Geçmiş Zaman Hikayeleri

Tekirdağ’ın Yıkılan Ahşap Sinagogu

Fotoğraflarla Tekirdağ’ın yıkılan Büyük Sinagogu…

Tekirdağ uzun süre büyük bir Yahudi toplumuna sahipti. Trakya Pogromu sonrasında nüfus azalsa da hala canlı bir Yahudi yaşamı vardı. Yahudi mahallesi kıyıya paralel ancak yokuş üstündeydi. Mahalle yan yana dizili, iki veya üç katlı, cumbalı ahşap evlerden oluşuyordu. Benim babam da bu resimdeki evle aynı sokakta, benzer bir evde büyüdü.

Tekirdağ eski Yahudi Mahallesi’nde ayakta kalan bir ev. Nesi Altaras/2019.

Bu toplumun asıl ibadethanesi uzun yıllar boyunca deniz kıyısındaki Büyük Sinagog olmuştu. 2019’da Şalom’a konuşan Tekirdağlı Daniel Altaras şöyle diyor:

Büyük Sinagog denizin üstünde, ahşap yapılı güzel bir inşaattı. Bahçesi, hahamın ve aile fertlerinin yaşam mekanı ve kiraya verilen tahıl ambarlarıyla tam bir kompleks idi. Girişine yakın yerde bir Osmanlı şadırvanı vardı. Evimizin karşısında her zaman bir kale gibi dururdu.

Eski bir kartpostal: ‘Tekirdağ Hatırası.’ En sağdaki bina yok edilen Tekirdağ Büyük Sinagogu.
Kent Fransızca, Rumca ve Ladino’da Rodosto olarak tanınıyordu
ancak Cumhuriyet’ten sonra Türkçe isim Tekirdağ daha baskın hale geldi.

Tekirdağ Yahudi Toplumu

Sinagogun girişi arka taraftaydı. Uzun yıllar Yahudi toplumuna hizmet eden yapı Tekirdağ merkezdeki iki sinagogdan asıl olanıydı. Dedemin barmitzvası (13. yaşına basan erkeklerin yaptığı bir dini tören ve kutlama) da bu sinagogda olmuştu. Cumhuriyet ilk kurulduğunda nüfusu daha büyük olmasına rağmen ilçe yapılan Çorlu ve İstanbul’a bağlı olan Silivri’de de Yahudi toplumları vardı. Dedem sıklıkla Tekirdağ il olduğu zaman kent ahalisi olarak çok şaşırdıklarını söylerdi. Tekirdağ’ın bir ilçe olup nüfusu daha büyük ve daha endüstriyel olan Çorlu iline bağlanmasını beklemişlerdi.

Tekirdağ Yahudileri Sefarad bir toplumdu ve 15. yüzyılda İspanya’dan kovulanların torunlarıydı. İlk dalgada yerleşen Selanik ve ardından Edirne gibi büyük nüfus merkezlerine yerleşen mülteci Yahudiler birkaç nesil sonra Tekirdağ’a yerleşmişler. Bu göçün ardından Tekirdağlı Yahudi aileler bu şehirde yüzyıllarca yaşamış ve bir yerel tarihçiye göre nüfusları 1918 yılında 400 haneye, veya 1870 kişiye, ulaşmış.

Tekirdağ Sinagogu’nun girişi. Fotoğraf: Yusuf Barokas

Tekirdağ’daki en büyük değişikliklerden biri sahil şeridinin yok edilmesi ve yol yapımı için doldurulmasıydı. O zamana kadar Tekirdağ şehir merkezinde plajları olan bir yerdi. Daniel Altaras “yaz günleri deniz kıyısı ve iskele eğlence yerimizdi.” diye sahilin kent yaşamındaki yerini açıklıyor. Bugün Marmara Ereğlisi’ni geçtikten Şarköy’e kadar bu sahil otoyolu hala kullanılıyor.

Tekirdağlı Yahudiler plajda. Fotoğraf: Yusuf Barokas

Ancak 1958 ile 1964 arasında kıyı, Londra Asfaltı denilen yolun inşaatı için baştan yaratıldı. Bu otoyol Batı Avrupa’dan İstanbul’a kadar uzanan bir karayolunun parçası olacaktı. Sahildeki yeri nedeniyle planlara engel teşkil eden Büyük Sinagog 1957 yılında yok edildi. Bu olayı Daniel Altaras şöyle hatırlıyor:

“Ta ki o kara güne kadar. Londra asfaltı inşaatı için denizi doldurmak gerekiyordu. Sinagog yıkıldı. Tahtaları fırınlarda cayır cayır yakıldı. Annemin dinmeyen gözyaşları faydasız kalmıştı o günlerde”

Bugün Atatürk Bulvarı ile Barış ve Özgürlük Parkı olan alana düşen bu sinagogdan bu gün bir iz kalmadı. Ancak bu resimdeki ahşap işlemeli tak kurtarıldı ve bugün Yahudi toplumunun İstanbul’daki müzesinde sergileniyor.

Fotoğraf: Yusuf Barokas
Sinagogun iç kısmı. Kapak fotoğrafında sinagogun hahamı olan Hayim Sidi. Fotoğraf: Yusuf Barokas

Paylaştığı fotoğraflar ve bilgiler için Yusuf Barokas’a teşekkürler.