İsrailli Breaking the Silence (Sessizliği Bozuyoruz) isimli grup Gazze’deki askeri baskının rehineleri kurtarmadığını, onları öldürdüğünü ifade eden bir metin paylaştı.
Breaking the Silence grubu, internet sitesinde kendilerini “İkinci İntifada’nın başlangıcından bu yana İsrail ordusunda görev yapan ve kamuoyunu İşgal Altındaki Topraklar’daki günlük yaşamın gerçekliğine maruz bırakmayı kendilerine görev edinmiş kıdemli askerlerden oluşan bir organizasyon” olarak tanımlamaktalar. Genç askerlerin her gün sivil halkla karşı karşıya geldiği ve bu halkın günlük yaşamının kontrolüne dahil olduğu bir gerçeklik için ödenen bedel hakkında kamusal tartışmayı teşvik etmeye çalışıyoruz. Çalışmalarımız işgale bir son vermeyi amaçlamaktadır.” kelimeleriyle motivasyonlarını aktarıyorlar.
Geçtiğimiz 11 ay içerisinde askeri operasyonlarda sadece 8 kişinin kurtarıldığını, 105 kişinin ise anlaşma ile evlerine geri döndüğünü dile getiren grup, sayıların yalan söylemediğini ifade ederek aşağıdaki metni yayımladı:
“İsrail hükümeti, güvenlik amirleri ve ana akım medya, aylarca yanlış ve ölümcül gerçeklikteki ‘sadece askeri baskı’ rehineleri eve güvenli bir şekilde getirebilir söylemini yaydı.
Gerçekte ise, IDF saldırılarında sayısız Filistinli öldürülürken, rehineler cenaze torbaları içinde geri getirdiler.
Şu ana kadar 116 kişi evine canlı bir şekilde geri döndü. 4’ü Hamas tarafından serbest bırakıldı. 105’i şimdiye kadar sağlanan tek anlaşma ile serbest bırakıldı ki bu anlaşma geçici ateşkesleri de içeriyordu.
11 aylık askeri operasyonlar boyunca 8 rehine canlı olarak kurtarıldı. 37’si cansız olarak geri getirildi.
Kimileri Hamas tarafından infaz edildi. Tahminlere göre en az 4 kişi 7 Ekim’de meydana gelen yaralarından ötürü esaret altındayken ilaç ve tıbbi müdahale yetersizliği sonucu öldü.
Ancak öngörülüyor ki en az 15 rehine direkt ya da dolaylı olarak IDF saldırıları sonucu öldürüldü. 53 yaşındaki Yossi Sharabi’ye baktığımızda kendisi, başka rehinelerin de bölgede tutulduğunun bilinmesine rağmen, Hava Kuvvetleri’nin esir tutulduğu binayı bombalaması sonucunda öldürüldü.
Ron Sherman, Nick Beiser ve Alia Toledano’nun tutuldukları Hamas tünelinde IDF’nin patlattığı bombalar sonucu açığa çıkan gazı soluyarak boğuldukları daha bu hafta IDF tarafından onaylandı.
Bu bilgiyi Şubat’tan beri bilmelerine rağmen şimdiye kadar kamuoyuyla paylaşmamayı tercih ettiler.
Dahası, 3 rehinenin, Yotam Haim, Alon Shamriz ve Samer Talalka’nın IDF tarafından geçtiğimiz Aralık ayında hatalı bir şekilde vurulması hadisesi de var.
IDF’nin kendi iç soruşturmasındaki bulgulara göre söz konusu kolluk kuvvetlerine ‘savaşma çağındaki erkekleri’ vurma talimatı verilmişti.
20 Ağustos’ta geri getirilen 5 cansız bedenin de askeri baskılar nedeniyle öldürülmüş olma ihtimali söz konusu.
IDF’nin de belirttiği üzere, Yoram Metzger, Chaim Peri, Nadav Popplewell ve diğer rehinenin de kendi askeri birlikleriyle öldürülme ihtimalleri araştırılıyor.
Itai Svirski ve geçtiğimiz günlerde ölü bulunan 6 rehine gibi Hamas tarafından infaz edilen diğer rehineler de muhtemelen IDF güçlerinin yaklaşmasının yarattığı korku ile infaz edildi.
Svirski’nin kız kardeşi “ […] Tetiği çeken Hamas, ama kardeşim askeri baskı yüzünden vuruldu.” dedi.
Oldukça ender durumlarda IDF operasyonları başarılı bir şekilde rehineleri kurtarsa da kurtarma esnasında yaşamını kaybeden Filistinli sayısı tahayyüllerin ötesinde.
Nuseirat Mülteci Kampı’ndan Haziran ayında 4 rehinenin kurtarıldığı operasyon sırasında yüzlerce kişi öldürüldü veya yaralandı.
Nihayet daha çok İsrailli bu durumu anlamaya başlıyor. On binlerce Filistinli için olduğu gibi bir çok rehine için artık çok geç, ancak ateşkes ve rehine anlaşması hâlâ bir sürü sivilin hayatını kurtarabilir.
Bu durum sonuçta şu gerçeği kabul etmeyi gerektirir: Askeri baskı öldürür.”
Çeviri: Eli Haligua
İsrailli Breaking the Silence (Sessizliği Bozuyoruz) isimli grup Gazze’deki askeri baskının rehineleri kurtarmadığını, onları öldürdüğünü ifade eden bir metin paylaştı.
Breaking the Silence grubu, internet sitesinde kendilerini “İkinci İntifada’nın başlangıcından bu yana İsrail ordusunda görev yapan ve kamuoyunu İşgal Altındaki Topraklar’daki günlük yaşamın gerçekliğine maruz bırakmayı kendilerine görev edinmiş kıdemli askerlerden oluşan bir organizasyon” olarak tanımlamaktalar. Genç askerlerin her gün sivil halkla karşı karşıya geldiği ve bu halkın günlük yaşamının kontrolüne dahil olduğu bir gerçeklik için ödenen bedel hakkında kamusal tartışmayı teşvik etmeye çalışıyoruz. Çalışmalarımız işgale bir son vermeyi amaçlamaktadır.” kelimeleriyle motivasyonlarını aktarıyorlar.
Geçtiğimiz 11 ay içerisinde askeri operasyonlarda sadece 8 kişinin kurtarıldığını, 105 kişinin ise anlaşma ile evlerine geri döndüğünü dile getiren grup, sayıların yalan söylemediğini ifade ederek aşağıdaki metni yayımladı:
“İsrail hükümeti, güvenlik amirleri ve ana akım medya, aylarca yanlış ve ölümcül gerçeklikteki ‘sadece askeri baskı’ rehineleri eve güvenli bir şekilde getirebilir söylemini yaydı.
Gerçekte ise, IDF saldırılarında sayısız Filistinli öldürülürken, rehineler cenaze torbaları içinde geri getirdiler.
Şu ana kadar 116 kişi evine canlı bir şekilde geri döndü. 4’ü Hamas tarafından serbest bırakıldı. 105’i şimdiye kadar sağlanan tek anlaşma ile serbest bırakıldı ki bu anlaşma geçici ateşkesleri de içeriyordu.
11 aylık askeri operasyonlar boyunca 8 rehine canlı olarak kurtarıldı. 37’si cansız olarak geri getirildi.
Kimileri Hamas tarafından infaz edildi. Tahminlere göre en az 4 kişi 7 Ekim’de meydana gelen yaralarından ötürü esaret altındayken ilaç ve tıbbi müdahale yetersizliği sonucu öldü.
Ancak öngörülüyor ki en az 15 rehine direkt ya da dolaylı olarak IDF saldırıları sonucu öldürüldü. 53 yaşındaki Yossi Sharabi’ye baktığımızda kendisi, başka rehinelerin de bölgede tutulduğunun bilinmesine rağmen, Hava Kuvvetleri’nin esir tutulduğu binayı bombalaması sonucunda öldürüldü.
Ron Sherman, Nick Beiser ve Alia Toledano’nun tutuldukları Hamas tünelinde IDF’nin patlattığı bombalar sonucu açığa çıkan gazı soluyarak boğuldukları daha bu hafta IDF tarafından onaylandı.
Bu bilgiyi Şubat’tan beri bilmelerine rağmen şimdiye kadar kamuoyuyla paylaşmamayı tercih ettiler.
Dahası, 3 rehinenin, Yotam Haim, Alon Shamriz ve Samer Talalka’nın IDF tarafından geçtiğimiz Aralık ayında hatalı bir şekilde vurulması hadisesi de var.
IDF’nin kendi iç soruşturmasındaki bulgulara göre söz konusu kolluk kuvvetlerine ‘savaşma çağındaki erkekleri’ vurma talimatı verilmişti.
20 Ağustos’ta geri getirilen 5 cansız bedenin de askeri baskılar nedeniyle öldürülmüş olma ihtimali söz konusu.
IDF’nin de belirttiği üzere, Yoram Metzger, Chaim Peri, Nadav Popplewell ve diğer rehinenin de kendi askeri birlikleriyle öldürülme ihtimalleri araştırılıyor.
Itai Svirski ve geçtiğimiz günlerde ölü bulunan 6 rehine gibi Hamas tarafından infaz edilen diğer rehineler de muhtemelen IDF güçlerinin yaklaşmasının yarattığı korku ile infaz edildi.
Svirski’nin kız kardeşi “ […] Tetiği çeken Hamas, ama kardeşim askeri baskı yüzünden vuruldu.” dedi.
Oldukça ender durumlarda IDF operasyonları başarılı bir şekilde rehineleri kurtarsa da kurtarma esnasında yaşamını kaybeden Filistinli sayısı tahayyüllerin ötesinde.
Nuseirat Mülteci Kampı’ndan Haziran ayında 4 rehinenin kurtarıldığı operasyon sırasında yüzlerce kişi öldürüldü veya yaralandı.
Nihayet daha çok İsrailli bu durumu anlamaya başlıyor. On binlerce Filistinli için olduğu gibi bir çok rehine için artık çok geç, ancak ateşkes ve rehine anlaşması hâlâ bir sürü sivilin hayatını kurtarabilir.
Bu durum sonuçta şu gerçeği kabul etmeyi gerektirir: Askeri baskı öldürür.”
Çeviri: Eli Haligua
Paylaş: