Geçmiş Zaman Hikayeleri Göze Çarpanlar Kültür Sanat

Hasköy Yahudi Mirası ve Geçmişi – Haliç Postası

Haliç Postası adlı blog 14 Aralık’ta Twitter hesabından paylaştığı detaylı bir zincirde Hasköy mahallesindeki sinagoglardan ve uzun yıllar Yahudilerin yaşadığı bu bölgedeki hayattan bahsetti. Bol resimli ve kapsamlı bu zinciri sizlerle paylaşıyoruz.

Eski bir yapının içindeyim/içindeydim.. Duvara kazınmış bir yıldız, hepimizin aşina olduğu 5 köşeli yıldız gözüme çarpıyor. Ne zamandır burada, kim,ne zaman kazımış acaba? Bir de şunu soruyorum o anda kendime; neden 6 köşeli değil de 5 köşeli yıldız? Bana ilginç geliyor. Niye mi?

Çünkü çoktan terk edilmiş bir sinagogun içindeyim/içindeydim, o yüzden!

Burası, Kula Sinagogu. İstanbul’un en eski Yahudi semtlerinden olan, Haliç kıyısındaki Hasköy’de yer alan önemli ve tarihi sinagoglardan biri Kula.

Ama sadece bir sinagog değil Kula. Üç katlı sinagogun bodrum katı Yahudi kültürüne özel bir akademi, dini ağırlıklı bir eğitim kurumu, bir yüksek okul olarak hizmet vermiş yıllarca. Sonra cemaat azlığından kapanmış. Ardından tümüyle bambaşka bir işleve ev sahipliği yapar olmuş..

Tarihte Hasköy adlı çalışmasında S.F Göncüoğlu’nun verdiği bilgiye göre, Kula Yeşivası aynı zamanda kurucusunun adıyla Fua Yeşivası olarak da anılıyordu. Burada Yahudi dinsel hukuk metinleri okutulmuş. Yani, Hasköy gibi çok eski bir Yahudi semtinde özel öneme sahipti bu kurum.

Kula Sinagogu, Hasköy’de, Okmeydanı Caddesi’nden sapan Gazi Sokağı ile Çekirdekçi Sokağı’nın köşesinde yer alıyor. Hasköy sırtlarına doğru çıkan bir yamacın başlangıcında konumlanan bu yapının kesin inşa tarihi bilinmiyor, ancak 19. yy. başlarına ait olduğu tahmin ediliyor.

Sinagog binası moloz taş ve tuğla karışımı oldukça kalın bir duvar örgüsüne sahip. Belki bugün ilk görüşte bir ibadethane, bir sinagog olduğu anlaşılmıyor ama uzaktan bakınca dahi yapının sıradan değil, özellikli bir tarihi eser olduğu hemen fark ediliyor aslında.

Fark ediliyor fark edilmesine de, gelin görün ki, bugün harap vaziyette ve günden güne daha da kötüleşen ağır hasta gibi zor duruyor ayakta. Çevresini saran derme çatma depoların, birkaç küçük evin ve son dönemde yapılmış bazı apartmanların arasında sıkışıp kalmış Kula Sinagogu.

Uzun yıllar boyunca atölye olarak kullanılan ve bu sürede hem iç kısmında, hem de dış cephesinde yapılan değişikliklerle büyük tahribat yaşayan yapının ahşap olduğu tahmin edilen kat bölmeleri de zamanla betonlaştırılmış. Duvarlara destek niteliğinde demir çubuklar monte edilmiş.

Kula Sinagogu son birkaç yıldır hurda deposu olarak kullanılıyordu. Bugünlerde ise genellikle kapalı duruyor. İç mekan tümüyle değişmiş durumda. Bu tarihi yapı içerisinde zamanında bir mabet ile birlikte bir okul, hem de bir yüksek okul olduğuna inanmak çok zor şu görüntülerde..

Sinagog binasının özellikle iç kısmında yaşadığı büyük tahribat ve değişime rağmen, duvarlarında hâlâ o eski zamanlardan kalma bazı yapısal unsurları taşıması, kendini hatırlatan en önemli izler. Kemerli niş ve belki kutsal dolap yeri olması muhtemel bir bölüm dikkat çekiyor.

Kula Sinagogu bugün işte bu halde. Yıllar önce terk edilmiş tüm benzer yapılar gibi acınacak halde. Hasköy’de bu tür yapılar çok, özellikle de Yahudi dinsel yapıları.. Buraya kadar gelmişken, semtte Yahudi cemaatine ait diğer bazı önemli yapıların durumuna da kısaca göz atalım..

Hasköy’ün sinagoglarından başlayalım önce. Halen faal olan mabetlerden biri, Mahlul Sokağı’ndaki ‘Kal Ha Kadoş Be Kuşta Bene Mikra’ adlı Karay Sinagogu. Mabedin kökleri Bizans dönemine kadar gidiyor.
Şunu da belirtelim, Karaylar ibadethanelerine ‘Kahal’ demeyi tercih ediyor.

Image
Image

Karaylar tıpkı Romanyotlar gibi İstanbul’un en eski Yahudi cemaatlerinden. Roma döneminden beri şehirde yerleşik Karaylar, dini kuralları yorumlayış biçimleriyle farklılık gösteriyor. Mesela, Hasköy Karay Sinagogu, eski bir inanış gereği zemin seviyesinin altında inşa edilmiş.

İlk kuruluşu Doğu Roma dönemine kadar giden Karay Sinagogu 18. yy’da iki büyük yangınla harap olmuş. Kırım Karaylarının maddi yardımıyla yeniden inşa edilip 1780’de tekrar açılmış. İç mekanda ahşap unsurlarıyla dikkat çeken mabet bugün daha çok bayram ve özel törenlerde açılıyor.

Image

Sağlam ve faal bir diğer Yahudi mabedi, Harap Çeşme Sk’ndaki Maalem Sinagogu. Yıkık durumdaki eski Hahambaşı Konağı’nın yakınında bulunan bu sinagogun ilk olarak ne zaman inşa edildiği bilinmiyor. Ancak, 19. yy’daki yangınlardan sonra yeniden inşa edilerek bugünkü şeklini almış.

Image

Bu sinagogun farklı bir tasarıma sahip olduğunu belirten S. F. Göncüoğlu, yapının iç mekanında Osmanlı İslam mimarisinin etkisine dikkat çekiyor. İçten kubbeli tavan buna örnek. Maalem Sinagogu 1980’li yıllarda bakımsız kalmış, daha sonra onarılarak 1994’te yeniden açılmıştı.

Image
Image

Hasköy’deki diğer sinagoglar ise metruk ve harap halde. Bunlardan biri Abudaram (Parmakkapı) Sinagogu. İlk inşa tarihi bilinmeyen mabet çeşitli yangınlar sonrasında 1800’lerin başında yeniden yapılmış. 1832’de de onarılmış. Onarımlarda iç mekanda bazı değişiklikler de yapılmış.

Abudaram Sinagogu 1950’lerden beri atölye olarak kullanılıyordu, ancak günümüzde boş durumda. Geçtiğimiz yıllarda İstanbul Yahudi Cemaati bu sinagogda özel bir ibadet ve tören gerçekleştirmişti. Bu gelişme, yapının yeniden canlandırılması için ilk adım olarak değerlendiriliyor..

Metruk ve harap bir başka mabet, Mayor Sinagogu. Hasköy Cd’nde bulunan, fakat eklenen yapılarla bu yönden fark edilemeyen mabet sadece Aziz Sk’na girince görülebiliyor. Kaynak eserlerde, bu sinagogun Bizans döneminden beri var olduğu, ancak fetihten sonra yenilendiği belirtiliyor.

Daha sonraki yıllarda İspanya’nın Mayorka Adası’ndan gelen Yahudilerce kullanılan ibadethanenin adı buradan kaynaklanıyor. 1923 yangınında zarar gören ve midraş kısmı yıkılan sinagogun ana binası onarıldıysa da, yapı 1960’larda terk edilmiş ve atölyeye dönüşmüştü. Halen de öyle.

Mayor Sinagogu için daha önce birtakım projeler gündeme gelmişti. 2010 İstanbul Kültür Başkenti etkinliklerine hazırlıklar kapsamında bu sinagogun onarılıp bir kültür mekanı haline gelmesi planlanmıştı ama olmadı. Bugün iç mekan da bu halde..

Metruk haldeki önemli sinagoglardan biri de Senyora. Portekiz Yahudisi olan ve 1553’te İstanbul’a yerleşen ‘La Senyora’ lakaplı Dona Gracia Nasi adlı kadın tarafından yaptırılmış. Nasi, 1569’da Tiberya’da vefat etmiş.
Bazı kaynaklarda sinagogun inşa tarihi 1660 olarak geçiyor.

Bactar Sk’nda yer alan Senyora Sinagogu, bölgede sıkça yaşanan yangınlar nedeniyle harap olunca 1800’lerin başında yeniden inşa edilmiş. 1950’lerde terk edildiği tahmin edilen mabet daha sonra uzun yıllar atölye olarak kullanılmış ve harap olmuş. Yapı bugün de depo durumunda.

Hasköy’ün bir diğer Yahudi mabedi Esgher Sinagogu. İnşa tarihi bilinmiyor ama yapı tekniğine dayalı olarak, binanın 19. yy. başlarına ait olabileceği tahmin ediliyor. Sinagog 1940’larda terk edilerek depo/atölye haline gelmiş. Son yıllarda ise kafe/restoran olarak kullanılıyor.

Sahil yakınındaki Esgher Sinagogu,1985-86’da Haliç çevre düzenleme çalışmaları kapsamındaki saha içinde yer almasına rağmen eski eser olduğu için yıkılmamıştı. Fakat o yıllarda harap halde olan yapının gizlice yıkımını düşünenler de vardı! Bu konudaki bir anekdotu sonra yazarım.

Hasköy’ün komşu semtindeki eski bir sinagogu da anmadan geçmeyelim. Hasköy ve Halıcıoğlu sırtlarındaki Çıksalın semtinde yer alan ve aynı adı taşıyan 19.yy’a ait bu sinagog da İstanbul Yahudi izlerinden biri olarak varlığını koruyor; tabii, tüm özgün niteliklerini yitirerek!

Özgün halinde iki katlı olan Çıksalın Sinagogu’nun üst katında ibadethane, alt katında dini mektep bulunuyordu. 1950’lerde terk edilmiş ve depo olmuştu. 1990’larda yıktırıldı ve dış görünümü korunarak yeniden inşa edildi. Bir süre hastane olarak kullanılan bina bugün Semt Konağı.

Bunlar dışında eskiden Hasköy‘de var olduğu bilinen, ancak günümüze ulaşmayan sinagoglar da var. Bunlardan biri olan Naftali Sinagogu semtin yüksek kesimlerinde, Haliç’e hakim bir tepede, eski adıyla Arabacılar Mh’nde, bugün Keçeci Piri Mh’nin Merhamet Sk. civarında bulunuyordu.

Arabacılar Sinagogu olarak da bilinen mabet 1908’deki yangında hasar görüp yıkılmış. Zamanla hiçbir izi kalmayan sinagogun arsasının da bulunduğu geniş bir alan üzerinde bugün Hasköy Fetih Camii ve Kuran Kursu yer alıyor. Bu büyük yapılar Haliç’in pek çok yerinden görülebiliyor

Yakın zamanda yok olan bir diğer Yahudi mabedi de Mizrahi Sinagogu idi. Hasköy Veznedar Sk’nda olduğu bilinen yapı 1940’larda terk edilmiş, atölye olarak kullanılmıştı. Zamanla harap olan sinagog tümüyle ortadan kalktı. Bulunduğu yerde bugün atölye ve çeşitli yapılar yer alıyor.

Çeşitli kaynaklarda adı geçen ama bugün çoğunun tam yeri dahi bilinmeyen diğer Hasköy sinagoglarından bazılarını şöyle sıralayabiliriz: Kordova, Sarayiko, Şeritcis, Alamanes, Kalaycıbahçe, Hamon, Yeni Mahalle.
Ayrıca, De Hazan ve De Brudo adlı iki ibadethaneden de bahsediliyor.

Geçmişte yoğun Yahudi nüfusu barındıran Hasköy‘de Hahambaşı Konağı da bulunuyordu. Semtin, Yahudiliği sokak sokak yaşadığı yıllarda hizmet veren, 18. yy’a ait bu ahşap konak 1989’da yanarak yıkılmıştı. Bugün sadece altyapısını oluşturan taş örgülü bodrum katı ayakta kalabilmiş.

Hasköy‘deki en önemli Yahudi kurumlarından biri de Alliance Israelite Okuluydu. 1875’te açılan okul, Yahudi nüfusun azalması sonucu öğrencisiz kalmış ve 1962’de kapanmıştı. Daha sonra İhtiyarlar Yurdu olarak hizmet veren bina son yıllarda özel üniversitelerce kullanılıyordu.

Hasköy’ün bilinen en eski adı Pikridion. Tarihte Arabant, Parasköy gibi adlar da almış. Parasköy adı buradaki Paraskevi Kilisesinden geliyor, hatta Hasköy adının da Parasköy’den kaynaklandığı söylenir. Bir başka görüş ise bağlık bahçelik olmasından dolayı Hasköy dendiği yönünde.

Fetih öncesinde Hasköy‘de Rum Ortodoks nüfusun yanı sıra, 12. yy’da Yahudilerin de yaşadığı biliniyor. Bu semtin Osmanlı döneminde en belirgin özelliği ise Yahudilik.. Evliya Çelebi’ye göre burada 11 Yahudi, 2 Rum mahallesi vardı. Ermeni ve Müslümanların da birer mahallesi..

15. yy’da İspanya’dan gelen Sefaradlar, 16.yy’da Eminönü’den gönderilen Yahudi ailelerle semt 1950’lere kadar şehrin en yoğun Yahudi bölgelerinden olmuştu. Kent tarihçileri Hasköy’ü Yahudi merkezi olarak tanımlar. Semtin Yahudi hokkabaz sanatkarları ve kabadayıları da ünlüydü.

S. M. Alus’un ‘Yahudi Mekarrı’ (merkez/karargah) diye tanımladığı Hasköy’ün çevresine dağılmış Yahudi mezarlıkları zaten semtin geçmişine dair belge gibi. Ama bugün Yahudi nüfusun o tipik canlılığı yok burada. Hasköy’ün sırtlarında sadece Yahudi mezar taşlarının sessizliği var!

Semtte Yahudi kültürüne ait yapıların çoğu yok oldu, bazıları harap. Ayakta duran bazıları ise bize ısrarla görünüyor! Mesela yoksul Yahudiler için yapılan Yahudhaneler ve ihtimal eski Yahudi evleri Hasköy sokaklarında karşımıza pat diye çıkar! Bir de Yasef Efendi’nin Çeşmesi!

Geride kalan yıllarda Hasköy Yahudilerine ait kurum ve kuruluşların faaliyetleri de semtin sosyal tarihindeki yerini aldı elbette. Yakın geçmişte İstanbul Yahudi Cemaati’ne dair güncel gelişmelerin ve etkinliklerin en faal olduğu yerlerden birinin Hasköy olması tesadüf değil.

Balat ve Ayvansaray’ın karşı komşusu Hasköy‘ün Yahudi izlerini sokak adlarında da görmek mümkün. Maalesef bazı adlar değiştirilmiş; mesela Basmacı Avram Sk. zamanla Basmacı Ruşen olmuş! Oysa her sokak, yapıları ve özellikle de adıyla birlikte kent tarihinin belgesi gibidir.

O sokakları gezerken kendini gösteren bazı işaretler, arayıp da bulamadığımız her şeyi anlatır! Kültürler mozaiği olan İstanbul’un en renkli, en belirgin unsurlarından biri de kuşkusuz Yahudi Cemaatidir. Hasköy’de şimdi onlar yok ama her şeye rağmen izleri var; iyi ki de var..

Originally tweeted by Haliç Postası (@HalicPostasi) on 14 December 2020.