Kültür Sanat Makaleler

Kitap Önerileri 1.3 – Hasidik Topluluklardaki ‘Aykırılar’ – Ceki Hazan

Serinin bu bölümünde, Hasidik topluluklarda büyüyüp sonradan bu gruplardan ayrılan veya ayrılmaya çalışan kişilerin etkileyici hikayelerine bakacağız. Bu kitaplar, insanların kendi mücadelelerini ve özgürlük arayışlarını anlatırken, toplumun ve inancın onlar üzerindeki güçlü etkilerini de gözler önüne seriyor. Bu bölümdeki kitaplarla birlikte Hasidizm ve Hasidik topluluklarla ilgili kitap listemizi tamamlamış olacağız.

Listedeki kitaplar, bize Hasidik dünyasının farklı yönlerini göstererek hem düşündürücü hem de duygusal bir yolculuğa çıkarıyor. İnsanların iç çatışmalarını, inançlarıyla olan zorlu ilişkilerini ve toplumun katı kurallarına karşı verdikleri tepkileri ayrıntılı bir biçimde ortaya koyuyor. Sadece kişisel hikayeleri değil, aynı zamanda daha geniş açıdan toplumsal ve kültürel olayları da anlamamıza yardımcı oluyor. Dışarıdan görülmeyen yaşamları açığa çıkararak, Hasidik toplulukların içyüzünü daha iyi anlamamızı sağlıyor.

Listede on kitap var. Üçü akademik çalışma, diğer yedisi ise kişisel hayat hikayeleri. Önce akademik çalışmalarla başlayalım.

Hella Winston‘ın 2000’li yılların başında kaleme aldığı “Unchosen: The Hidden Lives of Hasidic Rebels”, New York’taki Hasidik toplulukların gizemli dünyasına ışık tutan bir eser. Winston, City University of New York’ta (CUNY) doktora çalışmaları sırasında oluşturduğu bu kitapta, ultra-Ortodoks Yahudi yaşamının perde arkasını gözler önüne seriyor. Sosyoloji ve antropoloji alanındaki uzmanlığını kullanan Winston, Hasidik toplulukların sıkı kurallarına ve dini görevlerine karşı gelen bireylerin yaşadığı zorlukları, iç çatışmaları ve topluluklardan dışlanma süreçlerini derinlemesine inceliyor.

Williamsburg ve Borough Park gibi Brooklyn semtlerinde yoğunlaşan Hasidik topluluklarda yaşayan kişilerin kimlik arayışlarını ve toplum içindeki konumlarını sorgulayan Winston, Satmar, Bobov ve Chabad Lubavitch gibi çeşitli Hasidik grupları kapsayan araştırmasıyla bu kapalı dünyadan ayrılmaya çalışan bireylerin zorlu yolculuklarını anlatıyor. Winston, kapsamlı görüşmeler yaparak ve Hasidik topluluklarını sorgulayan veya terk eden kişilerle vakit geçirerek, bireysel deneyimleri ayrıntılı bir şekilde aktarma fırsatı buldu. Nitel bir yaklaşım benimseyen Winston, etnografik yöntemlerle yürüttüğü araştırmasında, Hasidik topluluklardaki bireylerin deneyimlerini akademiye taşıyan ilk kişilerden biri.

Seküler Yahudi Winston’ın dışarıdan bir gözlemci olarak sergilediği empatik yaklaşım, genellikle örtülü kalan hikayeleri açığa çıkarıyor. “Unchosen”, yayımlandığında büyük yankı uyandırdı ve Hasidik yaşamın göz ardı edilen yönlerini ilk kez gün yüzüne çıkararak tartışmalar başlattı. Winston’ın yürekli anlatımı, okurları geleneksel değerlerle bireysel özgürlükler arasındaki çatışmayı sorgulamaya itiyor.


Winston’ın çalışmasından yaklaşık on yıl sonra, 2015’te yayımlanan “Becoming Un-Orthodox: Stories of Ex-Hasidic Jews”, sosyolog Lynn Davidman‘ın Hasidik toplulukları terk edenlerin yaşamlarına dair bir başka kapsamlı inceleme. Kansas Üniversitesi’nde din sosyolojisi ve kültürel antropoloji alanında çalışmalarını sürdüren Davidman, kitap için Hasidik topluluklarda doğmuş ve sonradan seküler hayata geçmiş 40 erkek ve kadınla detaylı görüşmeler yapmış. Bu geniş örneklem, kitabın sunduğu analizlere ve çıkarımlara zengin bir veri kaynağı oluşturuyor.

Davidman, Hasidik topluluklardan ayrılanların kimlik dönüşümlerini ve dışlanma süreçlerini titizlikle irdeliyor. Winston’ın eseri gibi bu kitap da bireysel öyküleri aktarmanın ötesine geçerek, bu anlatıları geniş bir sosyo-antropolojik çerçeveye oturtuyor. Davidman, dinin bireyler üzerindeki etkisini ve toplumsal kimliklerin oluşumunu incelerken, toplumsal cinsiyet perspektifini de analizine dahil ediyor.

“Becoming Un-Orthodox” ile Davidman, din, kimlik ve toplum arasındaki bağları çözümlüyor. Eser, Hasidik topluluklardan kopuşun etkilerini kavramak isteyen araştırmacılara ve meraklı okurlara zengin bir kaynak sunuyor. Kitap, kimlik arayışı ve toplumsal normlara başkaldırı temalarını işlerken, bireylerin öz yolculuklarını incelikle betimliyor.


Listedeki son akademik çalışmanın ayırt edici özelliği, yazarı Schneur Zalman Newfield‘in (1982 – ) Hasidik kökenli olmasıdır. CUNY’de din, kimlik ve toplumsal değişim uzmanı Newfield, Crown Heights’taki Chabad-Lubavitch topluluğunda yetişmiş ve erken yaşta bu çevreden ayrılmıştır.

2020’de yayımlanan “Degrees of Separation: Identity Formation While Leaving Ultra-Orthodox Judaism” adlı eserinde Newfield, kendi tecrübelerinden hareketle, Lubavitch ve Satmar Hasidik gruplarından ayrılan 74 kişiyle yaptığı görüşmeleri irdeliyor. Kitap, bu bireylerin ayrılma sebeplerini, deneyimlerini yorumlama biçimlerini ve çıkış süreçlerini ele alıyor.

Newfield, ultra-Ortodoks topluluklardan kopanların ‘arafta kalma’ halini etraflıca inceliyor. Araştırması, ayrılanların hem özgürlük duygusu yaşadıklarını hem de eski çevreleriyle sürekli bir bağ hissettiklerini gözler önüne seriyor. Yazar, bu kişilerin yeni hayatlarında neleri geride bıraktıklarını ve nelerden vazgeçmediklerini de değerlendiriyor.

Eser, katı ve içe dönük bir dünya görüşünden kopuş sürecinin karmaşıklığını ortaya koyarken, kimlik dönüşümünün din sınırlarını aşan geniş etkilerini vurguluyor. Newfield’in çalışması, Hasidik geçmişli bireylerin yeni yaşamlarındaki sınavları ve bu sınavları göğüsleme stratejilerini anlamak için özgün bakış açıları sunuyor.

Bu araştırma, din sosyolojisi ve kimlik kuramı alanındaki uzmanlara kritik bir kaynak oluştururken, kapalı dini topluluklardan ayrılma ve kimlik dönüşümü konularında da kapsamlı çözümlemeler içeriyor.


Şimdi, akademik incelemelerden kişisel anlatılara geçerek, Hasidik topluluklardan ayrılanların kendi kalemlerinden aktardıkları öykülere yoğunlaşalım. Bu kopuş deneyimleri, hem bireysel hem de toplumsal boyutta sarsıcı etkiler yaratıyor. Bu alanda öne çıkan eserler arasında Deborah Feldman ve Chaya Deitsch’in kaleme aldığı yaşam öyküleri dikkat çekiyor.

Netflix’in çarpıcı dizisi “Unorthodox”un esin kaynağı olan Deborah Feldman‘ın “Unorthodox: The Scandalous Rejection of My Hasidic Roots” eseri, New York’taki Satmar Hasidik topluluğundan sarsıcı bir kopuş öyküsünü anlatıyor. Feldman, 23 yaşında, evli ve küçük bir çocuk annesi iken, kuşaklardır süregelen gelenekleri ve katı kuralları olan bu kapalı çevreden ayrılma cesaretini gösteriyor.

Eserinde Feldman, Satmar topluluğunun kadınlara dayattığı katı kuralları, eğitim kısıtlamalarını ve bireysel özgürlüklerin bastırılmasını sert bir dille eleştiriyor.Yazar, çocukluğundan beri yaşadığı iç çelişkileri, evliliğindeki sorunları ve sonunda topluluktan kopuş sürecini aktarmış.

Feldman, ”Exodus, Revisited: My Unorthodox Journey To Berlin” adlı ikinci kitabında, Hasidik dünyadan çıkışının ardından yaşadığı kimlik arayışını ve yeni bir hayat kurma çabalarını aktarıyor. Berlin’e taşınması, dünya gezileri ve seküler yaşama uyum süreci, eserin ana eksenini oluşturuyor. Yazar, Yahudi kimliğini yeniden şekillendirirken, geçmişiyle yüzleşmesini ve annelik deneyimlerini paylaşıyor.

Chaya Deitsch ise ”Here and There: Leaving Hasidism, Keeping My Family” eserinde, New Jersey’deki Lakewood kasabasında büyüyüp, 25 yaşında bekârken Chabad Lubavitch cemaatinden ayrılışını anlatıyor. Deitsch, ailesini anlamaya çalışan ve bağlarını korumaya özen gösteren bir yaklaşım sergiliyor. Chabad’ın katı kurallarından kopuş kararını, yüksek öğrenim ve daha geniş bir dünya deneyimi arzusuyla açıklıyor. Yazar, ailesini kaybetmeden topluluktan ayrılma çabasını ve bu süreçteki denge arayışını vurguluyor.

Bu iki anlatı, Hasidik yaşamdan seküler dünyaya geçişin farklı evrelerini ve boyutlarını aydınlatıyor. Feldman’ın eserleri, ayrılmanın ilk şokunu ve uzun vadeli etkilerini derinlemesine işlerken, Deitsch’in kitabı aile bağlarını koruma çabasına odaklanıyor. Her iki yazar da kimlik arayışı, bireysel özgürlük ve geleneksel değerler arasındaki gerilimi irdeliyor. Feldman, Satmar topluluğuna daha keskin eleştiriler yöneltirken, Deitsch daha ılımlı ve uzlaşmacı bir ton benimsiyor. Feldman, ailesinden ve topluluğundan tamamen kopuşu anlatırken, Deitsch ailesiyle bağlarını koruyarak topluluktan ayrılmayı betimliyor.


Listedeki son dört kitap, sinema ve televizyon dünyasına ilham kaynağı olabilecek, güçlü ve çok katmanlı hikayeler barındırıyor. Bu eserler, Hasidik toplulukların kapalı dünyasından modern yaşama geçişin sıra dışı öykülerini özgün anlatı yapılarıyla aktarmış ve derinlikli karakter portreleri çizmiştir.

2015’te piyasaya çıkan “All Who Go Do Not Return” (Gidenlerin Hiçbiri Geri Dönmez) adlı 310 sayfalık kitapta Shulem Deen, New York’taki aşırı tutucu Skver Hasidik grubundan nasıl ayrıldığını ve bu yolda neler çektiğini içten bir dille anlatıyor. Deen, 33 yaşında, evli ve beş çocuk babasıyken, dini konularda kafası karışıp dünyayı merak ettiği için gruptan çıkmaya karar vermiş. Kitapta çocukluğundan başlayarak Hasidik yaşamı, aldığı eğitimi, evliliğini ve sonunda inancını nasıl yitirdiğini detaylıca anlatıyor. Deen, bu süreçte yaşadığı kimlik bunalımını, ailesinden kopuşunu ve toplumdan dışlanmasını paylaşırken, kapalı dini gruplardan ayrılmanın ne kadar can yakıcı olabileceğini gözler önüne seriyor. Şu anda Deen, kendisi gibi Ultra-Ortodoks Yahudi gruplarından ayrılanlara yardım eden Footsteps adlı bir kuruluşun yönetim kurulunda yer alıyor ve çeşitli yerlerde yazılar yazıp editörlük yapıyor.

Shulem Deen gibi Footsteps kuruluşunun üyesi bir aktivist yazar olan Leah Vincent (şimdiki adıyla Jericho Vincent), 2014’te yayımlanan “Cut Me Loose: Sin and Salvation After My Ultra-Orthodox Girlhood” adlı anı kitabında Haredi (Ultra-Ortodoks) Yahudi bir topluluktan ayrılma sürecini etkileyici bir dille anlatıyor. Vincent, “Shtisel” dizisindekine benzer Yeshivish bir ailede büyümüş ve 16 yaşında topluluğun katı kurallarına başkaldırdığı için evden kovulmuş.

Eser, yazarın Haredi yaşamını, kısıtlı seküler eğitimini, kadınlara yönelik baskıları ve ergenlik dönemindeki çatışmalarını irdeliyor. Vincent, seküler dünyaya geçişini, yaşadığı kimlik bunalımını, aile kopuşunu ve yalnızlığını samimiyetle paylaşıyor. Aynı zamanda, genç yaşta Ultra-Ortodoks topluluktan ayrılmanın travmatik sonuçlarını gözler önüne sererken, seküler dünyada tutunma mücadelesini ve Harvard’da yüksek lisans yapmasına uzanan çetin yolculuğunu da anlatıyor.

Vincent’ın kitabı, Haredi topluluğun iç yüzünü anlatması ve bu kapalı dünyadan kopmanın zorluklarını göstermesi açısından önemli bir kaynak niteliği taşıyor. Yazarın kişisel dönüşümü kitabın yayımlanmasından sonra da devam etmiş; 2019’da kendisini non-binary (ikili cinsiyet sistemine ait hissetmeyen) olarak tanımlamış ve ismini “Jericho” olarak değiştirmiştir. Bu gelişme, eserde anlatılan kimlik ve özgürlük arayışının yazarın hayatında devam eden bir serüven olduğunu gösteriyor.


Deen ve Vincent’in kitaplarıyla aynı dönemde piyasaya çıkan “Uncovered: How I Left Hasidic Life and Finally Came Home” adlı anı kitabında yazar Leah Lax, Chabad Lubavitch cemaatindeki yaşamını ve bu topluluktan ayrılma sürecini etkileyici bir dille anlatıyor. Lax, genç yaşta Hasidik bir evlilik yapmış ve 30’lu yaşlarının ortalarına kadar bu kapalı toplulukta yaşamış. Lax, yedi çocuk annesi olarak yaşadığı deneyimleri, zamanla gelişen inanç krizini ve içsel çatışmalarını samimiyetle paylaşıyor. Yazar aynı zamanda, Hasidik toplulukta bastırmak zorunda kaldığı duygularını ve cinsel kimliğini keşfetme sürecini de anlatıyor.

Lax’ın kitabı, Hasidik bir kadının lezbiyen kimliğini keşfetmesi ve bunu açıkça anlatması açısından öncü bir eser olarak görülebilir. Bu yönüyle kitap, cinsel yönelim ve ultra-Ortodoks Yahudi yaşamı arasındaki gerilimi ana tema olarak işleyen ilk geniş çaplı yayınlardan biri olma özelliğini taşıyor. Yazar, topluluktan ayrılma sürecinin zorluklarını, aile ve arkadaşlarıyla ilişkilerinin değişimini ve seküler dünyaya uyum sağlama çabalarını anlatıyor. Lax’ın hikayesi, kişisel özgürlük arayışı, kimlik keşfi ve kendini gerçekleştirme yolculuğunun etkileyici bir anlatımı olarak öne çıkıyor.

“Uncovered”, Hasidik topluluğun iç yüzünü anlatması, kadınların bu toplulukta yaşadığı zorlukları göstermesi ve LGBTQ+ kimliği ile ultra-Ortodoks Yahudi yaşamı arasındaki çatışmayı ele alması açısından önemli bir kaynak niteliği taşıyor. Kitap, kapalı dini topluluklardan ayrılmanın karmaşık doğasını ve kişisel dönüşümün gücünü gösteren etkileyici bir eser olarak kabul ediliyor.


Listedeki son kitap, Leah Lax’in hikayesiyle benzerlikler taşıyor. 2024 Haziran’ında yayımlanan “Kissing Girls on Shabbat” (Şabat’ta Kızları Öpmek) adlı anı kitabında Sara Glass, Brooklyn’deki Yidiş konuşan Hasidik bir toplulukta büyüyüşünü, bu çevreden kopuşunu ve cinsel kimliğini keşfetme sürecini çarpıcı bir dille aktarıyor.

Glass, 19 yaşında Hasidik bir evlilik yapmış, ancak düğünü öncesinde gizlice bir kadınla ilişki yaşamıştır. Evliliğinin ilk ayında yaşadığı düşük, topluluğun katı kurallarını sorgulamasına yol açmıştır. Kitap, Glass’ın iki farklı dünya arasındaki çatışmasını derinlemesine irdeliyor. Bir yandan Hasidik bir eş ve anne rolünü üstlenirken, diğer yandan gizli eşcinsel ilişkiler yaşamıştır. İki çocuk annesi Glass, 21 yaşında Rutgers Community College’da sosyal hizmet eğitimine başlayarak seküler dünyaya adım atmıştır.

İlk evliliğini sonlandıran Glass, çocuklarını Ortodoks geleneklere göre yetiştirme şartıyla velayet hakkını elde etmiştir. Ardından Modern Ortodoks bir erkekle ikinci evliliğini yapmış ve bu süreçte klinik psikoloji doktorasını tamamlamıştır. Kız kardeşinin beklenmedik vefatı, Glass’ın hayatını sorgulamasına ve gerçek kimliğini benimsemesine vesile olmuştur. İkinci evliliğini de bitirdikten sonra, çocuklarıyla birlikte aşamalı olarak Ortodoks yaşam tarzından uzaklaşmıştır.

Şimdilerde 39 yaşında olan Glass, New York’ta üç çocuğuyla yaşıyor. İlk evliliğinden olan iki çocuğu (17 ve 18 yaşlarında) artık katı Ortodoks yaşam tarzını bırakmış durumda. En küçük çocuğu (4 yaşında) ise tüp bebek yoluyla dünyaya gelmiş ve iki anneye sahip.

Glass, halen travma terapisti olarak çalışıyor ve Yidiş dil becerisi sayesinde eski topluluğuyla bağını koruyor. Kitabını, içinde sır tutan herkes için kaleme aldığını belirtiyor ve eski çevresindeki kadınların eseri gizlice okuduğunun farkında. Bu nedenle kitabını sesli formatta da sunmuş, böylece kadınlar kitabı satın alıp yanlarından bulundurmak zorunda olmuyorlar. Bu yaklaşım, kapalı topluluklardaki kadınlara ulaşmak ve onlara destek vermek için etkili bir yöntem olarak öne çıkıyor.

“Kissing Girls on Shabbat”, Hasidik topluluğun iç yüzünü açığa çıkarması, kadınların bu çevrede yaşadığı zorlukları gözler önüne sermesi ve LGBTQ+ kimliği ile ultra-Ortodoks Yahudi yaşamı arasındaki gerilimi irdelemesi bakımından değerli bir kaynak niteliği taşıyor.


Bu bölümde ele aldığımız on eser, Hasidik ve ultra-Ortodoks Yahudi toplulukları hakkında çok yönlü bir perspektif sunuyor. Akademik çalışmalar konuya analitik bir yaklaşım getirirken, kişisel anlatılar okuyucuları derin bir duygusal yolculuğa çıkarıyor. Bu kitaplar, kapalı dini toplulukların iç dinamiklerini, bireylerin özgürlük arayışlarını ve kimlik dönüşümü süreçlerini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.

Gelecek bölümde, önceki üç kısımda incelediğimiz 30 kitabı, giriş yazısındaki sorular ışığında kapsamlı bir değerlendirmeye tabi tutacağım. Bu sorulardan bazıları şunlar:

  • Eş zamanlı okumada dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?
  • Kitapların tamamını okumak her zaman gerekli midir?
  • Hızlı okuma teknikleri hangi durumlarda avantaj sağlar?
  • E-kitap formatına geçiş yapan fiziksel kitap severler nasıl adapte olabilir?
  • Okuma önerilerinde hangi kriterler göz önünde bulundurulmalıdır?
  • İdeolojik açıdan karşıt veya propaganda amaçlı gördüğümüz kitaplara nasıl yaklaşmalıyız?
  • Başkalarının kitap hakkındaki görüşleri ne derece önemlidir?
  • Okuma deneyimi tamamen öznel midir, yoksa evrensel doğrular var mıdır?
  • Kitaplarla ilgili multimedya içerikleri (YouTube videoları, podcastler) anlayışımızı nasıl zenginleştirebilir?
  • Farklı görüşlere sahip kişilerle kitap okuyup tartışmanın artıları ve eksileri nelerdir?

Bu sorular, okuma pratiğimizi derinleştirmemize ve kitaplarla ilişkimizi daha bilinçli şekillendirmemize yardımcı olacaktır.

Bu Bölümdeki Kitapların Listesi

Davidman, Lynn. Becoming Un-Orthodox: Stories of Ex-Hasidic Jews. Oxford University Press, 2015.

Deen, Shulem. All Who Go Do Not Return: A Memoir. Graywolf Press, 2015.

Deitsch, Chaya. Here and There: Leaving Hasidism, Keeping My Family. Schocken, 2015.

Feldman, Deborah. Exodus, Revisited: My Unorthodox Journey to Berlin. Blue Rider Press, 2021.

Feldman, Deborah. Unorthodox: The Scandalous Rejection of My Hasidic Roots. Simon & Schuster, 2012.

Glass, Sara. Kissing Girls on Shabbat: A Memoir. Blue Thread Books, 2024.

Lax, Leah. Uncovered: How I Left Hasidic Life and Finally Came Home. She Writes Press, 2015.

Newfield, Schneur Zalman. Degrees of Separation: Identity Formation While Leaving Ultra-Orthodox Judaism. Temple University Press, 2020.

Vincent, Leah. Cut Me Loose: Sin and Salvation After My Ultra-Orthodox Girlhood. Penguin Books, 2014.Winston, Hella. Unchosen: The Hidden Lives of Hasidic Rebels. Beacon Press, 2005.


Ceki Hazan’ın hazırladığı kitap önerileri serisinin diğer bölümlerine buradan ulaşabilirsiniz.