Benaroyalar Amerika’nın klasik yeni zenginlerinden .
Radyomuzun dinleciyilerinden Jennifer Minhas’ın kızı bu baharda liseden mezun oluyor ve mezuniyeti Benaroya Salonu’nda olacak. Yakın zamanda San Diego’dan taşınan müzik düşkünü Minhas bu mekanın adının nereden geldiğini merak etti.
Peki kim bu Benaroyalar?
Bunu cevaplamak için önce 1940’a gidiyoruz ve 18 yaşındaki Isaac Benaroya’la tanışıyoruz. Zaman içerisinde Jack ismini kullanmaya başladı.
Jack ailesiyle beraber Seattle’ın Merkez mahallesindeki 24. Cadde’de 150 numarada oturuyordu. Abisinin toptan bira dağıtım şirketi Consolidated Beverages’da muhasebeyle uğraşıyor ve yılda 960 dolar kazanıyordu. Bütün bunları 1940 nüfus sayımından biliyoruz. Aileyi Seattle’a çeken bu abinin ismi Ralph’ti.
Amerika’daki içki yasağı kalktıktan sonra Ralph’in şirketi büyük ihaleler almıştı ve Seattle Daily Times arşivine göre bölgesinde Anheuser-Busch ürünlerinin mümessili olmuştu. Bir sene önce Garfield Lise’sinden mezun olan Jack okulda sevgilisi Rebecca (kısaca Beki) Benoun’la tanışmıştı.
Jack ve Beki Yahudi göçmen çocuklarıydı ve ikisinin de bir tarafı İkinci Dünya Savaşı’nda yok olan Rodoslu Sefarad Yahudi toplumundan gelmişti.
Beki’nin ailesi savaştan önce göç etmişti. Babası Seattle pazarında ayakkabı boyacısı olarak başlamıştı. Sonra taverna işletmeye girişti ve en son emlakla uğraşmaya başladı. Bunları kendisi Washington Eyaleti Yahudi Tarih Toplumu’na bir röportajda anlatmış.
Beki büyürken dedesiyle çok yakınmış ve İspanya kökenli Yahudilerin dili Ladino’yu kullanarak dedesi ona değişik dersler verirmiş.
“Çocukken bana anlayacağım şekilde anlatırdı.” diyor Washington Eyaleti Yahudi Tarih Toplumu’na Beki. “Bir hikayesi şuydu. ‘Eğer bir saçını koparırsan geri takabilir misin?’ Ben de ‘hayır papu’ (dede) derdim. O da ‘İşte bu namus gibidir. Bir bozuldu mu, bir daha düzeltilemez.”
16 yaşına geldiğinde ailesi Beki’nin namusu konusunda tedirgin olmaya başlad çünkü Beki bir sürü insanla çıkmıştı. Annesi ona “sadece bir kişiyi seçebilirsin” demişti.
Beki de Jack’i seçti.
“Çok saygılıydı, işi vardı ve sorumlu bir genç adamdı. O yüzden yavaş gitmeye karar verdik. Ama annem bitmedi. ‘Kızımı oyalıyor musun yoksa ciddi misin?’ diye onu sorguladı. Ben koşarak kaçacak sandım ama o ciddiyim dedi ve doğru söyledi. Yıllar sonra fark ettim kocamın bana hiç evlilik teklifi etmediğini.”
1942 Sevgililer Günü’nde Seattle Daily Times 20 yaşındaki Isaac Benaroya’nın 19 yaşındaki Beki Benoun’la evleneceği ilanını yayınladı. [Çevirmenin notu: İlanın ikisinin evleneceğini değil Isaac’ın Beki’yle evleneceğini söylemesi de dönemin toplumsal cinsiyet anlayışıyla ilgili bir ipucu veriyor.]
İkinci Dünya Savaşı’nda Filipinler’de bir Deniz Kuvvetleri deposu sorumlusu olduktan sonra Jack eve dönüyor. Beki o sırada hem hamile hem de kız kardeşinin yardımıyla ilk çocuğunu büyütüyor. Savaştan sonra Jack nefret ettiği halde bira işine dönüyor. Aslında Jack yeni bir kamyon tasarlamış ve üretime sokmuştu ama yine de sevmediği işine dönmüştü.
“Bir kamyonu yüklemek iki kişinin 45 dakikasını alırdı ama bir kişi aynı işi kaldırma kamyonu veya bizim kamyon gövdemizle 6 ila 8 dakikada yapabilir.” Bunu Jack 2005’te Washington Üniversite’sinde arşivlenen bir röportajda anlattı. (Jack 2012 yılında, 90 yaşında öldü.)
1950’lerde Jack tek başına emlak işine girdi.
“Dedi ki, ya kendim yaparım ya da başarmayı hak etmiyorumdur. Dedim ne istersen yap, yüzde yüz arkandayım,” diyor Beki.
Başkan Dwight Eisenhower küçük şehirlerden başlayarak posta sistemini büyütmek istiyordu ve Jack ihaleye girdi – ve federal postane inşaatı ihaleleri aldı.
Jack “Cashmere, Chelan, Zillah gibi Washington kasabalarında inşaat yaptık. Hepsi hiç duyulmamış ufacık yerler,” diyor.
Deniz Kuvvetlerinden aldığı derslerle 1960larda işini büyüttü. Seattle’da yeni şirketler için yeterince küçük çaplı depo olmadığına karar veren Jack bu işe girdi ama bir şeyi farklı yapmak istedi. “Aklıma gelen şuydu: zaten inşaat yapıyorsak başlamışken büyük bir bina yapıp sonra küçük parçalara bölmek daha mantıklı. Böylece bir kiracı çıkarsa tüm bina boş kalmaz.” Ayrıca büyümek isteyen şirketlere yer açılmış olur.
Bu genişleme fikri çok tuttu. Jack Pasifik Kuzeybatı bölgesinin en büyük inşaatçısı oldu. 1984’te işini iki Kaliforniya yatırım fonuna ve bir müteahhide sattı. İşi 315 milyon dolara satan Jack için 2001 tarihli bir Seattle Times makalesi “düşükken alıp yükseğe satmanın açık bir örneği” dedi.
Jack o zaman tam zamanlı olarak hayırseverliğe başladı. (Çoğunlukla diyelim çünkü aynı anda o zaman Howard Schultz’un yeni kurduğu Starbucks’a da yatırım yaptı.)
“Şehir için bir şey yapmak istiyorduk. Bu şehir bana çok iyi davrandı. Ben de bir şey geri vermek istedim.”
1993 yılında şehirdeki performans sahnesi eksikliğiyle ilgili bir Seattle Times makalesi okudu ve bunun üzerine Seattle Senfosi’nin maestrosuyla öğle yemeğine buluştu. Özel Rainier kulübünde yemek yerken Jack konuya girdi. “Bu iş bize kaça patlar? 10 ya da 15 milyon?”
Maestro “15 milyon doğru sayı ve sen bunu bize ver” dedi. Jack kabul etti. Sonra bir daha maestroyla hiç yemek yememesi gerektiğinin şakasını yaptı yıllarca. Önce sahneye adını vermeye çekindi ama Beki’nin dediğine göre sandalyelerine kadar inşaatın her evresiyle ilgilenmişti.
“Dedi ki ‘Biliyorsun her nesil daha da uzun oluyor, bu yüzden araları geniş yapmak lazım.’ Her ufak detayı düşünürdü. Her şey tam olsun diye.”
Bu Sefarad aile Seattle’a böylece izini bırakmış oldu.
Kaynak: KUOW, Anna Boiko-Weyrauch
Çeviri: Nesi Altaras
Benaroyalar Amerika’nın klasik yeni zenginlerinden .
Radyomuzun dinleciyilerinden Jennifer Minhas’ın kızı bu baharda liseden mezun oluyor ve mezuniyeti Benaroya Salonu’nda olacak. Yakın zamanda San Diego’dan taşınan müzik düşkünü Minhas bu mekanın adının nereden geldiğini merak etti.
Peki kim bu Benaroyalar?
Bunu cevaplamak için önce 1940’a gidiyoruz ve 18 yaşındaki Isaac Benaroya’la tanışıyoruz. Zaman içerisinde Jack ismini kullanmaya başladı.
Jack ailesiyle beraber Seattle’ın Merkez mahallesindeki 24. Cadde’de 150 numarada oturuyordu. Abisinin toptan bira dağıtım şirketi Consolidated Beverages’da muhasebeyle uğraşıyor ve yılda 960 dolar kazanıyordu. Bütün bunları 1940 nüfus sayımından biliyoruz. Aileyi Seattle’a çeken bu abinin ismi Ralph’ti.
Amerika’daki içki yasağı kalktıktan sonra Ralph’in şirketi büyük ihaleler almıştı ve Seattle Daily Times arşivine göre bölgesinde Anheuser-Busch ürünlerinin mümessili olmuştu. Bir sene önce Garfield Lise’sinden mezun olan Jack okulda sevgilisi Rebecca (kısaca Beki) Benoun’la tanışmıştı.
Jack ve Beki Yahudi göçmen çocuklarıydı ve ikisinin de bir tarafı İkinci Dünya Savaşı’nda yok olan Rodoslu Sefarad Yahudi toplumundan gelmişti.
Beki’nin ailesi savaştan önce göç etmişti. Babası Seattle pazarında ayakkabı boyacısı olarak başlamıştı. Sonra taverna işletmeye girişti ve en son emlakla uğraşmaya başladı. Bunları kendisi Washington Eyaleti Yahudi Tarih Toplumu’na bir röportajda anlatmış.
Beki büyürken dedesiyle çok yakınmış ve İspanya kökenli Yahudilerin dili Ladino’yu kullanarak dedesi ona değişik dersler verirmiş.
“Çocukken bana anlayacağım şekilde anlatırdı.” diyor Washington Eyaleti Yahudi Tarih Toplumu’na Beki. “Bir hikayesi şuydu. ‘Eğer bir saçını koparırsan geri takabilir misin?’ Ben de ‘hayır papu’ (dede) derdim. O da ‘İşte bu namus gibidir. Bir bozuldu mu, bir daha düzeltilemez.”
16 yaşına geldiğinde ailesi Beki’nin namusu konusunda tedirgin olmaya başlad çünkü Beki bir sürü insanla çıkmıştı. Annesi ona “sadece bir kişiyi seçebilirsin” demişti.
Beki de Jack’i seçti.
“Çok saygılıydı, işi vardı ve sorumlu bir genç adamdı. O yüzden yavaş gitmeye karar verdik. Ama annem bitmedi. ‘Kızımı oyalıyor musun yoksa ciddi misin?’ diye onu sorguladı. Ben koşarak kaçacak sandım ama o ciddiyim dedi ve doğru söyledi. Yıllar sonra fark ettim kocamın bana hiç evlilik teklifi etmediğini.”
1942 Sevgililer Günü’nde Seattle Daily Times 20 yaşındaki Isaac Benaroya’nın 19 yaşındaki Beki Benoun’la evleneceği ilanını yayınladı. [Çevirmenin notu: İlanın ikisinin evleneceğini değil Isaac’ın Beki’yle evleneceğini söylemesi de dönemin toplumsal cinsiyet anlayışıyla ilgili bir ipucu veriyor.]
İkinci Dünya Savaşı’nda Filipinler’de bir Deniz Kuvvetleri deposu sorumlusu olduktan sonra Jack eve dönüyor. Beki o sırada hem hamile hem de kız kardeşinin yardımıyla ilk çocuğunu büyütüyor. Savaştan sonra Jack nefret ettiği halde bira işine dönüyor. Aslında Jack yeni bir kamyon tasarlamış ve üretime sokmuştu ama yine de sevmediği işine dönmüştü.
“Bir kamyonu yüklemek iki kişinin 45 dakikasını alırdı ama bir kişi aynı işi kaldırma kamyonu veya bizim kamyon gövdemizle 6 ila 8 dakikada yapabilir.” Bunu Jack 2005’te Washington Üniversite’sinde arşivlenen bir röportajda anlattı. (Jack 2012 yılında, 90 yaşında öldü.)
1950’lerde Jack tek başına emlak işine girdi.
“Dedi ki, ya kendim yaparım ya da başarmayı hak etmiyorumdur. Dedim ne istersen yap, yüzde yüz arkandayım,” diyor Beki.
Başkan Dwight Eisenhower küçük şehirlerden başlayarak posta sistemini büyütmek istiyordu ve Jack ihaleye girdi – ve federal postane inşaatı ihaleleri aldı.
Jack “Cashmere, Chelan, Zillah gibi Washington kasabalarında inşaat yaptık. Hepsi hiç duyulmamış ufacık yerler,” diyor.
Deniz Kuvvetlerinden aldığı derslerle 1960larda işini büyüttü. Seattle’da yeni şirketler için yeterince küçük çaplı depo olmadığına karar veren Jack bu işe girdi ama bir şeyi farklı yapmak istedi. “Aklıma gelen şuydu: zaten inşaat yapıyorsak başlamışken büyük bir bina yapıp sonra küçük parçalara bölmek daha mantıklı. Böylece bir kiracı çıkarsa tüm bina boş kalmaz.” Ayrıca büyümek isteyen şirketlere yer açılmış olur.
Bu genişleme fikri çok tuttu. Jack Pasifik Kuzeybatı bölgesinin en büyük inşaatçısı oldu. 1984’te işini iki Kaliforniya yatırım fonuna ve bir müteahhide sattı. İşi 315 milyon dolara satan Jack için 2001 tarihli bir Seattle Times makalesi “düşükken alıp yükseğe satmanın açık bir örneği” dedi.
Jack o zaman tam zamanlı olarak hayırseverliğe başladı. (Çoğunlukla diyelim çünkü aynı anda o zaman Howard Schultz’un yeni kurduğu Starbucks’a da yatırım yaptı.)
“Şehir için bir şey yapmak istiyorduk. Bu şehir bana çok iyi davrandı. Ben de bir şey geri vermek istedim.”
1993 yılında şehirdeki performans sahnesi eksikliğiyle ilgili bir Seattle Times makalesi okudu ve bunun üzerine Seattle Senfosi’nin maestrosuyla öğle yemeğine buluştu. Özel Rainier kulübünde yemek yerken Jack konuya girdi. “Bu iş bize kaça patlar? 10 ya da 15 milyon?”
Maestro “15 milyon doğru sayı ve sen bunu bize ver” dedi. Jack kabul etti. Sonra bir daha maestroyla hiç yemek yememesi gerektiğinin şakasını yaptı yıllarca. Önce sahneye adını vermeye çekindi ama Beki’nin dediğine göre sandalyelerine kadar inşaatın her evresiyle ilgilenmişti.
“Dedi ki ‘Biliyorsun her nesil daha da uzun oluyor, bu yüzden araları geniş yapmak lazım.’ Her ufak detayı düşünürdü. Her şey tam olsun diye.”
Bu Sefarad aile Seattle’a böylece izini bırakmış oldu.
Paylaş: