Wim van de Brande’nin dedesi Avrupa’nın en büyük kaşer kesimhanelerinden birini açtığı zaman Anvers Yahudi toplumu Holokost’tan sonra toparlanmaya çalışıyordu.
1966’daki kuruluşundan itibaren Kaşer Tavukçuluk fabrikası yerel Yahudi toplumu ile beraber büyüdü. Bu toplum Nazilerden sonra ancak birkaç bin kişiydi ve Nazi ortakları Flanders, yani Belçika’nın Anvers’i kapsayan bölgesindeki çoğu Yahudi’yi öldürmüştü.
Geçen senenin sonuna kadar Brande’nin fabrikası ayda 80.000 tavuk üretiyordu. Bu da bu bölgenin 1945’ten beri dört katını aşan büyümesinin göstergesi. Bugün Flemenk bölgesinde 20.000 Yahudi yaşıyor.
Ama bu durum geçen ay sona erdi. Bölgesel hükümetin dini kesim kurallarını yasaklaması ile Yahudi olmayan Van den Brande on çalışanını kovmak ve işini kapatmak zorunda kaldı. Macaristan’da işe tekrar başlamayı umuyor.
42 yaşındaki Van den Brande ve birçok et sanayii profesyoneline göre bu hareket “geleneğe ve bir endüstriye direkt bir saldırı.”
Anvers Yahudilerine olan direkt etki o kadar büyük değil. Avrupa Birliği’nin başka yerlerinden gümrük vergisiz kaşer et almaya devam edebilirler. Ancak birçoğu bu yasayı Belçika’da istenmediklerinin bir kanıtı olarak ve uzayacak bir saldırı dizisinin başlangıcı olarak algılıyor.
“Gündelik olarak küçük bir değişiklik. Hala etimiz var” diyor Anvers Shomere Hadar Ortodoks toplumun başı olan Nechemiah Schuldiner. “Sorun verdiği mesaj. Yahudilere “size burada istemiyoruz” deniyor.”
Schudiner yasanın “kaşer et ithalatı yasağının öncüsü ” olduğunu brit- mila’ya [Yahudi sünneti] ve Yahudi hayatının başka alanlarında “yeni kısıtlamaların” geleceğine dair haberci olduğunu söylüyor.
Yeni yasaya göre, hayvanlar kesimden önce şokla uyutuluyor. Yahudilik ve İslam dini kurallarına göre hayvanlar kesilirken ayık olmak zorundalar. Yahudi liderler bazı siyasal güçlerin – hayvan ve çocuk hakları savunucuları ile göçmen karşıtı grupların – bir araya gelip Yahudi ve Müslümanların yaptığı sünneti yasaklamalarından korkuyor.
Anvers merkezli Joods Actueel Yahudi dergisinin editörü olan Michael Freilich yasanın Belçika’da Yahudilerin istenmediği anlamına gelmediğini söylüyor. Ona göre Felemenk hükumet “Yahudi toplumuna ve ihtiyaçlarına büyük önem verdi.” Ancak dini kesim bu hükumetin hareket etmemesi için çok tepki çeken bir konuydu.
Flanders bölgesindeki yasa 2014’teki bir toplumsal tartışmayla başladı. Sorun Müslümanların yasal bir düzenleme olmaksızın dini kesim yapmasıydı. Batı Avrupa’da hayvan ve çocuk hakları savunucuları Avrupa’ya toplu Müslüman göçüne karşı kişi ve siyasetçilerle bu konuda beklenmedik bir ortaklık kurdu. Müslüman geleneklerine benzeyen Yahudi kesimi yıllarca umursanmadıktan sonra bu tartışmada yan hasar oldu.
Hollanda’da bir hayvan hakları partisi 2011 yılında tüm şoksuz kesimi yasaklayacak bir yasa tasarısı sundu. Yasa alt kamaradan İslam karşıtı Özgürlük Partisinin oylarıyla geçti. Hollanda Senatosu 2012’de kararı geri çevirdi.
2013’te Polonya parlamentosu benzer bir yasak geçirdi. Bunun sebebi ağırlık nüfusu Katolik olan ülkede, Avrupa’ya göç eden milyonlarca Müslümana olan karşıtlıktı. Polonya Yüksek Mahkemesi 2014’te yasayı iptal etti.
Aynı sırada Danimarka parlamentosu sağlık dışı erkek sünnetini yasaklamak için bir yasa tasarısı tartışıyor. Tasarı küçük bir sünnet karşıtı aktivist grubun imza kampanyası olarak başladı ancak on binlerce imza toplayınca hükumetin dikkatini çekti. Danimarka Krallığı Batı Avrupa’da Ortadoğu’dan göçmenlere karşı en sıkı göç yasalarını uygulayan ülkelerden biri.
Bu bağlamda Belçika’da geçen yasa “sadece başlangıç” diyor Anversli bir Yahudi olan Ari Mandel. Mandel 2011 yılında Kosher4U adlı bir internet alışveriş platformu kurdu ve bu şekilde Avrupa’nın uzak noktalarındaki, İsveç ve Norveç gibi Yahudi toplumlarına kaşer ürünler satıyor. “Burada bir domino etkisi var. Kaşer kesimhaneler taşınabilir ama taşınmak geçici bir çözüm, idamın ertelenmesi gibi.”
Mandel ayrıca Anvers Ortodoks Yahudilerinin dünyanın en sıkı kaşerut kurallarına sahip olduğunu ve bu nedene hahamların yabancı etiketlere güvenmediğini söyledi.
Dini kesim Fransa, Almanya, Birleşik Krallık, Ukrayna ve Rusya’da yasal ve Avrupa Yahudilerinin büyük çoğunluğu bu ülkelerde yaşıyor.
Beş AB üyesinde – İsveç, Danimarka, Finlandiya, Litvanya ve Slovenya – dini kesim toptan yasak. AB üyesi olmayan 3 Batı Avrupa ülkesinde de yasaklar var: Norveç, İsviçre ve İzlanda. Belçika’da şu an sadece Felemenk Bölgesi yani Flanders’da yasak geçerli. Bu bölge krallığın üç federal eyaletinden biri. Wallonia, bir başka eyalet, Eylül’de yasak uygulamaya başlayacak. Avusturya ve Estonya da sıkılaştırılmış kurallar uyguluyor ve bazı Yahudilere göre bu kesimi imkânsız kılıyor.
Avrupa’da hiçbir ülkede şu anda erkeklere sünnet yasak değil. Eğer Avrupa Yahudi geleneklerinin yan hasar olarak düşünüldüğü bu domino etkisine sahipse Yahudi gazetesinin editörü Michael Freilich’e göre gelenekler adapte edilmeli.
“Halaha [Yahudi yasaları] var ve Yahudiler bunlara bağlı” ancak kaşerut uygulamaları “gelenek ve haham siyasetine de bağlı” ve bu nedenle adapte edilebilir veya reform yapılabilir.
Bazı Ortodoks hahamlar kesim sonrası şoku kabul ediyor. Bu teknikte hayvanın boynu kesildiği an şok ediliyor. Bir başka potansiyel metot da karbon diyoksit. Bu şekilde hayvan Yahudi yasalarının yasakladığı bir zarar görmüyor.
“Doğrusu hahamlar bana bu açıklamaların neden uygun olmadığına dair halahadan gelen sebepler veremediler” dedi kendisi de Ortodoks olan ve kesim yasağına karşı çıkan Freilich.
Ancak bazı hahamlar “bana değişiklik yapamayacaklarını çünkü bu durumda köktenciler tarafından saldırıya uğrayacaklarını söyledi.” Bu konuşmalar “kaşer et konusundaki fikrimi değiştirdi.” Daha çok Avrupa ülkesi kesimi yasakladıkça “Yahudi geleneklerini adapte etmek ve bu gerçekliğe uyum sağlama isteği artacak ve bir hareket oluşacak.”
“Gündelik olarak küçük bir değişiklik. Hala etimiz var. Ama problem verdiği mesaj. Yahudilere ‘sizi burada istemiyoruz‘ deniyor.”
Kaynak: Haaretz, 5 Ocak 2019
Çeviri: Nesi Altaras
Wim van de Brande’nin dedesi Avrupa’nın en büyük kaşer kesimhanelerinden birini açtığı zaman Anvers Yahudi toplumu Holokost’tan sonra toparlanmaya çalışıyordu.
1966’daki kuruluşundan itibaren Kaşer Tavukçuluk fabrikası yerel Yahudi toplumu ile beraber büyüdü. Bu toplum Nazilerden sonra ancak birkaç bin kişiydi ve Nazi ortakları Flanders, yani Belçika’nın Anvers’i kapsayan bölgesindeki çoğu Yahudi’yi öldürmüştü.
Geçen senenin sonuna kadar Brande’nin fabrikası ayda 80.000 tavuk üretiyordu. Bu da bu bölgenin 1945’ten beri dört katını aşan büyümesinin göstergesi. Bugün Flemenk bölgesinde 20.000 Yahudi yaşıyor.
Ama bu durum geçen ay sona erdi. Bölgesel hükümetin dini kesim kurallarını yasaklaması ile Yahudi olmayan Van den Brande on çalışanını kovmak ve işini kapatmak zorunda kaldı. Macaristan’da işe tekrar başlamayı umuyor.
42 yaşındaki Van den Brande ve birçok et sanayii profesyoneline göre bu hareket “geleneğe ve bir endüstriye direkt bir saldırı.”
Anvers Yahudilerine olan direkt etki o kadar büyük değil. Avrupa Birliği’nin başka yerlerinden gümrük vergisiz kaşer et almaya devam edebilirler. Ancak birçoğu bu yasayı Belçika’da istenmediklerinin bir kanıtı olarak ve uzayacak bir saldırı dizisinin başlangıcı olarak algılıyor.
“Gündelik olarak küçük bir değişiklik. Hala etimiz var” diyor Anvers Shomere Hadar Ortodoks toplumun başı olan Nechemiah Schuldiner. “Sorun verdiği mesaj. Yahudilere “size burada istemiyoruz” deniyor.”
Schudiner yasanın “kaşer et ithalatı yasağının öncüsü ” olduğunu brit- mila’ya [Yahudi sünneti] ve Yahudi hayatının başka alanlarında
“yeni kısıtlamaların” geleceğine dair haberci olduğunu söylüyor.
Yeni yasaya göre, hayvanlar kesimden önce şokla uyutuluyor. Yahudilik ve İslam dini kurallarına göre hayvanlar kesilirken ayık olmak zorundalar. Yahudi liderler bazı siyasal güçlerin – hayvan ve çocuk hakları savunucuları ile göçmen karşıtı grupların – bir araya gelip Yahudi ve Müslümanların yaptığı sünneti yasaklamalarından korkuyor.
Anvers merkezli Joods Actueel Yahudi dergisinin editörü olan Michael Freilich yasanın Belçika’da Yahudilerin istenmediği anlamına gelmediğini söylüyor. Ona göre Felemenk hükumet “Yahudi toplumuna ve ihtiyaçlarına büyük önem verdi.” Ancak dini kesim bu hükumetin hareket etmemesi için çok tepki çeken bir konuydu.
Flanders bölgesindeki yasa 2014’teki bir toplumsal tartışmayla başladı. Sorun Müslümanların yasal bir düzenleme olmaksızın dini kesim yapmasıydı. Batı Avrupa’da hayvan ve çocuk hakları savunucuları Avrupa’ya toplu Müslüman göçüne karşı kişi ve siyasetçilerle bu konuda beklenmedik bir ortaklık kurdu. Müslüman geleneklerine benzeyen Yahudi kesimi yıllarca umursanmadıktan sonra bu tartışmada yan hasar oldu.
Hollanda’da bir hayvan hakları partisi 2011 yılında tüm şoksuz kesimi yasaklayacak bir yasa tasarısı sundu. Yasa alt kamaradan İslam karşıtı Özgürlük Partisinin oylarıyla geçti. Hollanda Senatosu 2012’de kararı geri çevirdi.
2013’te Polonya parlamentosu benzer bir yasak geçirdi. Bunun sebebi ağırlık nüfusu Katolik olan ülkede, Avrupa’ya göç eden milyonlarca Müslümana olan karşıtlıktı. Polonya Yüksek Mahkemesi 2014’te yasayı iptal etti.
Aynı sırada Danimarka parlamentosu sağlık dışı erkek sünnetini yasaklamak için bir yasa tasarısı tartışıyor. Tasarı küçük bir sünnet karşıtı aktivist grubun imza kampanyası olarak başladı ancak on binlerce imza toplayınca hükumetin dikkatini çekti. Danimarka Krallığı Batı Avrupa’da Ortadoğu’dan göçmenlere karşı en sıkı göç yasalarını uygulayan ülkelerden biri.
Bu bağlamda Belçika’da geçen yasa “sadece başlangıç” diyor Anversli bir Yahudi olan Ari Mandel. Mandel 2011 yılında Kosher4U adlı bir internet alışveriş platformu kurdu ve bu şekilde Avrupa’nın uzak noktalarındaki, İsveç ve Norveç gibi Yahudi toplumlarına kaşer ürünler satıyor. “Burada bir domino etkisi var. Kaşer kesimhaneler taşınabilir ama taşınmak geçici bir çözüm, idamın ertelenmesi gibi.”
Mandel ayrıca Anvers Ortodoks Yahudilerinin dünyanın en sıkı kaşerut kurallarına sahip olduğunu ve bu nedene hahamların yabancı etiketlere güvenmediğini söyledi.
Dini kesim Fransa, Almanya, Birleşik Krallık, Ukrayna ve Rusya’da yasal ve Avrupa Yahudilerinin büyük çoğunluğu bu ülkelerde yaşıyor.
Beş AB üyesinde – İsveç, Danimarka, Finlandiya, Litvanya ve Slovenya – dini kesim toptan yasak. AB üyesi olmayan 3 Batı Avrupa ülkesinde de yasaklar var: Norveç, İsviçre ve İzlanda. Belçika’da şu an sadece Felemenk Bölgesi yani Flanders’da yasak geçerli. Bu bölge krallığın üç federal eyaletinden biri. Wallonia, bir başka eyalet, Eylül’de yasak uygulamaya başlayacak. Avusturya ve Estonya da sıkılaştırılmış kurallar uyguluyor ve bazı Yahudilere göre bu kesimi imkânsız kılıyor.
Avrupa’da hiçbir ülkede şu anda erkeklere sünnet yasak değil. Eğer Avrupa Yahudi geleneklerinin yan hasar olarak düşünüldüğü bu domino etkisine sahipse Yahudi gazetesinin editörü Michael Freilich’e göre gelenekler adapte edilmeli.
“Halaha [Yahudi yasaları] var ve Yahudiler bunlara bağlı” ancak kaşerut uygulamaları “gelenek ve haham siyasetine de bağlı” ve bu nedenle adapte edilebilir veya reform yapılabilir.
Bazı Ortodoks hahamlar kesim sonrası şoku kabul ediyor. Bu teknikte hayvanın boynu kesildiği an şok ediliyor. Bir başka potansiyel metot da karbon diyoksit. Bu şekilde hayvan Yahudi yasalarının yasakladığı bir zarar görmüyor.
“Doğrusu hahamlar bana bu açıklamaların neden uygun olmadığına dair halahadan gelen sebepler veremediler” dedi kendisi de Ortodoks olan ve kesim yasağına karşı çıkan Freilich.
Ancak bazı hahamlar “bana değişiklik yapamayacaklarını çünkü bu durumda köktenciler tarafından saldırıya uğrayacaklarını söyledi.” Bu konuşmalar “kaşer et konusundaki fikrimi değiştirdi.” Daha çok Avrupa ülkesi kesimi yasakladıkça “Yahudi geleneklerini adapte etmek ve bu gerçekliğe uyum sağlama isteği artacak ve bir hareket oluşacak.”
Paylaş: