Arşiv Makaleler

Ortaköy Meydanı’nda bir ilk: Hanuka Kutlaması – Eli Haligua

Yazı ilk olarak Aralık, 2015’te marksist.org sitesinde yayımlanmıştır. -Avlaremoz o sırada Ocak ayında açılmak üzere test yayınındaydı.

Cumartesi akşamı, Hanuka’nın son gecesi olan Pazar günü Ortaköy Meydanı’nda Hanuka Kutlaması olacağı bilgisini aldım. Güvenlik gerekçesiyle aslında sadece cemaat içinde dolaşan bilgi Beşiktaş Belediye Başkanı’nın kamuya açık daveti ile “açık edilmişti”. Böylece cemaatin periferisindekilerin de haberi olmuştu kamuya açık olacak kutlamadan.

Kutlamanın kamuya açık olması önemliydi. Yahudilerin inanç ve kimlik özgürlüğüne katkı sunmak amacıyla, Türkiye tarihinde önemli bir milat olan bu tarihi olaya tanık olmak için Ortaköy Meydanı’na gittik. Beraber gittiğim –devletin tanımlamasıyla Müslüman, aslen ateist- arkadaşımla Ortaköy’e vardığımızda, acaba hanukiya (menora)* koyup koymadıkları ve koydularsa ne derece görünür olacağı merakı, kurulan sahne ve bir hayli görünür hanukiya ile mutlu bir sona ulaştı.

Alan beklediğimden kalabalıktı. Bu kadar Yahudi’nin ve destek olmak için gelmiş Yahudi olmayan insanlardaki mutluluğun yanında az da olsa travmaların getirdiği tedirginlik ortama hakimdi. Benim için bir başka merak konusu da insanların takkeli olup olmayacağıydı. Bir çok insan takke (kipa) takmayı bir sonraki adıma bırakmış, kafasındaki şapka/kasketlerle kafasını kapalı tutmayı tercih ederek dua için hazır durumdaydı.

Tören, Türkiye’nin vazgeçilmezi protokol konuşmalarıyla başladı. Tüm konuşmalar olumlu, yapıcı, beraber özgürce, gizlenmeden yaşamayı teşvik ediyordu. Bu konuşmalardan alınan cesaret, kimi kasketlerin çıkmasına, altındaki takkelerin de sahnedeki hanukiya gibi görünür olmasına yol açtı. Tedirginlik, yerini cesarete bıraktı ve şaşkınlıkla mutluluk alana hakim oldu. İnsanlar yurtdışında yaşayan çocuklarına veya evdeki yaşlı annelerine, babalarına bu tarihi töreni internetten bağlanarak aktarmaya geçmişlerdi. Kimileri göz yaşlarını tutamıyordu. 

Konuşmalar şaşırtıcı olmayan bir şekilde uzasa da, toplumsal travma, ilk olmanın getirdiği ifade etme arzusu ve tabii ki “protokole saygı” kaçınılmazdı. Her muma üç-beş kişinin çağrılıyor olması insanlar arasında Bar-Mitzva** törenindeki mum yakma seremonisine benzetilmesine ve esprilere neden olsa da günün anlamı, tüm bunların çok ötesindeydi.

Devlet erkânının, valisinden dış işlerine, din görevlisine kadar hazır bulunması Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerini düzeltmesi için yapılan bir seremoni olması eleştirisini beraberinde getirdi. İsrail-Türkiye geriliminde Türkiye’deki Yahudilerin rehine gibi görülmesine alışık olduğumuz için, bir halkın koz olarak kullanılması da çok şaşırtıcı olmayabilir; ancak bu hesapların ötesinde bence önemli ve esas olan oradaki Yahudi halkının Hanuka bayramını ilk kez kamusal bir alanda görünür şekilde kutlamasının getirdiği coşku ve kimilerinin endişelerine rağmen cesurca orada bulunmasının verdiği özgüvendi. Yaşlıların ve çocukların bir arada dini sembolleriyle birlikte özgürce şarkı söyleyip kutlama yapabilmesiydi. Bu yaşanan ilk kamuya açık kutlamanın ileriki yıllarda daha çok meydanda daha çok insanın bir arada kutladığı bayramlar için bir köşetaşı olma ihtimaliydi.

Bu güzel, anlamlı etkinlikten dönüşte ise Sur’dan göç etmek zorunda kalan insanların fotoğraflarının, videolarının yer aldığı paylaşımları gördüm. Hanuka Işıklar Bayramı’dır; “Yunan Krallığı’nın döneminde, Haşmonailer Bet-Amikdaş’a girdiler, sunağı (Mizbeah) tekrar inşaa ettiler, Bet-Amikdaş’ın duvarlarını tamir ettiler, kutsal eşyaları yenileriyle değiştirdiler ve sekiz gün boyunca yenileme işlerini sürdürdüler. H’aşmonailer Menora’yı yakmak için yağ aradılar; fakat manevi saflığı bozulmamış ve üzerinde Koen Gadol’un mührünü taşıyan sadece bir küçük kap dolusu zeytinyağı bulabildiler. Tarih 25 Kislev’di – tarihin bir cilvesi (?) olarak, Moşe Rabenu’nun ağabeyi Aaron Akoen de, Mişkan’daki ilk Mizebah’ı yine 25 Kislev tarihinde hizmete açmak üzere emir almıştı. Haşmonailer’in buldukları küçük kap, Menora’yı sadece bir gün boyunca yakabilecek kadar yağ içermekteydi. Bir mucize oldu ve bu az miktardaki zeytinyağı, Menora’nın sekiz gün boyunca yanmasını sağladı. Bu, yeni saf yağ üretmek için gereken süreydi.” ***

Altı aydan fazla bir süredir bu topraklarda abluka altında, sürekli sokağa çıkma yasaklarıyla yaşayan bir halk var, ibadethaneleri, evleri yıkılmış insanlar var. Su yok, elektrik yok, ışık yok. Kim bilir belki bu topraklar yeni bir Hanuka’ya gebedir…

*Menora: Yahudilerin ibadetlerinde kullandıkları şamdan. http://www.sevivon.com/index.php?option=com_content&task=view&id=26&Itemid=24#Content

Hanukiya: Hanuka mucizesini kutlamak amacıyla Yahudiler sekiz boyunca evlerinde Hanukiya yakarlar. Hanukiya sadece Hanuka bayramında kullanılan dokuz kollu bir şamdandır. Hanukiya her gece mum sayısı bir adet artırılarak yakılır. Hanukiya evin dışından da görülebilecek şekilde, cam önünde veya balkonda yakılır. Hanukiya’ya mumlar mumu yakan kişiye göre sağ taraftan başlayarak yerleştirilir. https://www.avlaremoz.com/2018/12/04/hanuka-hakkinda-bilmeniz-gereken-8-sey-rika-kuriel/?fbclid=IwAR2Cb220H25EMrEO-lpaYpxc6wKiEbR1H2HhcNEyFEYADQI_ewuJx-fNJ7o

**Yahudi kurallarına göre, her erkek çocuk, on üç yaşından gün alıp, erişkinliğe adım attığında Bar Mitsva yapar. Yahudi genç kızların Bat Mitsva yaşı ise on ikidir. http://www.sevivon.com/index.php?option=com_content&task=view&id=2&Itemid=23#Content

***Hanuka bayramının kısa tarihçesi http://www.sevivon.com/index.php?option=com_content&task=view&id=2670&Itemid=204#Content

Avlaremoz’un resmi bir görüşü yoktur. Yayımlanan yazılar, yazı sahibinin kendi görüşleridir. Çok sesli bir platform olma amacı taşıyan Avlaremoz’da, nefret söylemi içermedikçe, farklı düşünceler kendisine yer bulmaktadır.