Karar gazetesinde çıkan Varlık Vergisi odaklı yazısında Yıldıray Oğur Anadolu Ajansı’nın Türkleştirilmesi sürecinin detaylarını aktardı.Bu hikaye akla yakın zamanda kaybettiğimiz Sami Kohen’in de AA tarafından kimliği yüzünden reddedilme hikayesini hatırlattı.
Meclis’te AA’yı Türkleştirme Tartışmaları
“20 Nisan 1942 günü Meclis’te Anadolu Ajansı’na 50 bin lira yardım yapılması görüşülürken kürsüye Mustafa Kemal’in Ankara’da kurduğu Hâkimiyet-i Milliye gazetesinin yazı işleri müdürlüğünü yaptıktan sonra, 1927’den beri Çanakkale Vekili olarak Meclis’te bulunan tecrübeli bir gazeteci-siyasetçi olan Ziya Gevher Etili çıktı. Anadolu Ajansı’nın bu haberini göstererek öfkeli bir şekilde konuşmaya başladı:
“…Anadolu Ajansı memleketin en temiz unsurlarından teşekkül etmiştir. Bu kadar millî olan bir teşekkül söylemek istemiyorum, maalesef son zamanlarda beynelmilel bir uzuv olmağa başlamıştır. Çünkü arkadaşlar, burada çalışanların yüzde hemen yarısını ırkımın haricinde görüyorum. Birtakım yabancı unsurlar hatta Yahudi, Rum kalmıyor da İspanyol, Portekiz belki Cenubi Amerika’dan da birçok insanlar böyle garip garip şahsiyetler türemiştir… Benim Memleketim, benim Partim, benim Meclisim, benim Devletim böyle insanları kabul etmez.
Matbuat umum müdürlüğü Başvekâlete bağlıdır, ajans bir şirket halinde kalamaz, oraya ilhak edilmelidir. Muhterem Başvekilim bu ajans işini temizleyecektir, orada temiz insanlar göreceğiz. Arkadaşlar, size garip bir şey daha arz edeyim, isim söylemeye hacet yok. Ne kadar Yahudi ismi varsa, Hayım’dan tut da Salamon’una kadar, orada. Oraya başmuharrir, tercüman olurlar…
Merak eder sorarsınız, bunları kim yazmış, altına bakarsınız mütercimi Yahudilerden biridir. Demek ki arkadaşlar burada anormal bir şey var. Bunun önüne geçmek lâzımdır! Bu, vatan işi, propaganda işidir, benim propagandamdır.
Demek ki arkadaşlar biz kendi elimizle o Yahudileri yetiştiriyoruz. Devlet bu nankörleri besledi… Yakışır mı arkadaşlar bu hal? Benim böyle senelerce en yakından tanıdığım, en kutsi cidal arkadaşım olarak tanıdığım bu kıymetli arkadaşlar üçüncü plâna insinler. Soysuzlar onların yerini alsınlar. Bunlar birtakım Levantenlerdir. Bu milletin çocukları bunların hepsini 20 defa okutacak kadar lisan bilir. Politik sahada daha iyi, onların 40 mislini yaparlar… Bunun için bu 50 bin lira fazladır. Bir dakika bile verilmesi caiz değildir. Bu parayı bütçeden çıkardığımız gün bu adamlar tasfiye edilir, bu para millete kalır. Onun için bağrım yanık olarak ve büyük bir saffeti kalple söylüyorum. Başvekilimiz bu Anadolu Ajansı’nı kendi ellerine alsın ve ıslah etsin. Bu lütfunu burada dinlemek istiyorum (Alkışlar).”
Cevap vermek için kürsüye çıkan CHP’li Başbakan Dr. Refik Saydam, Struma Faciası üzerine o meşhur sözünü bu sırada söyledi:
“Türkiye, başkaları tarafından arzu edilmeyen insanlara melce olamaz. Türkiye başkaları tarafından arzu edilmeyen insanlar için vatan hizmeti göremez. Bizim tuttuğumuz yol budur. Kendilerini bu sebepten İstanbul’da alıkoyamadık. Çok yazık ki bir kazaya kurban gittiler.”
4 Mayıs 1942 günü Başbakan Refik Saydam, Anadolu Ajansı Genel Müdürü Muvaffak Menemencioğlu’nu çağırıp “Ajans meselesinin halledileceğini” bildirdi.
Türk olmayan bütün memurların işine son vermek gerektiğini söyledi ve bizzat bir liste verdi. Bu listeyle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Musevi, Ermeni ve “dönme” (Sabetaycı) olduğu tespit edilen 26 ajans çalışanının işine son verildi.
Anadolu Ajansı‘ndan kovulanlardan 13’ünün isimleri şöyleydi: Jean Benda, Ferda İlkgelen, Etval Akşiyote, Dinah Tadıhan, Eugenie Naon, Esther Karbel, Vitalis, Benda, Sarah Nahmiyas, Raşel, Silvia, Mahcubyan ve Rozet Avigdor…
Tasfiyeye öncülük eden Ziya Gevher Etili, bir süre sonra Anadolu Ajansı’nın genel müdürü oldu.”
1942 yılında Anadolu Ajansı’ndan kovulan bu isimlerden en az yedi tanesi şüphesiz Yahudi. Yahudi oldukları için kovulan bu kişilerin sonraki kariyerlerini bilmiyoruz.
Bir defa gayrimüslimlerden temizlendikten sonra AA’ya başka hiçbir azınlığın alınmamasıyla kurum tamamen Türk olarak muhafaza edildi. Yakın zamanda vefat eden duayen gazeteci Sami Kohen, kariyerinin başında Anadolu Ajansı’yla olan iletişimini Rita Ender’e şöyle anlatıyor:
O dönem çok iş aradım. Mesela Anadolu Ajansı ilan vermişti. Lisan bilen birini arıyorlardı. Gittim görüşmeye, adamlar “Harika” dediler. Sonra Ankara’dan “Yok, gayrimüslim olmaz” cevabı geldi. Vatan gazetesi daha uygun görünüyordu; Ahmet Emin Yalman vardı, o da dönme, halden anlar vs. Benimle ilgilendi. Fakat gazetenin sahibi olduğundan, beni başkalarına havale etti, onlar da ‘Kohen’i duyunca pas geçtiler. Yani, hangi kapıyı çalsam…
İşe almada antisemitizm bu alıntıdan görüldüğü gibi AA’ya has bir durum değildi. Ancak bir kamu kuruluşu olan AA’daki ayrımcılık birtakım patronun nefretinden ziyade merkezi bir siyasi kararın sonucuydu.
[…] https://www.avlaremoz.com/2021/11/20/anadolu-ajansi-nasil-azinliklardan-arindirildi/ […]