Neredeyse 120 sene önce, 20 Ağustos 1899’da, Dreyfus taraftarı bir grup Paris’te antisemitizme karşı gösteriler gerçekleştirmişti.
Siyasi spektrumun neredeyse tamamını kapsayan Fransız siyasi partileri 19 Şubat 2019’da (bugün) antisemitizme karşı düzenlenen bir gösteriye katılacaklar. Gösteriye katılmayan iki parti ise, Le Pen’in aşırı sağ partisi ve Melenchon’un aşırı sol partisi.
Yüzbaşı Alfred Dreyfus’un haksız şekilde mahkum edildiği ve aşağılayıcı şekilde Fransız ordusundan kovulması sebebiyle açılan davanın çözümü seneler almıştı.
Hükumetin antisemitizm raporunda antisemit vakaların %74 artığını göstermesi antisemitizmin yeni bir fetiş haline geldiğini gösteriyor. Yoksa bu sadece bir saman alevi mi? Daha önemlisi bu antisiyonizmi ve İsrael Devleti’ni nasıl etkileyecek?
Çağrı Lyon, Marsilya ve Nis de dahil olmak üzere Fransa’nın büyük şehirlerinde bulunan partilere ve belediye otoritelerine yöneltildi.
14 siyasi partinin katılacağı protestonun, İslamofobi, mülteciler, LGBTİ bireyleri de kapsayan karışık bir nefret söylemi olarak değil de sadece antisemitizm üzerine yoğunlaşıyor olması bir yenilik.
Ana gösteri elbette Paris’in Cumhuriyet Meydanı’nda (Place de la Republique) saat 19.00’da gerçekleşecek.
Tıpkı Amerikalı Yahudilerin çift taraflılık karşısında tehdit edilmesi veya İngiltere Yahudilerinin Corbyn faktörü gibi, Sağ-Sol kutuplaşması Fransa Yahudilerini zor bir duruma sokmuştu.
Bir Fransız bakışıyla “antisemitizm ‘Eşitlik, Özgürlük, Kardeşlik’ başta olmak üzere cumhuriyetin değerlerini ihlal ediyor.”
Aynı şekilde, antisemitizme doymuş arka planlardan gelen göçmenleri içlerine almak için de dikkat çektikleri değerler.
Aşırı Sağ ve aşırı Sol’un gösteriye katılmaması, siyasi düzlemde merkeze geri dönüşü vurguluyor.
Eski sağlık bakanı ve Holokost kurtulanı Simone Veil’in fotoğrafının üzerine swastika çizilmesi, sınırı aşmıştı.
Hükumet karşıtı haftalık sarı yelek gösterilerine sızma teşebbüsü gösteren antisemitlerin bu gruplardan ayrılması oldukça önemli.
Aynı şekilde, bir kısım sarı yelekli protestocu antisemitizme karşı yapıalcak gösteriye katılacağını özellikle yapılan Holokost inkarına karşı “öfkelerini” belirterek açıkladılar.
Lider Christophe Chalençon, cumartesi yürüyüşlerinin Yahudi-nefreti belasına yöneldiğini belirterek, sosyal medyadaki bulunan ve Yahudilerin yoksulluktan ve sarı yelek gündeminin sorumlusu olduğu komplo teorileriyle mücadele etmek olduğunu söylüyor.
Suç ortağım, Charlie Hebdo dergisinin eski editörü Philippe Val, ki ikimiz de karalama davalarının kurbanlarıydık: o Muhammed karikatürlüeri, bense terör bağlantılarını tanımladığım için, yeni bir yazı dizisi derledi. Orada şöyle diyor: “Antisemitizm , Yahudilerin meselesi değildir, herkesin meselesidir. Fransızların demokratik olgunlukları her İslami saldırıda sınava tabi tutulmuştur. Trajik bir paradoksun içerisinde yaşıyorlar. Ülkeleri öldürücü bir antisemitizmin tiyatro sahnesi haline geldi. Terör büyürken, popüler kınamaları kışkırtıyor ediyor ve medya sessiz kalıyor.
“Sessizlik neden? Çünkü aşırı Sağ’ın eski antisemitizmi ile radikal Sol’un bazı parçalarının eklenmesiyle, antisiyonizmi, Yahudi cinayetlerini, toplum kurbanlarına çevirmek konusunda mazeret haline getiriyor. Çünkü seçim sistemi Müslüman oylarını Yahudi oylarının 10 katı olarak hesaplıyor. ”
Antisemitizme karşı düzenlenen gösteriler işarettir. Ancak bu Mayıs ayındaki Avrupa seçimlerinde verilecek oylar için yapılacak kampanyalara etki edecek mi? Aşırı Sağ ve aşırı Sol adayları dışlayarak Avrupa’nın geri kalanına öncülük eden Fransa’da yeni bir Merkez tutunabilecek mi?
Veya bu Yahudisever seferberlik basitçe unutulup giderek bir sonraki seçim sonrası sefere dek etrafta sadece nefret çetelerini mi bırakacak?
Yazar, Simon Weisenthal Merkezi’nin Uluslararası İlişkiler direktörüdür.
Kaynak: The Jerusalem Post, Shimon Shamuels
Çeviri: Betsy Penso
Neredeyse 120 sene önce, 20 Ağustos 1899’da, Dreyfus taraftarı bir grup Paris’te antisemitizme karşı gösteriler gerçekleştirmişti.
Siyasi spektrumun neredeyse tamamını kapsayan Fransız siyasi partileri 19 Şubat 2019’da (bugün) antisemitizme karşı düzenlenen bir gösteriye katılacaklar. Gösteriye katılmayan iki parti ise, Le Pen’in aşırı sağ partisi ve Melenchon’un aşırı sol partisi.
Yüzbaşı Alfred Dreyfus’un haksız şekilde mahkum edildiği ve aşağılayıcı şekilde Fransız ordusundan kovulması sebebiyle açılan davanın çözümü seneler almıştı.
Hükumetin antisemitizm raporunda antisemit vakaların %74 artığını göstermesi antisemitizmin yeni bir fetiş haline geldiğini gösteriyor. Yoksa bu sadece bir saman alevi mi? Daha önemlisi bu antisiyonizmi ve İsrael Devleti’ni nasıl etkileyecek?
Çağrı Lyon, Marsilya ve Nis de dahil olmak üzere Fransa’nın büyük şehirlerinde bulunan partilere ve belediye otoritelerine yöneltildi.
14 siyasi partinin katılacağı protestonun, İslamofobi, mülteciler, LGBTİ bireyleri de kapsayan karışık bir nefret söylemi olarak değil de sadece antisemitizm üzerine yoğunlaşıyor olması bir yenilik.
Ana gösteri elbette Paris’in Cumhuriyet Meydanı’nda (Place de la Republique) saat 19.00’da gerçekleşecek.
Tıpkı Amerikalı Yahudilerin çift taraflılık karşısında tehdit edilmesi veya İngiltere Yahudilerinin Corbyn faktörü gibi, Sağ-Sol kutuplaşması Fransa Yahudilerini zor bir duruma sokmuştu.
Bir Fransız bakışıyla “antisemitizm ‘Eşitlik, Özgürlük, Kardeşlik’ başta olmak üzere cumhuriyetin değerlerini ihlal ediyor.”
Aynı şekilde, antisemitizme doymuş arka planlardan gelen göçmenleri içlerine almak için de dikkat çektikleri değerler.
Aşırı Sağ ve aşırı Sol’un gösteriye katılmaması, siyasi düzlemde merkeze geri dönüşü vurguluyor.
Eski sağlık bakanı ve Holokost kurtulanı Simone Veil’in fotoğrafının üzerine swastika çizilmesi, sınırı aşmıştı.
Hükumet karşıtı haftalık sarı yelek gösterilerine sızma teşebbüsü gösteren antisemitlerin bu gruplardan ayrılması oldukça önemli.
Aynı şekilde, bir kısım sarı yelekli protestocu antisemitizme karşı yapıalcak gösteriye katılacağını özellikle yapılan Holokost inkarına karşı “öfkelerini” belirterek açıkladılar.
Lider Christophe Chalençon, cumartesi yürüyüşlerinin Yahudi-nefreti belasına yöneldiğini belirterek, sosyal medyadaki bulunan ve Yahudilerin yoksulluktan ve sarı yelek gündeminin sorumlusu olduğu komplo teorileriyle mücadele etmek olduğunu söylüyor.
Suç ortağım, Charlie Hebdo dergisinin eski editörü Philippe Val, ki ikimiz de karalama davalarının kurbanlarıydık: o Muhammed karikatürlüeri, bense terör bağlantılarını tanımladığım için, yeni bir yazı dizisi derledi. Orada şöyle diyor: “Antisemitizm , Yahudilerin meselesi değildir, herkesin meselesidir. Fransızların demokratik olgunlukları her İslami saldırıda sınava tabi tutulmuştur. Trajik bir paradoksun içerisinde yaşıyorlar. Ülkeleri öldürücü bir antisemitizmin tiyatro sahnesi haline geldi. Terör büyürken, popüler kınamaları kışkırtıyor ediyor ve medya sessiz kalıyor.
“Sessizlik neden? Çünkü aşırı Sağ’ın eski antisemitizmi ile radikal Sol’un bazı parçalarının eklenmesiyle, antisiyonizmi, Yahudi cinayetlerini, toplum kurbanlarına çevirmek konusunda mazeret haline getiriyor. Çünkü seçim sistemi Müslüman oylarını Yahudi oylarının 10 katı olarak hesaplıyor. ”
Antisemitizme karşı düzenlenen gösteriler işarettir. Ancak bu Mayıs ayındaki Avrupa seçimlerinde verilecek oylar için yapılacak kampanyalara etki edecek mi? Aşırı Sağ ve aşırı Sol adayları dışlayarak Avrupa’nın geri kalanına öncülük eden Fransa’da yeni bir Merkez tutunabilecek mi?
Veya bu Yahudisever seferberlik basitçe unutulup giderek bir sonraki seçim sonrası sefere dek etrafta sadece nefret çetelerini mi bırakacak?
Yazar, Simon Weisenthal Merkezi’nin Uluslararası İlişkiler direktörüdür.
Paylaş: