Arşiv Haberler

Yunanistan’ın Drama Kentinde Yaşayan Son Yahudi’ye Veda – Melike Karaosmanoğlu

Yunanistan’ın Drama kentinde yaşayan son Yahudi Jacob Cohen 82 yaşında hayata veda etti. Cohen’in vefat haberini arkadaşı yazar Vasileios Tsiampousis sosyal medya hesabından şu satırlarla duyurdu:

“Drama’nın son Yahudisi Cakos Jacob Cohen 3 Ağustos 2024 Cumartesi günü vefat etti. Tüm hayatı boyunca nazik, cömert, duygulu, güleç ve iyi bir arkadaştı. Kimseye hasetlik yapmayan, kimseye bulaşmayan bir insan. Cakos bir yetimdi, babasını 1941’de Bulgarlar Drama katliamında infaz etti. Ve çocukluğu hiç mutlu geçmemişti. Cakos Cohen “Ruhların Bahçesi” adlı romanımı yazmam için bana ilham veren kişiydi. Anlattıklarına itimat ettim, ancak romanı yazdıkça baş kahraman olmaktan çıkıp ikinci bir karaktere dönüştü. Taslağı ona verdiğimde nasıl tepki vereceğine dair endişem vardı. Şikayet etmedi, çok beğendiğini söyledi. Kitap daha dağıtıma çıkmadan arkadaşlarına vermek üzere 10 tanesini satın almıştı.
Dostum Cako, seni özleyeceğiz. Ne kadar yıl geçerse geçsin seni sevgiyle ve duygulanarak hatırlayacağız.”


Jacob Cohen Drama kentinde yani Yunanistan Trakya’sında yaşayan son Yahudiydi. Her yıl Pesah bayramında Drama’da sinagog olmadığı için dini vecibelerini yerine getirmek üzere Selanik’e gidiyordu. İkinci Dünya Savaşından önce Serez ve Kavala’dan Evros’a kadar olan bölgede binlerce Yahudi yaşıyordu. Nazilerle işbirliği yapan Bulgarlar tarafından önce esir alınan Yahudiler sonra Treblinka ölüm kamplarına gönderildiler. Çoğu toplama kamplarında hayatını kaybetti. Bölgedeki sinagoglar harap edildi, Yahudilerin evleri yağmalandı. Geri dönmeyi başaran az sayıdaki Yahudi ise yeni hayatlarını yüzyıllarca yaşadıkları şehirlerde kuramadılar ve böylece şehir hafızasındaki kültürel kimliklerinin önemli bir kısmı silindi. İşte Drama’da tek başınaydı arkadaşının ona seslenişiyle Cako. Dua edecek bir ibadethanesi olmadan, dindaşları olmadan Hıristiyanların çoğunlukta olduğu okyanusta bir Yahudi damlası gibi hissederek yaşadığını anlatmıştı 2017 yılında Kathimerini gazetesine.
Gazeteci Stavros Tzimas’ın “Bir Hıristiyan şehrinde tek Yahudi olmak ve kentte kendi ibadethanen olmadığı için dua edememek nasıl bir şey?” sorusuna şöyle cevap vermişti:
“Size anlatayım. Eğer iyi dostlarınız yanınızdaysa iyi hissedersiniz. Son üç yıl içinde iki samimi Hıristiyan dostumu kaybetme talihsizliğini yaşadım ve o zamandan beri yalnızım. Kendimi okyanusta bir damla gibi hissediyorum. Drama’da insanlar bana iyi davranıyor. Eşim ölünceye kadar her şey yolundaydı, kapımız herkese açıktı ama on yıl kadar önce onu kaybettiğimde zor günler başladı. Hayat dayanılmaz hale geldi.”
Drama’da mezarlıklarının yok edildiğini söyleyen Jakob Cohen eşinin Kavala’da babasının yanına gömüldüğünü anlatmıştı. Her Cuma Şabat’ta İbranice duaları Yunan alfabesiyle not ettiği defterini açıyor, büyük bayramlarda ise iki çocuğunun yaşadığı Selanik’e gidiyormuş.
“Bir zamanlar, Kavala’da çok az Yahudi yaşarken, oraya giderdim. Hatta eskiden Pesah duasını sinagogda yapmak için gerekli olan on erkek sayısı toplanamadığı için Selanik’ten birkaç kişi getirdiğimiz de oluyordu. Şimdi Kavala’da, İskeçe’de, Serez’de, Gümülcine’de, Evros’ta ne Yahudi ne de sinagog var.” diye anlatmıştı gazeteci Stavros Tzimas’a.
Jacob Cohen aslında Kavala’da doğdu, annesi Nazi işgali sırasında gizlice önce Selanik’e sonra da Yunanistan’ın Volos kentine gitti. Nazilerin Yahudileri kampa göndermeye başlayacağı anlaşılınca Cohen’in hahambaşı olan dedesi metropolit İoakim’in ısrarıyla aile fertlerini toplamış, dindaşlarını kaçmaları için uyarmış ve sonra direnişçilerin olduğu dağlık Keramidi köyüne gitmiş. Cohen o yılları “Oradaki insanlar bizlere son derece iyi davrandı, kurtuluşa kadar köyde kaldık” diye aktarmıştı.