Geçmiş Zaman Hikayeleri Makaleler

Fatih ve Tiberya’da ikiz anıtlar – Berk Tüzüner

Osmanlı’da havacılığın başlangıcı ve İsrail’e bağı

Wright Kardeşlerin 17 Aralık 1903’te ilk motorlu uçuşu gerçekleştirmesinin ardından, havacılık hızla tüm dünyaya yayıldı. Aynı dönemde İstanbul’da İkinci Abdülhamit hükmediyordu. 1908’de Yıldız Sarayı ikinci Meşrutiyet’i ilan etse de, 1909’un Mart ayında Rum bir süvari subayının katledilmesi ile dönüm noktasına erişen gerici ayaklanma, kırılma anını yaşayacak, Selanik’ten gelen başında Mahmut Şevket Paşa’nın bulunduğu Hareket Ordusu’nun Nisan ayında isyanı bastırması ile Abdülhamit azledilecek, yerine ise Beşinci Mehmet geçecek, Beşinci Mehmet’in tahtı devralması ile kadrolar değişecek, 1911’de Mahmut Şevket Paşa’nın Harbiye Nezaretinde günümüz Türk Hava Kuvvetleri’nin selefi Osmanlı Hava Birlikleri, Yeşilköy’de kurulacaktı[1].

Dünya Büyük Savaş’a doğru ilerlerken, Bab-ı Ali’de hükümet 1914 senesinin 8 Şubat günü için o güne kadar eşi görülmemiş bir sefer planlamıştı. Bu bir hava seferi olacak, sefere iki uçak katılacak, Yeşilköy’den kalkışı Eskişehir, Afyon, Konya, Ulukışla, Adana, Halep, Humus, Beyrut, Şam, Kudüs, El-Ariş, Port-Said ve Kahire’de ikmal molaları takip edecek ve görev İskenderiye’ye iniş ile sona erecekti.

Muavenet-i Milliye: Fethi Bey ve Sadık Bey

Seferde görevli uçaklardan birisi, Muavenet-i Milliye isimli iki kişilik uçaktı, mürettebatı ise Pilot Yüzbaşı Fethi Bey ve Hava Seyrüsefer Subayı Yüzbaşı Sadık Bey’den oluşmaktaydı. Bu uçuşun tamamlanması ile ilk hava posta görevi ifa edilmiş, aynı zamanda 2500 kilometrelik bu rotanın kat edilmesi ile İmparatorluk gücünü tahkim etmiş olacaktı.

27 Şubat’ta Kudüs’ün Talpiot banliyösüne inmesi beklenen Muavenet-i Milliye maalesef bu inişi gerçekleştiremedi. Talpiot’un yakınlarındaki Samra köyü sakinleri gökten bir cismin düştüğüne şahit olmuş, Yüzbaşı Fethi ve Sadık Beyler hayatlarını kaybetmişti. Bazı kaynaklara göre kazanın sebebi, Teberiye gölü civarındaki kuvvetli rüzgardı.

Prens Celalettin: Nuri Bey ve Hakkı Bey

Yeşilköy’den eşzamanlı kalkan bir diğer uçak ise Pilot Teğmen Nuri Bey ve Rasıt Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey komutasındaki “Prens Celalettin” uçağıydı. Uçak 9 Mart’ya Yafa’ya indi ancak 11 Mart’ta kalkışından hemen sonra Akdeniz’e düştü. Pilot Nuri Bey hayatını kaybetti, Rasat Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey ise kurtarıldı. Cenazeler Şam’da Selahaddin Eyyubi Cami’nde (veya Emevi Camii) defnedildi, ancak ne bu cesur ve genç havacılar ne de hikayeleri en azından havacılık çevrelerinde hiç unutulmadı.

Pilot Fethi Bey, Muğla/Fethiye’nin isim babası oldu , Nuri Bey’in anısı Yeşilköy’de Teyyareci Nuri Sokak’ta, Sadık Bey’in anısı ise Bakırköy’de Tayyareci Sadık Sokak’ta yaşatıldı. Kurtarılan İsmail Hakkı Bey şerefine ise 2001 senesinde pul basıldı.[1]

Kibbutz İçindeki Osmanlı Havacılık Anıtı

Türk Hava Kuvvetlerinin ekliği kartal
ile birlikte anıt ve Paran

Ancak unutulan, bir şey vardı. O da İsrail’de Türkiye ile gelgitli yürüyen ilişkilerin gölgesinde kalmış dikilitaş. Bu anıt uçaklar düştükten hemen sonra yapılmış, ancak zamanla Kibbutz Haon’un tarlaları arasında kalmıştı. 1995’te bu kibbutztan Yerach Paran, dikkatini çeken anıta şahsi çabalarıyla sahip çıktı ve etrafını ağaçlandırdı. Türk diplomatlarla temasa geçmeye çalışan Paran, geç de olsa Türk Hava Ataşeliğinden cevap alabildi. Zamanla anıt Türkiye’den Hava Kuvvetleri temsilcilerinin ziyaret ettiği bir yer haline geldi ve Paran da 2001’de Türkiye’ye davet edildi.

Paran anıtın bakımını yapmakla kalmadı aynı zamanda, anıtın etrafına bir kaide inşa etti. Türkiye bayrağı renklerinde çiçekler ekti. Havacılığa özel bir ilgisi olan Paran’a neden bu anıtla uğraştığı sorulunca şu yanıtı vermiş: bu hikâye İsrail tarihinin önemli bir parçasıdır, ne de olsa biz de bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’nun parçasıydık.


[1] İlginçtir ki, Ayastefanos -ki bazı kaynaklarda da San Stefano diye geçer- bir süre Şevketiye Mahallesi olarak anılmış, Cumhuriyet döneminde Halit Ziya Uşaklıgil’in semt için Yeşilköy adını önermesi ile bugünkü ismini almıştır ancak Şevketiye isminin 31 Mart ayaklanmasının bastırılması ile mi, yoksa Osmanlı zamanından 2019 Nisan ayına kadar havacılık geleneğinin kalbi olması mi olduğu sorusu ortaya çıkmaktadır.

Kaynaklar

http://arsiv.ntv.com.tr/news/62757.asp