Dünyanın çoğu Avrupa Yahudilerinin Holokost’a kadar süren ve dünya Yahudi nüfusunun üçte birinin ölmesiyle sonuçlanan tarihini biliyor.
Ancak dünya Yahudilerinin diğer yarısından, Kuzey Afrikalı, Ortadoğulu ve İranlı Yahudilerden çok daha az bahsediliyor.
Bunlar İsrail’in dışındaki en eski Yahudi toplumlarıydı – Irak ve Yemen gibi bazıları binlerce yıllık tarihlere sahip.
Bugünün savaş alanı Ortadoğu’suna bakıldığında garip gelebilir ama yüzyıllarca Yahudiler Arapların arasında barış ve uyum içinde yaşadı, bölgenin sanat, kültür ve ticaretine katkıda bulundu.
Her şey gibi bu tarihin de iyi ve kötü dönemleri oldu; iyi komşuluk ilişkilerini ekonomik ayrımcılık izledi ve sonra ölümcül şiddetle binlerce Yahudi öldürüldü. Bu ölümlerin birçoğu kan iftiraları ve yalan suçlamalarla başlayan ayaklanmalardan oldu.
Babam Yosef Yemen’den kaçtığında 10 yaşındaydı. İsrail’e yetim olarak geldi ve Polonyalı bir Yahudi aile onu evlat edindi. Annem Aliza Libya’dan 6 yaşında İsrail’e geldi. Annem 12 kardeşim en büyüğüydü.
Aliza ve Yosef Arap ülkelerindeki evlerini terk etmek zorunda bırakılan 850,000 Yahudi’den yalnızca ikisi.
70 sene boyunca Arap ülkelerinden gelen Yahudilerin hikayeleri ne iyisiyle ne kötüsüyle – ne İsrail’de ne de dünyanın geri kalanında anlatıldı.
Bugün İsrail Hükümeti’nin bir bakanı olarak ben ailelerimizin bu zengin kültürel tarihini yaşatmak için çalışıyorum.
İsrail vatandaşlarının akrabalarının ve arkadaşlarının ifadelerini kaydedebilmesi için yeni bir uygulama başlattık. Bu tarihin araştırılması için tarihçi ve akademisyenleri destekledik. Yahudi toplumlarının Arap ülkelerindeki geçmişlerini her sene andık ve bu tarihin okul kitaplarında yer bulmasını sağladık.
Bu tarihin artık hikayemizin kalıcı bir parçası olduğunu memnuniyetle söyleyebilirim.
Yahudi halkının yüzlerce yıllık direnç tarihinin, kimliğini ve dinini devam ettirmenin ve bir gün kutsal topraklara dönmenin hayalini kuran bu halkın hikayesinin ayrılmaz bir paçasından bahsediyoruz.
Bugünün sürekli değişen Ortadoğu ortamında benim gibi Arap dünyasının Yahudilerinin çocukları Arap dünyasıyla daha iyi bir gelecek için elçiler olabiliriz.
Geçmişin değiştirilemeyeceğini söyleyenler haklı.
Ama Yahudi Arap kültürümüzü daha iyi bir geleceğe köprü olarak kullanabiliriz ve kullanmalıyız.
Kaynak: Newsweek, Gila Gamliel
Çeviri: Nesi Altaras
Ben kaybolan bir uygarlığım kızıyım.
Annem Libya’da doğdu. Babam ise Yemenli.
Dünyanın çoğu Avrupa Yahudilerinin Holokost’a kadar süren ve dünya Yahudi nüfusunun üçte birinin ölmesiyle sonuçlanan tarihini biliyor.
Ancak dünya Yahudilerinin diğer yarısından, Kuzey Afrikalı, Ortadoğulu ve İranlı Yahudilerden çok daha az bahsediliyor.
Bunlar İsrail’in dışındaki en eski Yahudi toplumlarıydı – Irak ve Yemen gibi bazıları binlerce yıllık tarihlere sahip.
Bugünün savaş alanı Ortadoğu’suna bakıldığında garip gelebilir ama yüzyıllarca Yahudiler Arapların arasında barış ve uyum içinde yaşadı, bölgenin sanat, kültür ve ticaretine katkıda bulundu.
Her şey gibi bu tarihin de iyi ve kötü dönemleri oldu; iyi komşuluk ilişkilerini ekonomik ayrımcılık izledi ve sonra ölümcül şiddetle binlerce Yahudi öldürüldü. Bu ölümlerin birçoğu kan iftiraları ve yalan suçlamalarla başlayan ayaklanmalardan oldu.
Babam Yosef Yemen’den kaçtığında 10 yaşındaydı. İsrail’e yetim olarak geldi ve Polonyalı bir Yahudi aile onu evlat edindi. Annem Aliza Libya’dan 6 yaşında İsrail’e geldi. Annem 12 kardeşim en büyüğüydü.
Aliza ve Yosef Arap ülkelerindeki evlerini terk etmek zorunda bırakılan 850,000 Yahudi’den yalnızca ikisi.
70 sene boyunca Arap ülkelerinden gelen Yahudilerin hikayeleri ne iyisiyle ne kötüsüyle – ne İsrail’de ne de dünyanın geri kalanında anlatıldı.
Bugün İsrail Hükümeti’nin bir bakanı olarak ben ailelerimizin bu zengin kültürel tarihini yaşatmak için çalışıyorum.
İsrail vatandaşlarının akrabalarının ve arkadaşlarının ifadelerini kaydedebilmesi için yeni bir uygulama başlattık. Bu tarihin araştırılması için tarihçi ve akademisyenleri destekledik. Yahudi toplumlarının Arap ülkelerindeki geçmişlerini her sene andık ve bu tarihin okul kitaplarında yer bulmasını sağladık.
Bu tarihin artık hikayemizin kalıcı bir parçası olduğunu memnuniyetle söyleyebilirim.
Yahudi halkının yüzlerce yıllık direnç tarihinin, kimliğini ve dinini devam ettirmenin ve bir gün kutsal topraklara dönmenin hayalini kuran bu halkın hikayesinin ayrılmaz bir paçasından bahsediyoruz.
Bugünün sürekli değişen Ortadoğu ortamında benim gibi Arap dünyasının Yahudilerinin çocukları Arap dünyasıyla daha iyi bir gelecek için elçiler olabiliriz.
Geçmişin değiştirilemeyeceğini söyleyenler haklı.
Ama Yahudi Arap kültürümüzü daha iyi bir geleceğe köprü olarak kullanabiliriz ve kullanmalıyız.
Paylaş: