Daha önceden de röportaj yaptığımız Standing Together‘a bu sefer esir takasını sağlayan anlaşmayı ve yakın gelecekteki öngörülerini sorduk. Anlaşma henüz kesinleşmemişken sorularımızı yönelttiğimiz Standing Togetter’dan İdo Setter, ilk rehine takasının gerçekleştiği gün ‘gözlerinin dolduğu’ anlarda bize düşüncelerini aktardı.
Eli Haligua: Ateşkes anlaşmasının yakın olduğu bildiriliyor, ancak bombalamalar ve can kayıpları devam ediyor. Anlaşmanın sonuçlanacağına inanıyor musunuz?
İdo Setter: Sorularınızı 10 saatlik ateşkesin ardından, 3 İsrailli esir ailelerine dönerken yanıtlıyorum. Gazze halkının güvenli bir şekilde evlerine dönebileceğini, İsrailli esirlerin ailelerine kavuşacağını ve evet, İsrail askerlerinin Gazze’den çekilme sürecinde olduğunu bilmek, doğru yönde atılmış harika bir ilk adım. Açıkçası gözlerimi yaşlarla dolduruyor. Çok duygusal bir dönemden geçiyoruz ve geleceğimizin nasıl olabileceğine dair bir fikir ediniyoruz: yaşam, umut ve barış dolu bir gelecek.
EH: Rehinelerin güvenli şekilde eve dönmesini sağlamanın ve Filistin halkının çektiği acılara son vermenin tek yolu olarak diplomasiyi gösterdiniz ve hiç yorulmadan bunu savundunuz. 468 gün süren yıkımın ardından bu uzun süreli insani krizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
İS: Gazze’deki insani kriz kelimelerin ifade edebileceğinden çok daha vahim. Masum erkek, kadın ve çocukların barınakları, yiyecekleri, temiz suları, aktif hastaneleri ve ilaç stokları yok. Artık İsrail hükümetinin politikasının Gazze Şeridi’ne gıda ve insani yardım girişini engellemek olduğunu biliyoruz; bu politika zalimce ve korkunç olduğu kadar, aslında korkunç bir savaş suçudur. Bu politika masum Gazzelilerin yanı sıra İsrail toplumuna da zarar verdi ve insanlığını sınadı. Standing Together bu politikaya karşı harekete geçti ve Gazze’deki aç bırakma politikasına karşı bir halk kampanyası düzenledi. Yaklaşık 3 ay boyunca binlerce Yahudi ve Arap gıda ürünleri ve insani yardım malzemeleri bağışladı, bunları kamyonlara yükledi ve tüm zorluklara rağmen Gazze şeridine girmelerini, ardından da doğrudan Gazzelilere ücretsiz olarak ulaştırılmalarını sağladı. Gazzelilere ulaşacak ve bu zorlu kış mevsiminde onlara yardımcı olacak sıcak giysiler, ayakkabılar ve battaniyeler gibi kışlık malzemelerin satın alınması için yeni bir kampanya başlattık. Gazze’deki insani krizi görmezden gelmeye niyetimiz yok. Gazze halkına yardım etmek ve İsrail toplumunun insanlığı için mücadele etmek üzere elimizden gelen her şeyi yapacağız.
EH: Ateşkesin ardından ne olmalı? İsrail’in soykırım suçundan yargılandığı, uluslararası hukuk ihlallerinin yaşandığı ve Gazze’nin tüm sağlık sisteminin yok edildiği bir ortamda, yüzleşme ve adalet sağlanmadan kalıcı barışın mümkün olduğuna inanıyor musunuz?
İS: İsrail ve Filistin halkı arasında kapsamlı bir barış anlaşmasının ateşkesi takip etmesi gerektiğine inanıyorum. Daha önce de belirttiğim gibi, ateşkes doğru yönde atılmış çok iyi bir ilk adım ve bu adım bizi bir barış anlaşmasına götürecektir. Gazze’deki acımasız savaş sona ermeli; tüm İsrailli esirler ailelerine dönmeli ve bir barış anlaşmasını müzakere etmeliyiz. Barış sadece mümkün değil, aynı zamanda zaruridir: her iki halk için de gerçek ve ebedi güvenliği sağlayabilecek tek şeydir. 7 Ekim travmasından ve onu takip eden kabustan çıkardığımız önemli büyük dersler İsrail-Filistin meselesinin, sağın inanmamızı istediği gibi “yönetilemeyeceği” ya da “kontrol altına alınamayacağı” ya da aşırı sağın aşırı sağın bize inandırmak istediği gibi ise kaba kuvvet ve tüm Filistin halkının sürgün edilmesiyle çözülemeyeceğidir. Bunlar gerçekçi çözümler değildir, çünkü gerçekliğin bize sunduğu sorunlarla yüzleşmezler. Barış, bu kanayan çatışmanın sadece en ahlaki çözümü değil – kesinlikle öyle olsa da – aynı zamanda uygulanabilir tek çözümüdür. Yapabiliriz – yapmalıyız! Bir barış anlaşmasına varmak için her taşın altına bakmalıyız. Bu her iki halkın da en acil çıkarıdır ve Standing Together’ın önümüzdeki haftalardaki ana çabası da bu olacaktır.
Daha önceden de röportaj yaptığımız Standing Together‘a bu sefer esir takasını sağlayan anlaşmayı ve yakın gelecekteki öngörülerini sorduk. Anlaşma henüz kesinleşmemişken sorularımızı yönelttiğimiz Standing Togetter’dan İdo Setter, ilk rehine takasının gerçekleştiği gün ‘gözlerinin dolduğu’ anlarda bize düşüncelerini aktardı.
Eli Haligua: Ateşkes anlaşmasının yakın olduğu bildiriliyor, ancak bombalamalar ve can kayıpları devam ediyor. Anlaşmanın sonuçlanacağına inanıyor musunuz?
İdo Setter: Sorularınızı 10 saatlik ateşkesin ardından, 3 İsrailli esir ailelerine dönerken yanıtlıyorum. Gazze halkının güvenli bir şekilde evlerine dönebileceğini, İsrailli esirlerin ailelerine kavuşacağını ve evet, İsrail askerlerinin Gazze’den çekilme sürecinde olduğunu bilmek, doğru yönde atılmış harika bir ilk adım. Açıkçası gözlerimi yaşlarla dolduruyor. Çok duygusal bir dönemden geçiyoruz ve geleceğimizin nasıl olabileceğine dair bir fikir ediniyoruz: yaşam, umut ve barış dolu bir gelecek.
EH: Rehinelerin güvenli şekilde eve dönmesini sağlamanın ve Filistin halkının çektiği acılara son vermenin tek yolu olarak diplomasiyi gösterdiniz ve hiç yorulmadan bunu savundunuz. 468 gün süren yıkımın ardından bu uzun süreli insani krizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
İS: Gazze’deki insani kriz kelimelerin ifade edebileceğinden çok daha vahim. Masum erkek, kadın ve çocukların barınakları, yiyecekleri, temiz suları, aktif hastaneleri ve ilaç stokları yok. Artık İsrail hükümetinin politikasının Gazze Şeridi’ne gıda ve insani yardım girişini engellemek olduğunu biliyoruz; bu politika zalimce ve korkunç olduğu kadar, aslında korkunç bir savaş suçudur. Bu politika masum Gazzelilerin yanı sıra İsrail toplumuna da zarar verdi ve insanlığını sınadı. Standing Together bu politikaya karşı harekete geçti ve Gazze’deki aç bırakma politikasına karşı bir halk kampanyası düzenledi. Yaklaşık 3 ay boyunca binlerce Yahudi ve Arap gıda ürünleri ve insani yardım malzemeleri bağışladı, bunları kamyonlara yükledi ve tüm zorluklara rağmen Gazze şeridine girmelerini, ardından da doğrudan Gazzelilere ücretsiz olarak ulaştırılmalarını sağladı. Gazzelilere ulaşacak ve bu zorlu kış mevsiminde onlara yardımcı olacak sıcak giysiler, ayakkabılar ve battaniyeler gibi kışlık malzemelerin satın alınması için yeni bir kampanya başlattık. Gazze’deki insani krizi görmezden gelmeye niyetimiz yok. Gazze halkına yardım etmek ve İsrail toplumunun insanlığı için mücadele etmek üzere elimizden gelen her şeyi yapacağız.
EH: Ateşkesin ardından ne olmalı? İsrail’in soykırım suçundan yargılandığı, uluslararası hukuk ihlallerinin yaşandığı ve Gazze’nin tüm sağlık sisteminin yok edildiği bir ortamda, yüzleşme ve adalet sağlanmadan kalıcı barışın mümkün olduğuna inanıyor musunuz?
İS: İsrail ve Filistin halkı arasında kapsamlı bir barış anlaşmasının ateşkesi takip etmesi gerektiğine inanıyorum. Daha önce de belirttiğim gibi, ateşkes doğru yönde atılmış çok iyi bir ilk adım ve bu adım bizi bir barış anlaşmasına götürecektir. Gazze’deki acımasız savaş sona ermeli; tüm İsrailli esirler ailelerine dönmeli ve bir barış anlaşmasını müzakere etmeliyiz. Barış sadece mümkün değil, aynı zamanda zaruridir: her iki halk için de gerçek ve ebedi güvenliği sağlayabilecek tek şeydir. 7 Ekim travmasından ve onu takip eden kabustan çıkardığımız önemli büyük dersler İsrail-Filistin meselesinin, sağın inanmamızı istediği gibi “yönetilemeyeceği” ya da “kontrol altına alınamayacağı” ya da aşırı sağın aşırı sağın bize inandırmak istediği gibi ise kaba kuvvet ve tüm Filistin halkının sürgün edilmesiyle çözülemeyeceğidir. Bunlar gerçekçi çözümler değildir, çünkü gerçekliğin bize sunduğu sorunlarla yüzleşmezler. Barış, bu kanayan çatışmanın sadece en ahlaki çözümü değil – kesinlikle öyle olsa da – aynı zamanda uygulanabilir tek çözümüdür. Yapabiliriz – yapmalıyız! Bir barış anlaşmasına varmak için her taşın altına bakmalıyız. Bu her iki halkın da en acil çıkarıdır ve Standing Together’ın önümüzdeki haftalardaki ana çabası da bu olacaktır.
Paylaş: