Göze Çarpanlar Haberler

İşkencehaneden otele: Sansaryan Han’ın hikâyesi

Kaynak: DW / Burcu Karakaş

Sansaryan Han’ın, Anayasa Mahkemesi kararı sonrası Ermeni toplumuna iadesi gündeme geldi. Ancak Sirkeci’deki tarihi yapı, birkaç ay içinde otel olarak hizmet vermeye başlayacak.

“Burada yatanlar uykudan mahrum, aç ve susuzdur. 35 hücreden sadece 6’sında küçük pencere vardır, diğerleri hava almaktan da yoksundur. Birçoğumuz tabutlukta tutulma işkencesine maruz kaldık.”

Yazar Sabahattin Ali’nin “tabutluk” diye tarif ettiği hücrelerin bulunduğu mekân, “Sansaryan Han”. İstanbul Sirkeci’deki tarihi yapı yıllarca akıl almaz işkencelere tanıklık etti. Ancak hanın geçmişi, bununla sınırlı değil.

Bugün “Sansaryan Han” diye anılan bina ismini, Mıgırdiç Sanasaryan’dan alıyor. Yani yanlış telaffuz edilen hanın adı aslında, “Sanasaryan Han”. Tarihi han, İstanbul Balat’ta bulunan Bulgar Kilisesi’ni de inşa eden mimar Hovsep Aznavour tarafından 1895 yılında yapıldı. Hafıza Merkezi için Asena Günal ve Murat Çelikkan tarafından hazırlanan “Hatırlayan Şehir: Taksim’den Sultanahmet’e Mekân ve Hafıza” adlı yayında, Mıgırdiç Sanasaryan’ın hanı 19 bin Osmanlı altını karşılığında Çerkez İsmailpaşazade İhsan Bey’den satın aldığı belirtiliyor.

Mıgırdiç Sanasaryan, Ermenilere yönelik baskılar sonucu Vanlı ailesinin Osmanlı topraklarını terk etmek zorunda kalması nedeniyle Tiflis’te doğdu. Agos gazetesinden Zakarya Mildanoğlu 2014 tarihli yazısında, Sanasaryan’ın ticaretle uğraştığını, servetinin önemli bir kısmını hayır işleri için harcadığını dile getiriyor.

Mildanoğlu’nun aktardığına göre, eğitime oldukça önem veren Sanasaryan, Ermeni toplumunun eğitim hayatını önceliklerinin ilk sırasına koydu. Sansaryan Han da bu önceliğin meyvelerinden biriydi. Ermeni tüccar, Erzurum’da Ermeni yetimlerin eğitimine katkı sağlamak için açtığı Sanasaryan Okulu’na gelir sağlaması için 1901 yılında kurulan Sanasaryan Vakfı’na bağlı olarak satın aldığı hanı hayata geçirdi. Hanın Ermeni Patrikliği kayıtlarındaki tapu kaydı, 1909 yılına uzanıyor. Ancak 1915 yılında gerçekleşen Ermeni soykırımından sonra okul kapatıldı, hana ise el kondu. Patrikliğin, hanın devlet tarafından el konulmasına karşı açtığı davayı kaybetmesiyle tarihi yapı başka amaçlar için kullanılır oldu.

“Burada Allah yok, peygamber tatile çıktı”

1930’larda İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne dönüştürülen Sirkeci’deki bina, yıllarca siyasi mahkûmların ağır işkenceler gördüğü bir yer olarak varlığını sürdürdü. “Tabutlukları” ile hafızalarda yer edinen yapıda işkenceye maruz kalanlar arasında Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Nazım Hikmet, Vedat Türkali, Ece Ayhan, Atilla İlhan, Mihri Belli, Nuri İyem, Ahmed Arif, İlhan Selçuk, Ruhi Su gibi isimler var. İşkencehaneye dönüştürülen handa ölümle sonuçlanan vakaların olduğu da biliniyor. Tokatlı komünist şair Hasan Basri Alp, burada gördüğü işkence sonucu 1945 yılında hayatını kaybetti. O dönem, Sabahattin Ali sıkıyönetim mahkemesine sunduğu suç duyurusunda şair Alp’in işkence sonucu hayatını kaybettiğinden bahsetse de, emniyet yetkilileri iddiaları reddederek başka bir açıklama yapmıştı: “Kaçmaya çalışırken damdan düştü.”

Yüzlerce insanın hayatını karartan “tabutluklar”, 1947 senesinde yıkıldı. Fakat insanlık dışı muameleler sonrasında da devam etti. Burada yalnızca siyasi mahkûmlar değil, hukuksuz şekilde gözaltına alınan translar da işkence ve kötü muamele gördü, tecavüze uğradı. Siyah Pembe Üçgen Derneği’nin hazırladığı “80’lerde Lubunya Olmak” kitabında tanıklığına yer verilen bir trans, o zamanları şöyle hatırlıyor:

“Bir sürek avı başlamıştı. Topladıklarını Sirkeci’deki o zamanki meşhur Sansaryan Han’a, yani emniyet müdürlüğüne götürdüler. En üst katına çıktık karakolun. Büyük bir kapı. ‘Burada Allah yok, peygamber tatile çıktı’ yazısını okudum.”

Deniz Gezmiş’in tarihi fotoğrafı

Tarihi han, 2019 yılında ilk kez ortaya çıkan siyah-beyaz fotoğraf kareleriyle bir kez daha gündeme geldi. Bu kareler, 68 hareketinin önderlerinden Deniz Gezmiş’e aitti. Erol Olgundemir’in çektiği, DepoPhotos tarafından yayınlanan fotoğraflarda Deniz Gezmiş, Sansaryan Han’da görülüyor. Gezmiş’in yolu, İstanbul Hukuk Fakültesi bahçesinde gözaltına alındıktan sonra buraya düşmüştü.

Söz konusu fotoğrafların yayınlanmasından bir sene sonra Sansaryan Han’ın bu kez beş yıldızlı otele dönüştürüleceği haberleri basına yansıdı. Kamuoyunun tepkisini çeken olay, hukuki süreç devam ederken gerçekleşti. Türkiye Ermenileri Patrikliği İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davadan sonuç alamayınca dosyayı Yargıtay’a taşımıştı. İhale, bu süreçte yapıldı ve han restorasyon ve onarım karşılığında 20 yıllığına otel olarak kiralandı.

Otel olarak hizmet verecek

Patriklik avukatı Ali Elbeyoğlu o dönem basına yaptığı açıklamada, dava kazanılsa dahi binanın kiraya verilmesi nedeniyle geri alınamayacağını söylemişti. Türkiye Ermeniler Patrikliği ise yaptığı açıklamada, yargı süreci devam ederken ihaleye çıkılmasının hakkaniyetli olmadığını belirterek, “Sanasaryan Vakfı Mıgırdiç Ağa Sanasaryan tarafından fakir Ermeni çocukların eğitim, öğretim, barınma ve yeme-içme ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kurulmuştur. Mıgırdiç Ağa bu gayesini gerçekleştirmek üzere de Sanasaryan Han’ı satın almış, vakfın tek yetkilisi olarak ise Ermeni Patriğini tayin etmiştir” sözlerine yer vermişti.

Dava son olarak 2019 yılında Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşındı. Bu hafta açıklanan AYM kararında, mülkiyet hakkının ihlal edildiği belirtildi. Söz konusu kararla Sansaryan Vakfı’na ait hanın Ermeni toplumuna iadesi gündeme geldi. Ancak DW Türkçe’nin aldığı bilgiye göre, restorasyon işlemleri tamamlanmak üzere olan Sansaryan Han birkaç ay içinde otel olarak hizmet vermeye başlayacak. Attilâ İlhan’ın “Tutuklunun Günlüğü” şiirinde yer verdiği bina kapılarını hafıza mekânı olarak değil, konaklama için ziyaretçilerine açacak:

“Daktilolar camları bulutlu sorgu odalarında

Didiklemez mi özgürlüğünü Sansaryan Hanı’nda

Küflenir suyun bir bakır çalığı birikir ağzında

Kendini öldürmeyi belki bin kere tasarlarsın da

Bir kere aklından geçmez bitirmeden ölmek şarkıyı”