Geçtiğimiz hafta Medyascope’un YouTube kanalında Avlaremoz ile ilgili yapılan programdan çok kısa bir süre sonra ben de Rıfat Bali ile bir söyleşi yaptım. Kendisiyle önceki yıllarda yazılı olarak haberleşmiştim ancak ilk kez sesli ve görüntülü olarak uzaktan da olsa bir araya gelmiş olduk. Görüşmemiz esnasında Rıfat Bali’nin son çıkan Bilanço Zamanı: Bâkî Kalan Bu Kubbede Bir Boş Sadâ İmiş (1992-2023) kitabından yola çıkarak Türkiye’deki Yahudiler üzerine konuşma fırsatı bulduk. Avlaremoz, Şalom, Hahambaşılık ve genel anlamda “cemaat” hakkında konuştuk. Görüşmemizin son bölümünde, Despertar Edu çalışmamızda hangi alanlara odaklanırsak daha faydalı olabileceğimize dair düşüncelerini paylaştı.
Medyascope’taki Avlaremoz videosunda konuşulanlar arasında en çok dikkatimi çeken noktaysa yazarlar ve okurlar genelinde düşünce ve duruşlardaki ikiliklerle ilgili tespitti. Karmaşık sorunları ve kimlikleri iki uç noktaya indirgemek ve siyah-beyaz perspektiflerle zıtlıklar içerisinde düşünmek, sosyal medya çağında daha da yaygın hale geldi. Sosyal medya platformları, kullanıcıları kısa ve keskin mesajlar vermeye teşvik ederek, nüansları ve detayları göz ardı etmeye zorluyor. Bu durum, toplumsal diyalog ve anlayışı derinlemesine etkiliyor ve farklı fikirlerin duyulmasını zorlaştırıyor.
Okumakta olduğunuz (ya da okur gibi yaptığınız, göz gezdirdiğiniz) bu yazı diğer pek çok yazı gibi taraflı, sorunlu ve eksik. Hiçbir yazı bütün resmi anlatma iddiası taşıyamaz. Aksini ispat edebilecek varsa da yazsın, okuyalım.
Okuyuculara bu sefer ilkokul seviyesi bir küme görseliyle geldim. Aşağıdaki küme hakkında çeşitli sorular yönelteceğim. Bazı soruların yanıtı bende de yok.
Yahudi – İsrail Vatandaşı – Siyonist
Birinci Küme: Yahudi (Musevi)
Birinci kümenin başlığı Yahudi parantez içerisinde de Musevi. Her Yahudi, Musevi midir? Her Musevi, Yahudi midir?
“Biz İzmir’de ikisini eş anlamlı kullanıyoruz.” cümlesindeki “biz” kim? İzmir’de 1200 kişilik “cemaat” dediğimiz yapıda yer alan herkese bizzat gidip sordum mu? Hayır!
“Cemaat”i temsil eden (veya ettiğini iddia ettiğimiz) vakfın bu konu özelinde resmi bir kararı veya görüşü var mı?
Hayır!
Veya böyle bir cümle kurduğumda “İzmir’de öyle olabilir ama İstanbul’da, Antakya’da, Bursa’da, Tel Aviv’de, Londra’da Yahudi ve Musevi kelimelerini bizler eş anlamlı olarak kullanmıyoruz.” diyenler çıkacak mı? Onlar böyle bir hükme nasıl varacaklar?
Bu kümeyle ilgili ayrıca “Yahudilik milli bir din mi? Etnik bir topluluk mu? Ateist Yahudi olur mu? Her isteyen sonradan Yahudi olabilir mi? Kimin Yahudi olduğuna kim karar verebilir? Kimin Yahudi olduğunun ne önemi var?” gibi birçok soru sorulabilir.
Burada yine aynı karmaşıklık söz konusu. Bu tür sorulara kimler kimler adına net cevaplar verebilir? Hangi gerekçeleri sunabilir?
Yanıtlarında ortaklaşamadığımız o kadar soru var ki!
Sorun bunlara ortak yanıt verilmemesi değil, sorulmasına bile gerek duyulmaması. Sorulduğu anda da duymazlıktan gelinmesi.
İkinci Küme: İsrail Vatandaşı
“Her Yahudi, İsrail vatandaşı mıdır?”,
Her Yahudi İsrail vatandaşı değildir. Ancak, 1950 Geri Dönüş Yasası kapsamında, Yahudi soyundan gelen kişiler ve onların eşleri ile çocukları İsrail’e gittiklerinde İsrail vatandaşı olabilirler.
Yahudilerin büyük bir çoğunluğunun İsrail vatandaşı olan bir akrabası vardır. Dünyadaki Yahudi nüfusunun yaklaşık %45’i İsrail’de, %45’i de ABD ve Kanada’dadır.
Bir diğer deyişle dünyadaki Yahudi nüfusunun %90’ı sadece 3 ülkede bulunmaktadır.
“Her İsrail vatandaşı, Yahudi midir?”
Hayır! Nüfusu 10 milyona yaklaşan İsrail vatandaşlarının dörtte biri Yahudi değildir. Peki bu grupta kimler yer alır? Hangi haklara sahiptirler? Bu vatandaşların Batı Şeria ve Gazze’de yaşayanlarla benzerlik ve farklılıkları nelerdir?
Üçüncü Küme: Siyonist
Her Yahudi, Siyonist değildir. Her Siyonist, Yahudi değildir.
Siyonizm, ideolojik bir yelpaze olarak görülebilir. Bu spektrumda, farklı siyasi ve dini motivasyonlara sahip çeşitli gruplar yer alır. Yahudi Sosyalist Siyonistler, Yahudi devletini sosyalist ideallerle ve eşitlikle birleştirirken, Dini Siyonistler, dini öğretiler doğrultusunda devletin yönetilmesini destekler.
Liberal Siyonistler, demokrasi ve insan hakları çerçevesinde bir Yahudi devletini savunurlar.
Dünyadaki Siyonist yelpazesindeki görüşlerden birine sahip insan sayısı dünya genelindeki Yahudi nüfusundan da, İsrail’in toplam nüfusundan da kat kat fazladır. Bunun temel sebebi de Hristiyan teolojisi doğrultusunda İsrail’i destekleyen ve onu savunan Hristiyan Evanjelist Siyonistlerdir.
Bu çeşitlilik, Siyonizm’in geniş ve çok boyutlu bir hareket olduğunu gösterir.
Her siyonist kötü değildir, her antisiyonist de iyi değildir.
Her siyonist iyi değildir, her antisiyonist de kötü değildir.
(Tabii şu da var: iyi ve kötüyü tanımlamaya, bu konuda görüş alışverişinde bulunmaya başladığınızda kimsenin detayları duymaya sabrı kalmıyor. Yaşasın aktivizm!)
“Cemaat” Ne Düşünüyor?
Rıfat Bali ile Türk Yahudi Toplumu üzerine yaptığım söyleşide de bu kısma değinmek istedim: “‘Cemaat’ x-y-z konusunda ne düşünüyor?” sorusu sıkça soruluyor.
Yahudi cemaati nasıl bir oluşum? Kim kimi temsil ediyor? Kime karşı temsil ediyor?
Türkiye’deki her Yahudi, Yahudi cemaati üyesi mi? Böyle bir resmi üyelik var mı? Rıfat Bali kendini İstanbul cemaatinin içerisinde görmediğini dile getirdi. Bense Schrödinger’in kedisi misali, İzmir cemaatinde hem içerideyim hem dışarıda, ya da ne içerideyim ne de dışarıda!
O halde 15.000 kişilik cemaati nasıl tanımlayabiliriz? Tek bir cemaat mi var? Cemaatler mi var? Cemaat ve cemaatçikler mi var? Hahambaşının veya herhangi bir Yahudi kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ben, Rıfat Bali veya bir başka Yahudi kökenli vatandaş üzerinde herhangi bir yetkisi veya etkisi olabilir mi?
Aynı Yahudi aile içerisinde siyonist olan var, antisiyonist olan var, antisemitizmden her gün dert yanan var, antisemitizm diye bir kavramı kişisel sözlüğüne dahi almayan var, İsrail vatandaşı olan, orada yaşayan ve bununla gurur duyan var, İsrail’e adımını atmayan var. Bu ailede kimin iyi, kimin kötü olduğuna kim karar verecek? Aynı kişinin bile görüş ve duruşu olaylara göre değişirken “biz” dilinin bu kadar bedavadan kullanılmasının sebeplerini düşünmekte fayda var. Bu durum elbette sadece Yahudi topluluklar için değil pek çok topluluk için geçerli. Ben sadece kendi yaşamımdan basit bir örnek verdim.
Kendi annem babam asırlardır Yahudi kökenli olan ailelerden gelmelerine karşın kişisel tercihlerinden ötürü birkaç yıldır resmi olarak mahallelerindeki Alevi Kültür Derneği’ne üyeler ve emeklilik dönemlerinin büyük bir kısmını orada geçiriyorlar. Benzer şekilde nesiller boyu kendini Yahudi olarak tanımlayan ailelerden gelmelerine karşın, cenaze sonrası mevlutlar ve bir iki bayram dışında sinagoga veya Yahudi kültürüyle ilgili herhangi bir etkinliğe adımını atmayan, öncelikli aidiyetleri başka topluluklara olanlar var.
İbadete de gittiğinizde karşınıza çıkan ortalama yaş grubunun 60 yaş üzeri bir grup erkek olduğunu ve genelde konuların kişisel sağlık sorunları olduğunu gördüğünüzde de acaba burası bir aldatmaca yeri de başka bir yerde başka şeyler mi yapılıyor da gizleniyor diye sorabilirsiniz. Diğer dini cemaatleri bilmiyorum. Söz konusu Türkiye’deki Yahudi cemaati olunca açıkçası içeriyi merak eden arkadaşlarım anlattıklarımı duyunca şaşırıyor, belki de bana inanmıyorlar.
Rıfat Bali de söyleşide bu konuyla ilgili tespitlerde bulundu. Nüfusun, özellikle genç nüfusun bu kadar azaldığı bir toplulukta farklı bir tablo beklemek biraz hayalperestlik olur.
Netanyahu ve Sinwar gibi çocuklara, kadınlara ve diğer savunmasız sivillere yapılanlardan sorumlu tüm üst düzeylerin bir an önce Lahey’de mahkemeye çıkmaları ve hesap vermeleri kişisel arzum. Ama bu temenni veya düşünce benden başkasını temsil etmek durumunda değil. Bu düşüncemin tam zıttını düşünen de Yahudi asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı pek çok kişi olabilir. Ancak ne benim düşüncem ne de zıttının bir topluluğu temsil ettiğine dair kanıta dayalı iddiada bulunmak mümkün değil. Kısacası “cemaat” denilen yapının tek bir düşüncesi olamayacağı gibi benim onunla aynı ya da farklı düşünmem de söz konusu olamaz.
Dünyadaki Ortalama Siyonist Eleştirisi
“Biz de zaten Yahudileri değil Siyonistleri eleştiriyoruz!” diyenlere gelirsek… Savaş karşıtı aktivizm konusunda Türkiye’de yaşadığım handikap “Madem savaşa karşısın. O zaman sesini daha çok çıkar ve ‘biz’e katıl” diyenlerin nasıl bir ajandalarının oldukları üzerine. Savaş karşıtı görünenler de ayrı bir yelpaze. Buradaki turnusol kağıdı bu kişilerin farklı coğrafyalarda benzer suçlar karşısındaki duruşlarıyla ilgili. Aktivist olarak daha adil, daha barışçıl bir dünya mı arzu ediyorlar? Yoksa fırsat bulduklarında çeşitli gerekçelerle bana da sadece kimliğimden ötürü her türlü kötülüğü yapabilecek tarafta yer alma eğilimleri var mı?
Bu görsel üzerinden (Toplam 7 rakamın olması, ortadaki 5 sayısı, 3 çember vs.) komplo teorileri üretecek emekçi kardeşlerimize de şimdiden kolaylıklar dilerim. Ben elimden geleni yaptım, gerisi sizin büyük resmi görme yetiniz ile büyük oyunu bozma azminize bağlı!
Ek Not: Bu Yazıyı Yazan İnsan mı Makine mi?
Sosyal medya platformlarının algoritmaları sayesinde ne görmek istiyorsanız onu görebildiğiniz ya da size ne gösterilmek isteniyorsa bir şekilde ona maruz bırakıldığınız bir dijital zamandayız.
Bu süreç daha da karmaşık hale geliyor; çünkü karşımızda insan mı var yoksa makine mi bundan bile emin olamıyoruz. Örneğin bu yazının yarısını ben, yarısını yapay zeka araçları yazdı. Muhtemelen birkaç hafta sonra okuduğumda ben bile hangi kısmını yazmıştım hatırlamayacağım. Nitekim pek yakında benim gibi bir insanın yazmasına bile gerek kalmayacak. Yeni nesil ikilikler dünyasında tanımları da robotlar mı yapacak? Zikri olmayanların bu konularda fikirleri olacak mı? Yeni nesil “cemaat”lere hoş geldiniz!
Geçtiğimiz hafta Medyascope’un YouTube kanalında Avlaremoz ile ilgili yapılan programdan çok kısa bir süre sonra ben de Rıfat Bali ile bir söyleşi yaptım. Kendisiyle önceki yıllarda yazılı olarak haberleşmiştim ancak ilk kez sesli ve görüntülü olarak uzaktan da olsa bir araya gelmiş olduk. Görüşmemiz esnasında Rıfat Bali’nin son çıkan Bilanço Zamanı: Bâkî Kalan Bu Kubbede Bir Boş Sadâ İmiş (1992-2023) kitabından yola çıkarak Türkiye’deki Yahudiler üzerine konuşma fırsatı bulduk. Avlaremoz, Şalom, Hahambaşılık ve genel anlamda “cemaat” hakkında konuştuk. Görüşmemizin son bölümünde, Despertar Edu çalışmamızda hangi alanlara odaklanırsak daha faydalı olabileceğimize dair düşüncelerini paylaştı.
Medyascope’taki Avlaremoz videosunda konuşulanlar arasında en çok dikkatimi çeken noktaysa yazarlar ve okurlar genelinde düşünce ve duruşlardaki ikiliklerle ilgili tespitti. Karmaşık sorunları ve kimlikleri iki uç noktaya indirgemek ve siyah-beyaz perspektiflerle zıtlıklar içerisinde düşünmek, sosyal medya çağında daha da yaygın hale geldi. Sosyal medya platformları, kullanıcıları kısa ve keskin mesajlar vermeye teşvik ederek, nüansları ve detayları göz ardı etmeye zorluyor. Bu durum, toplumsal diyalog ve anlayışı derinlemesine etkiliyor ve farklı fikirlerin duyulmasını zorlaştırıyor.
Okumakta olduğunuz (ya da okur gibi yaptığınız, göz gezdirdiğiniz) bu yazı diğer pek çok yazı gibi taraflı, sorunlu ve eksik. Hiçbir yazı bütün resmi anlatma iddiası taşıyamaz. Aksini ispat edebilecek varsa da yazsın, okuyalım.
Okuyuculara bu sefer ilkokul seviyesi bir küme görseliyle geldim. Aşağıdaki küme hakkında çeşitli sorular yönelteceğim. Bazı soruların yanıtı bende de yok.
Yahudi – İsrail Vatandaşı – Siyonist
Birinci Küme: Yahudi (Musevi)
Birinci kümenin başlığı Yahudi parantez içerisinde de Musevi.
Her Yahudi, Musevi midir? Her Musevi, Yahudi midir?
“Biz İzmir’de ikisini eş anlamlı kullanıyoruz.” cümlesindeki “biz” kim?
İzmir’de 1200 kişilik “cemaat” dediğimiz yapıda yer alan herkese bizzat gidip sordum mu? Hayır!
“Cemaat”i temsil eden (veya ettiğini iddia ettiğimiz) vakfın bu konu özelinde resmi bir kararı veya görüşü var mı?
Hayır!
Veya böyle bir cümle kurduğumda “İzmir’de öyle olabilir ama İstanbul’da, Antakya’da, Bursa’da, Tel Aviv’de, Londra’da Yahudi ve Musevi kelimelerini bizler eş anlamlı olarak kullanmıyoruz.” diyenler çıkacak mı? Onlar böyle bir hükme nasıl varacaklar?
Bu kümeyle ilgili ayrıca “Yahudilik milli bir din mi? Etnik bir topluluk mu? Ateist Yahudi olur mu? Her isteyen sonradan Yahudi olabilir mi? Kimin Yahudi olduğuna kim karar verebilir? Kimin Yahudi olduğunun ne önemi var?” gibi birçok soru sorulabilir.
Burada yine aynı karmaşıklık söz konusu. Bu tür sorulara kimler kimler adına net cevaplar verebilir? Hangi gerekçeleri sunabilir?
Yanıtlarında ortaklaşamadığımız o kadar soru var ki!
Sorun bunlara ortak yanıt verilmemesi değil, sorulmasına bile gerek duyulmaması. Sorulduğu anda da duymazlıktan gelinmesi.
İkinci Küme: İsrail Vatandaşı
“Her Yahudi, İsrail vatandaşı mıdır?”,
Her Yahudi İsrail vatandaşı değildir. Ancak, 1950 Geri Dönüş Yasası kapsamında, Yahudi soyundan gelen kişiler ve onların eşleri ile çocukları İsrail’e gittiklerinde İsrail vatandaşı olabilirler.
Yahudilerin büyük bir çoğunluğunun İsrail vatandaşı olan bir akrabası vardır.
Dünyadaki Yahudi nüfusunun yaklaşık %45’i İsrail’de, %45’i de ABD ve Kanada’dadır.
Bir diğer deyişle dünyadaki Yahudi nüfusunun %90’ı sadece 3 ülkede bulunmaktadır.
“Her İsrail vatandaşı, Yahudi midir?”
Hayır! Nüfusu 10 milyona yaklaşan İsrail vatandaşlarının dörtte biri Yahudi değildir. Peki bu grupta kimler yer alır? Hangi haklara sahiptirler? Bu vatandaşların Batı Şeria ve Gazze’de yaşayanlarla benzerlik ve farklılıkları nelerdir?
Üçüncü Küme: Siyonist
Her Yahudi, Siyonist değildir.
Her Siyonist, Yahudi değildir.
Siyonizm, ideolojik bir yelpaze olarak görülebilir. Bu spektrumda, farklı siyasi ve dini motivasyonlara sahip çeşitli gruplar yer alır. Yahudi Sosyalist Siyonistler, Yahudi devletini sosyalist ideallerle ve eşitlikle birleştirirken, Dini Siyonistler, dini öğretiler doğrultusunda devletin yönetilmesini destekler.
Liberal Siyonistler, demokrasi ve insan hakları çerçevesinde bir Yahudi devletini savunurlar.
Dünyadaki Siyonist yelpazesindeki görüşlerden birine sahip insan sayısı dünya genelindeki Yahudi nüfusundan da, İsrail’in toplam nüfusundan da kat kat fazladır. Bunun temel sebebi de Hristiyan teolojisi doğrultusunda İsrail’i destekleyen ve onu savunan Hristiyan Evanjelist Siyonistlerdir.
Bu çeşitlilik, Siyonizm’in geniş ve çok boyutlu bir hareket olduğunu gösterir.
Her siyonist kötü değildir, her antisiyonist de iyi değildir.
Her siyonist iyi değildir, her antisiyonist de kötü değildir.
(Tabii şu da var: iyi ve kötüyü tanımlamaya, bu konuda görüş alışverişinde bulunmaya başladığınızda kimsenin detayları duymaya sabrı kalmıyor. Yaşasın aktivizm!)
“Cemaat” Ne Düşünüyor?
Rıfat Bali ile Türk Yahudi Toplumu üzerine yaptığım söyleşide de bu kısma değinmek istedim: “‘Cemaat’ x-y-z konusunda ne düşünüyor?” sorusu sıkça soruluyor.
Yahudi cemaati nasıl bir oluşum? Kim kimi temsil ediyor? Kime karşı temsil ediyor?
Türkiye’deki her Yahudi, Yahudi cemaati üyesi mi? Böyle bir resmi üyelik var mı? Rıfat Bali kendini İstanbul cemaatinin içerisinde görmediğini dile getirdi. Bense Schrödinger’in kedisi misali, İzmir cemaatinde hem içerideyim hem dışarıda, ya da ne içerideyim ne de dışarıda!
O halde 15.000 kişilik cemaati nasıl tanımlayabiliriz? Tek bir cemaat mi var? Cemaatler mi var? Cemaat ve cemaatçikler mi var? Hahambaşının veya herhangi bir Yahudi kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ben, Rıfat Bali veya bir başka Yahudi kökenli vatandaş üzerinde herhangi bir yetkisi veya etkisi olabilir mi?
Aynı Yahudi aile içerisinde siyonist olan var, antisiyonist olan var, antisemitizmden her gün dert yanan var, antisemitizm diye bir kavramı kişisel sözlüğüne dahi almayan var, İsrail vatandaşı olan, orada yaşayan ve bununla gurur duyan var, İsrail’e adımını atmayan var. Bu ailede kimin iyi, kimin kötü olduğuna kim karar verecek? Aynı kişinin bile görüş ve duruşu olaylara göre değişirken “biz” dilinin bu kadar bedavadan kullanılmasının sebeplerini düşünmekte fayda var. Bu durum elbette sadece Yahudi topluluklar için değil pek çok topluluk için geçerli. Ben sadece kendi yaşamımdan basit bir örnek verdim.
Kendi annem babam asırlardır Yahudi kökenli olan ailelerden gelmelerine karşın kişisel tercihlerinden ötürü birkaç yıldır resmi olarak mahallelerindeki Alevi Kültür Derneği’ne üyeler ve emeklilik dönemlerinin büyük bir kısmını orada geçiriyorlar. Benzer şekilde nesiller boyu kendini Yahudi olarak tanımlayan ailelerden gelmelerine karşın, cenaze sonrası mevlutlar ve bir iki bayram dışında sinagoga veya Yahudi kültürüyle ilgili herhangi bir etkinliğe adımını atmayan, öncelikli aidiyetleri başka topluluklara olanlar var.
İbadete de gittiğinizde karşınıza çıkan ortalama yaş grubunun 60 yaş üzeri bir grup erkek olduğunu ve genelde konuların kişisel sağlık sorunları olduğunu gördüğünüzde de acaba burası bir aldatmaca yeri de başka bir yerde başka şeyler mi yapılıyor da gizleniyor diye sorabilirsiniz. Diğer dini cemaatleri bilmiyorum. Söz konusu Türkiye’deki Yahudi cemaati olunca açıkçası içeriyi merak eden arkadaşlarım anlattıklarımı duyunca şaşırıyor, belki de bana inanmıyorlar.
Rıfat Bali de söyleşide bu konuyla ilgili tespitlerde bulundu. Nüfusun, özellikle genç nüfusun bu kadar azaldığı bir toplulukta farklı bir tablo beklemek biraz hayalperestlik olur.
Netanyahu ve Sinwar gibi çocuklara, kadınlara ve diğer savunmasız sivillere yapılanlardan sorumlu tüm üst düzeylerin bir an önce Lahey’de mahkemeye çıkmaları ve hesap vermeleri kişisel arzum. Ama bu temenni veya düşünce benden başkasını temsil etmek durumunda değil. Bu düşüncemin tam zıttını düşünen de Yahudi asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı pek çok kişi olabilir. Ancak ne benim düşüncem ne de zıttının bir topluluğu temsil ettiğine dair kanıta dayalı iddiada bulunmak mümkün değil. Kısacası “cemaat” denilen yapının tek bir düşüncesi olamayacağı gibi benim onunla aynı ya da farklı düşünmem de söz konusu olamaz.
Dünyadaki Ortalama Siyonist Eleştirisi
“Biz de zaten Yahudileri değil Siyonistleri eleştiriyoruz!” diyenlere gelirsek… Savaş karşıtı aktivizm konusunda Türkiye’de yaşadığım handikap “Madem savaşa karşısın. O zaman sesini daha çok çıkar ve ‘biz’e katıl” diyenlerin nasıl bir ajandalarının oldukları üzerine. Savaş karşıtı görünenler de ayrı bir yelpaze. Buradaki turnusol kağıdı bu kişilerin farklı coğrafyalarda benzer suçlar karşısındaki duruşlarıyla ilgili. Aktivist olarak daha adil, daha barışçıl bir dünya mı arzu ediyorlar? Yoksa fırsat bulduklarında çeşitli gerekçelerle bana da sadece kimliğimden ötürü her türlü kötülüğü yapabilecek tarafta yer alma eğilimleri var mı?
Bu görsel üzerinden (Toplam 7 rakamın olması, ortadaki 5 sayısı, 3 çember vs.) komplo teorileri üretecek emekçi kardeşlerimize de şimdiden kolaylıklar dilerim. Ben elimden geleni yaptım, gerisi sizin büyük resmi görme yetiniz ile büyük oyunu bozma azminize bağlı!
Ek Not: Bu Yazıyı Yazan İnsan mı Makine mi?
Sosyal medya platformlarının algoritmaları sayesinde ne görmek istiyorsanız onu görebildiğiniz ya da size ne gösterilmek isteniyorsa bir şekilde ona maruz bırakıldığınız bir dijital zamandayız.
Bu süreç daha da karmaşık hale geliyor; çünkü karşımızda insan mı var yoksa makine mi bundan bile emin olamıyoruz. Örneğin bu yazının yarısını ben, yarısını yapay zeka araçları yazdı. Muhtemelen birkaç hafta sonra okuduğumda ben bile hangi kısmını yazmıştım hatırlamayacağım. Nitekim pek yakında benim gibi bir insanın yazmasına bile gerek kalmayacak. Yeni nesil ikilikler dünyasında tanımları da robotlar mı yapacak? Zikri olmayanların bu konularda fikirleri olacak mı? Yeni nesil “cemaat”lere hoş geldiniz!
Paylaş: