Türkiye’de bulunan 1245 Rum okulunun son durumu bu.
9 Eylül itibariyle yeni eğitim ve öğretim dönemi başladı. Rum toplumuna ait okullarda öğrenci sayısının azlığı bu okulları her yıl kapanma tehlikesiyle karşı karşıya getiriyor.
Demografik anlamda sorun yaşan Rum toplumunun nüfusunun yüzde 60’ını 60-70 yaş üstü oluşturuyor.
Her yıl 5 ile 10 öğrencinin kaydedildiği okullarda, temel şart öğrencinin Rum Ortodoks olması. Bu şart 1968 yılında Millî Eğitim Bakanlığı tarafından getirildi.
Millî Eğitim Bakanlığı’nın müfredatı uygulanan ve özel azınlık okulu statüsünde bulunan okullarda ana dilde (Yunanca) eğitim alan öğrenciler hem Türkçe ders kitapları hem de Yunanistan’dan gelen Yunanca ders kitaplarını kullanıyor.
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından herhangi bir ödenek almayan okullar Rum cemaati vakıfları tarafından destekleniyor.
1971’de getirilen yasal zorunluk nedeniyle bu okullarda görev yapan öğretmenler için haftalık 27 saat olarak verilen ders saati 1974’te eşitlendi ve haftalık 24 saat olarak belirlendi.
1973 yılında okullarda kontenjan açığı yaşanabilecek dersler için öğretmenlerin tayin edilebileceği kararı alındı. Mütekabiliyet esası çerçevesinde 16 öğretmen İstanbul ve Gökçeada’daki okullara gelirken 16 öğretmenin de Batı Trakya’ya gitmesi kararlaştırıldı.
İstanbul ve Gökçeada’da bulunan okulların müdürleriyle bu okulların son durumlarını Independent Türkçe için görüştük.
Kapısını ilk çaldığımız okul görkemli bir mimariye sahip olan Özel Fener Rum Lisesi nam-ı diğer Kırmızı Mektep oldu.
1997 yılından beri Özel Fener Rum Lisesi’nde görev yapan Dimitris Zotos, İstanbul’un Cihangir semtinde dünyaya geldi.
Liseyi Zografieon Özel Rum Lisesi’nde okuyan Zotos, Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Matematik bölümü mezunu.
565 senelik tarihe sahip bir okulda öğretmenlik yapmanın ayrıcalık olduğunu söyleyen Zotos, 2018’den beri okul müdürü olarak görev yapıyor.
Geçen yıl 43 öğrenciye sahip tarihi okul verdiği 6 mezunun ardından bu yıl 6 öğrenci daha kayıt etti. Hem ortaokul hem lise eğitimi veren okulda 5 lise öğrencisi mezun olurken bir ortaokul öğrencisi mezun oldu.
5 öğrenciden sadece biri üniversiteye yerleşirken, iki öğrenci tercih yapmadı, diğer iki öğrenciyse başarı sıralamasının altında kaldı.
Okul, tarihinde 450 mevcuda kadar ulaştıktan sonra bugün sadece 43 öğrenciye sahip.
Dimitris Zotos, yaklaşık olarak 30-40 arası öğrencinin Rum cemaati okullarında eğitim görmediğini söyledi.
Zotos, her velinin mutlaka geçerli bir sebebi olabileceğini dile getirirken görev yaptığı okulda özel okullara yakın bir eğitim verdiklerini açıkladı.
Yurt dışındaki bazı okulların uygulamalarını da kendi okullarına uyarlamaya çalıştıklarını söylerken fiziki anlamda da yetersiz kaldıklarını ekledi.
Fener Rum Lisesi’nde İngilizce ders sayısını yüzde 50 oranında arttırdıklarını ve robotik dersler koyduklarını anlatan Zotos, çocukların Rumca ve Türkçe kitap okuma saati de eklediklerini söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti:
Bu anlattıklarımla beraber öğrenci sayımızın da azlığı nedeniyle birebir eğitime imkân veren bir durum söz konusu.
Bu nedenle cemaatimizin velilerinin bizim okullarımızı tercih etmeleri için iyi bir neden olarak görüyorum.
Sadece Fener Lisesi değil, Zapeion ve Zografeion liseleri eğitim hizmetini ciddi bir şekilde vermeye devam ediyor.
Türkçe kültür dersleri (Türkçe, Coğrafya, Tarih) haricinde Yunanca eğitim alan öğrencilerin Yunanistan’dan gelen kitapları özel komisyon tarafından incelendikten sonra Dışişleri Bakanlığı’nın onayıyla okullara teslim ediliyor.
Dimitris Zotos, Yunanistan gelen kitapların Türk müfredatıyla uyuşmadığı için birebir kullanımında sıkıntılar olduğunu söylüyor. Yunanca kitapları kaynak kitap olarak kullandıklarını ekleyen Zotos, Türkçe müfredatı takip ettikleri için öğretmenlerin kendi imkânlarıyla öğrencilere kaynak sunduklarını anlattı.
Fener Rum Lisesi’nde öğrencilerin çoğunluğunu Hataylı Ortodoks öğrenciler oluşturuyor. Zotos, bu öğrencilerin anaokulundan beri cemaatin okullarında eğitim aldıklarından bir sorun teşkil etmediğini ifade etti.
Özellikle bu öğrencilerin kaynağa ihtiyacı olsa da eğitim sisteminin Yunanistan’dan gelecek kitaplara bağlanmasının doğru olmadığını söyleyen Zotos, böyle bir beklenti içine girildiğinde ne zaman onay geleceğini bilemem diyor.
Zotos, burada eksikliğin Yunancayı çok iyi bilmeyen çocuklar için özel kitaplara ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Yunanistan’dan gelen kitaplar bizim ihtiyaçlarımızla örtüşmüyor.
Türkçe bir ders kitabının birebir muadili bir kitap olduğu zaman ona hayır deme şansım yok.
Dimitris Zotos temel sıkıntılarını ve kitap konusundaki eksikliğini bu cümlelerle dile getiriyor.
Mütekabiliyet esasının esnetilmesi gerektiğine dikkat çeken Zotos, “Bazen buranın, bazen de Batı Trakya’nın daha fazla öğretmene ihtiyacı olabiliyor. Bu konularda daha esnek olmamız gerekiyor. Çünkü eğitim bu. Her iki ülkedeki okulların ihtiyaçları farklı olabiliyor. Mütekabiliyet de biraz esneklik istiyoruz” dedi.
Okulun kulesinde statik problem
Özel Fener Rum Lisesi’nde görev yapan 7 öğretmen bu okuldan mezun. Bugün bunlardan sadece 4’ü Dimitris Zotos’un öğrencisiydi.
Zotos kendi yetiştirdiği öğrencileriyle birlikte çalışmaktan keyif aldığını söylerken birlikte okul içerisinde bir gezintiye çıktık.
5 asırlık okulun içerisinde öğrencilerin kullandığı sıralar çok eski. Zotos emin olamasa da sıraların okul kurulduğundan beri değişmediğini söylüyor.
Laboratuvarın tarihi de okul sıralarıyla eş değer. Zotos, yeni deney malzemeleri aldıklarını söylese de malzemelerin yenilenmesinin maliyetinin yüksek olduğunu belirtiyor.
Zotos, okul vakfının maaşlar, günlük giderler, servis parası gibi temel giderleri karşıladıktan sonra diğer materyaller için pek ödenek kalmadığını söylüyor.
Konferans salonuysa okulun içinde ayrı bir abide. Yunan tarihinden motiflerin yer aldığı salonda, Perikles’ten Büyük İskender’e, Konstantin’e kadar birçok devlet adamının çizimleri var. Eğitimin koruyucuları olduğuna inanılan azizlerin tavanın tam göbeğinde ikonaları yer alıyor.
Okulun kulesinde bir statik problem olduğunu anlatan Zotos, yapılan araştırmalar sonucunda çok ciddi bir maliyetle karşılaştıklarını anlattı.
Fatih Belediyesi’ne de başvurduklarını belirten Dimitris Zotos, “Basit onarımla hallolmayacağı belli bir durumdu ama prosedür gereği incelmeye geldiler. Belediye ve vilayetin ortaklaşa birtakım ödenekleri olduğunu öğrendik. Yardımcı olacaklarını söylediler. Araya seçimler girdi. Yaptırılacağına inanıyorum” dedi.
Zotos, mezun olan öğrencilere Rum cemaati vakıflarının desteğiyle eğitim desteği sağladıklarını, yaz kamplarıyla çocuklarının motivasyonu arttırdıklarını anlatırken sadece 38 saatlik bir eğitime tabi tutmadıklarını anlatıyor ve öğrencilerinin dansta iyi olmasıyla övünüyor.
“Epi topu bir sınıflık öğrencimiz var”
İkinci durağımızsa Beyoğlu’nda Galatasaray Lisesi’ne komşu olan Zografeion Lisesi.
Okulun müdürü Yannis Demircioğlu, yeni başlayan eğitim-öğretim hayatının telaşı arasında bizi karşılıyor.
Üsküdar doğumlu olan Yannis Demircioğlu, bugün müdürü olduğun okuldan mezun. Orta ve lise öğrenimini Zografeion Rum Lisesi’nde tamamlayan Demircioğlu, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nden mezun.
Fizik ve Matematik branşlarında ders veren Demircioğlu 36 senedir Zografeion’da. Bunun sadece 6 senesinin öğrencilikle geçtiğini anlatan Demircioğlu 5 sene öğretmenlik yaptığı okulunda 25 senedir müdürlük görevini üstleniyor.
1848 yılında kurulan Zografeion Lisesi, Beyoğlu’nun Turnacıbaşı Sokağı’nda 50 öğrenciyle eğitimine devam ediyor. Bu yıl 11 öğrencisini mezun eden tarihi lise, yeni eğitim-öğretim döneminde 7 öğrenci kayıt etti.
Hem ortaokul hem lise eğitimi veren okulda, Demircioğlu okuldaki en yüksek öğrenci sayısını 60’lı yılların başında görüldüğünü kaydederek “Türkiye ile Yunanistan arasındaki iyi ve kötü günlerin bedelini ödeyen bir kesim” olduklarının altını çizdi.
1964 yılı itibariyle tüm okullardaki öğrenci sayısının 1400 kadar azaldığını söyleyen Demircioğlu, 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtıyla birlikte 700 kadar öğrencinin azaldığı bilgisini paylaştı.
Zografeion’da 1960’lı yılların başında 720 öğrenci olduğunu dile getiren Demircioğlu, “Şimdi kala kala 50 öğrenci kaldı” dedi.
“İki ülke arasında yaşanan iyi ve kötü günlerin bedelini ödeyen kesim olduk”
En önemli sıkıntılarından birinin Yunan uyruklu misafir öğrencilere diploma hakkı tanınmaması olduğundan bahseden Yannis Demircioğlu, diploma verilirse, bu sayede öğrencilerin Türkiye ve Yunanistan dışındaki üniversitelerde de eğitim alabileceğini söyledi.
Zografeion Lisesi 14 tane misafir öğrencisiyle Rum liseleri arasında en çok en misafir öğrenci alan okul.
Yunanca ders kitaplarında yaşanan gecikmenin eğitim hayatlarında büyük bir sıkıntı yaratmadığını ekleyen Demircioğlu şöyle konuştu:
Kitap var veya yok. Bazı konuları internet aracılığıyla da okutabilirsiniz.
Daha öncede söylediğim gibi iki ülke arasında yaşanan iyi ve kötü günlerin bedelini ödeyen kesim olduk.
Sayımız az olmasına rağmen Batı Trakya’daki kardeşlerimizle kıyaslanıyoruz.
Her şey bir denge ve sayıya bağlanıyor ve bu yüzden de doğru dürüst bir çözüm bulunamıyor ama en azından kimse size ‘Yardımcı kaynaklar kullanmayın’ demiyor.
Zaten kaybedecek başka bir şeyimiz kalmadı. Epi topu bir sınıflık öğrenci sayımız var.
Kontenjan öğretmen mevzusunu da sorduğumuz Demircioğlu, bu sayının ille de 16 kalmaması gerektiğinden yana.
“18 olması gerekiyorsa 18 olsun, 20 olması gerekiyorsa 20 olsun” diyen Demircioğlu, bu esasın esnetilmesi gerektiğine vurgu yaparak, “Gençler ve öğrenciler üzerinden siyaset yapılmaması gerektiğine inanıyorum” dedi.
Aynı zamanda Türkiye’nin bazı konularda da esnek davrandığını söyleyen Demircioğlu, “Geçmişte yapmadığı birçok şeyi yapıyor” diye anlatıyor.
Demircioğlu şu an için bir öğretmen eksiği bulunmadığının altını çizdi.
“Dilini kaybeden kesim geleceğini de silmiş olur”
Demografik olarak da sayıların az olduğunu hatırlatan Demircioğlu, çocuğunu Rum liselerine göndermeyen velilere karşı şu ifadeleri kullandı:
Karma evlilik nedeniyle ya da doğum yeri nedeniyle evlerinde Rumca konuşamayan öğrenciler bulunuyor.
Aileler bunu öne sürerek çocukların iyi bir eğitim alamayacağını düşünüyor ve yabancı okula göndermeyi tercih ediyor.
Fakat bu da düşündürücü. Eğer bir dili kurtarmayı düşünüyorsan, ait olduğun bir topluma katkıda bulunmak istiyorsa herkes el birliği içerisine olmalı.
Bu sizin benim görevim değil herkesin görevi.
Diller, dinler, kültürler yaşamalı. Dilini kaybeden kesim geleceğini de silmiş olur.
Zamana inatla direnen 171 yıllık okulun sınıfları en son 20 yıl önce yenilenmiş.
Bağışlarla okulun masraflarının giderildiğini söyleyen Demircioğlu ile birlikte okulu gezdik.
Okuldaki sıralar yenilense de eski sıraların bir kısmı biyoloji laboratuvarında kullanılıyor.
Mermer merdivenler zamanla aşınmış durumda.
Fizik ve kimya laboratuvarındaki materyaller yenilenmiş, eski fizik laboratuvarı müze haline getirilmiş.
Okuldaki en dikkat çekici sınıf ise daktilo sınıfı. Bir dönem okulda verilen daktilo dersleri nedeniyle çeşitli dönemlere ait daktilolar sergileniyor.
Okulun duvarlarındaysa her seneye ait okul mezunlarının fotoğrafları var.
Bir müze misali gezdiğimiz okul kuruluşunda 522 öğrenciyle başladığı eğitim hayatına bugün 50 öğrenciyle devam ediyor.
“Branş öğretmenlerine ihtiyaç var”
Son çaldığımız kapı Özel Gökçeada Rum İlkokulu’ydu.
Aslen İmroz’lu (Gökçeada) olan ancak İstanbul’da dünyaya gelen Paraskevi Berber, adada bulunan iki Rum okulunda biri olan Özel Gökçeada Rum İlkokulu’nda müdürlük yapıyor.
Aya Theodori ismiyle 1951 yılında eğitim hayatına başlayan Özel Gökçeada Rum İlkokulu gerginleşen Kıbrıs politikalarının etkisiyle 1964’te kapatıldı.
48 yıl sonra 2012’de yeniden açılan okul, ilk dersine 4 öğrenciyle başladı.
Okul Müdürü Paraskevi Berber, 4 sene içerisinde öğrenci sayısının ikiye katlandığını anlattı.
Berber, okul mevcudunun 2016’da açılan anaokuluyla birlikte 17’ye yükseldiğini söyledi.
Okuldaki öğrencilerin çoğunun Gökçeada’nın yerleşik halkı olduğuna dikkat çeken Berber, Yunanistan’dan gelen kontenjan öğretmenlerin çocuklarının da eğitim gördüğünü ifade etti.
Şu an 15 öğrenciyle yeni eğitim-öğretim dönemine başlayan Özel Gökçeada Rum İlkokulu’nda Rumca dersler için bir kontenjan öğretmeni eksik.
Paraskevi Berber, ayrıca müzik, beden eğitimi ve İngilizce gibi branş derslerinde de öğretmen eksiklerinin olduğunu dile getirdi.
Berber, akıllı tahta, projeksiyon ve bilgisayar gibi materyal eksiklerinin olduğunu ve okulun ihtiyaçlarının İmroz Kültür ve Eğitim Derneği ile İstanbul’daki Rum cemaatinden elde edilen yardımlarla karşılandığını söyledi.
Bu yıl 23 mezun veren okullar, yeni eğitim-öğretim döneminde sadece 13 öğrenci kayıt edebildi.
Rum cemaati vakıflarının desteğiyle eğitim hayatlarına devam eden okullar yıldan yıla azalan öğrenci sayısıyla her gün kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.
Kaynak: Independent Türkçe, Melike Çapan
İstanbul’da 5, Gökçeada’da 2.
Türkiye’de bulunan 1245 Rum okulunun son durumu bu.
9 Eylül itibariyle yeni eğitim ve öğretim dönemi başladı. Rum toplumuna ait okullarda öğrenci sayısının azlığı bu okulları her yıl kapanma tehlikesiyle karşı karşıya getiriyor.
Demografik anlamda sorun yaşan Rum toplumunun nüfusunun yüzde 60’ını 60-70 yaş üstü oluşturuyor.
Her yıl 5 ile 10 öğrencinin kaydedildiği okullarda, temel şart öğrencinin Rum Ortodoks olması. Bu şart 1968 yılında Millî Eğitim Bakanlığı tarafından getirildi.
Millî Eğitim Bakanlığı’nın müfredatı uygulanan ve özel azınlık okulu statüsünde bulunan okullarda ana dilde (Yunanca) eğitim alan öğrenciler hem Türkçe ders kitapları hem de Yunanistan’dan gelen Yunanca ders kitaplarını kullanıyor.
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından herhangi bir ödenek almayan okullar Rum cemaati vakıfları tarafından destekleniyor.
1971’de getirilen yasal zorunluk nedeniyle bu okullarda görev yapan öğretmenler için haftalık 27 saat olarak verilen ders saati 1974’te eşitlendi ve haftalık 24 saat olarak belirlendi.
1973 yılında okullarda kontenjan açığı yaşanabilecek dersler için öğretmenlerin tayin edilebileceği kararı alındı. Mütekabiliyet esası çerçevesinde 16 öğretmen İstanbul ve Gökçeada’daki okullara gelirken 16 öğretmenin de Batı Trakya’ya gitmesi kararlaştırıldı.
İstanbul ve Gökçeada’da bulunan okulların müdürleriyle bu okulların son durumlarını Independent Türkçe için görüştük.
Kapısını ilk çaldığımız okul görkemli bir mimariye sahip olan Özel Fener Rum Lisesi nam-ı diğer Kırmızı Mektep oldu.
1997 yılından beri Özel Fener Rum Lisesi’nde görev yapan Dimitris Zotos, İstanbul’un Cihangir semtinde dünyaya geldi.
Liseyi Zografieon Özel Rum Lisesi’nde okuyan Zotos, Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Matematik bölümü mezunu.
565 senelik tarihe sahip bir okulda öğretmenlik yapmanın ayrıcalık olduğunu söyleyen Zotos, 2018’den beri okul müdürü olarak görev yapıyor.
Geçen yıl 43 öğrenciye sahip tarihi okul verdiği 6 mezunun ardından bu yıl 6 öğrenci daha kayıt etti. Hem ortaokul hem lise eğitimi veren okulda 5 lise öğrencisi mezun olurken bir ortaokul öğrencisi mezun oldu.
5 öğrenciden sadece biri üniversiteye yerleşirken, iki öğrenci tercih yapmadı, diğer iki öğrenciyse başarı sıralamasının altında kaldı.
Okul, tarihinde 450 mevcuda kadar ulaştıktan sonra bugün sadece 43 öğrenciye sahip.
Dimitris Zotos, yaklaşık olarak 30-40 arası öğrencinin Rum cemaati okullarında eğitim görmediğini söyledi.
Zotos, her velinin mutlaka geçerli bir sebebi olabileceğini dile getirirken görev yaptığı okulda özel okullara yakın bir eğitim verdiklerini açıkladı.
Yurt dışındaki bazı okulların uygulamalarını da kendi okullarına uyarlamaya çalıştıklarını söylerken fiziki anlamda da yetersiz kaldıklarını ekledi.
Fener Rum Lisesi’nde İngilizce ders sayısını yüzde 50 oranında arttırdıklarını ve robotik dersler koyduklarını anlatan Zotos, çocukların Rumca ve Türkçe kitap okuma saati de eklediklerini söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti:
Türkçe kültür dersleri (Türkçe, Coğrafya, Tarih) haricinde Yunanca eğitim alan öğrencilerin Yunanistan’dan gelen kitapları özel komisyon tarafından incelendikten sonra Dışişleri Bakanlığı’nın onayıyla okullara teslim ediliyor.
Dimitris Zotos, Yunanistan gelen kitapların Türk müfredatıyla uyuşmadığı için birebir kullanımında sıkıntılar olduğunu söylüyor. Yunanca kitapları kaynak kitap olarak kullandıklarını ekleyen Zotos, Türkçe müfredatı takip ettikleri için öğretmenlerin kendi imkânlarıyla öğrencilere kaynak sunduklarını anlattı.
Fener Rum Lisesi’nde öğrencilerin çoğunluğunu Hataylı Ortodoks öğrenciler oluşturuyor. Zotos, bu öğrencilerin anaokulundan beri cemaatin okullarında eğitim aldıklarından bir sorun teşkil etmediğini ifade etti.
Özellikle bu öğrencilerin kaynağa ihtiyacı olsa da eğitim sisteminin Yunanistan’dan gelecek kitaplara bağlanmasının doğru olmadığını söyleyen Zotos, böyle bir beklenti içine girildiğinde ne zaman onay geleceğini bilemem diyor.
Zotos, burada eksikliğin Yunancayı çok iyi bilmeyen çocuklar için özel kitaplara ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Dimitris Zotos temel sıkıntılarını ve kitap konusundaki eksikliğini bu cümlelerle dile getiriyor.
Mütekabiliyet esasının esnetilmesi gerektiğine dikkat çeken Zotos, “Bazen buranın, bazen de Batı Trakya’nın daha fazla öğretmene ihtiyacı olabiliyor. Bu konularda daha esnek olmamız gerekiyor. Çünkü eğitim bu. Her iki ülkedeki okulların ihtiyaçları farklı olabiliyor. Mütekabiliyet de biraz esneklik istiyoruz” dedi.
Okulun kulesinde statik problem
Özel Fener Rum Lisesi’nde görev yapan 7 öğretmen bu okuldan mezun. Bugün bunlardan sadece 4’ü Dimitris Zotos’un öğrencisiydi.
Zotos kendi yetiştirdiği öğrencileriyle birlikte çalışmaktan keyif aldığını söylerken birlikte okul içerisinde bir gezintiye çıktık.
5 asırlık okulun içerisinde öğrencilerin kullandığı sıralar çok eski. Zotos emin olamasa da sıraların okul kurulduğundan beri değişmediğini söylüyor.
Laboratuvarın tarihi de okul sıralarıyla eş değer. Zotos, yeni deney malzemeleri aldıklarını söylese de malzemelerin yenilenmesinin maliyetinin yüksek olduğunu belirtiyor.
Zotos, okul vakfının maaşlar, günlük giderler, servis parası gibi temel giderleri karşıladıktan sonra diğer materyaller için pek ödenek kalmadığını söylüyor.
Konferans salonuysa okulun içinde ayrı bir abide. Yunan tarihinden motiflerin yer aldığı salonda, Perikles’ten Büyük İskender’e, Konstantin’e kadar birçok devlet adamının çizimleri var. Eğitimin koruyucuları olduğuna inanılan azizlerin tavanın tam göbeğinde ikonaları yer alıyor.
Okulun kulesinde bir statik problem olduğunu anlatan Zotos, yapılan araştırmalar sonucunda çok ciddi bir maliyetle karşılaştıklarını anlattı.
Fatih Belediyesi’ne de başvurduklarını belirten Dimitris Zotos, “Basit onarımla hallolmayacağı belli bir durumdu ama prosedür gereği incelmeye geldiler. Belediye ve vilayetin ortaklaşa birtakım ödenekleri olduğunu öğrendik. Yardımcı olacaklarını söylediler. Araya seçimler girdi. Yaptırılacağına inanıyorum” dedi.
Zotos, mezun olan öğrencilere Rum cemaati vakıflarının desteğiyle eğitim desteği sağladıklarını, yaz kamplarıyla çocuklarının motivasyonu arttırdıklarını anlatırken sadece 38 saatlik bir eğitime tabi tutmadıklarını anlatıyor ve öğrencilerinin dansta iyi olmasıyla övünüyor.
“Epi topu bir sınıflık öğrencimiz var”
İkinci durağımızsa Beyoğlu’nda Galatasaray Lisesi’ne komşu olan Zografeion Lisesi.
Okulun müdürü Yannis Demircioğlu, yeni başlayan eğitim-öğretim hayatının telaşı arasında bizi karşılıyor.
Üsküdar doğumlu olan Yannis Demircioğlu, bugün müdürü olduğun okuldan mezun. Orta ve lise öğrenimini Zografeion Rum Lisesi’nde tamamlayan Demircioğlu, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nden mezun.
Fizik ve Matematik branşlarında ders veren Demircioğlu 36 senedir Zografeion’da. Bunun sadece 6 senesinin öğrencilikle geçtiğini anlatan Demircioğlu 5 sene öğretmenlik yaptığı okulunda 25 senedir müdürlük görevini üstleniyor.
1848 yılında kurulan Zografeion Lisesi, Beyoğlu’nun Turnacıbaşı Sokağı’nda 50 öğrenciyle eğitimine devam ediyor. Bu yıl 11 öğrencisini mezun eden tarihi lise, yeni eğitim-öğretim döneminde 7 öğrenci kayıt etti.
Hem ortaokul hem lise eğitimi veren okulda, Demircioğlu okuldaki en yüksek öğrenci sayısını 60’lı yılların başında görüldüğünü kaydederek “Türkiye ile Yunanistan arasındaki iyi ve kötü günlerin bedelini ödeyen bir kesim” olduklarının altını çizdi.
1964 yılı itibariyle tüm okullardaki öğrenci sayısının 1400 kadar azaldığını söyleyen Demircioğlu, 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtıyla birlikte 700 kadar öğrencinin azaldığı bilgisini paylaştı.
Zografeion’da 1960’lı yılların başında 720 öğrenci olduğunu dile getiren Demircioğlu, “Şimdi kala kala 50 öğrenci kaldı” dedi.
“İki ülke arasında yaşanan iyi ve kötü günlerin bedelini ödeyen kesim olduk”
En önemli sıkıntılarından birinin Yunan uyruklu misafir öğrencilere diploma hakkı tanınmaması olduğundan bahseden Yannis Demircioğlu, diploma verilirse, bu sayede öğrencilerin Türkiye ve Yunanistan dışındaki üniversitelerde de eğitim alabileceğini söyledi.
Zografeion Lisesi 14 tane misafir öğrencisiyle Rum liseleri arasında en çok en misafir öğrenci alan okul.
Yunanca ders kitaplarında yaşanan gecikmenin eğitim hayatlarında büyük bir sıkıntı yaratmadığını ekleyen Demircioğlu şöyle konuştu:
Kontenjan öğretmen mevzusunu da sorduğumuz Demircioğlu, bu sayının ille de 16 kalmaması gerektiğinden yana.
“18 olması gerekiyorsa 18 olsun, 20 olması gerekiyorsa 20 olsun” diyen Demircioğlu, bu esasın esnetilmesi gerektiğine vurgu yaparak, “Gençler ve öğrenciler üzerinden siyaset yapılmaması gerektiğine inanıyorum” dedi.
Aynı zamanda Türkiye’nin bazı konularda da esnek davrandığını söyleyen Demircioğlu, “Geçmişte yapmadığı birçok şeyi yapıyor” diye anlatıyor.
Demircioğlu şu an için bir öğretmen eksiği bulunmadığının altını çizdi.
“Dilini kaybeden kesim geleceğini de silmiş olur”
Demografik olarak da sayıların az olduğunu hatırlatan Demircioğlu, çocuğunu Rum liselerine göndermeyen velilere karşı şu ifadeleri kullandı:
Zamana inatla direnen 171 yıllık okulun sınıfları en son 20 yıl önce yenilenmiş.
Bağışlarla okulun masraflarının giderildiğini söyleyen Demircioğlu ile birlikte okulu gezdik.
Okuldaki sıralar yenilense de eski sıraların bir kısmı biyoloji laboratuvarında kullanılıyor.
Mermer merdivenler zamanla aşınmış durumda.
Fizik ve kimya laboratuvarındaki materyaller yenilenmiş, eski fizik laboratuvarı müze haline getirilmiş.
Okuldaki en dikkat çekici sınıf ise daktilo sınıfı. Bir dönem okulda verilen daktilo dersleri nedeniyle çeşitli dönemlere ait daktilolar sergileniyor.
Okulun duvarlarındaysa her seneye ait okul mezunlarının fotoğrafları var.
Bir müze misali gezdiğimiz okul kuruluşunda 522 öğrenciyle başladığı eğitim hayatına bugün 50 öğrenciyle devam ediyor.
“Branş öğretmenlerine ihtiyaç var”
Son çaldığımız kapı Özel Gökçeada Rum İlkokulu’ydu.
Aslen İmroz’lu (Gökçeada) olan ancak İstanbul’da dünyaya gelen Paraskevi Berber, adada bulunan iki Rum okulunda biri olan Özel Gökçeada Rum İlkokulu’nda müdürlük yapıyor.
Aya Theodori ismiyle 1951 yılında eğitim hayatına başlayan Özel Gökçeada Rum İlkokulu gerginleşen Kıbrıs politikalarının etkisiyle 1964’te kapatıldı.
48 yıl sonra 2012’de yeniden açılan okul, ilk dersine 4 öğrenciyle başladı.
Okul Müdürü Paraskevi Berber, 4 sene içerisinde öğrenci sayısının ikiye katlandığını anlattı.
Berber, okul mevcudunun 2016’da açılan anaokuluyla birlikte 17’ye yükseldiğini söyledi.
Okuldaki öğrencilerin çoğunun Gökçeada’nın yerleşik halkı olduğuna dikkat çeken Berber, Yunanistan’dan gelen kontenjan öğretmenlerin çocuklarının da eğitim gördüğünü ifade etti.
Şu an 15 öğrenciyle yeni eğitim-öğretim dönemine başlayan Özel Gökçeada Rum İlkokulu’nda Rumca dersler için bir kontenjan öğretmeni eksik.
Paraskevi Berber, ayrıca müzik, beden eğitimi ve İngilizce gibi branş derslerinde de öğretmen eksiklerinin olduğunu dile getirdi.
Berber, akıllı tahta, projeksiyon ve bilgisayar gibi materyal eksiklerinin olduğunu ve okulun ihtiyaçlarının İmroz Kültür ve Eğitim Derneği ile İstanbul’daki Rum cemaatinden elde edilen yardımlarla karşılandığını söyledi.
Zapeion, Zografeion, Fener, Langa, Büyükada, Gökçeada…
7 okulun toplam mevcudu sadece 281.
Bu yıl 23 mezun veren okullar, yeni eğitim-öğretim döneminde sadece 13 öğrenci kayıt edebildi.
Rum cemaati vakıflarının desteğiyle eğitim hayatlarına devam eden okullar yıldan yıla azalan öğrenci sayısıyla her gün kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.
Paylaş: