridge University Press, 2010.
Bilu, Yoram. With Us More Than Ever: Making the Absent Rebbe Present in Messianic Chabad. Stanford: Stanford University Press, 2020.
Eliezrie, David. The Secret of Chabad: Inside the World’s Most Successful Jewish Movement. New York: The Toby Press, 2015.
Glaser, Pesach. Rabbi Schneur Zalman of Liadi – The Alter Rebbe: The First Lubavitcher Rebbe – History of Chabad. Brooklyn: Merkos L’Inyonei Chinuch, 2017.
Heilman, Samuel, and Menachem Friedman. The Rebbe: The Life and Afterlife of Menachem Mendel Schneerson. Princeton: Princeton University Press, 2010.
Miller, Chaim. Turning Judaism Outward: A Biography of Rabbi Menachem Mendel Schneerson. Brooklyn: Kol Menachem, 2014.
Rigg, Bryan Mark. The Rabbi Saved by Hitler’s Soldiers: Rebbe Joseph Isaac Schneersohn and His Astonishing Rescue. Kansas City: Bryan Mark Rigg Publishing, 2016.
Soifer, A.J. Inside Chabad Lubavitch: Who are the Explosively Growing Branch of Orthodox Jews? What do They Want? How are They Getting It? A Case Study in Argentina. Undercover Books, 2023.
Telushkin, Joseph. Rebbe: The Life and Teachings of Menachem M. Schneerson, the Most Influential Rabbi in Modern History. New York: HarperWave, 2014.
Fishkoff, Sue. The Rebbe’s Army: Inside the World of Chabad-Lubavitch. New York: Schocken, 2003.
Ceki Hazan’ın hazırladığı kitap önerileri serisinin diğer bölümlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Paylaş: