Kaynak: The New York Times
Çeviri: Avi Haligua
İsrailliler, diasporadaki Yahudiler ve İsrail dostları artık şunu anlamak zorunda: İsrail’in bugün Gazze’de yürüttüğü savaş tarzı, İsrail’in ve Yahudilerin dünya genelinde nasıl algılanacağına dair köklü bir değişimin zeminini hazırlıyor.
Ve bu değişim iyi yönde olmayacak. Sinagoglar ve Yahudi kurumları önünde polis arabaları ve özel güvenliklerin bulunması giderek norm haline gelecek. İsrail, antisemitizmden kaçış için güvenli bir liman olarak değil, antisemitizmi üreten yeni bir makine olarak görülmeye başlanacak. Aklı başında İsrailliler, diğer Yahudileri İsrail’e davet etmek yerine, Avustralya’ya ya da Amerika’ya göç etmeye yönelecek. Bu distopik gelecek henüz gerçekleşmedi ama ufukta belirmekte olduğunu görmüyorsanız, kendinizi kandırıyorsunuz demektir.
Neyse ki giderek daha fazla sayıda emekli ve muvazzaf İsrail Hava Kuvvetleri pilotu, emekli ordu ve istihbarat yetkilisi bu yaklaşan fırtınayı fark ediyor ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze’deki çirkin ve nihilist politikasına sessiz kalmayacaklarını ilan ediyor. Amerika’daki ve dünyanın dört bir yanındaki Yahudilere sesleniyorlar: “S.O.S. – Gemimizi kurtarın” diyorlar. Çünkü Gazze’deki bu askeri kampanyanın yarattığı ahlaki leke geri döndürülemez hale gelmek üzere.
Arka Plan
Aylar önce İsrail, Hamas’ı varoluşsal bir tehdit olmaktan çıkardı. Bu noktadan sonra Netanyahu hükümetinin, Trump yönetimine ve Arap arabuluculara aşamalı bir geri çekilmeye hazır olduğunu ve Gazze’de, Hamas’ın tüm rehineleri (ölü veya diri) iade etmesi ve bölgeyi terk etmesi şartıyla, uluslararası/Arap/Filistin Yönetimi barış gücüne devri kabul ettiğini açıklaması gerekirdi.
Ama Netanyahu bunun yerine “tam zafer” diye tanımladığı hedefle savaşı süresiz sürdürme sözü veriyor. Bu hedef, Gazze’den tüm Filistinlilerin çıkarılması fantezisini ve yerine İsraillilerin yerleştirilmesini de içeriyor. Böyle bir yolda ilerlerse, Yahudiler kendilerini, çocuklarını ve torunlarını, Yahudi olmanın artık bir utanç kaynağı haline geldiği bir dünyaya hazırlamalı.
Çünkü bir gün, yabancı gazeteciler ve fotoğrafçılar, İsrail ordusunun eşlik etmediği şekilde Gazze’ye girecek. Ve o zaman, oradaki yıkımın dehşeti tüm çıplaklığıyla görüldüğünde, İsrail’e ve dünya genelindeki Yahudilere yönelik tepki çok sert olabilir.
Aklınızı Karıştırmasın
Bu uyarımı Hamas’a yönelik herhangi bir anlayış olarak algılamayın. 7 Ekim 2023’te Hamas’ın gerçekleştirdiği toplu katliamlar – anne babaların çocuklarının önünde öldürülmesi, çocukların anne babalarının önünde infazı, büyükannelerin kaçırılması, çocukların öldürülmesi – İsrail’in verdiği karşılığı davet etti. Böyle bir vahşet karşısında hangi toplumun kalbi soğumaz? Hamas yok edilmelidir. Hamas hem Filistin halkı hem de İsrail için bir kanserdir.
Ama ben, Yahudilerin tarihsel topraklarında güvenli bir devlette yaşama hakkına inanan bir Yahudi olarak, şu anda kendi topluluğuma odaklanıyorum. Eğer Yahudiler, bu hükümetin Gazze’deki sivil ölümlerini umursamazlığına ve ülke içinde otoriterleşmeye karşı direnmezse, bunun bedelini her yerde Yahudiler ödeyecek.
İsrail’den Sesler
Bu uyarıyı sadece benden almayın. Geçtiğimiz hafta, iki saygın eski İsrail Hava Kuvvetleri pilotu – Tuğgeneral Asaf Agmon ve Albay Uri Arad (1973 Savaşı’nda Mısır’da esir düşmüştü) – İsrail gazetesi Haaretz’te meslektaşlarına hitaben bir açık mektup yayımladı. İkisi de Forum 555 adlı oluşumun üyesi: yaklaşık 1.700 yedek ve emekli pilotun oluşturduğu bu grup, Netanyahu’nun yargı darbesine karşı kurulmuştu.
Forum 555’in liderlerinden emekli helikopter pilotu Guy Poran, bu mektubu bana ulaştırdı ve Times’ta yayımlanması için yardımcı olmamı istedi. Ben de mektubun bir bölümünü kendi köşemde paylaşmak istedim. Şöyle yazıyorlardı:
“Hamas’ın gerçekleştirdiği vahşeti asla küçümsemiyoruz. Bu savaşın başlangıçta tamamen meşru olduğuna inanıyoruz.”
“Ancak Gazze’deki savaş uzadıkça, stratejik ve güvenlik amaçlarını yitirdiği, hükümetin siyasi ve kişisel çıkarlarına hizmet etmeye başladığı ortaya çıktı. Ahlaki meşruiyetini kaybetmiş, gittikçe intikam savaşına dönüşmüş bir çatışma hâlini aldı.”
“Hava Kuvvetleri, hükümet ve ordu içindeki bazı unsurların “Gazze’de masum yok” söyleminin aracı haline geldi. Bir milletvekili yakın zamanda, hükümetin en büyük başarılarından birinin “Gazze’de günde 100 kişiyi öldürebilmek ve kimsenin buna şaşırmaması” olduğunu övünerek söyledi.”
“Biz diyoruz ki: 7 Ekim’deki katliam ne kadar korkunç olursa olsun, bu durum orantısız şiddeti ya da ahlaki ilkeleri tamamen göz ardı etmeyi meşrulaştıramaz. Düşmanımızın en kötüsüne dönüşmek istemiyoruz.”
“18 Mart gecesi, esir takası anlaşmasını bilerek ihlal eden hükümetin emriyle savaş yeniden başladı. Birkaç Hamas komutanını hedef alan hava saldırısında yaklaşık 300 kişi – aralarında çok sayıda çocuk – hayatını kaybetti. Bugüne dek bu felaketin nasıl yaşandığına dair tatmin edici bir açıklama yapılmadı.”
“O günden bu yana Hava Kuvvetleri durmaksızın saldırılarını sürdürüyor. Kadınların, çocukların, sivillerin bulunduğu binalar bombalanıyor. Hedefler arasında terör altyapısı olsa bile, sivil kayıpların büyüklüğü inkar edilemez.”
“Bu bir yüzleşme anı. Henüz çok geç değil. Aktif görevdeki pilotlara sesleniyoruz: Sorgulamaktan kaçınmayın. Çünkü bu eylemlerin ahlaki sorumluluğunu ömür boyu siz taşıyacaksınız. Bir gün çocuklarınıza ve torunlarınıza, Gazze’de yaşanan bu yıkımın nasıl mümkün olduğunu açıklamak zorunda kalacaksınız.”
Diasporaya Çağrı
Aynı günlerde eski Başbakan Şimon Peres’in dış politika danışmanlarından Nimrod Novik, bana bir başka açık mektubu iletti. Bu kez, “İsrail’in Güvenliği İçin Komutanlar” adlı grubun 8 Haziran tarihli mektubuydu. Yahudi diasporasına sesleniyor ve “Bu delilik daha sizi de yutmadan sesinizi çıkarın” diyordu:
“Bizler, İsrail’in Güvenliği İçin Komutanlar adlı, savunma, güvenlik ve diplomasi alanlarında görev yapmış 550’den fazla emekli yetkiliden oluşan bir hareketiz. Hayatımızı, İsrail’in güçlü ve demokratik bir Yahudi yurdu olarak kalmasını sağlamak için adadık.”
“Son gelişmeler, dünya genelinde Yahudi topluluklarında – özellikle Gazze konusunda – tutkulu ve zaman zaman acı verici tartışmalara neden oldu. Bazıları kamuoyu önünde endişelerini dile getirdiği için ağır eleştirilerle karşılaştı. “İsrail’e zarar veriyorsunuz” ya da “İsrail’de yaşamayanların susması gerekir” denildi. Biz bu düşünceyi tümüyle reddediyoruz.”
Açık ve dürüst tartışmalar, hem demokrasimizi hem güvenliğimizi güçlendirir.
Sonuç
Bu mektuplarla ilgili üç tepkim var:
Amen.
Gerçek İsrail yanlısı duruş budur.
Aynı türden bir hareketin, Hamas’ın korkunç suçlarını da ifşa etmesi gerekir. Filistin devletini destekleyenler ve Gazze’de barış isteyenler öne çıkmalı. Hamas’ın bu savaşı iktidarda kalmak için uzatmasını kimse kabullenmemeli. Kolej kampüslerinden sokak gösterilerine kadar, Hamas’a sessiz kalan çevrelerin de artık bu nefret örgütüne karşı ses yükseltmesi gerekir.
Çünkü gerçek Filistin yanlısı duruş da budur.
Kaynak: The New York Times
Çeviri: Avi Haligua
İsrailliler, diasporadaki Yahudiler ve İsrail dostları artık şunu anlamak zorunda: İsrail’in bugün Gazze’de yürüttüğü savaş tarzı, İsrail’in ve Yahudilerin dünya genelinde nasıl algılanacağına dair köklü bir değişimin zeminini hazırlıyor.
Ve bu değişim iyi yönde olmayacak. Sinagoglar ve Yahudi kurumları önünde polis arabaları ve özel güvenliklerin bulunması giderek norm haline gelecek. İsrail, antisemitizmden kaçış için güvenli bir liman olarak değil, antisemitizmi üreten yeni bir makine olarak görülmeye başlanacak. Aklı başında İsrailliler, diğer Yahudileri İsrail’e davet etmek yerine, Avustralya’ya ya da Amerika’ya göç etmeye yönelecek. Bu distopik gelecek henüz gerçekleşmedi ama ufukta belirmekte olduğunu görmüyorsanız, kendinizi kandırıyorsunuz demektir.
Neyse ki giderek daha fazla sayıda emekli ve muvazzaf İsrail Hava Kuvvetleri pilotu, emekli ordu ve istihbarat yetkilisi bu yaklaşan fırtınayı fark ediyor ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze’deki çirkin ve nihilist politikasına sessiz kalmayacaklarını ilan ediyor. Amerika’daki ve dünyanın dört bir yanındaki Yahudilere sesleniyorlar: “S.O.S. – Gemimizi kurtarın” diyorlar. Çünkü Gazze’deki bu askeri kampanyanın yarattığı ahlaki leke geri döndürülemez hale gelmek üzere.
Arka Plan
Aylar önce İsrail, Hamas’ı varoluşsal bir tehdit olmaktan çıkardı. Bu noktadan sonra Netanyahu hükümetinin, Trump yönetimine ve Arap arabuluculara aşamalı bir geri çekilmeye hazır olduğunu ve Gazze’de, Hamas’ın tüm rehineleri (ölü veya diri) iade etmesi ve bölgeyi terk etmesi şartıyla, uluslararası/Arap/Filistin Yönetimi barış gücüne devri kabul ettiğini açıklaması gerekirdi.
Ama Netanyahu bunun yerine “tam zafer” diye tanımladığı hedefle savaşı süresiz sürdürme sözü veriyor. Bu hedef, Gazze’den tüm Filistinlilerin çıkarılması fantezisini ve yerine İsraillilerin yerleştirilmesini de içeriyor. Böyle bir yolda ilerlerse, Yahudiler kendilerini, çocuklarını ve torunlarını, Yahudi olmanın artık bir utanç kaynağı haline geldiği bir dünyaya hazırlamalı.
Çünkü bir gün, yabancı gazeteciler ve fotoğrafçılar, İsrail ordusunun eşlik etmediği şekilde Gazze’ye girecek. Ve o zaman, oradaki yıkımın dehşeti tüm çıplaklığıyla görüldüğünde, İsrail’e ve dünya genelindeki Yahudilere yönelik tepki çok sert olabilir.
Aklınızı Karıştırmasın
Bu uyarımı Hamas’a yönelik herhangi bir anlayış olarak algılamayın. 7 Ekim 2023’te Hamas’ın gerçekleştirdiği toplu katliamlar – anne babaların çocuklarının önünde öldürülmesi, çocukların anne babalarının önünde infazı, büyükannelerin kaçırılması, çocukların öldürülmesi – İsrail’in verdiği karşılığı davet etti. Böyle bir vahşet karşısında hangi toplumun kalbi soğumaz? Hamas yok edilmelidir. Hamas hem Filistin halkı hem de İsrail için bir kanserdir.
Ama ben, Yahudilerin tarihsel topraklarında güvenli bir devlette yaşama hakkına inanan bir Yahudi olarak, şu anda kendi topluluğuma odaklanıyorum. Eğer Yahudiler, bu hükümetin Gazze’deki sivil ölümlerini umursamazlığına ve ülke içinde otoriterleşmeye karşı direnmezse, bunun bedelini her yerde Yahudiler ödeyecek.
İsrail’den Sesler
Bu uyarıyı sadece benden almayın. Geçtiğimiz hafta, iki saygın eski İsrail Hava Kuvvetleri pilotu – Tuğgeneral Asaf Agmon ve Albay Uri Arad (1973 Savaşı’nda Mısır’da esir düşmüştü) – İsrail gazetesi Haaretz’te meslektaşlarına hitaben bir açık mektup yayımladı. İkisi de Forum 555 adlı oluşumun üyesi: yaklaşık 1.700 yedek ve emekli pilotun oluşturduğu bu grup, Netanyahu’nun yargı darbesine karşı kurulmuştu.
Forum 555’in liderlerinden emekli helikopter pilotu Guy Poran, bu mektubu bana ulaştırdı ve Times’ta yayımlanması için yardımcı olmamı istedi. Ben de mektubun bir bölümünü kendi köşemde paylaşmak istedim. Şöyle yazıyorlardı:
“Hamas’ın gerçekleştirdiği vahşeti asla küçümsemiyoruz. Bu savaşın başlangıçta tamamen meşru olduğuna inanıyoruz.”
“Ancak Gazze’deki savaş uzadıkça, stratejik ve güvenlik amaçlarını yitirdiği, hükümetin siyasi ve kişisel çıkarlarına hizmet etmeye başladığı ortaya çıktı. Ahlaki meşruiyetini kaybetmiş, gittikçe intikam savaşına dönüşmüş bir çatışma hâlini aldı.”
“Hava Kuvvetleri, hükümet ve ordu içindeki bazı unsurların “Gazze’de masum yok” söyleminin aracı haline geldi. Bir milletvekili yakın zamanda, hükümetin en büyük başarılarından birinin “Gazze’de günde 100 kişiyi öldürebilmek ve kimsenin buna şaşırmaması” olduğunu övünerek söyledi.”
“Biz diyoruz ki: 7 Ekim’deki katliam ne kadar korkunç olursa olsun, bu durum orantısız şiddeti ya da ahlaki ilkeleri tamamen göz ardı etmeyi meşrulaştıramaz. Düşmanımızın en kötüsüne dönüşmek istemiyoruz.”
“18 Mart gecesi, esir takası anlaşmasını bilerek ihlal eden hükümetin emriyle savaş yeniden başladı. Birkaç Hamas komutanını hedef alan hava saldırısında yaklaşık 300 kişi – aralarında çok sayıda çocuk – hayatını kaybetti. Bugüne dek bu felaketin nasıl yaşandığına dair tatmin edici bir açıklama yapılmadı.”
“O günden bu yana Hava Kuvvetleri durmaksızın saldırılarını sürdürüyor. Kadınların, çocukların, sivillerin bulunduğu binalar bombalanıyor. Hedefler arasında terör altyapısı olsa bile, sivil kayıpların büyüklüğü inkar edilemez.”
“Bu bir yüzleşme anı. Henüz çok geç değil. Aktif görevdeki pilotlara sesleniyoruz: Sorgulamaktan kaçınmayın. Çünkü bu eylemlerin ahlaki sorumluluğunu ömür boyu siz taşıyacaksınız. Bir gün çocuklarınıza ve torunlarınıza, Gazze’de yaşanan bu yıkımın nasıl mümkün olduğunu açıklamak zorunda kalacaksınız.”
Diasporaya Çağrı
Aynı günlerde eski Başbakan Şimon Peres’in dış politika danışmanlarından Nimrod Novik, bana bir başka açık mektubu iletti. Bu kez, “İsrail’in Güvenliği İçin Komutanlar” adlı grubun 8 Haziran tarihli mektubuydu. Yahudi diasporasına sesleniyor ve “Bu delilik daha sizi de yutmadan sesinizi çıkarın” diyordu:
“Bizler, İsrail’in Güvenliği İçin Komutanlar adlı, savunma, güvenlik ve diplomasi alanlarında görev yapmış 550’den fazla emekli yetkiliden oluşan bir hareketiz. Hayatımızı, İsrail’in güçlü ve demokratik bir Yahudi yurdu olarak kalmasını sağlamak için adadık.”
“Son gelişmeler, dünya genelinde Yahudi topluluklarında – özellikle Gazze konusunda – tutkulu ve zaman zaman acı verici tartışmalara neden oldu. Bazıları kamuoyu önünde endişelerini dile getirdiği için ağır eleştirilerle karşılaştı. “İsrail’e zarar veriyorsunuz” ya da “İsrail’de yaşamayanların susması gerekir” denildi. Biz bu düşünceyi tümüyle reddediyoruz.”
Açık ve dürüst tartışmalar, hem demokrasimizi hem güvenliğimizi güçlendirir.
Sonuç
Bu mektuplarla ilgili üç tepkim var:
Amen.
Gerçek İsrail yanlısı duruş budur.
Aynı türden bir hareketin, Hamas’ın korkunç suçlarını da ifşa etmesi gerekir. Filistin devletini destekleyenler ve Gazze’de barış isteyenler öne çıkmalı. Hamas’ın bu savaşı iktidarda kalmak için uzatmasını kimse kabullenmemeli. Kolej kampüslerinden sokak gösterilerine kadar, Hamas’a sessiz kalan çevrelerin de artık bu nefret örgütüne karşı ses yükseltmesi gerekir.
Çünkü gerçek Filistin yanlısı duruş da budur.
Paylaş: