“Eğer sokakta Yahudiysen, evinde de Yahudi olursun.”
Lubavitcher Rebbe
19. yüzyılın asimilasyonist Orta Avrupa’sında bir söz vardı: “Evinde Yahudi, sokakta ise düzgün bir adam ol.” Bu tavrın bir sonucu olarak günümüzde Yahudiliğe karşı ilgisizliğe ve kayıtsızlığa tanık olmaktayız. Yahudiliğimizi sergilemekten utandığımızda çocuklarımıza Yahudi isimlerimizden, geçmişimizden, kültürümüzden, kıyafetlerimizden ve dini uygulamalarımızdan da gurur duymadığımızı hatta utandığımızı yansıtmaktayız – gelecek nesillere istemeden de olsa Yahudiliğe karşı olumsuz bir davranış sergilemekte ve kendi öz kimliğimizi zayıflatmaktayız.
Bu yüzden Rebbe, Yahudiliğin tanıtımının sokaklarda ve kamusal alanlarda yapılması ile ilgili kampanyalar başlatmıştı.
Uzun tarihimizden öğrendiğimiz bir ders varsa, o da düşük bir profil çizip kimliğimizi gizleyerek antisemitizmi ne zaptedebildiğimiz ne de tedavi edebildiğimizdir. Tam tersine, Yahudi gibi yaşayıp Yahudiliğimizi ifade ettiğimizde başkalarına birlikte yaşama kültürünün ne olduğunu, çokkültürlülüğün bir hak, bir ayrıcalık ve bir onur olduğunu öğretebiliriz. Bu da beraberinde hoşgörüyü, saygıyı ve barışı getirir.
New York’tan Almanya’ya, Fransa’dan California’ya uzanan bir coğrafyada antisemit saldırı ve ifadelerin arttığı bu günlerde çocuklarımıza atalarımızın mirası olan kültür ve geleneklerimizden gurur ve mutluluk duymayı öğretmeyi unutmayalım ve bunu dışa vurmalarını destekleyelim.
Eğer antisemitizme verilecek bir cevap varsa o da asırlardır verilen cevaptır: Antisemitler oldum olası bizim ortadan kaybolup sessizliğe bürünmemizi isterler; biz ise evlerimizde ve sokaklarda gerçek Yahudiliği yaşayarak ve yaşatarak tekrar ortaya çıkarız.
Geçenlerde restorasyonu tamamlanıp açılan Gaziantep Sinagogu’nda, İstanbul’un merkezindeki Galata Kulesinin dibinde, ve Kazablanka Fas, Bakü Azerbaycan, Tirana Arnavutluk, Almaty ve Nursultan Kazakistan, Abuja Nijerya ve Bişkek Kırgızistan dahil dünyanın birçok şehrinde Hanuka ışıkları yakıldı. Bir ışık yak ve ne olduğumuzla gurur duy. Bu ışıklar birlikte yaşamanın, hoşgörünün ve barışın gerçek göstergeleridir.
Bahsi geçen Hanuka mumlarını yakma törenlerinin birçoğuna üst düzey devlet temsilcileri de katıldılar ve ülkelerinde Yahudilerin Yahudi gibi yaşadıklarını ortaya koyarak birlikte yaşamanın ve bizi birleştiren antisemitizm ve İslamofobi ile ortak mücadelenin en iyi örneklerini sergilediler.
Eğer bir Yahudi Yahudiliğini dışa vuruyorsa, Yahudiliğinden gurur ve mutluluk duyuyor demektir. Çocukları da bu manzarayı gördüklerinde mutlu olurlar ve anne-babalarının bu misyonunu devam ettirirler.
Bağlılık ve uygulama dereceleri ne olursa olsun tüm Yahudileri birleştiren belki tek bir şey vardır: Tüm Yahudiler dünyada Yahudilerin olmasını isterler. Biz var olmak isteriz. Sadece fiziksel olarak değil bir halk olarak, bir düşünce olarak, bir ideal olarak da var olmak isteriz.
Bu yüzden Rebbe’nin mesajı eskisi gibi net ve belirgindir: Yahudiliğini göster. Korkma ve dik dur. Kayades’in modası geçti ve artık pek bir işe yaramıyor. Sokakta da Yahudi ol, evinde de…
Yazar: Rabbi Mendy Chitrik Türkiye Aşkenaz Cemaati Hahamı
[…] isteyen, Şabat’a bakmak isteyen, her Şabat sinagoga gitmek isteyen kişilerdi. Yahudiliği sadece evlerinin içlerinde yaşamak isteyen Yahudiler değillerdi. Bunu çoğu zaman […]