Kültür Sanat Röportajlar

Süleyman Şanlı ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yahudileri

Kitabın kapağı

Osmanlı’da Yahudi nüfusunun ağırlığı ve şehirleşmiş kısmı Batı Anadolu ve Trakya’da yaşayan, Ladino konuşan Yahudilerdi. Bu nüfus dağılımı sebebiyle Osmanlı ve Türkiye Yahudilerinin tarihinde Doğu Anadolu’daki Yahudiler sıklıkla unutuldu. 2019 yılında Jews of Turkey: Migration, Culture and Memory adlı kitabıyla Mardin Artuklu Üniversitesi Antropoloji Doktor Öğretim Üyesi Süleyman Şanlı bu boşluğu doldurmak için büyük bir adım attı.

Başlık ülke genelinde olsa da Şanlı’nın kitabı tamamen Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yahudilerinin göçleri, kültürü ve hafızası ile ilgili. İsrail’e göç etmiş olan 77 Doğu Yahudi’si ile görüşen (Şanlı 2019, 9) araştırmacı unutulmaya yüz tutmuş hikayeleri ve tarihi kayıt altına alıyor. Kitabında Urfa, Antep, Siverek, Diyarbakır, Çermik, Nusaybin, Mardin, Başkale-Van, Hakkari, ve Cizre Yahudilerinin geleneklerini, göçlerini ve hafızalarını anlatıyor. Bu önemli kitap ve ilginç araştırma alanı konusunda Süleyman Şanlı ile yazılı bir söyleşi yaptık.

Doğu ve Güneydoğu Yahudileri ile ilgilenmeye nasıl başladınız?

Yeditepe Üniversitesi Antropoloji bölümü Doktora programı ders dönemi esnasında Doğu ve Güneydoğu Yahudileri ile ilgilenmeye başladım. Aslında doktora programına burslu olarak farklı bir konuda çalışmak üzere kabul almıştım. Ancak Doğu Yahudileri hakkında araştırmalarımı arttırınca ve bu alanda bilimsel açıdan bir boşluk olduğunu görünce tez konumu da bu yönde değiştirmeye karar verdim. Ardından o sene İsrail hükümeti tarafından verilen Doktora araştırma bursunu kazanarak Tel Aviv Üniversitesi, Moshe Dayan Center for Middle Eastern and African Studies’te bir yıl boyunca araştırmalarda bulundum.

Aslında tüm bu hikayenin çıkış noktası Cizre’dir diyebilirim. Çünkü her şey dayımın Cizre’de bulunan dükkanına adres sormak için uğrayan bir turist kafilesi ile başladı. Dayım, sorulan adresin yerini tarif ettikten sonra onlara ‘Siz buralı değilsiniz galiba? Nereden geliyorsunuz?’ diye sorduğunda: “Biz, İsrail’den geldik, Yahudi’yiz ama aslen buralıyız. Yıllar önce göç edip İsrail’e gittik. Sorduğumuz adreste bizim eskiden oturduğumuz mahalledir.” diye cevap vermişler. Dayım bunu bana anlattığında büyük bir merakla Cizre’de Yahudiler mi yaşamış? sorusu üzerine araştırma yapmaya başladım. Bir zamanlar Cizre’de yaklaşık dört bin Yahudi’nin yaşadığını öğrenince de merakım iyice artmaya başladı.

Araştırmalarım esnasında Abraham Galante (Avram Galanti)’nin Histoire des Juifs d’Anatolie adlı eserinde yer alan bir tabloda Cizre’den başka, Van, Başkale, Hakkâri, Mardin/Nusaybin, Diyarbakır/Çermik, Şanlıurfa, Siverek ve Gaziantep gibi Doğu ve Güneydoğu’nun farklı illerinde yaşayan başka Yahudilerin olduğunu da tespit ettim. Bu sayede kitabımın kapsamı ve sınırlarını da genişletmiş oldum. Kitabımda sözü edilen bölgelerde yaşayan Yahudilerin hemen hemen hepsi ile İsrail’de görüşme olanağı buldum. Antropolojik bir bakış açısı ile yazılan bu kitap bir zamanlar Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde sözü edilen yerlerde yaşayan Yahudilerin göç, kültür ve hafızasını ele almaya çalışmaktadır.

Bu araştırmalarınız meslektaşlarınız tarafından ve üniversitenizde nasıl karşılandı?

Çevremdeki insanlar Yahudiler ile ilgili araştırma yapmak için İsrail’e gideceğimi öğrendiklerinde bir kısmı olumlu karşıladı bir kısmı da olumsuz tepki gösterdi. Olumlu karşılayanlar özellikle böyle bir çalışma için yurtdışında antropolojik bir saha araştırması yapacağımdan dolayı destek veriyorlardı.

İsrail’e gideceğimi ve yapacağım çalışmayı olumlu karşılamayanlar da oldu elbette. Başka konu mu yoktu Yahudileri çalışacaksın? Sen deli misin? Böyle bir zamanda İsrail’e mi gidilir şeklinde tepki gösterenler oldu. Bunun en büyük nedenlerinden biri olarak benim Mavi Marmara olaylarından yaklaşık altı ay sonrasında İsrail’e gidecek olmamdır diye düşünüyorum. Türkiye ve İsrail arasındaki siyasi ilişkiler durma noktasına gelmişti ve siyasi gerginlikler hala devam ediyordu. Ancak ben böylesi önemli bir konuda alan araştırması yapmak için gitmeye kararlıydım.

İsrail’de geçirdiğiniz dönemdeki tecrübeleriniz nasıldı?

İsrail’de bir akademik yıl boyunca kaldığım süre içerisinde hava alanındaki bekle(t)me sıkıntısı dışında olumsuz bir tecrübe yaşamadım. Tel Aviv Üniversitesi’nde Moshe Dayan Center’da sanki yıllardır orada görev yapan bir akademisyenmişim gibi çalıştım ve araştırmalarda bulundum. Dayan Center’daki hocalar çalışmalarım konusunda çok yardımcı oldular ve destekte bulundular. Üniversite dışında da ziyaret ettiğim, alışveriş yaptığım ve tanıştığım insanlar, iki ülke arasındaki siyasi gerginlik devam etmesine rağmen hoş karşıladılar beni. İsrail’deki Türkiyeliler Birliği, Arkadaş Derneği gibi Türkiye’den göç etmiş Yahudilerin kurduğu dayanışma derneklerindeki dostlar beni çok sıcak karşıladılar ve çalışmama yardımcı olabilecek Doğu ve Güneydoğu’dan göç etmiş Yahudiler ile tanışmamı sağladılar. Onlara da tekrar çok teşekkür ediyorum.

Kitabınızı yazarken ve araştırırken olan süreçten neler anlatabilirsiniz?

Kitabımız yaklaşık olarak altı yıllık bir emeğin sonunda hazırlandı. İki yıllık yayınlanma sürecini de dahil ettiğimizde toplamda sekiz yılı bulmaktadır. Kolay bir süreç olduğunu söyleyemem. Türkiye’den birçok yayınevi kitabı yayınlamak noktasında benimle iletişime geçtiler. Çok teşekkür ediyorum kendilerine ilgi duydukları için. Ancak ben yurtdışında yayınlanmasını istediğim için geri çevirmek durumunda kaldım. Kitabın dili İngilizce olduğundan Türkiye içinde sınırlı sayıda bir okuyucuya hitap edecekti. Dolayısıyla kitap yurtdışında yayınlanırsa çok daha fazla bir okuyucu kitlesine (hem ülke içinde hem de ülke dışında) ulaşacağını düşünüyordum.

Kitap, bir zamanlar Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşayan Yahudilerin göç, kültür, gelenek, yaşam biçimleri ve inançları gibi konuları ele almaktadır. Bununla birlikte Yahudilerin yerli halkla ve Müslüman komşuları ile olan ilişkilerine de değinmektedir. Ayrıca Doğu Yahudilerinde aile, evlilik, kadınların konumu, eğitim, ekonomik durum ve yemek adetleri gibi konuları da ele almaktadır. Bir anlamda Doğu Yahudilerinin Türkiye’den göç etmeden önceki yaşamlarını yeniden inşa etmeyi amaçlamaktadır. Çünkü buradaki Yahudiler yüzyıllardan beridir varlardı ancak yakın tarihte göç etmek durumunda kaldılar. Kitap Yahudilerin yaşadıkları dönemin hafızasını ortaya çıkarmayı ve Doğu Yahudilerini akademik anlamda daha görünür kılmayı hedeflemektedir.