30 Haziran Pazar günü Hürriyet’te yayınlanan köşe yazısında tarihçi İlber Ortaylı “Türkiye’nin tarihte görülmüş bir Yahudi problemi yoktur” iddiasında bulundu.
Yazısının ilgili bölümünde Ortaylı birkaç hafta önce Şalom gazetesinin haberini yaptığı Belçika’da bir olayı anlatıyor. Saint Nicholas şehrindeki bir kafenin Türk sahibi mekanın kapısına Türkçe olarak “Bu işyerine it girebilir ama Yahudi asla” diyen bir tabela asıyor. Bunun yanında Yahudi yerine Siyonist kelimesini kullanan bir de Fransızca ibare yerleştiriliyor.
Olayı hafifçe “tatsız” olarak nitelendiren Ortaylı’nın mevzuyu sanki sorun unsuru olan nefret değil de Yahudilerin kendisiymiş gibi “Yahudi problemi” olarak adlandırması da ilginçtir. Tarihçinin iddiasına göre:
“Türkiye’nin tarihte görülmüş bir Yahudi problemi yoktur. Yahudilerin kalabalık olarak oturduğu bir ülke değildir, iş hayatında, bürokraside, diğer Osmanlı gayrimüslim milletlerin aksine rolleri son derece düşüktür. Hatta Cumhuriyet devrinde bile sadece üniversitelerde Yahudi meslektaşlara rastlanır. Hal böyleyken Avrupa’dan ithal bu gibi davranışların Türkiye’den de çok dışarıda yaşayan Türkler arasında ortaya çıkması fevkalade anlamsız ve problem yaratıcıdır.”
Ortaylı’nın Türkiye’de antisemitizmin “ithal” olduğunu iddia etmesi son derece şaşırtıcı ve yanlıştır. Türkiye tarihinde görülmüş 1934 Trakya Olayları’ndan, Varlık Vergisi ve Aşkale çalışma kampına, 2003 yılındaki Yasef Yahya cinayetinden Alperen Ocakları’nın sinagog saldırısına kadar Türkiye’de ‘yerli ve milli’ birçok antisemit vaka gerçekleşmiştir. Daha çok örnek için Avlaremoz’un Afedersin Antisemit sayfasını incelebilirsiniz.
[…] Ortaylı’nın bu tarz ciddi antisemit yorumlarda bulunmuş olması maalesef hiç de şaşırtıcı değil. Rıfat Bali, Toplumsal Tarih’te 2010’da yazdığı bir makalede İlber Ortaylı’nın Yahudi karşıtlığını ortaya koyan birçok örneği bir araya getirmiştir. Bali gösteriyor ki Ortaylı bazen Türkiye’de Yahudi tarihi konusunda aşırı derecede bilgisiz (Trakya Pogromunun yılını yanlış söylemek, Elza Niyego’nun adını karıştırmak), bazen de açıkça resmi tarih savunması uğruna gerçekleri çarpıtır. Örneğin 1948 sonrası Türkiye’den İsrail’e göç eden Yahudilerin fakirlik ve Türkiye’yle bütünleşemedikleri için gittiğini söyleyen Ortaylı sanki 1940 ve 1940’larda Trakya Pogromu, Varlık Vergisi gibi olaylar olmamış gibi davranır. Belki de en kötü örnek ise Ortaylı’nın Yahudilerin Türkiye ekonomisinde sözde varolan sermayedar pozisyonuna olan yorumudur ki bu klasik bir antisemit basma kalıptır. En yakın zamandaki örnek ise Ortaylı’nın Temmuz 2019’da Türkiye’de ‘Yahudi problemi’ olmadığını iddia edişidir. […]