Kültür Sanat

Reneta Sibel Yolak’ın İki Yeni Kitabı Çıktı

Reneta Sibel Yolak‘ın çıkan iki yeni kitabı hakkındaki tanıtımları siz ilgilenen okuyucularımızla paylaşıyoruz.

Kitapların ilkinin ismi “Dostluk Köprüsü”. Kitabın yazarı Yolak, kitabı hakkında şöyle yazıyor:

Öğretmen Anıları

Uluslararasi Alter Yayınclık tarafından çıkan kitapta kendisi de Öğretmen olan Reneta Sibel Yolak’ın Öğretmen Anıları kitaplarında Yahudi, Ermeni, Rum ve Müslüman toplam 80 öğretmen ve Eğitimci anılarını paylaştı ve öğretmenlerini anlattı.

Kitabına Mustafa Kemal Atatürk ile başlayan Reneta Sibel Yolak, hayatta olmayan, çok sevilen ve unutulmayan öğretmenlere de kitaplarının içinde yer veriyor.

KİTABIN ADI NEDEN DOSTLUK KÖPRÜSÜ?

Öğretmenler de doktorlar gibi yemin ediyor.

Hangi din, dil, ırk ve ülkeden olursa olsun hepsine eşit ve sevgi dolu davranmak bir öğretmenin görevi. 

Savaşta bile olsa, öğretmen her çocuğu sevmeli ve ayırım yapmamalı.

Bu kitapta da hem Yahudi, hem Müslüman, hem Rum, hem de Ermeni öğretmen ve eğitimciler anılarını paylaştılar.

Din Dil ırk ayırımı yapmadan.

Çünkü Dini ırkı dili ne olursa olsun, Öğretmen öğretmen, öğrenci de Öğrenci.

Hiçbir Fark yok.

İstedim ki renkli bir Mozaik olsun.

Kitabın içinde İngilizce öğretmeninden, İspanyolca öğretmenine, bale öğretmeninden piyano öğretmenine, sınıf öğretmeninden özel eğitim öğretmenine, fen öğretmeninden matematik öğretmenine, dans öğretmeninden Fransızca öğretmenine, kişisel gelişim öğretmeninden pasta öğretmenine, tarih öğretmeninden sosyal bilimler öğretmenine, muhasebe öğretmeninden ev idaresi öğretmenine, örgü nakış öğretmeninden dikiş öğretmenine, fizik öğretmeninden, masal öğretmenine kadar her branşta öğretmenler anılarını yazdılar.

İstedim ki, öğretmenlerimizin bir anı kitabı olsun.

İstedim ki, öğrencilerimiz de unutamadığı ve hayatlarını değiştiren öğretmenlerini yazsınlar.

Anılarını paylaşsın ve ölümsüz olsun. Nesillerden nesillere okunsun zevkle…

Örnekleri de çoğalsın ve hiç unutulmasın…”

Reneta Sibel Yolak’ın çıkan bir diğer kitabı da öğretmenler ve öğretmenlik hakkında. Yolak’ın “Öğretmenim Canm Benim” isimlli kitabı hakkında yine Reneta Sibel Yolak tarafından kaleme alınan tanıtım metni aşağıdaki gibidir:

“Hepimizin okul anıları, yaşımız kaç olursa olsun hala dimağlarımızda …

Yıllarca anlatır dururuz….

Bu kitabı okuduğunuzda kah güleceksiniz kah duygulanacaksınız, kah kızacaksınız, kah ağlayacaksınız.

En önemlisi de eski okul günlerinize döneceksiniz.

Her anne veya baba birer öğretmendir aslında. Okula başlamadan önce çocuklarını eğitirler. Hayat boyu da örnek olurlar.

Yıllar geçse de unutulmayacak anılar. Okul anılarımız ve Öğretmenlerimiz.

Eğer bir çocuk şanslıysa küçük yaşta iyi bir öğretmene düşer.

Bu bir çocuk için en iyi şanstır çünkü hayatlarının ilk evresinde anne veya baba yerine geçen bu figürler okumayı sevdirir, hayata hazırlar.

Siz içinde öğretmenlik duygusuyla doğanlardan mısınız?

Daim öğretmen misiniz şu hayatta yoksa daima öğrenci mi?

Öğretmeyi mi seviyorsunuz öğrenmeyi mi?

Öğretmenler ve tabii kendim de sürekli öğretmenin yanı sıra sürekli öğrenen insanlar.

Ben de içimde öğretmenlik duygusuyla doğanlardanım. Aynı zamanda hep öğrenmek de istiyorum.

Öğretmenlik  öyle bir meslek ki kelimelere sığmaz, anlatamazsın. Dünyada bir sürü meslek var. Hepsi birbirinden özel ama öğretmenlik.

O anlatılmaz yaşanır.

Her gün yolunu bekleyen çeşitli yaşlarda öğrencilerin hayatını tamamen etkileyen, gelecek hayatlarında iz bırakan, onlara idol, örnek olan öğretmen…

Bir öğretmen binlerce öğrenci yetiştirir. Binlercesinin hayatına dokunur. Onlara yalnız ders öğretmez. Aynı zamanda geleceklerini etkiler. Hatta onlardan da her gün bir şeyler öğrenir. Onların kişisel becerilerini geliştirmesine yardım etmekle kalmaz, gün gelir hayatlarının temel taşı olarak ailelerinin yerini bile tutabilir.

Yeri gelir anne olur, yeri gelir baba olur. Yeri gelir ağabey, kardeş olur. Bir bakarsınız ki, hayatlarını geliştiren, kötü alışkanlıklardan kurtaran, yaşama sevinçlerini arttıran bir melek, sözünü dinleten bir öğretmen olur.

Bir bakarsınız ki, hayatı boyunca aldığı kararları etkileyen yol gösterici olur.

Onlar öğretmenlerimiz…

Anılar, özellikle öğretmen öğrenci anıları hiç unutulmaz.

Küçükken bir öğrencinin en büyük şansı, ona dersleri ve öğrenmeyi sevdiren, hem düşündüren hem sıcaklığıyla sarıp sarmalayan, yol gösteren iyi bir öğretmeninin olmasıdır.

Teknoloji çağında yaşıyoruz. Bir sürü çalışanın yerini makineleri bilgisayarlar, robotlar alıyor ama öğretmenlerin yerini hiçbir şey tutamaz.

Gün gelir ailesinden alamadığı sevgi olur. Gün gelir öğretmen ekmeğini onlarla paylaşır.

Gün gelir topluma faydalı birer birey olmaları için bütün gücüyle çalışır, çabalar. Hatta kötü yola girmelerini engeller.  Onları topluma kazandırır.

Bilgiyi artık cep telefonlarımızdan, tabletlerimizden kitaplardan öğrenebiliriz. Ama idealist bir öğretmenin etkisi ve yerini hiçbir şey tutamaz. Gün gelir öğrencilerini motive eden bir kişi olur. Gün gelir okulu bırakmak isteyen öğrencinin hayatına bir destek olur ve eğitimini bıraktırmaz.

Gün gelir maddi destek verir. Gün gelir kış soğuğunda üşüyen öğrencilerine çorba pişirir.

Öğretmen bir ışık olur, bir meşale olur. Öğrencilerinin hayatlarını aydınlatır.

Gün gelir, okuma sevgisi aşılar. Kitaplara alıştırır. Gün gelir çalışma metotları, öğrenme sevgisini aşılar.

İnsanlara nasıl davranılacağı, edep, ahlak, saygı ve sevgiyi öğretir.

Öğrencilerinin elinden tutar ve karanlık yolları aydınlığa çevirir.

Geçmişimizi, geleceğimizi ve her anımızı şekillendirmemize yardım eder bir öğretmen.

İşi asla kolay değildir.

Hem de hiç kolay değil.

Karşıdan çok kolay görünebilir. Farklı ailelerden gelen bir sürü öğrenciye aynı anda ulaşabilmek. Onların ihtiyaçlarını anlamak ve yardım etmek..

Aynı seviyede olmayan bir sürü kişiye aynı anda öğretebilmek.

Şımarıklıklarını çekebilmek, öğrenmek istemeyen öğrencilere öğrenme sevgisi aşılayabilmek.

Dersi sabote etmek için türlü yollara başvuran, yeri gelince öğretmeni çıldırtan kalplere ışık olabilmek..

Öğretmen olmak gerçekten çok zor ve çok fedakarlık gerekiyor.

Eve de ödev getirir öğretmen. Her sınavı ilmek ilmek okur ve görüşlerini yazar.

Her öğrenciyi ilmek ilmek işler. Tıpkı nakış gibi Sevgi ve sabırla…

Yeri gelir kendine güveni olmayan öğrenciden bir kahraman çıkartır.

Gün gelir sevgisiyle, şefkatiyle ağlayan üzülen minik kalplere merhem olur.

Gün gelir binası olmayan okulu boyar, ahırdan sınıf yapar.

Gün gelir beş sınıfa aynı anda öğretir.

Gün gelir hayata ve eğitime küsen öğrenciye yaşama sevinci verir.

Gün gelir ailesinin okutmadığı kız öğrenciye kol kanat getirir.

Gün gelir çocuk yaşta evlendirilerek cahil bırakılmak istenen kişiyi korur.

Gün gelir öğrenmek istemeyen haylaz öğrenciyi doktor bile yapabilir.

Gün gelir ağlayan öğrenciye şefkatli bir yardım eli olur.

Gün gelir öğrencilerine sevgiyi, paylaşmayı öğretir.

Öğretmenlerin görevleri saymakla bitmez.

Gün gelir öğrencilerinin gözlerindeki bir parlaklık, bir gülüş tüm yorgunluklarını unutturur öğretmenlere…

Gün gelir okutulmak istemeyen kız öğrencilerin aileleriyle savaşır.

Gün gelir ezilen kadının eli kolu olur.

Gün gelir okuma yazma bilmeyenlerin aydınlık meşalesi olur.

Gün gelir hayvanlara eziyet edilmesini önler, öğrencilerine hayvan ve doğa sevgisini aşılar.

Gün gelir saygı görmez ezilir ama yılmaz çalışır.

Herkes öğretmen olamaz.

Öğrencileri çok ama çok sevmek lazım. Her şeyden önce özverili ve fedakar olmak lazım.

Sabırlı ve azimli olmak lazım.

Küçük kalpleri ve hayatları  etkilemesi lazım.

Bazen gerçek bir anne veya baba, ya da bir ağabey veya abla, ya da bir rol modeli örnek alınacak bir kişi.

Öğrencilerindeki yetenekleri görüp onları sevdikleri alanlara yöneltmesi gerekli.

Öğretmenlik çok kutsal bir meslek, çünkü bugünün küçükleri ve yarının büyüklerine yeni yollar, yeni hayatlar kazandıran, hatta onların hayatını baştan sona etkileyecek sihirli güçleri var onların.

Yıllar sonra bile hatırlanacak ve yıllar sonra bile unutulmayacak onlar. Her zaman hatırlanacak sevgiyle..

Her zaman belki de gözlerimizi parlatacak bir isminin anması…

Her zaman kalbimizde yerleri olacak..

Bazen de öğretmen olmasa bile, bir insanın sözleri, bakışı veya bir davranışı bize öğretmenlerin öğretemediği hayat dersini verir ve hayatımızda çok etkili olur.

Bazen de bir yakınımızın veya komşumuzun bir öğretisi hayat boyu yoldaşınız olur, hayatınızı ışığıyla aydınlatır.

Ben ekmek yapımı kursuna gittiğimde bunu hayat boyu kullandığımı, hatta pandemi dönemindeki yararını anlatamam.

Ben ilkokul 3. sınıfta düğme dikmesini öğrenmiştim.

Hayat boyu hayatımda kullandım. Hatta hızımı alamadım düğmesini dikemeyenlere ve sınıfımdaki erkek öğrencilere bile öğrettim.

Okulda veya hayatta öğrenen şeyler hayatımızda, hayatımız kolaylaştırıyorsa, ne güzel.

Çünkü öğretilen bilgiler hayatımızda bize bir çığır açabiliyor.

En önemlisi, öğretmen, motivasyonu olmayan insanlara kendine güvenmeyi öğretiyor ve başarabileceğini gösteriyor.

Öğretmen, yapamayacağını düşünen, başarısız olacağını düşünen insanlara, başaracağını gösteriyor ve sonuçlarıyla bunu kanıtlıyor.

Teknoloji çağındayız.

Her şeyi internetten de öğrenebiliriz ama bir öğretmenin motivasyonu, hayat öğretisi ve ışığını ancak hayatımızdaki öğretmenlerden alabiliriz.

Gelecek yıllarda bazı işleri makineler ve robotların yapacağı ve gelecek yüzyılın en önemli mesleklerinin içinde öğretmenliğin yer alacağı biliniyor.

Öğretmenin hayırlısı, iyisi, cesaretlendirici olanı ve bilgilisinin hayatımızda ve geleceğimizde oynayacağı rol gerçekten büyük.

Öte yandan, zaten hayat kendisi bir öğretmen ama zor bir öğretmen.

Ben bilginin paylaşılması ve herkese yardımcı olmasından yanayım.

Hayatta hepimiz birer öğretmen ve öğrenciyiz.

BELKİ DE BU KİTABI OKUYUNCA HOŞ ÖĞRETMEN ANILARIYLA HOŞ ZAMAN GEÇİRECEKSİNİZ AMA EN ÖNEMLİSİ ÖĞRETTİKLERİYLE ÖĞRENCİSİNİN HAYATINA, KALBİNE DOKUNAN ÖĞRETMENLERİMİZDEN DE ÖĞRENECEKSİNİZ.

Reneta Sibel YOLAK