Afedersin Antisemit Makaleler

Sözcü’de ‘Yahudi Sermayesi’ Odaklı Komplo Yazısı

Sözcü gazetesinde 27 Eylül’de yayınlanan köşe yazısında Serpil Yılmaz yarim doğruları bir araya getirmiş ve havuz medyasında popüler olan komplo tarzını kullanarak antisemit bir iş ortaya çıkarmış.

“Yahudi sermayesi göz kırptı” başlıklı yazısında Yılmaz ‘Yahudi sermayesi’ gibi komplo teorilerinin merkezindeki bir kavramı başlığına yerleştirmiş. Böylece daha en tepeden antisemit yayının kapısını açmış.

Yazısında Yılmaz şöyle bir ifade kullanmış: “Yahudi sermayesi öncü kuvvet olarak “Habadcıların” etnik ve dini lobi gücünü Türkiye’ye sürüyor.” Bu oluşumdan bahsederken yazar doğrularla yanlışlardan bir çorba yapmış.

Yılmaz’ın anlamakta ve anlatmakta zorlandığı hareket Chabad-Lubavitch, veya kısaca/Türkçe Habat bir dini hareket ve tarikat. Kurucuları ve baskın pratiği Aşkenazlardan müteşekkil olan bu tarikat Hasidik tarikatlardan yalnız biridir ancak en geniş alana yayılmış olan olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak kesinlikle tüm Aşkenazlar Habatçı değil, ve tüm Habat müritleri de Aşkenaz değil. Avlaremoz‘u uzun süredir okuyanlar bu harekete dair eleştirileri anımsayabilir.

Dini Gruba ‘Sermaye Kuvveti’ Atfı Nefret Diline Kapı Açıyor

Ancak Yılmaz’ın bahsettiği ‘sermaye gücü’ veya ‘öncü kuvvetlik’ tamamen antisemit bir safsatadan ibaret. Maalesef iddiası o kadar absürt ki daha temiz bir dille elle almak mümkün değil.

Yılmaz bir de Habat güdümünde gerçekleşen Beştepe ziyaretini hatırlatmış: “Erdoğan’ın 22 Aralık 2021 günü yapılan bu ziyarette yaptığı bu vurgu önemliydi…” Buradaki üç nokta bile Takvim/Yeni Akit gibi köşe yazılarının tadını veriyor. Aralık’taki saray ziyareti ciddi eleştirilere mahal veren bir meseleydi ancak Yılmaz bunu yapmamış, onun yerine bir komplo anlatısına baş koymuş.

Osmanlı Yahudi Tarihine Dair Derin Bilgisizlik

Komplo yazısında Habat’ın Türkiye’deki hahamını ismen hedef alan Yılmaz, bu şahsın “Türkiye’deki Aşkenaz varlığının, 1492 yılında İspanya’dan sürgün edilen Sefaradlardan daha eski tarihlere gittiği iddiasını sürdü[ğünü]” söylemiş. Burada maalesef ciddi bir bilgi eksikliği var. Zira Aşkenazlar gerçekten Osmanlı’da 1492 öncesi varlık gösteriyordu. Bunu öğrenmek için basit bir Google taraması yeterli. Tarihi kayıtlar Aşkenazların bugün Türkiye olan yerlerde varlığını 1300’den itibaren gösteriyor.

Yılmaz’ın yazısında birkaç doğru cümleye rastlamak mümkün. Mesela Habat hahamı “Mendy’nin, Müslüman ve Yahudi iş insanlarının Jak Kamhi başkanlığında kurduğu 500. Yıl Vakfı ve Türkiye Hahambaşılığı’ndan rol çaldığını düşünenler haksız sayılmazlar,” demiş. Bu sözler ile Yılmaz Yahudi elitlerin Türkiye adına Batı ülkelerinde Ermeni Soykırımı inkarı yapmasından bahsediyor. Sonra oradan Habat’ın hahambaşlılık kurumuna olan etkisine geçiyor.

Peki bu gözlemlerin “Yahudi sermayesi” başlığı ile bağlantısı nedir? Azınlık grubunun içindeki dinsel ve kurumsal çekişmeleri milli bir gazeteye komplo başlığıyla taşımanın amacı ne olabilir? Yılmaz bu konuda bir cevap sunmuyor. Sadece üç noktalar bırakıyor.

‘İsrail’e Beyaz Mendil’ Yerine Komploya Odak

Gerçekten siyasi çıkarım olması gereken nokta beşinci plana atılmış. O da Türkiye hükümetinin İsrail’e yakınlaşma projesi. Bu çabada Habat ve Türkiyeli Yahudi elitler devletin isteği üzerine aracılık yapıyor. Asıl haber burası. Ama komplolarla kafası karışan yazar (ve okur) bu meseleye pek de vakit ayırmıyor. Zira bu hakiki proje hayali komplo kadar ilginç değil.

Yazısında Yılmaz şöyle diyor: “2002 yılından beri görevde olan Türkiye Cumhuriyeti’nin 3. Hahambaşı Rav İsak Haleva’nın [New York ziyaretinde] yer almaması dikkat çekiciydi.” Bu neden ilgi çekici olsun? Hahambaşı 82 yaşında olduğu için transatlantik bir uçak yolculuğu yapmamış olması hiç de ilgi çekici değil.

Yine haber değeri olan kısma yaklaşacakken komploda boğuluyoruz. Türkiyeli Yahudi lobiciler üzerinden Dünya Yahudi Kongresi gibi önemli bir lobi oluşumunun başkanı Lauder’a bir kanal açılmış. Burada hedefte muhtemelen Türkiye’nin İsrail’le yakınlaşma projesi var.

Ancak bu gayriresmi diplomatik kanal yerine Yılmaz konuyu ‘sermaye’ komplosuna getirmeyi yeğliyor. CME’ye talip oluş bilgisi fuzuli, “medya grubu satın alma projesi” ise ancak dikkat dağıtabilir. “İki kişi biliyor” tarzı kapalı ibarelerle ortada fol ve/veya yumurta olmayışının üstü komplo laflarıyla örtülüyor.

Sonuç? Haber Kayıp, Merkezde Komplo

Yazının sonuna vardık ama hala ortada bir “Yahudi sermayesi göz kırpışı” yok. Az biraz bilgi, birkaç alıntı, bol komplo, bir parça da spekülasyon var. Sözcü gazetesi Serpil Yılmaz’ın antisemit hislerini dışarı vurmasına ev sahibi olmuş. Kendisi yazıyı paylaştığı twitinde de komplocu söylemi sürdürmüş.

Biliyoruz ki ne bu yazar ne de bu gazete özür dilemez, geri adım atmaz.Maalesef bu tarz yazıları yayınlayan Sözcü ile Takvim arasındaki farkı görmek günden güne zorlaşıyor.