Göze Çarpanlar Haberler

Eski Nazi kampı Ezidi katliamının arşivlenmesi projesine ev sahipliği yapıyor

Almanya tarihine kara bir leke olarak geçen Yahudi katliamına tanıklık eden Bergen Belsen Nazi toplama kampı artık günümüzde yaşanan vahşeti anlatan bir müzeye dönüştürülmüş durumda. Bergen Besel Müzesi bugünlerde IŞİD zulmünde katledilen Ezidileri hikayelerini belgeleyen “Ferman” (katliam) isimli bir projeye ev sahipliği yapıyor. Proje Niedersachsen (Aşağı Saksonya) idaresinin sponsorluğunda Yahudi katliamı kurbanları için yapılan anıtın önünde başlıyor.

Kaynak: Rudaw

Bergen Belsen, Nasyonal Sosyalist Partisi Nazilerin yaptığı korkunç işkence, açlık ve katliam ile anılıyor.

İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı tarihten İngiltere’nin bölgeye geldiği 1945 yılına kadar kampta 52 bin çok korkunç şartlarda korku, işkence, açlık ve ölüm hakimdi.

Ezidi Kürt ve Alman akademisyenler Almanya tarihinin bu en karanlık kesitinin anlatıldığı yerde Ezidilerin acılarını araştırıyor.

Bu tarihi yerde her gün esirlerin, tutukluların ve kurbanların acı dolu hikayeleri anlatılmakta.

Almanya’da dünyaya gelen Ezidi Kürt Dr. Leyla Ferman, günlük Bergen Belsen Müzasi’ne uğruyor.

Dr. Leyla Ferman, IŞİD Örgütünün Ezidilere Karşı İşlediği Suçların Arşivleme ve Belgeleme Projesi’ne başkanlık ediyor. Ezidilere karşı işlenen soykırım ve insanlık suçlarını kayıt altına almayı amaçlayan “Ferman” isimli proje Aşağı Saksonya Eyaleti yönetimince destekleniyor.

Proje hakkında Rûdaw’a konuşan Dr. Leyla Ferman  “Ferman projesi bir çok bölümden oluşuyor. En temel çalışmamız arşivleme. Merkezi bir arşiv oluşturmaya çalışıyoruz. Ezidilerin uğradığı katliamları belgelemek ve arşivlemek amacıyla araştırmalar yapıyoruz, belgeler topluyoruz, olay yerlerini ziyaret ediyoruz. Bu çerçevede katliamdan kurtulan insanlarla görüşmeler yapıyoruz. Özellikle IŞİD’in elinden kurtarılan kadın ve erkeklerle mülakatlar yapıyoruz” dedi.

Çok acı ve unutulmaz anılarla dolu inançsal  boyutu da bulunan hikayeler Dr. Leyla Ferman’ın başkanlığını yaptığı IŞİD’in soykırım ve suçlarının belgelenmesi projesinin temel çalışmasını oluşturuyor.

Dr. Leyla Ferman bu konuda şunları dile getiriyor: “Çok sayıda insan acılarını farklı farklı şekilde yaşadı. Bu katliamdan bahsederken, toplumun bağrında açılan yaraları ve acıları görmemiz ve tanıtmamız gerekiyor. Bu yüzden hem kadınlar ile hem erkekler ile ayrı ayrı konuşmamız gerekiyor. Arşivleme çalışmalarımızın temelini katliamdan kurtulanların anlattıkları oluşturuyor ve merkezi arşivde kayıt altına alınıyor. Arşivleme bölümü, projenin diğer bölümleri için temel oluşturuyor. Projenin diğer bölümleri, Ezidi katliamını duyurmak ve eğitimler vermek.”

Bu projeyi Ezidilerin yaşadığı soykırımın ortaya çıkarılması açısından ilk adım olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Leyla Ferman, “Bu nedenle projeyi buradan (Yahudi soykırım anıtı) başlatmak istedik. Bu proje Die Stiftung Niedersächsische Gedenkstätten (Aşağı Saksonya Anıtlar Vakfı) için de yeniydi. Çünkü onlar bugüne kadar 2. Dünya Savaşı döneminde  Bergen Belsel bölgesinde yaşanan soykırım üzerine çalışmışlardı. İlk kez Ezidilerin hikayeleri üzerine bir çalışma oluyor” şeklinde değerlendirdi.

Dr. Leyla Ferman da bir çok Ezidi gibi zamanın büyük kısmını, IŞİD’in 2014 döneminde Şengal ve Ezidilerin yaşadığı diğer bölgelerde yaşanan katliam ve işlenen savaş suçlarının ortaya çıkarılması, belgelenmesi ve arşivlenmesine ayırıyor.

IŞİD’den kurtarılan Ezidi genç kadınlardan biri olan Neclar, yüreğinde dilsiz acıların çığlığı ve sessizliğinin ağırlığı altında bu projede çalışıyor. Rûdaw muhabiri Zınar Şino, “Ferman ve benzeri projelerden beklentisinin ne olduğunu” sorduğu Neclar şunları belirtiyor:

“Her şeyden en önemlisi adeletin yerini bulması ve davaların unutulmaması. Çünkü bu davalar sıradan davalar değil. Sadece Ezidilerin davası değil bu dava. Dünyanın her köşesindeki kadın ve geç kızların başına gelen olaylardan bahsediyoruz.”

Ne olmuştu?

IŞİD mensupları 3 Ağustos 2014’te, Ezidi Kürtlerin yaşadığı Musul’un Şengal ilçesi ve çevresini saldırı düzenlemiş ve işgal etmişti. Binlerce Ezidi Kürt’ü öldürdü, çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere 6 bin 410 kişiyi ise kaçırdı.

Saldırıdan kaçan yüzbinlerce Ezidi ise Şengal Dağı’na, Kürdistan Bölgesi ve Rojava’ya sığındı. Hala binlerce Ezidi Kürdistan Bölgesi’ndeki kamplarda yaşıyor.

IŞİD’in tüm dünyanın gözü önünde Ezidi Kürtleri topluca katletmesi, kaçırdıklarına “savaş ganimeti” muamelesi yapılarak sistematik işkence ve cinsel saldırıda bulunması büyük bir insani suç olarak kayıtlara geçti.

Kürdistan Bölgesi hükümeti ve çok sayıda sivil toplum kuruluşları yakın tarihte yaşanmış bu insanlık suçunun “soykırım” olarak tanınması için çeşitli düzeylerde çalışmalar yürütüyor ve uluslararası topluma Ezidilerin sesini duyurmak için çabalıyor.

2014’te dönemin Başbakanı, şimdiki Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani’nin talimatıyla IŞİD tarafından kaçırılan Ezidi Kürtleri kurtarmak için merkezi Duhok’ta bulunan ‘Ezidileri Kurtarma Ofisi’ kuruldu.

Ezidileri Kurtarma Ofisi’nin çalışmaları kapsamında şu ana kadar kaçırılan 3 bin 509 kişiyi kurtarmayı başardı. Ancak kaçırılanların birçoğunun akıbeti hala bilinmiyor.

IŞİD, Irak’ın ikinci en büyük kenti olan Musul’u kontrol ettikten sonra 03 Ağustos 2014’te Şengal ilçesine saldırarak yüzlerce Ezidi’yi katletmiş, binlerce kadın ve çocuğu da kaçırmıştı. IŞİD saldırılarından kaçan 10 binlerce Ezidi ise Şengal Dağı’na sığınmıştı.

Ezidi Kürtler de 3 Ağustos 2014’teki saldırıyı “73’üncü ferman” olarak adlandırıyor.

13 Ekim 2015’te Başkan Mesud Barzani’nin liderliğinde yürütülen bir operasyonda Şengal, IŞİD’den geri alınmıştı.