Kaynak: İlk Ses Gazetesi, Burcu Yanar
İzmir Yahudi Kültür Mirası Projesi Koordinatörü Nesim Bencoya, yıllardır moloz yığınları ve otlar içerisinde yıkık dökük bir halde olan Hevra Sinagogu’nun yenilenme sürecinin başladığını açıkladı
İzmir’in en eski sinagoglarından biri olan Hevra veya diğer adıyla Talmud Tora Sinagogu’nun tam yapı tarihi bilinmemekle birlikte 1838 yılında restore edildiği ve 1841 yılında büyük İzmir yangınında yanarak tekrar restore edildiği biliniyor. Kurulduğundan beri de, İzmir ‘de Sefarad Yahudilerinin dini ve kültürel yaşamlarında merkezi bir sinagog, okul ve cemaatin buluşma yeri olan Hevra Sinagogu şimdilerde yeniden dirileceği günü sabırsızlıkla bekliyor.
KORUMAYI BİLEMEMİŞİZ
2010 yılından beri, İzmir Musevi Cemaati Vakfı’nın yürüttüğü bu projenin üzerinde çalışan İzmir Yahudi Kültür Mirası Projesi Koordinatörü Nesim Bencoya, İzmir’in kültürel çeşitliliği yaşayan ve her zaman yaşamış olan bir kent olduğunu vurgulayarak, bu kültürel zenginliğin kendini kentte yapılar olarak, kamusal alanlarda serbestçe kutlanan bayram ve gelenekler olarak ifade ettiğini söyledi. Nesim Bencoya, bu zenginliklerin korumayı bilinmediğine dikkat çekerek, “Hepimizin sorumlu olduğu bir süreç sonucunda bu çeşitliliğin aslında zenginlik olduğunu kavrayamayıp, korumayı bilememişiz. Bugün farklı bir durumda olduğumuzu düşünüyorum. İzmir yerel yönetimi, kentin barındırdığı kültürel zenginliğin ve çeşitliliğin farkında. Uluslararası tanıtımının ve turizme yapacağı katkısının belirleyici olduğunu biliyor” diye konuştu.
1841 yangınından sonra sinagogun tekrar restore edilerek hizmete açıldığını ve 1999 yılında çatısının çöktüğünü de aktaran Bencoya, “O zamandan bugüne atıl vaziyette kalıyor, içi gerçek bir ormanlık hale geliyor ve molozlarla dolu bir şekilde bugünlere ulaşıyor. Arada Kültür Bakanlığının bir restorasyon girişimi olmasına ve proje çalışmalarının yapılmış olmasına rağmen, uygulama gerçekleşmiyor. O zamanki düşünce sinagogu bir Türk – Yahudi Dostluk Müzesi olarak restore etmekti
Bugün ise düşüncelerimiz değişik” diyerek yapılması planlanan fikirlerden bahsetti.
BİR KÜLTÜR MİRASI OLUŞTURUYOR
Hevra Sinagogu’nun tarihinden ve mimari özelliklerinden de bahseden Nesim Bencoya, “Hevra Sinagogu alanda bulunan ve kuruluş tarihleri 1600 yıllarının başlarına uzanan 6 sinagogtan bir tanesi. Bu altı sinagog, onlara çok kısa yürüyüş mesafesinde bulunan diğer sinagoglar ile birlikte dünyada ender rastlanan bir kültür mirası alanı oluşturuyor ve Kemeraltı’nın çok kültürlü özelliğini bir kartpostal gibi önümüze seriyor. Dolayısıyla, hedefimiz bu altı sinagogu bir ‘Kültür Mirası Ziyaret Noktası’ haline getirmek ve bu şekilde yurt içinden ve yurt dışından ziyaretçilerin Sefarad Yahudilerinin kültür ve geleneklerini yakından deneyimleyebilecekleri Müslüman, Hristiyan ve Yahudilerin ortak yaşamını ve birbirlerine katkıları hakkında bilgi alabilecekleri bir kültürler arası diyalog merkezi haline getirmek” açıklamalarına yer verdi.
Ziyaretçilerin bu sinagogların aralarındaki sokaklarda gezinmesinin İzmir’e katkısı büyük olacağını ve diğer kültür noktaları için de bir kaldıraç işlevi göreceğini de ön gördüklerini belirten Bencoya, “Bu sinagogların yapılanma şeklini ve mimarisini dünyanın başka yerlerinde görmüyoruz ve bu İzmir’e çok önemli bir özellik katıyor. Bu çapta bir Sefarad Yahudi Kültür Mirası alanı tüm Akdeniz bölgesinde tek olacak ve Prague (Prag) şehrinde bulunan ve yılda 700 bin turist ağırlayan Yahudi Müzesi gibi kente getireceği büyük kazanımlar olacak. Kemeraltı’nı ziyaret eden bu kadar turistin ne gibi bir gerçeklik yaratabileceğini düşünmek bile çok heyecanlandırıcı” dedi.
ALMANYA FEDERAL HÜKÜMETİ’NİN DESTEĞİNİ ALDI
Şu anda Hevra Sinagogunda yapılan çalışmaların restorasyon sürecine hazırlık olduğuna da değinen Nesim Bencoya, “Daha önce de belirttiğim gibi, Hevra sinagogu 1999 yılından beri yıkık, çatısı olmayan, içinde ağaçların ve otları büyüdüğü, güneş ve yağmurun içinde bulunan objeleri yıprattığı bir mekan olarak bugünlere geldi. Gittikçe küçülen Yahudi cemaatinin mali imkansızlıkları bakım yapmayı engelledi. Son yıllarda İzmir Musevi Cemaati Vakfı Yönetimi önemli bir inisyatif kullanarak hem destek aramaya hem de paydaş aramaya başladı ve bunun sonucunda, Hevra Sinagogu’nun molozlardan arındırılması ve koruma amaçlı geçici bir çatı kurmak için Almanya Federal Hükümeti’nin desteğini aldı. Gelecek yıl, Kentimiz İzmir Derneği ile ortak olduğumuz AB projesi kapsamında Hevra ve bitişik sinagogun restorasyon projeleri çizilecek” ifadelerine yer verdi.
DÜNYAYA YANKILARI GÜÇLÜ OLACAK
Diğer Sinagoglar hakkında da bilgi veren Bencoya, “Bu çalışmanın yan ısıra Hevra sinagogunun çaprazında, 20 metre mesafede Etz Hayim (Yaşam Ağacı) Sinagogunun restorasyonunu tamamlamak üzereyiz. Bu çalışma da İZKA desteği ile mümkün oluyor ve uluslararası uzman ekiplerin katılımı ile gerçekleşiyor. Adım adım, Kemeraltı’da çok atraktif bir Kültür ve Turizm Merkezi kuruluyor. Kültür mirası koruması korumak için yapılmalıdır her şeyden önce. Söz konusu sinagoglar ibadet yerleridir ve bu özellikleri değiştirilemez. İbadethane olarak yapılmış olup, onları özel kılan şey budur. Dünya’ya tanıtımını yaparken onları sinagog olarak tanıtıyoruz ve çekim gücü de orada. Ancak, dünyanın her yerinde olduğu gibi, ziyaret edilebilirler ve içlerinde kültürel etkinlikler yer alabilir ve almaktadır. İzmir’de böyle bir merkezin dünyada yankısının epey güçlü olacağından eminiz” dedi.
Kaynak: İlk Ses Gazetesi, Burcu Yanar
İzmir Yahudi Kültür Mirası Projesi Koordinatörü Nesim Bencoya, yıllardır moloz yığınları ve otlar içerisinde yıkık dökük bir halde olan Hevra Sinagogu’nun yenilenme sürecinin başladığını açıkladı
İzmir’in en eski sinagoglarından biri olan Hevra veya diğer adıyla Talmud Tora Sinagogu’nun tam yapı tarihi bilinmemekle birlikte 1838 yılında restore edildiği ve 1841 yılında büyük İzmir yangınında yanarak tekrar restore edildiği biliniyor. Kurulduğundan beri de, İzmir ‘de Sefarad Yahudilerinin dini ve kültürel yaşamlarında merkezi bir sinagog, okul ve cemaatin buluşma yeri olan Hevra Sinagogu şimdilerde yeniden dirileceği günü sabırsızlıkla bekliyor.
KORUMAYI BİLEMEMİŞİZ
2010 yılından beri, İzmir Musevi Cemaati Vakfı’nın yürüttüğü bu projenin üzerinde çalışan İzmir Yahudi Kültür Mirası Projesi Koordinatörü Nesim Bencoya, İzmir’in kültürel çeşitliliği yaşayan ve her zaman yaşamış olan bir kent olduğunu vurgulayarak, bu kültürel zenginliğin kendini kentte yapılar olarak, kamusal alanlarda serbestçe kutlanan bayram ve gelenekler olarak ifade ettiğini söyledi. Nesim Bencoya, bu zenginliklerin korumayı bilinmediğine dikkat çekerek, “Hepimizin sorumlu olduğu bir süreç sonucunda bu çeşitliliğin aslında zenginlik olduğunu kavrayamayıp, korumayı bilememişiz. Bugün farklı bir durumda olduğumuzu düşünüyorum. İzmir yerel yönetimi, kentin barındırdığı kültürel zenginliğin ve çeşitliliğin farkında. Uluslararası tanıtımının ve turizme yapacağı katkısının belirleyici olduğunu biliyor” diye konuştu.
1841 yangınından sonra sinagogun tekrar restore edilerek hizmete açıldığını ve 1999 yılında çatısının çöktüğünü de aktaran Bencoya, “O zamandan bugüne atıl vaziyette kalıyor, içi gerçek bir ormanlık hale geliyor ve molozlarla dolu bir şekilde bugünlere ulaşıyor. Arada Kültür Bakanlığının bir restorasyon girişimi olmasına ve proje çalışmalarının yapılmış olmasına rağmen, uygulama gerçekleşmiyor. O zamanki düşünce sinagogu bir Türk – Yahudi Dostluk Müzesi olarak restore etmekti
Bugün ise düşüncelerimiz değişik” diyerek yapılması planlanan fikirlerden bahsetti.
BİR KÜLTÜR MİRASI OLUŞTURUYOR
Hevra Sinagogu’nun tarihinden ve mimari özelliklerinden de bahseden Nesim Bencoya, “Hevra Sinagogu alanda bulunan ve kuruluş tarihleri 1600 yıllarının başlarına uzanan 6 sinagogtan bir tanesi. Bu altı sinagog, onlara çok kısa yürüyüş mesafesinde bulunan diğer sinagoglar ile birlikte dünyada ender rastlanan bir kültür mirası alanı oluşturuyor ve Kemeraltı’nın çok kültürlü özelliğini bir kartpostal gibi önümüze seriyor. Dolayısıyla, hedefimiz bu altı sinagogu bir ‘Kültür Mirası Ziyaret Noktası’ haline getirmek ve bu şekilde yurt içinden ve yurt dışından ziyaretçilerin Sefarad Yahudilerinin kültür ve geleneklerini yakından deneyimleyebilecekleri Müslüman, Hristiyan ve Yahudilerin ortak yaşamını ve birbirlerine katkıları hakkında bilgi alabilecekleri bir kültürler arası diyalog merkezi haline getirmek” açıklamalarına yer verdi.
Ziyaretçilerin bu sinagogların aralarındaki sokaklarda gezinmesinin İzmir’e katkısı büyük olacağını ve diğer kültür noktaları için de bir kaldıraç işlevi göreceğini de ön gördüklerini belirten Bencoya, “Bu sinagogların yapılanma şeklini ve mimarisini dünyanın başka yerlerinde görmüyoruz ve bu İzmir’e çok önemli bir özellik katıyor. Bu çapta bir Sefarad Yahudi Kültür Mirası alanı tüm Akdeniz bölgesinde tek olacak ve Prague (Prag) şehrinde bulunan ve yılda 700 bin turist ağırlayan Yahudi Müzesi gibi kente getireceği büyük kazanımlar olacak. Kemeraltı’nı ziyaret eden bu kadar turistin ne gibi bir gerçeklik yaratabileceğini düşünmek bile çok heyecanlandırıcı” dedi.
ALMANYA FEDERAL HÜKÜMETİ’NİN DESTEĞİNİ ALDI
Şu anda Hevra Sinagogunda yapılan çalışmaların restorasyon sürecine hazırlık olduğuna da değinen Nesim Bencoya, “Daha önce de belirttiğim gibi, Hevra sinagogu 1999 yılından beri yıkık, çatısı olmayan, içinde ağaçların ve otları büyüdüğü, güneş ve yağmurun içinde bulunan objeleri yıprattığı bir mekan olarak bugünlere geldi. Gittikçe küçülen Yahudi cemaatinin mali imkansızlıkları bakım yapmayı engelledi. Son yıllarda İzmir Musevi Cemaati Vakfı Yönetimi önemli bir inisyatif kullanarak hem destek aramaya hem de paydaş aramaya başladı ve bunun sonucunda, Hevra Sinagogu’nun molozlardan arındırılması ve koruma amaçlı geçici bir çatı kurmak için Almanya Federal Hükümeti’nin desteğini aldı. Gelecek yıl, Kentimiz İzmir Derneği ile ortak olduğumuz AB projesi kapsamında Hevra ve bitişik sinagogun restorasyon projeleri çizilecek” ifadelerine yer verdi.
DÜNYAYA YANKILARI GÜÇLÜ OLACAK
Diğer Sinagoglar hakkında da bilgi veren Bencoya, “Bu çalışmanın yan ısıra Hevra sinagogunun çaprazında, 20 metre mesafede Etz Hayim (Yaşam Ağacı) Sinagogunun restorasyonunu tamamlamak üzereyiz. Bu çalışma da İZKA desteği ile mümkün oluyor ve uluslararası uzman ekiplerin katılımı ile gerçekleşiyor. Adım adım, Kemeraltı’da çok atraktif bir Kültür ve Turizm Merkezi kuruluyor. Kültür mirası koruması korumak için yapılmalıdır her şeyden önce. Söz konusu sinagoglar ibadet yerleridir ve bu özellikleri değiştirilemez. İbadethane olarak yapılmış olup, onları özel kılan şey budur. Dünya’ya tanıtımını yaparken onları sinagog olarak tanıtıyoruz ve çekim gücü de orada. Ancak, dünyanın her yerinde olduğu gibi, ziyaret edilebilirler ve içlerinde kültürel etkinlikler yer alabilir ve almaktadır. İzmir’de böyle bir merkezin dünyada yankısının epey güçlü olacağından eminiz” dedi.
Paylaş: