Arşiv Makaleler

Refik Veseli, Moşe Mandil ve Arnavut Yemini – Melike Karaosmanoğlu

Savaş bittiğinde Veseli ailesi ve Mandil ailesinin savaş boyunca kaldıkları evin önünde çektirdikleri hatıra fotoğrafı. Fotoğraf: ushmm.org

Refik Veseli Arnavutluk-Kruja’nın küçük bir dağ köyünde doğup büyümüş 17 yaşında bir gençti. Onun ve ailesinin takdire şayan hikâyesi, Arnavut halkının kökleri yüzyıllar öncesine giden geleneksel epik cesaretini anlatır. Bu gelenek Arnavutçada “Besa” diye ifade edilir. Aslında Arnavut yeminidir bu, ölümün dehşetini aşağılayan, her şeyi göze alan, evine gelen/ sığınan herkese yer açan, asla geri dönüşü olmayan bir yemin. İşte “Besa” diyen ve kötülüğe karşı savaşıp, ne pahasına olursa olsun sır vermeyen Arnavut halkı sayesinde Arnavutluk Avrupa’nın İkinci Dünya Savaşı sonrası Yahudi nüfusu artan tek ülkesi olmuştur.

1943 yılında Arnavutluk’un İtalya tarafından işgali devam ederken Refik ve Hamid Veseli kardeşler iş için Tiran’a taşınmışlardı. Hamid bir giyim mağazası açmış, Refik ise Tiran’ın prestijli fotoğrafçısı Neşad Prizerini’nin yanında çırak olarak çalışmaya başlamıştı. Neşad Prizerini’nin dükkânında çalışan usta bir fotoğrafçı daha vardı ki Refik kısa sürede onunla çok yakın dost oldu. Bu kişi Belgrad’dan ailesi ile birlikte kaçıp Tiran’a varmayı başarabilen Yahudi fotoğrafçı Moşe Mandil’di. Moşe Mandil yıllar önce Neşad Prizerini’ye Belgrad’da ustalık etmiş, fotoğrafçılığı öğretmişti. Belgrad’dan kaçıp Tiran’a geldiklerinde Neşad Prizerini Moşe Mandil ve ailesine iş ve ev bulma konusunda yardım etti.

Refik Veseli ve Gavra Mandil köy evinin bahçesinde. Fotoğraf: ushmm.org

1943 yılında İtalyan işgali yerini Alman işgaline bırakınca işler değişmeye başladı. O zamana dek görece güvenli olan Arnavutluk tamamen Almanların kontrolüne geçti ve Alman işgal ordusu hemen Yahudilerin peşine düştü; çünkü Avrupa’nın pek çok yerinden kaçmayı başarabilen Yahudilerin Arnavutluk’ta yaşadıklarını biliyorlardı. (Ayrıca savaş öncesinde de Arnavutluk’ta yaşayan Yahudiler vardır.)

Nazilerin ilk işi Arnavutlardan Yahudilerin saklandıkları yerlerin listesini istemek oldu ve ihbarda bulunacak olanlara büyük ödüller teklif ettiler. Konuşmayan Arnavutlara işkenceler yapıldı. Fakat Besa’yı aşmaya güçleri yetmedi. Hiç kimse konuşmadı, ne Yahudilerin saklandıkları yerler açıklandı ne de Yahudileri saklayan Arnavutların isimleri ele verildi.

Refik Veseli, Tiran’ın artık Yahudiler için güvenli olmadığını anlar anlamaz Moşe Mandil ve ailesini Kruja’da kendi ailesinin yaşadığı dağ köyüne götürmeye karar verdi. Moşe Mandil’in oğlu Gavra Mandil’in ifadesiyle:

“O karanlık, ölümle ve tehlikeyle çevrelenmiş günlerde cesur Arnavut halkı adeta ne kadar iyi olduklarını kanıtlıyordu. Hiçbir karşılık ve geri dönüş beklemeksizin tam manasıyla insanlık görevi saydıkları için Yahudilerin hayatlarını kurtarıyorlardı. Her Arnavut aile kendi canını riske atarak evinin kapısını Yahudi ailelere açıyor, misafirlerini kurtarıp koruyordu. Fakat bu misafirperverlikten çok daha fazlasıydı, fedakârlık ve sadakat yeminiydi.”

Gavra Mandil

Mandillerin Kruja’ya sığınması böylelikle başlamış oldu. Sadece geceleri yolculuk yapıyor, gündüzleri ormanlarda ve mağaralarda saklanıyorlardı. Refik Veseli en ücra dağ yollarından geçeceği bir güzergâh hazırlamıştı. Moşe Mandil, karısı Gabriela, çocukları Gavra ve İrena ile günler sonra köy evine vardılar. Refik’in annesi Fatima Moşe ve Gabriela için tavan arasında küçük bir oda ayarlamıştı, çocuklar ise evin küçük çocuklarının odasında kalacaktı.

Savaş sonrası Moşe Mandil, Refik Veseli, Gabriela Mandil, İrena ve Gavra Mandil Novi Sad’da. Fotoğraf: ushmm.org

Refik’in Mandil ailesini köyde saklaması ağabeyi Hamid’i çok etkilemişti. O da kendi mağazasında çalışan Yahudi Joseph Ben Yosif ve ailesini aynı şekilde Kruja’ya götürdü. Evdeki nüfus artınca Mandillerin küçük odası işlevini yitirdi. Veseliler çareyi Yahudi misafirlerine kendi giydikleri çiftçi kıyafetini giydirmekte buldu. Böylelikle ailenin diğer üyelerinin içinde, onların bir parçası gibi yaşamaya başladılar. Çocuklar zaten diğer köy çocuklarının içine karışmıştı.

Köy sakinleri Naziler köyü aradığında komşularını ele vermediler. Yahudi yakalayamayan Alman kuvvetleri ise öfkeden kırsal alanı bombalamaya başladı. Gözdağı vererek itirafların geleceğini umuyorlar, fakir köylüleri cazip ödüllerle kandırabileceklerini sanıyorlardı. Fakat planları tutmadı. Herkes sırrını sakladı.

Savaş biter bitmez iki aile sağ salim önce Tiran’a sonra Yugoslavya’ya döndü. Refik artık Moşe Mandil için oğul, Gavra Mandil için ise büyük ağabey olmuştu. Yugoslavya’da yeni bir fotoğraf stüdyosu açan Moşe Mandil, Refik Veseli birlikte çalışmaya devam etti. Mandiller 1948 yılında İsrail’e, Ben Yosif ailesi ise Brezilya’ya göç etti.

1987 yılında İsrail Veseli ailesinden Vesel, Fatima ve Refik Veseli’yi “Uluslararası Dürüstler” ödülüyle onurlandırdı. 2004 yılında diğer iki kardeş Hamid ve Cemal Veseli’ye de aynı onursal sıfat verilmiştir.

2014 yılında ise Berlin- Kreuzberg’de Refik Veseli’nin adı çoğunlukla göçmen öğrencilerin okuduğu bir okula verildi.

Kaynakça:

Mordecai Paldiel, Saving the Jews: Amazing Stories of Men and Women who Defied the Final Solution, Schreiber, Shengold Publishing, 2000.

The Righteous Among The Nations http://db.yadvashem.org/righteous/family.html?language=en&itemId=5090509

Fotoğraflar ushmm.org’dan alınmıştır.