İnanç Özgürlüğü Girişimi, Nisan 2021 tarihli İnsan Hakları Eylem Planı’nda nefret suçlarıyla ilgili önemli hedeflerin öngörüldüğünü ancak bu hedeflerin henüz hayata geçmediğini aktardı.
İnanç Özgürlüğü Girişimi, 13 Temmuz’da İstanbul Hasköy Yahudi Mezarlığı’na yapılan saldırının ardından yetkililere nefret suçlarıyla mücadele konusunda gecikmeden adım atma çağrısı yaptı.
Türkiye’de herkes için düşünce, vicdan ve din özgürlüğünün korunması için çalışmalar yürüten İnanç Özgürlüğü Girşimi’nin din, inanç veya inançsızlık temelli nefret suçları da önemli çalışma alanları arasında.
“Toplumun hafızasında uzun süre kalıyor”
İÖG yaptığı açıklamada şöyle dedi:
“Din veya inanç temelli önyargı saiki taşıma ihtimali olan bu tahribatın, 11-13 yaşları arasındaki çocuklar tarafından yapıldığı da ayrıca Valilik açıklamasında yer alıyor. Tahribatın çocuklar tarafından yapılması iddiası konunun daha da büyük bir hassasiyetle ele alınmasını gerektiriyor. Çocuğun en üstün yararını gözeten koruyucu adalet yaklaşımı ile birlikte nefret suçu olması ihtimali göz önünde bulundurularak titizlikle soruşturma yürütülmesi gerekiyor. Ek olarak, geçmişte yaşanmış nefret suçlarının toplumların hafızasında uzun süre kalmaya devam ettiği ve benzer olaylar yaşandığında derin bir etkisi olduğu hatırlanmalı.”
Önyargı göstergeleri İÖG, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na (AGİT) göre nefret suçu ihtimali değerlendirilirken dikkate alınması gereken antisemit önyargı göstergelerini hatırlattı: • Mağdur olanların algısı -olayı nefret suçu olarak algılamaları-, • Hedefin dinî veya kültürel olarak önemli bir yer olması, • Mağdur olan kişi veya kişilerle fail veya faillerin dinî veya etnik temelde farklılıklara sahip olmaları, • Tahribatın dinî veya etnik açıdan öneme sahip bir nesne veya yapı üzerinde gerçekleşmiş olması ve hedef alınan alanda başka antisemit olayların yaşanmış olması.
Nisan 2021 tarihli İnsan Hakları Eylem Planı’nda nefret suçlarıyla ilgili önemli hedeflerin öngörüldüğünü ancak bu hedeflerin henüz hayata geçmediğini aktaran İnanç Özgürlüğü Girişimi şöyle devam etti:
“Nisan 2021 tarihli İnsan Hakları Eylem Planı’nda bir yıl içinde ayrımcılık ve nefret suçuna ilişkin Türk Ceza Kanunu’nda yeni bir düzenleme yapılması (Faaliyet 4.4.e.) ve ayrımcılık ve nefret suçları ile kabahatlere ilişkin veri tabanı oluşturulması ve istatistiklerin sağlıklı bir şekilde toplanmasının sağlanması (Faaliyet 4.4.h.) hedefleri hala yerine getirilmiş değil. Yetkilileri bu konuda daha fazla gecikmeden adım atmaya çağırıyoruz.
“Kapsayıcı, demokratik ve barışçıl toplumlar için hayati bir niteliğe sahip olan din veya inanç özgürlüğü hakkı, uluslararası insan hakları hukukunun önemli bileşenlerinden biri. Devletlerin, bu haktan herkesin eşit bir şekilde faydalanabilmesi ve din veya inanç özgürlüğü de dahil, insan haklarına müdahale oluşturan nefret suçlarının önlenmesi için gerekli önlemleri alma ve önyargı saikinin soruşturulması yükümlülüğü var.”
Çocukların karıştığı nefret suçları İÖG, suça sürüklenen çocukların karıştığı bu tür olayların ayrı bir şekilde ele alınması gerektiğinin altını çiziyor: • Bütüncül bir şekilde çocuk haklarını gözeten, önleyici, koruyucu ve çocuğu güçlendirici politikalar geliştirilmeli, • Milli eğitim sisteminde farklı din veya inanç veya inançsız gruplara yönelik önyargı da dahil olmak üzere, farklı gruplara yönelik önyargıları güçlendirmeyen aksine bunlarla mücadele eden ve saygıyı güçlendiren içerik ve öğretim yöntemleri geliştirilmeli, • Ruh sağlığı profesyonelleri, suça sürüklenen çocukların tespiti ve korunmasında kritik aktörler olarak yer almalı. Tüm işlemlerde çocuğun en üstün yararı gözetilmeli. Psiko-sosyal destek ve aile desteği sağlanmalı, • Toplumsal barışın sağlanmasına yönelik olarak, çocukların aileleri ile birlikte katılacağı çalışmaların yapılması sağlanmalı.
İnanç Özgürlüğü Girişimi, Nisan 2021 tarihli İnsan Hakları Eylem Planı’nda nefret suçlarıyla ilgili önemli hedeflerin öngörüldüğünü ancak bu hedeflerin henüz hayata geçmediğini aktardı.
Kaynak: Bianet
İnanç Özgürlüğü Girişimi, 13 Temmuz’da İstanbul Hasköy Yahudi Mezarlığı’na yapılan saldırının ardından yetkililere nefret suçlarıyla mücadele konusunda gecikmeden adım atma çağrısı yaptı.
“Toplumun hafızasında uzun süre kalıyor”
İÖG yaptığı açıklamada şöyle dedi:
“Din veya inanç temelli önyargı saiki taşıma ihtimali olan bu tahribatın, 11-13 yaşları arasındaki çocuklar tarafından yapıldığı da ayrıca Valilik açıklamasında yer alıyor. Tahribatın çocuklar tarafından yapılması iddiası konunun daha da büyük bir hassasiyetle ele alınmasını gerektiriyor. Çocuğun en üstün yararını gözeten koruyucu adalet yaklaşımı ile birlikte nefret suçu olması ihtimali göz önünde bulundurularak titizlikle soruşturma yürütülmesi gerekiyor. Ek olarak, geçmişte yaşanmış nefret suçlarının toplumların hafızasında uzun süre kalmaya devam ettiği ve benzer olaylar yaşandığında derin bir etkisi olduğu hatırlanmalı.”
• Hedefin dinî veya kültürel olarak önemli bir yer olması,
• Mağdur olan kişi veya kişilerle fail veya faillerin dinî veya etnik temelde farklılıklara sahip olmaları,
• Tahribatın dinî veya etnik açıdan öneme sahip bir nesne veya yapı üzerinde gerçekleşmiş olması ve hedef alınan alanda başka antisemit olayların yaşanmış olması.
Nisan 2021 tarihli İnsan Hakları Eylem Planı’nda nefret suçlarıyla ilgili önemli hedeflerin öngörüldüğünü ancak bu hedeflerin henüz hayata geçmediğini aktaran İnanç Özgürlüğü Girişimi şöyle devam etti:
“Nisan 2021 tarihli İnsan Hakları Eylem Planı’nda bir yıl içinde ayrımcılık ve nefret suçuna ilişkin Türk Ceza Kanunu’nda yeni bir düzenleme yapılması (Faaliyet 4.4.e.) ve ayrımcılık ve nefret suçları ile kabahatlere ilişkin veri tabanı oluşturulması ve istatistiklerin sağlıklı bir şekilde toplanmasının sağlanması (Faaliyet 4.4.h.) hedefleri hala yerine getirilmiş değil. Yetkilileri bu konuda daha fazla gecikmeden adım atmaya çağırıyoruz.
“Kapsayıcı, demokratik ve barışçıl toplumlar için hayati bir niteliğe sahip olan din veya inanç özgürlüğü hakkı, uluslararası insan hakları hukukunun önemli bileşenlerinden biri. Devletlerin, bu haktan herkesin eşit bir şekilde faydalanabilmesi ve din veya inanç özgürlüğü de dahil, insan haklarına müdahale oluşturan nefret suçlarının önlenmesi için gerekli önlemleri alma ve önyargı saikinin soruşturulması yükümlülüğü var.”
• Bütüncül bir şekilde çocuk haklarını gözeten, önleyici, koruyucu ve çocuğu güçlendirici politikalar geliştirilmeli,
• Milli eğitim sisteminde farklı din veya inanç veya inançsız gruplara yönelik önyargı da dahil olmak üzere, farklı gruplara yönelik önyargıları güçlendirmeyen aksine bunlarla mücadele eden ve saygıyı güçlendiren içerik ve öğretim yöntemleri geliştirilmeli,
• Ruh sağlığı profesyonelleri, suça sürüklenen çocukların tespiti ve korunmasında kritik aktörler olarak yer almalı. Tüm işlemlerde çocuğun en üstün yararı gözetilmeli. Psiko-sosyal destek ve aile desteği sağlanmalı,
• Toplumsal barışın sağlanmasına yönelik olarak, çocukların aileleri ile birlikte katılacağı çalışmaların yapılması sağlanmalı.
Paylaş: